08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ahmed Bin Hüseyin Ayderûsî
AHMED BİN HÜSEYİN AYDERÛSÎ
Arabistan Yarımadasının Hadramût bölgesinde yetişen velîlerden İsmi Ahmed bin Hüseyin bin Abdullah'tır Ayderûsî nisbesiyle meşhûr olmuştur Doğum târihi bilinmemektedir Terîm'de doğdu 1560 (H 968) senesinde Terîm'de vefât etti Kabri Zenbil kabristanındadır
Asîl, temiz ve âlim bir âileye mensûb olan Ahmed bin Hüseyin Ayderûsî küçük yaşta ilim öğrenmeye başladı Kur'ân-ı kerîmi ezberledi Babasının ve amcası Şeyh bin Abdullah'ın sohbetlerinde bulunup istifâde etti Allâme Muhammed bin Ömer Bahrâk ve Seyyid Ömer bin Abdullah Bâşibân, İmâmü'l-Ârifîn Muhammed bin Alevî ve İmâm-ı Ahmed, Fakih Ömer bin Abdullah Mahreme gibi âlimlerden ilim öğrendi Fıkıh, hadîs, tasavvuf ilimlerinde yüksek derece sâhibi oldu Pekçok âlim ve evliyâdan icâzet, diploma aldı ve hırka giydi Yâni insanlara İslâm dîninin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyâ ve âhiret seâdetine kavuşmaları husûsunda gayret etti Evliyâullahın büyüklerinden pekçok kimse onun büyüklüğünü tasdik etti Tasavvuf yolunda ders aldığı hocaları ona talebe yetiştirmek ve insanlara hak yolu anlatmak husûsunda hilâfet verdiler Pekçok kimse onun ilim ve sohbet meclislerine gelerek istifâde etti Yaptığı vâz ve nasîhatleriyle, insanların dünyâda ve âhirette kurtulmalarına vesîle oldu Birçok risâle ve kitaplar yazdı Talebelerinin çok faydalandığı Kitâbü'l-İrşâd bu eserlerdendir Babasının hayâtını ve babasının hocalarının hal tercümelerini anlatan Kitâb fî Ahbâri Vâlidihî adlı eseri yazdı
Ahmed bin Hüseyin bin Abdullah el-Ayderûsî ilim ve fazîlet yönüyle yüksek derece ve güzel ahlâk sâhibiydi Devlet adamları kendisine çok iltifât ederlerdi Mal ve mevkıini müslümanların hizmetine vermişti İlmiyle amel eden âlimlere çok ikrâm ve ihsânlarda bulunurdu Fakir, yetim ve kimsesizlere elinde olanları tasadduk edip verirdi Talebelerini yetiştirmek ve terbiye etmek husûsunda özel ihtisâs sâhibiydi Onları tatlı dil ve güler yüzle terbiye ederdi
Şeyh Sâlih Ömer binZeyd şöyle nakl eder: "Memleketimden, kendime saâdet yolunu gösterecek bir rehber aramak üzere çıktım Terîm'e vardığım zaman beni Şeyh Ahmed bin Hüseyin Ayderûsî'ye götürdüler O zâtın hizmetinde bulundum, bir müddet sohbetinde kalıp istifâde ettim Beni kendine o derece bağladığından başkasına gidecek hâlim kalmadı Hocam devamlı zikir ile meşgûl olur Bâzan zikrin verdiği hal sebebiyle kendinden geçerdi
Çoğu kere "Allah " dediği zaman elindeki tesbih tanelerinden her biri dört parçaya bölünürdü O parçalardan birisi bir kimseye isâbet ederse ona elem verirdi Huzûrunda bulunanlar kırılan parçaları toplarlar, yaraların tedâvîsi için kullanırlardı
Ahmed bin Hüseyin bin Abdullah Ayderûsî'nin pek çok kerâmeti meşhûr olmuştu SeyyidAhmed bin Şeyhu'l-Ayderûs babasını ziyâret için Hindistan yolculuğuna çıkacağı sırada Ahmed bin HüseyinAyderûsî'ye vedâ için gelince, söz arasında kızı Fâtıma'nın ismi geçti Ahmed bin Hüseyin Ayderûsî ona; "Bu senin zevcendir " buyurdu Halbuki Fâtıma Hâtun bir başkasıyla evliydi Ahmed bin Şeyh Ayderûs Hindistan'a gidip babasını ziyâret etti ve Terîm'e döndü Kocası vefât etmiş olan Fâtıma Hâtunla evlendi Böylece Ahmed bin HüseyinAyderûsî'nin kerâmeti ortaya çıktı
Sâlih ve velî bir zât olan Ahmed bin Abdülkavî, hacca gitmediği halde Ahmed bin HüseyinAyderûsî'yi Arafat'ta vakfeye durmuş, Beytullah'ı tavâf ve Safâ ile Merve arasında sa'y eder görmüştü
Talebelerinden Sa'îd bin Sâlim bin Şevvaf hocasına; "Benim ölümümün memleketimde olmasını temennî ediyorum " dedi Ahmed bin HüseyinAyderûsî talebesine buyurdu ki: "Sen Mişkâs adı verilen mahaldeki Verdetü Mesic'de vefât edeceksin " O talebesi denilen yerde vefât etti
Ahmed bin Hüseyin bin Abdullah el-Ayderûsî çok ibâdet ederdi Birisinin hasta olduğunu işitince hemen ziyâretine giderdi Kendisinden bir şey istemeye gelenin ihtiyacını derhâl karşılardı Dedesi Şeyh Abdullah Ayderûsî'yi sık sık ziyâret eder, onun huzûrunda ve hizmetinde çok kalırdı İnsanlara güzel muâmelede bulunur, yaptığı her işte Allahü teâlânın rızâsını kazanmaya çalışırdı Tasavvuf yolunda yüksek derece sâhibi olup, keşf ve kerâmet sâhibiydi
Bu üstün hâlleri ömrünün sonuna kadar devâm etti 1560 (H 968) senesinde Cemâziyel evvel ayının yedinci gününde Terîm'de vefât etti Zenbil kabristanında defn edildi
1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c 1, s 329
2) Nûr-us-Safîr; s 244
3) Meşre-ur-Revî; c 2, s 57
|
|
|