|  | Muhammed Buhârâlı |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Muhammed BuhârâlıMUHAMMED BUHÂRÂLI Evliyânın meşhurlarından  Aslen Buhârâlı olup, İstanbul'a gelmiştir  1591 (H  1000)de vefât etmiştir  Kabri, Silistre'de çarşı içinde bir türbededir  Memleketinde ilim tahsîlini tamamladıktan sonra tasavvufta yetişmek üzere Nakşibendiyye yolunun büyüklerinin sohbetlerinde bulundu  Onlardan feyz alarak kemâle erdi  Daha sonra Tuna beldesinde Silistre'ye yerleşti  Orada insanlara İslâmiyeti öğretmekle meşgûl oldu  Üstün ahlâkı ve güzel halleriyle çok sevildi  Menkıbelerinden bâzıları şöyle nakledilmiştir: Bir defâsında bahçelerin arasından geçerken bir bahçe sâhibinin kiraz topladığını gördü  Bir miktar kiraz almak istedi  Ancak kirazın sâhibi; "Kurtludur, size yaramaz  " diyerek vermek istemedi  Bu cevap karşısında; "Öyle olsun kardeşim!" diyerek oradan ayrılıp gitti  O günden sonra o bahçe sâhibinin kirazlarına bir çeşit kurt musallat oldu  Etrâfa da yayıldı  Öyle ki kirazları yemek hiç mümkün olmadı  Hiç görmedikleri bu hâle çok şaştılar  Ertesi sene ise kirazları daha olgunlaşmadan kurt sardı  Bu sebeple pekçok kimse kiraz ağaçlarını kesip kiraz yetiştirmekten vazgeçti  Beldede âdetâ kirazın kökü kesilmişti  Halk arasında bu işin bir bahçe sâhibinin velî bir zâta kiraz vermemesi sebebiyle olduğu yayılmıştı  Muhammed Buhârâlı hazretleri bir bahar mevsimi yine bahçeler arasında gezintiye çıkmıştı  Beldenin ahâlisinden onu tanıyanlar yanına toplanıp, hallerini anlattılar  Bahçelerinde çok iyi kiraz yetiştiği halde birkaç senedir, daha yetişmeden kurtlandığını ve hiç istifâde edemediklerini, pekçok kimsenin de kiraz ağaçlarını kestiğini söylediler  Hürmet göstererek duâ etmesini istediler  Bunun üzerine; "İnşâallah bu musîbet üzerinizden kalkar  " buyurup, duâ etti  O sene mevcud kiraz ağaçları gâyet bol kiraz verdi ve hiç kurt görülmedi  Talebelerinden bir zât şöyle anlatmıştır: "Bir gün Muhammed Buhârâlı hazretleri, Tuna Nehri kenarında bir bahçede sohbet ediyordu  O sırada bahçede birdenbire pekçok yılan gözüktü  Etrâfı sarmışlardı  Tuna Nehrine doğru sürünüyorlardı  Biraz gittikten sonra sürü hâlinde âniden geri dönüp bahçede sağa sola sürünerek koşuşmaya başladılar  Bahçe, yılanların istilâsından alt üst oldu  Yılanlar bütün yeşil otları sürü hâlinde ezdiler  Muhammed Buhârâlı hazretlerinin sohbetinde bulunanlar bu hâli görünce çok korktular  Şaşırmış bir halde ona; "Efendim bu korkunç ve tehlikeli halden bizi kurtarınız!" dediler  Bunun üzerine bana bastonunu verip; "Falan yerde bir ejderha, ağaç çubukları arasına sıkışıp kalmıştır  Bastonumu al git onu kurtar, korkma, sen onu kurtarınca diğer yılanlar da onun peşinden çekip giderler  " dedi  Bastonu alıp etrâfı sarmış olan yılanlar arasından geçerek târif edilen yere vardım  Orada ağaç çubukları arasına sıkışmış ejderha gibi büyük bir yılan gördüm  Onu sıkışıp kaldığı yerden kurtardım  Kurtulunca gitmeye başladı  Bahçeyi saran yılan sürüsü de onun peşinden çekilip gitti  Ben hocamın emriyle bu iş için yılanlar arasından elimde baston olduğu halde içime hiç korku düşmeden gâyet rahat bir şekilde gidip geldim  Bu hâdiseden bir iki sene sonra Eflâk halkı isyân etti  Tatarlar o beldeyi istilâ ve perişan ettiler  1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s  367 | 
|   | 
|  | 
|  |