Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hazretleri, imami, rabbani

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri




Âriflerin ışığı, velilerin önderi, İslam’ın bekçisi, Müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin göz bebeği İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:

İMDÂTLARINA YETİŞMEK LAZIM

Ölülere, duâ ile, istigfâr etmekle, onun için sadaka vermekle yardım etmek, imdâtlarına yetişmek lâzımdır İbrâhim aleyhisselâm, (Ey Rabbimiz, [kıyâmette] hesâb için ayağa kalkıldığı gün, beni, ana-babamı ve bütün mü’minleri magfiret eyle) diye duâ etmiştir (İbrâhim 4)

Bir mü’minin duâsı ile diğer mü’minlerin günâhları affediliyor ki, böyle duâ edilmesi emredilmiştir Yine her gün namazda, (İbâdillâhissâlihin) diyerek Müslümanlara duâ ediyoruz Faydası olmasaydı, her tehıyyatta bunun okunması emredilmezdi

Mü’min ölünce, geride kalan evlâdı, onun için duâ ederse, o kişinin amel defterine sevâb yazılır Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: (İnsan ölünce amel defteri kapanır Ancak şu üçü bundan müstesnâdır: Sadaka-i câriye, faydalı ilim ve kendisine duâ eden sâlih evlâd bırakan) [Buhârî]

Ölmüş ana-babası için ne iyilik yapılacağı suâl edildiğinde, Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: (Onlar için duâ ve istigfâr et!) (Hâkim)

Yine buyurdu ki: (Sadaka veren kimse, sevâbını Müslüman ana-babasına da niyyet ederse, verdiği sadakanın sevâbı, onlara da gider, kendi sevâbından da bir şey eksilmez) [Taberânî]


“BENİ MAHZUN ETME!

Sâliha bir kadın vefatı yaklaşınca çocuğunu çağırır ve der ki:

“Yavrum benim hayatımda ve memâtımda senden başka itimad edeceğim kimse yoktur Beni ölümüm hâlinde mahzun etme Kabrimde beni korkutma” (Duasız bırakma, gerek telkin ve gerekse Hakk’a tazarru ve niyaz gibi)

Vaktâ ki, anne vefat etti Oğlu onu her cuma günü ziyaret eder; ona ve komşularına okur idi Rüyasında annesini gördü ve ona halinden sordu:

“Nasılsın anneciğim?” dedi O da şöyle cevap verdi:

“Oğlum, ölüm çok şiddetli ve zor bir şeydir Ben ise Allahü tealaya hamd ü sena olsun ki, çok güzel bir yerde; ipekli kumaş yataklarda ve gayet güzel kokular içindeyim, kıyamete kadar Oğlum, sakın cuma günleri ziyaretimi bırakma Çünkü ben ve komşularım, senin duan bereketiyle çok serin ve ferahlık içindeyiz





Alıntı Yaparak Cevapla

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri




İmâm-ı Ahmed Rabbânî hazretleri, Hindistan’da yetişen en büyük veli ve âlimdir Ariflerin ışığı, velilerin önderi, İslam’ın bekçisi, Müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin göz bebeğidir “Silsile-i aliyye”nin yirmi üçüncüsüdür Hikmetli sözleri pek çoktur Mektûbât kitabında buyurdu ki: “İNSANA ÖNCE LAZIM OLAN

“İnsana lâzım olan önce Ehl-i sünnete uygun inanmak, sonra Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak, daha sonra tasavvuf yolunda ilerlemektir

“Büyükleri sevmek, saâdetin sermâyesidir Muhabbete müdâhane, gevşeklik sığmaz

“Edebi gözetmek, zikirden üstündür Edebi gözetmeyen Hakk’a kavuşamaz

“Kalbin tasviyesi (temizlenmesi); İslâmiyete uymakla, sünnetlere yapışmakla, bid’atlerden kaçmakla ve nefse tatlı gelen şeylerden sakınmakla olur Zikir ve rehberi, doğru yolu gösteren âlimi sevmek bunu kolaylaştırır

İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin talebelerinden Mevlânâ Muhammed Emîn, bir gün, hocasına şöyle arz etti: “Nevâbşîr Hâce, asîl ve şerefli bir âileye mensuptur Babası ve dedeleri evliyâdandı Fakat Nevâbşîr Hâce içki içiyor ve haram işlerle meşgûl oluyor Islâhı için bir teveccüh buyurunuz Bu bir komutandır Eğer tövbe etmek nasîb olursa onun sebebiyle askerlerden pekçok kimse de kurtulur, sâlih kimselerden olurlar” Bunu arz edince İmâm-ı Rabbânî hazretleri sükût etti Yine bir defâ aynı şey arz edilince İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:


“ONU GÜNAHLAR İÇİNDE GÖRDÜM!”

“Ey Mevlânâ Muhammed! Nevâbşîr Hâce’nin hâline teveccüh ettim Onu haramlar ve günahlar içinde gördüm Onu bu kötü hâlden kurtarmak için çok teveccüh ettim, uğraştım Elim ona ulaşmadı Fakat sonunda onu kendimize çekeceğiz

Aradan uzun zaman geçti Hakkında böyle buyurduğu o kimse, haramları terk etti Sonra ibâdet ve tâatle meşgûl oldu Bu zât bir defâsında Serhend şehrinden başka bir şehre gitmişti Serhend’e dönüşünde hastalanıp vefât etti Vefatı sırasında oğullarına; “İmam-ı Rabbani hazretleri benim, kendi yanında olmamı istiyor Cenazemi Serhend’e götürün” dedi Oğulları onu İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin türbesi yanında bir yere defnettiler Böylece İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin; “Sonunda biz onu yanımıza çekeceğiz” buyurmasının hikmeti anlaşıldı



Alıntı Yaparak Cevapla

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri




İmam-ı Ahmed Rabbani hazretleri, Hindistan’da yetişen en büyük veli ve âlim Silsile-i aliyyenin yirmi üçüncüsüdür Hicri ikinci bin yılının müceddidi (yenileyicisi) olmasından dolayı Müceddid-i elf-i sanidir Talebelerinden seyyid bir zât şöyle anlatmıştır: TEHLİKELERDEN KORUNMAK İÇİN
“İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin birâderi Sürûnç beldesinde idi Ona bir mektup yazıp huzûruna gelmesini istemişti Bu mektûbu götürmek için beni vazîfelendirdi Yola çıkarken selâmetle gitmem için duâ edip Fâtiha okudu ve bana buyurdu ki:
-Yolda Kureyş sûresini çok oku ki, tehlikelerden korunasın Şayet yolda müşkil bir iş ile karşılaşırsan bizi hatırla!
Gitmek üzere yola çıktım Yanımda iki kişi daha vardı Sürûnç’a iki menzil yolumuz kalmıştı Fakat önümüzde dehşetli bir çöl vardı Bu çölde iken bir ara, yanımdakilerden ayrılıp biraz uzağa gittim Abdest tazeledim ve abdest aldıktan sonra iki rek’at namaz kılmak üzere namaza duracaktım Bu sırada karşıma birdenbire korkunç bir arslan çıkıverdi Bana doğru yaklaşıyordu Hemen; ‘Ey hocam! Allahü teâlânın izniyle imdâdıma yetiş, beni bu yırtıcı arslanın pençesinden kurtar!’ dedim Daha ben sözümü bitirmeden İmâm-ı Rabbânî hazretleri gözüküverdi Bana saldırmak üzere olan arslana benden uzaklaşması için eliyle işâret etti Arslan kaçarak uzaklaşıp gitti
Bu hâdiseyi yanımda bulunan arkadaşlarım da gördü Bana; ‘Böyle bir anda imdâdına yetişen bu büyük zât kimdir?’ dediler Ben de; İmâm-ı Rabbânî hazretleridir, dedim Onlar da bu hâdise üzerine, İmâm-ı Rabbânî hazretlerini çok sevenlerden oldular

