Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efendi, hoca, sâdeddîn

Hoca Sâdeddîn Efendi

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hoca Sâdeddîn Efendi




HOCA SÂDEDDÎN EFENDİ

Yirmi ikinci Osmanlı şeyhülislâmı Hoca Efendi diye ün kazanan kâmil bir ilim adamı, devrindeki ulemânın kutbu ve velî İsmi, Sâdeddîn'dir Büyük babası Hâfız Mehmed, Bayındır ümerâsından Sofu Halil'in yakınlarından idi Yavuz Sultan Selîm Han, Ehl-i sünnet yolunun düşmanı Şah İsmâil'i bozguna uğrattığı zaman, İranlı âlim ve sanatkârlar arasında Tebriz'den İstanbul'a getirildi Çok geçmeden pâdişâhın teveccüh ve îtimâdına mazhar olan Hâfız Mehmed, "Hâfız-ı mahsûs-ı sultânî" sıfatı ile Mısır seferine iştirâk etti Oğlu HasanCan ise Yavuz Sultan Selîm'in has nedîmi ve yakını oldu Sultânın vefâtına kadar yanından ayrılmadı Onun oğlu Sâdeddîn Efendi 1536 (H943) yılında Kânûnî Sultan Süleymân devrinde İstanbul'da dünyâya geldi 1599 (H1008) senesinde vefât etti

Sâdeddîn Efendi, küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı Gençliğinde; Müderris Karamanlı Mehmed ve Şeyhülislâm Ebüssü'ûd Efendi ile zamânın diğer büyük âlimlerinden ilim öğrendi Yirmi yaşında iken, yardımcı müderris olarak İstanbul'da Murâd Paşa Medresesinde ders vermeye başladı Sonra Erba'în pâyesi denilen ilmiye rütbesini alıp, Bursa'da Yıldırım Medresesine tâyin oldu Bir yıl sonra da, ilmiyeye âit olan Hâric rütbesine yükseldi Bu sırada yirmi dokuz yaşındaydı 1570 senesinde Mahmûd Beyin başka bir yere tâyini ile boşalan Bursa Sultâniye Medresesine, 1572 senesinde ise, Sahn-ı semân müderrisliğine getirildi 1573 senesi Mayıs ayında İbrâhim Efendinin vefâtı üzerine, Şehzâde Murâd'ın hocalığına tâyin edildiBu sebeple Hoca Efendi diye anılmaya başladı Şehzâde Murâd tahta çıkmak üzere Manisa'dan İstanbul'a gelirken, Sâdeddîn Efendi de berâberinde idi O zaman Sultan Murâd'ın özengi ağası olan Tiryâkî Gâzi Hasan Paşanın naklettiğine göre, şehzâde yolculuk sırasında yanında göremediği Hoca Efendiyi sordu Yanındakiler onun bindiği atın ham olması dolayısıyla biraz geride kaldığını söylediler Bunun üzerine Sultan Murâd derhal kendi yedek atlarından birini altın işlemeli eğer ve süslü takımlarla donatarak ona gönderdi ve yetişinceye kadar bekledi" Sâdeddîn Efendiye bundan sonra Hâce-i sultânî (sultan hocası) ve Reîs-ül-ulemâ ünvânları verildi Devletin iç ve dış siyâsetine yardımcı oldu

Üçüncü Mehmed Han tahta çıktığı zaman (1595) kendi hocası olan Nevâlî Efendi, vefât etmiş bulunuyordu Böylece pâdişâh hocalığı makâmı yine Sâdeddîn Efendide kaldı İki sultâna hocalık yaptığı için kendisine Câmiü'r-riyâseteyn denildi Aynı ünvânı şeyhülislâmlar arasında bir de, Erzurumlu Seyyid Hacı Feyzullah Efendi almıştır

