|  | Taşkesenli İbrâhim Efendi |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Taşkesenli İbrâhim EfendiTAŞKESENLİ İBRÂHİM EFENDİ Anadolu’da yetişen velîlerden  1855 (H  1272) senesinde Bingöl’ün Karlıova ilçesine bağlı Hacılar köyünde doğdu  Babası Molla Muhyiddîn Efendidir  Küçük yaşta tahsil hayatına başlayan İbrâhim Efendi, çeşitli medreselerde eğitim gördü  Amcasının oğlu Şeyh Ahmed Efendinin sohbetlerinde kemâle geldi  Hocası Ahmed Efendi ile Erzurum’a gidip, Taşkesen köyüne yerleşti  İbrâhim Efendi 1914 Rus harbinde Kafkas cephesinde talebeleriyle birlikte savaştı  Sarıkamış yakınlarında harp esnâsında bir şarapnel parçası ile ayağından yaralanarak gâzi oldu  Bu yaradan dolayı topal kaldı ve Topal Şeyh olarak da anıldı  Birinci Dünyâ Harbi, Erzurum’un işgâli, Ermeni zulmü ve Cumhuriyetin ilk yıllarında meşakkatli bir hayat sürmesine rağmen, talebe yetiştirmekten vazgeçmedi  Bâzı gereksiz sebeplerden dolayı 1926 senesinde tutuklanarak Hınıs mahkemesince, Harput (Elazığ) İstiklâl Mahkemesine sevkedildi  Yaralı ayağına ve Şubat ayının çetin kış şartlarına rağmen yaya olarak Elazığ’a gönderildi  Elazığ İstiklâl Mahkemesi tarafından, İzmir’de mecbûrî ikâmete tâbi tutuldu  Bu arada köydeki evi, eşyâsı, hayvanları ve kütüphânesine, devlet tarafından el konuldu  Hanımı ve çocukları parasız ve açıkta kaldı  Erzurum ve Pasinler'de akrabâ ve dostlarının yanına sığınmak mecbûriyetinde kaldılar  İzmir’de iken, bölge halkı tarafından sevilmeye başlayan İbrâhim Efendi, bir süre sonra Demirci ilçesine sürgün edildi   Talebelerinden Şeyh Muhammed şöyle anlatır: “İzmir’de iken bir gün Bitlis’ten bir telgraf aldım  Şeyh Abdurrahman Tâgî’nin âilesinin İzmir’e sürgün edildiği bildiriliyor, ikâmetleri için büyükçe bir ev tutulması isteniyordu  İzmir’in yabancısı olduğumuz için şaşırıp kaldım  Sıkıntı ve moral bozukluğu içinde hocam İbrâhim Efendinin huzuruna gittim  Durumu anlattım  Hocam biraz düşündükten sonra bana dönerek; “Rahat ol! Ev arama! Şeyh hazretlerinin âilesi İzmir’e gelmeyecek  ” dedi  Ben rahatladım ve ev aramaktan vazgeçtim  Aradan birkaç gün geçtikten sonra bir telgraf daha aldım  Bu defa; “Şeyhin âilesinin yola çıktığı bildiriliyordu  Büyük bir telaşla evden çıktım  Yolda İbrâhim Efendiye rastladım  Ona bakmadan yanından geçmek istedim  O kolumdan tutarak; “Hayrola Muhammed bu ne telaş!” dedi  Ben de sinirli bir şekilde; “Siz şeyhin âilesi gelmeyecek dediniz  Bugün bir telgraf aldım  Şeyhin âilesi yola çıkmış buraya geliyormuş  ” dedim  İbrâhim Efendi tebessüm ederek gâyet ciddî; “Ben Allahü teâlâya yemin ederim ki Şeyhin âilesi İzmir’e gelmeyecek  Bunun için telaşlanma ve ev arama!” dedi  Artık Şeyhin âilesinin kesinlikle İzmir’e gelmiyeceğine inandım  Ama beni bu sefer yolda başlarına bir şey gelebileceği düşüncesi kapladı  Birkaç gün sonra aldığım telgrafta şeyhin âilesinin mecbûrî ikâmetinden vazgeçildiği, bu yüzden Nurşin’e geri döndüğü bildirildi  Sevenlerinden Agıt Bey şöyle anlatır: “Bir akşam bâzı sürgün arkadaşlarla birlikte İbrâhim Efendiyi ziyârete gittik  Hepimiz sıkıntılı ve geleceğimizin ne olacağı merâkı ve endişesi içinde sohbeti dinliyorduk  Bir süre sonra bizlere; “Hiç üzülmeyin, yakında hepiniz evlerinize gideceksiniz  Çoluk çocuğunuzla refah içinde yaşıyacaksınız  Ben de geleceğim, ancak ne zaman ve nasıl geleceğimi söyleyemem” dedi  Birkaç gün sonra vefât etti ve Demirci'de defnedildi  "Ben de gelirim  " deyip burada kalışına, hepimiz hayret ettik  Bir süre sonra biz evlerimize gönderildik  "Ben de gelirim  " sözünün mânâsını ancak yirmi yedi sene sonra naaşının nakli sırasında anladık  ” İbrâhim Efendi 3 Kasım 1927 (H  1346) senesinde Demirci’de vefât etti ve buraya defnedildi  Sevenleri tarafından üzerine bir türbe yaptırıldı  1954 senesinde türbenin bulunduğu yerden yol geçeceği için, kabrin nakli gerekti  Durum oğlu Abdülkuddüs Efendiye bildirildi ve izin istendi  Abdülkuddüs Efendi, babasının naaşını Erzurum’a nakledeceğini bildirerek, yola çıktı  Kalabalık bir cemâat ile kabir açıldı  27 sene toprak altında kalan İbrâhim Efendinin kefeninde en ufak bir leke yoktu  Durum Erzurum ve Demirci'de büyük yankı uyandırdı  Taşkesenli Şeyh Ahmed Efendinin oğlu Şeyh Mehmed Sırrı Efendinin nezâretinde ve büyük bir cemâatle Taşkesen köyüne defnedildi  Kabri ziyâretgâh mahallidir  | 
|   | 
|  | 
|  |