Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdullah, elmüzeni

Abdullah El-Müzeni

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abdullah El-Müzeni





Abdullah el-Müzeni

Resûlullah Efendimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” Medine-i Münevvere’ye hicret edeli 7 sene olmuş Mekke’de bir genç Babası yok Kabilesinin içinde ezik boynu bükük ve mahzun Adı, Abdullah el-Müzeni Amcaları bakıyor ona Fakat hepsi müşrik O, Resûlullah Efendimizi görmeden iman etmiş bir yiğit Kalbi Resûlullah Efendimize kavuşmanın heyecanı ile atıyor KAÇMAK İÇİN FIRSAT KOLLADI
Amcaları onun iman ettiğini öğrenmiş, üzerine kurdukları baskıyı daha da artırmışlardı Bir yere kaçmasın diye çırılçıplak soydular Üstünü örtecek bir bez bile yoktu Bir çuval buldu O çuvalı ikiye böldü Bir parçasını vücudunun alt tarafına sardı diğerini de sırtına Baş tarafını kesti çuvalın, başına geçiriverdi, sonra çuvalın iki tarafına delik açtı kollarını çıkardı Kaçmak için fırsat kollardı, Medine’ye, Sevgililer Sevgilisine ulaşmak için Bir fırsatını buldu ve kaçıverdi, düşe kalka, kanlar içinde Çok zor şartlar altında yolculuk ediyordu, çıplak ayak, üzerine giydiği kalın kıllardan yapılmış çuval bütün vücudunu yara bere içinde bırakmıştı Uzun bir yolculuktan sonra Medine’ye vardı
Abdullah el-Müzeni’yi gören hayrete düşüyordu Mescid-i Nebevi’ye yaklaştıkça ağzından şu sözler dökülüyordu:
“Ben geldim Ya Resulallah! İman ederek geldim, Allah’ı bir, Muhammed’i O’nun Resulü tanıyarak geldim
Resûlullah Efendimiz onu görünce şöyle bir bakıverdi ki, ayakları kanlar içerisinde Sultanlar Sultanı; “Sen kimsin?” dedi “Ben Abdullah bin Amr el-Müzeni’yim” dedi ve hikâyesini anlattı

“BU KARDEŞİNİZİ GİYDİRİN!”
Resûlullah Efendimizin gözleri nemlendi, yaşlar nurlu yanağından aşağıya süzülüyordu “Demek sen Abdullah’sın, senin adın bundan sonra ‘Zülbicâdeyn’ olsun” diyordu Resûlullah Efendimiz Bunun manası “İki çul sahibi” demek Sonra sahabeye dönerek, “Bu kardeşinizi giydirin! Allah size rahmet etsin” buyurdular
Zülbicâdeyn radıyallahü anh sevincinden uçuyordu Resûlullah Efendimiz ona isim takmıştı Ne büyük şeref Yarın Rabbimin huzurunda bu ismi bana Sultanlar Sultanı taktı diyebilmek
Abdullah el-Müzeni, Resûlullah Efendimizin yanından bir an olsun ayrılmamış, bütün gazalarda bulunmuştu Nihayet dünya hayatına veda edeceği Tebük Gazvesine gelinmişti Nasıl mı şehid oldu? O da yarın




Alıntı Yaparak Cevapla

Abdullah El-Müzeni

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abdullah El-Müzeni






Abdullah el-Müzeni (Zülbicâdeyn) radıyallahü anh


İslam Ordusu Salat-ü selam getirerek Tebük’e doğru yola çıkmıştı Bu yolculukta bir genç sahabe var ki, o çok farklı Sürekli Sultanlar Sultanının yanında yakınında, ona dokunuyor, dokunmaya çalışıyor O, Abdullah el-Müzeni (Zülbicâdeyn) radıyallahü anh HUMMAYA YAKALANMIŞTI!
Tebük’e gelindi Çadırlar kuruldu Abdullah el-Müzeni radıyallahü anh mekanları aşa aşa Resûlullah Efendimizin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” çadırına ulaştı ve dedi ki:
“Yâ Resûlallah! Bir şey söyleyebilir miyim?” “Buyur” dedi Resûlullah Efendimiz “Anam babam sana feda olsun, şehadetim için dua eder misiniz
Resûlullah Efendimiz bakıyordu ve şöyle diyordu: “İn esâbetkel hummâ ve kateletke, fe inneke şehîdün” (Eğer sana humma hastalığı bulaşsa ve bu hastalık seni öldürse, şehid olursun)
Ertesi gün Zülbicâdeyn radıyallahü anhı gördüler Alnında ter vardı ve halsiz görünüyordu Sahabeden biri yaklaştı ve sordu: “Neyin var yâ Zülbicâdeyn?” “Ateşim var hastayım” dedi Titriyordu Resûlullah Efendimizin buyurdukları olmuştu; Humma hastalığına yakalanmıştı
Tebük Gazvesi gecelerinden bir gece, askerlerin istirahate çekildiği bir saatte çadırlar arasında üç kişi, bir meşalenin ışığı altında bir cenazeyi taşıyorlardı Bunlar; Resulullah Efendimiz, hazreti Ebu Bekir ve hazreti Ömer idi Taşınan cenaze de Abdullah el-Müzeni Lakabı ile “Zülbicâdeyn” idi
Bundan sonrasını Abdullah İbni Mes’ud radıyallahü anhtan dinleyelim:

“BEN ONDAN RAZIYIM”
“Uyku tutmamıştı Gecenin karanlığında, mücahidlerin çadır kurdukları sahanın bir köşesinde hareket eden bir ışık gördüm Kalktım; takip ettim Bir de ne göreyim: Resulullah Efendimiz, hazreti Ebu Bekir ve Hazreti Ömer, Zülbicâdeyn’i taşıyorlar Bir yere geldiler; kabir kazdılar Resulullah kabre indi Ebu Bekir ve Ömer, cenazeyi Efendimize sunmak için hazırladılar Efendimiz; ‘Kardeşinizi bana doğru yaklaştırın!’ buyurdu; yaklaştırdılar Onu kucağına alan Resûlullah Efendimiz, yatacağı yere ve yöne yerleştirdikten sonra doğruldu ve; ‘Ya Rabbi! Ben, ondan razıyım, hep razı olarak geldim; sen de razı ol!’ diye dua etti İçim dolu dolu oldu Gıpta etmiştim O an; ne vardı, bu mezarın sahibi ben olaydım! Oraya bu şekilde ben defnedileydim, diye ne kadar temenni ettim




Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.