Bu sırada Osmanlı Devleti Avusturya ile harp hâlinde bulunuyordu 1595 senesinde başlayan savaşlarda iki taraf da ağır kayıplar vermişti Estergon, İbrail ve Kili kaleleri düşman eline düşmüştü Bu sebeple Sultan Üçüncü Mehmed Han, hocası Sâdeddîn Efendinin tavsiyesiyle bizzât Avusturya seferine çıktıKânûnî SultanSüleymân Hânın vefâtından 30 yıl geçtiği hâlde, hiçbir pâdişâh ordusuna bizzât başkomutanlık etmemişti 21 Haziran 1596 târihinde yanında Hoca Sâdeddîn Efendi de olduğu hâlde, 100000 kişilik bir ordu ile İstanbul'dan hareket eden Sultan Üçüncü Mehmed, Ösek kalesine ulaştı RumeliBeylerbeyi Sokulluzâde Hasan Paşa ile, Kırım kuvvetleri de Ösek kalesi önünde, Sultan ile birleştiler Ösek'de bir dîvân toplandı Dîvânda bâzı vezirler, Tuna vâdisinden ilerleyip Viyana'yı muhâsara etme teklifinde bulundular Hoca Sâdeddîn Efendi; "Bu doğru bir düşünce değildir Viyana merhum Kânûnî zamânında da kuşatıldı Fakat düşman Almanya içlerine çekilip gitti Bizimle karşılaşmadıViyana'yı almak da mümkün olmadıŞimdi Viyana'ya gittiğinizde düşman yine memleketin içine çekilerek, bizimle karşılaşmayacaktır Biz Viyana'yı kuşatırken, onun müttefikleri bizi arkamızdan çevirerek çekilme yolumuzu kapatacaklardır Müşkül durumlara düşmemiz mümkündür Bu yüzden ben, Viyana'yı değil, Tisa NehrindenEğri kalesine gidilmesini ve buranın zaptını teklif ederim Eğri kalesi alınırsaAvusturya ileRomanya'nın yardım yolları elimize geçecek, birbirinden ayrılan ve yardım alamayan düşmanları, birer birer dize getirmek mümkün olacaktır" dedi

Hoca Sâdeddîn Efendinin fikirlerine çok güvenen Sultan, bu fikri derhal kabûl etti Eğri kalesi, 20 gün süren muhâsaradan sonra zabt edildi Kale muhâfazasına Anadolu Beylerbeyi Lala Mehmed Paşayı bırakan Sultan, ordusuyla Haçova denilen yere geldi Osmanlı Ordusu Haçova'ya geldiği zaman, burada İmparatorun kardeşi Arşidük Maksimilyan'ın kuvvetleriyle karşılaştı Alman, Macar ve diğer devlet ve milletlerden toplanmış büyük bir ordu vardı

Ordu, Haçova'ya vardığı zaman, düşmana karşı nasıl hareket edileceğini görüşmek maksadı ile bir dîvân toplandı Hocasının isteğiyle savaşa çıkan Sultan, araba sarsıntısından ve yolun meşakkatlerinden çok rahatsız oldu Sultan toplanan dîvânda resmen, sadrâzamı bırakıp, İstanbul'a dönmek istediğini açıkladı Bâzı vezirler de Sultânı desteklediler Bu duruma şiddetle karşı çıkan Hoca Sâdeddîn Efendi; "Şevketlü sultânımızın savaş zorluklarından rahatsız olduğunu biliriz Unutmamalı ki, savaşın zorluklarından biz ve bütün ordu rahatsızdır Savaşın meşakkatlerine katlanmadan zafer kazanmak nerede görülmüştür Bu iş vezirlerin işi değildir Bir kale fethetmekle dâvâya halledilmiş nazarı ile bakmak, kalenin imdâdına gelen küffârın başını ezmeden geri dönmek, yılanın kuyruğuna basıp önünden kaçmak demektir Kur'ân-ı kerîmde meâlen; "Düşmanlarınız aman dileyip silahlarını terkedinceye kadar onlarla savaşınız Düşmana sırtınızı çevirmeyiniz" buyrulur Düşman aman dilememiş, silâhını terk etmemiştir Düşmanla karşılaşmadan ona sırtımızı çevirirsek yarın hesâp günündeAllahü teâlânın huzûruna ne yüzle çıkarız Bir Osmanlı sultânının bir sebeb olmadan ve düşmanı imhâ etmeden, gazâ meydanını terk etmesi, şimdiye kadar görülmemiştir Ecdâdımızın ruhları bizi ayıplar Din düşmanları ile savaşmak muhakkak lâzımdır Dîni ve devleti müdâfaa etmek, onun şânını ve şerefini göklerden ayaklar altına düşürmemek için savaşmak üzerimize farzdır Bu uğurda can verinceye kadar hepimizin savaşması, sultânın değil, Allahü teâlânın emridir Zâten biz onları yok etmezsek, onlar bizim üzerimize gelip bizi yok edecekler" diyerek Sultânın dönmesine mâni oldu