FENÂ VE BEKÂYA KAVUŞTU
İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin yüzlerce kerâmeti Zübdet-ül-makâmât, Menâkıb ve Makâmât-ı Ahmediyye-i Saîdiyye ve Hadarât-ül-Kuds gibi onun hakkında yazılan kıymetli kitaplarda kaydedilmiş olup, biri şöyledir:
Mevlânâ Muhammed Yûsuf, zamanının âlimlerinden bir zât idi Muhammed Bâkî-billah onu tasavvufta yetişmesi, kemâle ermesi için İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin sohbetine göndermişti Mevlânâ Yûsuf henüz kemâle ermeden hastalanmış ve ölümü yaklaşmıştı İmâm-ı Rabbanî, onu ziyârete gitti Mevlânâ Yûsuf teveccüh ve himmet istedi İmâm-ı Rabbânî hazretleri, murâkabe ile meşgûl olup, onu Fenâ ve Bekâ makamlarına kavuşturdu O, bu hasta hâlinde, kalbindeki bu ilerlemeleri görüp, haber verdi Yolu tamam eyledi ve aynı anda vefât etti




Alıntı Yaparak Cevapla

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İmâm-İ Rabbânî Hazretleri




İmam-ı Rabbani hazretleri, on altıncı asırda Hindistan’da yetişen en büyük veli ve âlimdir Ariflerin ışığı, velilerin önderi, İslamın bekçisi, Müslümanların baş tacı, müceddid, müctehid ve İslam âlimlerinin göz bebeğidir Talebelerinden Mevlânâ Muhammed Emîn, bir gün ona şöyle arz etti: “ONU KENDİMİZE ÇEKECEĞİZ!”
Efendim, Nevâbşîr Hâce, asil ve şerefli bir aileye mensûp olup, babası ve dedeleri evliyâdan idi Fakat Nevâbşîr Hâce haram işlerle meşgûl oluyor, ıslâhı için bir teveccüh buyurunuz Bu bir komutandır Eğer tövbe etmek nasîb olursa onun sebebiyle askerlerden pekçok kimse de kurtulur, sâlih kimselerden olurlar” Bunu arz edince İmâm-ı Rabbânî hazretleri sükût etti Yine bir defâ aynı şey arz edilince İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
“Ey Mevlânâ Muhammed! Nevâbşîr Hâce’nin hâline teveccüh ettim Onu haramlar ve günahlar içinde gördüm Onu bu kötü hâlden kurtarmak için çok teveccüh ettim, uğraştım Elim ona ulaşmadı Fakat sonunda onu kendimize çekeceğiz” buyurdu Aradan uzun zaman geçti Hakkında böyle buyurduğu o kimse, içki içmeyi ve işlediği diğer haramları terk edip tövbe etti Bundan sonra ibâdet ve tâatla meşgûl oldu
Bu zât bir defâsında Serhend şehrinden başka bir şehre gitmişti Serhend’e dönüşünde hastalanıp vefât etti Oğulları onu İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin türbesi yanında bir yere defnettiler Böylece İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin; “Sonunda biz onu yanımıza çekeceğiz” buyurmasının hikmeti anlaşıldı

“O ÖYLE BİR YOLDA Kİ
İmâm-ı Rabbânî hazretlerine bağlı olanlardan Mevlânâ Murtaza Nâib şöyle anlatmıştır:
Babam bana vasiyyet etti ve dedi ki: “Vefât edince, cenâzemi İmâm-ı Rabbânî hazretlerine götürüp, beni de talebeleri arasına almasını iste O öyle bir yolda ki, insanlar öldükten sonra da onun teveccühüne kavuşur” dedi ve sonra vefat etti Babam vefât edince vasiyyeti üzerine cenâze namazının kılınması ve hâlini arz etmek için cenâzesini götürdüm Durumu arz ettim Bunun üzerine; “Yarın meclisimizde hazır bulun” buyurdu Ertesi gün gidip huzûruna oturdum Bu sırada beni bir hâl kapladı Kendimden geçip gaybet (kendimi kaybetme) hâline girdim Bu hâlde iken bir de gördüm ki, babam da huzûrunda oturuyor İmâm-ı Rabbânî hazretleri ile arasında bir kişi vardı Babam da zikrediyordu Babamın bu hâlini görünce Rabbime şükrettim





Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.