08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Muhammed Masum (K.S)
İmam-ı Rabbani'nin üçüncü oğlu
H 1007 tarihinde doğdu
Çocukluk çağları diğer çocukların çocukluk hallerine hiç benzemezdi Çocuk oldukları halde, diğer çocukların yaptıklarını yapmazlardı Hiç bir zaman kundağını kirletmezdi Dadısından hiç süt istemezdi Ramazan ayının gündüzünde asla süt emmezdi Dadısı Ramazan'ın başında her ne kadar ona süt emzirmek için uğraşmışsa da bir türlü emziremedi Sonradan iş anlaşıldı ve artık Ramazanda gündüzün kendisine süt emzirmek için uğraşmadılar
İmam-ı Rabbani, onun için: "Oğlum Muhammed Ma'sum, daha üç yaşında iken, Hakk Tealanın Fadl'ü Keremi ile evliyayı ümmetin bütün kemalatını elde eylemişti (Çocuk yaştakilere velayetin verilebileceğine inanmayanların kulakları çınlasın ve unutmasınlar ki, Kur'an onlara şu ayeti ile gereken dersi veriyor: "Bu Allah (CC)'ın fadlıdır dilediğine verir ") Muhammed Ma'sum daha yedi yaşlarında iken, Kur'an-ı ezberliyor On bir yaşında da ilimde derya oluyor İlminin bir kısmım büyük ağabeyi kıdve-i evliya hazreti Şeyh Muhammed Sadık (KS) dan ve birazını da, alimlerin büyüğü ve babasının halifelerinin en üstünlerinden olan Şeyh Muhammed Tahir-i Lahori'den aldı Başka yerlerden de istifade eylemiştir Hadis kitapları iznini de, müselsel hadis ile babalarından almıştır
On altı yaşında irşat postuna oturur İrşada başladığı iki bini babasının halifelerinden olmak üzere, elli bin kişi kendisine biat ediyor  Müritlerine devamlı Sünnet-i Seniyyeye ittibaı emreder ve "Bid'at işlemeyeceksiniz isterse en basit bir işte bile olsa " derdi
-"Takva, insanın insanlığını kuvvetlendirir " derdi
"Mü'minin kabri cennet bahçelerinden bir bahçedir " derdi Burada kabrin cennet bahçesi olması demek, o kabrin bulunduğu yer cennet arasındaki perdelerin ve uzaklığın kalkmasıdır Bu iki yer arasında hiç bir perde ve engel kalmaz Sanki o yer cennet ile fena ve bekaya kavuşmuş olarak, zuhur eder Buradan Peygamber efendimizin (SAV) Şu hadis-i Şerifinin manası anlaşılır: "Kabrim ile minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir " Bu manadaki cennet bahçesi seçilmişlerin seçilmişlerine mahsustur Başkalarının kabirlerine imanlarının nuru nisbetinde cennetden ancak bir pırıltı hasıl olabilir
Dünya hayatı iki şeye bağlıdır: His ve hareket Kabirdeki hayatta yalnız his vardır Hareket yoktur Allahü Teala hakim-i mutlaktır Her yerin haline uygun hayat veriyor Kabir hayatında histen kurtulmağa imkan yoktur Elem ve zevk için his şarttır Harekete ise lüzum yoktur
Kendilerine bağlı bulunan birçok müritler ve yakınlarının isteği ile, keramet ve mükaşefeleri toplanarak Arapça bir kitap haline getirilmiştir Bu kitap bir mecmua şeklini almış ve adına da "Hasenat-üt-tarafeyn-i yakut-i ahmer" denmiştir Muhammed Ma'sum'un (KS) bu eserinin muhtelif nüshaları Müceddid-i Elf-i Sani'nin türbesindeki kütüphanede bulunmaktadır İmam-ı Rabbani kendileri sağ iken hazırlanan bu kitabı kendileri görünce:
-"Hak Teala'nın sana bahşettiği bu fadl ü kerem kolay kolay her kula nasip olmaz Buradaki mükaşefeler tamamen doğrudur
Kerametleri saymakla bitmez
Müritlerinden biri iflas etmiş ve çök sıkıntıya düşmüştü 0 kadar ki, bazen bir kaç gün ardarda yemek bulamazdı Huzura gelip şeyhinden dua talebinde bulundu
Şeyh: "Din mi istersin, dünya mı?"
Mürit: "İkisini birden isterim "
Şeyh hazretleri güldüler ve dua ettiler Bir ay geçmeden, adamın yaşantısı değişti ve sıkıntılardan kurtuldu
Ekber Abad şehrinde bir şeyh vardı Hastalandı Ölmek üzereydi Kız kardeşinin oğlunu istedi Buyurdu ki, "senin hallerin tamamlanmadı Ben de ölüyorum Şimdi senin Urvet-ül Vüska hazretlerinin huzuruna gidip, süluk eylemen ve böylece kemal mertebelerine kavuşman gerekiyor Zannedersem, bu büyük nimete ancak on iki sene sonra kavuşabileceksin Tesadüfen bu müddet içinde, her ne kadar birçok yerlere sefere gittiyse de irşat diyan olan Serhende yolu düşmedi Ancak on iki sene sonra, mübarek Serhend şehrine geldi Hazret-i Urvet-ül Vüska'nın ziyareti ile şereflendi Urvet-ül Vüska onu görünce buyurdu ki: "Üstadının sana söylediği on İki sene bugün doldu " Gelen aziz hesap etti Buyurdukları gibi çıktı Urvet-ül Üska yine buyurdular: "Bu manayı üstadının büyüklüğünü göstermek İçin izhar eyledim Burada bulunanlar da, onun kemalini böylece öğrensinler, diye söyledim
Bir gün de şeyhin ihlas sahibi müritlerinden biri, huzura girdi Gözlerinde bir hastalık meydana geldiğini ve bir hayli tedavi ettiği halde fayda etmediğini bildirdi Bunun üzerine Şeyh, mübarek ağzının suyundan bu zatın gözlerine sürüp dua ettiler Allah'ın (CC) izni ile adamın rahatsızhğı geçti
Yine bir mürit vardı ki evladı olmuyordu Her ne çareye başvurduysa da nafile  Nihayet Şeyhe geldi Mübarek buyurdular: "Bu yıl senin bir oğlun olacak, salih bir insan olarak yetişecektir "
Allah'ın (CC) izniyle hadise aynen gerçekleşti
|
|
|