Ertesi sabah iki tarafın kuvvetleri harp vaziyeti alıp birbirine yanaştıOsmanlı ordusunun merkezinde sultan vardı Başının üzerinde sancak dalgalanıyordu Sultânın sağında vezirler, solunda kadıaskerler ile Hoca Sâdeddîn Efendi bulunmakta idi Sol kolda Anadolu, Karaman, Halep, Maraş Eyâletleri beylerbeyleri, sağ kolda Rumeli ve Temeşvâr beylerbeylerinin kuvvetleri vardı

Muhârebenin başlamasıyla birlikte düşman birlikleri Pâdişâhın bulunduğu merkez kısma saldırdılar Pâdişâh, otağına çekilerek, sırtına Peygamber efendimizin hırka-i şerîfini giyip, eline mızrağını aldı Sağ koldaki Rumeli Beylerbeyi HasanPaşanın kuvvetleri dağıldı Böylece düşman kuvveti ordunun içine daldıYağmaya başladı Düşman, Türk cephâne sandıklarının üzerine çıkmıştı Vaziyet tehlikeli bir hâl almıştı Bu durumu bizzat seyreden Sultan Mehmed Hân, yanında bulunan Hoca Sâdeddîn Efendiye; "Efendi şimdiden sonra ne yapmamız gerek?" diye sorunca, metânetini kaybetmeyen Hoca Efendi; "Sultânım lâzım olan, yerinizde sebat ve karar etmektir Cengin hâli budur Ecdâdınız zamânında olan muhârebeler çoğunlukla böyle vâki olmuştur Resûlullah efendimizin mûcizeleri ile inşâallahü teâlâ fırsat ve nusret ehl-i İslâmındır Hatırınızı hoş tutun" dedi

Artık panik başlamış ve düşman kuvvetleri çadırlar arasına kadar girmiş, ordugâhı zaptetmişti Düşmanın böyle çadırlar arasına girdiğini gören seyis, aşçı, deveci, katırcı, karakollukçu denilen hizmetçi grubu, bu çadırları zapteden düşman üzerine kazma, kürek, balta ve odun gibi şeylerle hücuma geçerken, aynı zamanda, "Düşman kaçıyor" diye bağırarak, askerleri geri döndürmeyi başardılar Bu sırada ön kol kumandanı Çağalazâde de, gizlendiği pusudan çıkarak süvârileriyle hücuma geçti Osmanlı ordusunun sağ kolunu bozmuş olan yirmi bin düşmanı, bataklıklara sokarak imhâ etti Bu hengâmede, Sultan Üçüncü Mehmed Hân dimdik atının üzerinde, Hoca Efendiyi de onun yanı başında atının gemlerini tutmuş gören akıncılar ve Kırım atlıları, zaferi kazandığını sanan düşmana korkunç bir darbe indirdiler Düşmanın elli bin kadarı öldürüldü Böylece kaybedilmiş sayılan Haçova savaşı büyük bir zaferle netîcelendi On bin duka altın ile berâber, Alman toplarının büyük bir çoğunluğu ele geçti

Târihçi Hammer bu savaş için; "Hoca Sâdeddîn'in cesâret ve tesiriyle kazanılan Haçova savaşı, Mohaç ve Çaldıran savaşı ile mukâyese edilen parlak zaferdir" demektedir

Hoca Sâdeddîn Efendi, Eğri seferinden dönüşünden sonra kendisini daha çok ilme ve eğitim işlerine verdi Devrinde bütün ulemânın âdetâ "Kutbu" hâline geldi Onun talebeleri de meşhûr oldular Bütün talebeleri onun irfân halkasından olmakla övünüyorlardı Mevlânâ Ali Nakîb, Molla Ali, Seyyid Kâsım Gubârî ve Azmizâde, Hoca Sâdeddîn Efendinin yetiştirdiği talebelerin meşhûrlarındandır

