Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dede, rûşenî, ömer

Dede Ömer Rûşenî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dede Ömer Rûşenî




DEDE ÖMER RÛŞENÎ

Evliyânın büyüklerinden ve Osmanlı âlimlerinden Aydın vilâyetinin Güzelhisar köyünde doğdu Doğum târihi bilinmemektedir Aydınlı olduğu için aydınlık mânâsında Rûşenî lakabı ile anılmıştır 1487 (H892) senesinde Tebriz'de Kur'ân-ı kerîm okurken vefât etti Kabri, Tebriz'de kendi adına Selçuk Hâtun tarafından yapılan dergâhdadır Tasavvufta Halvetiyye yolundan Rûşeniyye kolunun kurucusudur

Güzelhisar'da doğup yetişen Ömer Rûşenî, ilim tahsîli için Bursa'ya geldi Yeşil Câmi imâretinde bulunan medreseye yerleşti Orada bir müddet zâhirî ilimleri tahsîl ettikten sonra, içinde tasavvuf yoluna girme arzusu çoğalıp, Bursa'dan ayrılarak Karaman beldesine gitti Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin büyük kardeşi Alâeddîn Ali Aydınî'nin talebeleri arasına girdi Daha sonra Şirvan'ın nâhiyelerinden olan Bakü'ye giderek, Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerinin sohbet ve hizmetine girdi Kısa zamanda yükselerek hocasının önde gelen talebelerinden ve halîfelerinden oldu

Seyyid Yahyâ Şirvânî'nin sohbetlerine kavuştuktan sonra, kendisini ilme daha çok verdi Sıkı riyâzetler çekti Nefsin terbiyesi için çok gayret etti Bu sebeple nefsin arzularını hiç yapmaz ve karşı çıkardı Bu yoldaki gayret ve istidâdının fazlalığı sebebiyle, kısa zamanda çok yükseldi

Hocasının vefâtından sonra onun yerine irşâd, insanlara doğru yolu anlatma vazîfesi yaptı İnsanlara Allahü teâlânın râzı olduğu yolu gösterdi Bir müddet Karabağ, Gence ve Tebriz civârında insanlara rehberlik yaptı Akkoyunlu sultanlarının dâveti üzerine Tebriz'e gitti Orada kendisi için yaptırılan zâviyeye yerleşti Vefâtına kadar orada hizmet etti Çok talebe yetiştirdi İlim ve feyz kaynağı oldu Talebelerinin en yükseklerinden birisi, Halvetiyye yolunun kollarından olan "Gülşeniyye" kolunun kurucusu olan ve Gülşenî diye tanınan İbrâhim bin Muhammed hazretleridir

Dede Ömer Rûşenî hazretleri bir defâsında Tebriz'e gitmişti Sultan Hasan, bir Cumâ gecesi onu dâvet etti Meşhur âlimleri ve velîleri de çağırmıştı Sultan bir ara âlimleri göstererek, şikâyette bulundu Bunun üzerine Dede Ömer Rûşenî sultana şöyle nasihat etti: "Âlimler, peygamberlerin vârisleridir Dînin direkleridir" dedikten sonra, evliyânın meşhurlarından Bişr-i Hafî hazretlerinin bir gün yolda yere düşmüş bir kâğıt üzerindeki besmeleyi alıp temizleyip, güzel kokular sürerek hürmet göstermesi sebebiyle Allahü teâlânın rızâsına kavuşmasını, bu sebeple büyük bir velî oluşunu anlattıktan sonra; "Bu âlimlerin kalplerinde Allahü teâlânın kelâmı Kur'ân-ı kerîm, O'nun mübârek isimleri ve ilmi vardır Onların bereketli nefeslerini koklayıp, Cennet kokularına kavuşasın Peygamber efendimiz, Veysel Karânî için; "Yemen tarafından rahmet rüzgârı esiyor" buyurdu Veysel Karânî hazretlerinin mübârek nefesleriyle nefsinizi temizleyiniz ki, Allahü teâlânın rahmetine kavuşasınız Resûlullah efendimiz; "Kim bir âlime ikrâm ederse, bana ikrâm etmiş olur Bana ikrâm eden, Allahü teâlâya ikrâm etmiş olur Allahü teâlâya ikram eden, Cennet'e girer" buyurdu Âlimlere hürmet husûsunda âyet-i kerîmeler vardır Bu hususta hadîs-i şerîfler de çoktur Dolayısıyla âlimlere hürmet mutlaka lâzımdır Onlara kötülük yapmayı düşünmek, insanın felâketine ve Allahü teâlâdan uzaklaşmasına sebeb olur Âlimleri kim zemmedip kötülerse, onların etlerini yemiş gibi olur Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem; "Âlimlerin etleri zehirlidir Kim koklarsa hastalanır Kim yerse ölür!" buyurdu" Sultan Hasan büyük bir dikkatle bu sohbeti dinledikten sonra misâfirler dağıldı

Dede Ömer Rûşenî, vefâtından on beş gün önce, talebeleriyle sohbet etti Sonra müsâfeha edip vedâlaştı Bu vedâdan sonra artık sohbet etmedi Vefâtına kadar talebesi İbrâhim Gülşenî hizmetinde bulundu

Dede Ömer Rûşenî hazretleri, Peygamber efendimizin ve O'nun vârisleri olan hakîkî İslâm âlimlerinin tam bir âşığı idi Sevgili Peygamberimiz için yazdığı Türkçe ve Fârisî nâtları (O'nun vasıflarını anlatarak öven şiirleri) çok kıymetli olup, bu nâtlara pekçok şâir tarafından nazîreler yapılmış, yâni aynen onun vezin ve kâfiyesi ile şiirler söylenmiştir

1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s 1008
2) Tâc-üt-Tevârih; c2, s539
3) Menâkıb-ı İbrâhim Gülşenî; s3
4) Osmanlı Müellifleri; c1, s69
5) Tezkire-i Latîfî; s48
6) Heşt Behişt (Sehi Bey); s123
7) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c12, s373

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.