Sultan Üçüncü Mehmed Hân, Şeyhülislâm Bostanzâde Mehmed Efendinin vefâtı üzerine 1598 senesinde, Sâdeddîn Efendiyi şeyhülislâmlık makâmına getirdiHocaSâdeddîn Efendi bir yıl sekiz ay şeyhülislâmlık yaptı Bu sırada müslüman halkın işlerini hiç ihmâl etmedi ve hakkıyla yerine getirdi Gerekli fetvâları hazırlamakta büyük mahâret gösterdi Her Cumâ müslümanların dertlerini dinlerdi Herkesin lisânına göre, Türkçe, Farsça ve Arabça verdiği cevaplarla halkı memnûn ederdi Bu çalışma ve hareketleriyle halk arasında, hocası Ebüssü'ûd Efendiyi hatırlattığı söylenirdi Devrin şâirlerinden Câmi Çelebi onu şöyle medheder:

Bu yakınlarda cihâna, iki müftî geldi,
Tuttu âlemi, her birisinin fazlü edebi
"Kimdir?" diye suâl eylersen onları sen,
Birisi "Hoca Çelebi", biri "Hoca Efendi"

Devrin ârifleri, hocası Ebüssü'ûd Efendi ile Hoca Sâdeddîn Efendiyi bir ayar tutarlardı Ebüssü'ûd hazretleri de gençliğinde "Hoca Çelebi" namıyla meşhûrdu

Hoca Sâdeddîn Efendinin diğer kardeşleri de kendisi gibi âlim idi Hoca Efendinin vâlidesine; "Senin çocukların bu şerefe ne ile kavuştu?" diye sorulduğunda vâlidesi: "Ben hiç birisini abdestsiz emzirmedim Hepsinin akîkasını kestim Ayrıca her Cumâ günü, her biri adına bir koç kesip fakirlere sadaka dağıtırdım" demiştir

1599 senesinde merhum Üçüncü Murâd Hanın vefâtının dördüncü yılı dolayısıyla AyasofyaCâmii şerîfinde hatim ve mevlid duâsı okunacaktı Hoca Sâdeddîn Efendi câmiye gitmek üzere evinde abdest tazelerken fenâlaştı Öyle olduğu halde câmiye gitti Duâ biterken rûhunu teslim etti Tâbutu sonradan şeyhülislâm ve kazaskerliğe yükselecek olan dört âlim oğlu taşıdı Fâtih Câmiinde kılınan cenâze namazından sonra Eyyûb Sultan'da yaptırmış olduğu Dârü'l-kurrâ bahçesine defnedildi 12 Rebiülevvel 1599 senesinde vefât ettiğinde 63 yaşında idi Sevgili Peygamberimizin vefât gün ve yaşlarında, o da Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu

Hoca Sâdeddîn Efendi kendi devrine kadar, Osmanlı sultanları zamânında vukû bulan olayları, yetişen âlimlerin ve büyük zâtların hayatlarını anlatan Tâc-üt-Tevârih adlı eseri yazmıştır İki cild olan bu eserine HocaTârihi denilmiştir Selîmnâme, Târih-i Temîmî'ye takriz, Sadr-üş-Şerîa adlı esere hâşiye yazdı Bundan başka; Risâle-i Kuşeyrî Tercümesi, Behçet-ül-Esrâr, Semerât-ül-Edvâr ve Mir'at-ül-Ahbâr adlı eserleri vardır Ayrıca Lârî'nin Farsça târihini ve Emâlî Kasîdesi'ni aynı vezinle Türkçeye tercüme etmiştir

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s429
2) Nâimâ Târihi; c1, s150
3) Peçevî Târihi; c2, s200
4) İlmiyye Salnâmesi; s417
5) Devhat-ül-Meşâyıh; s36
6) Rehber Ansiklopedisi; c15, s25
7) Hulâsât-ül-Eser; c3, s418
8) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c15, s278

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.