08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Mustafa İzzî Efendi
MUSTAFA İZZÎ EFENDİ
İstanbul'da yetişen evliyâdan İsmiMustafa İzzî olup, Hasırcızâde lakabıyla meşhûrdur İstanbul'da doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 1823 (H 1239) senesinde İstanbul'da vefât etti Sütlüce'deki türbesine defnedildi
Mustafa İzzî Efendinin babası, sâlih bir zât olan Halîl Demhûrî'dir Birâderi de, Hasırcıbaşı Emîr Ağa'dır Babası dâimâ onun ticârethânesinde vakit geçirdiği için, Hasırcı Şeyh Halîl ismiyle anıldı Bu sebeple Mustafa İzzî Efendi de, Hasırcızâde diye şöhret buldu
Mustafa İzzî Efendi, tasavvuf yolunu seçip ilim ve edeb öğrendi Birâderi ise ticâretle meşgûl oldu Büyük âlim Süleymân Sıdkî Efendinin terbiyesiyle yetişti Çok riyâzet ve mücâhedede bulundu İçini ve dışını İslâm dîninin güzel ahlâkı ile süsledi Hocasından icâzet, diploma aldı Şöhreti her yere yayıldı Hocasının emriyle Sütlüce'deki dergâha yerleşip, insanları irşâda, hak ve hakikatı anlatmaya ve talebe yetiştirmeye başladı Dergâhı, Hasîrîzâde dergâhı diye şöhret buldu
Mustafa İzzî Efendi, hacca gitmek için yola çıktı Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevveredeki vazifesini hakkıyla yerine getirmeye çalıştı Peygamber efendimizin mübârek kabr-i şerîfini ziyâret edip Mısır'a geldi Mısır'a geldiğinde yol parası tükenmişti Yoluna devâm edemeyip orada kaldı Mevsim de, Ahmed Bedevî'nin ziyâreti ve mevlîd-i şerîf cemiyetlerinin yapıldığı zamâna tesâdüf etmişti Bu sebeple Tanta'ya gidip, oradaki Ahmed Bedevî hazretlerinin kabr-i şerîfini ziyâret etti O esnâda hâlini arzetti Hüzn ile kendinden geçmiş iken, hiç tanımadığı birisi omuzuna eliyle dokunarak; "Hasırcıoğlu Mustafa Efendi siz misiniz?" dedi O da; "Evet efendim " diye cevap verince, o kimse koynundan bir kese çıkardı ve; "Şunu al İhtiyâcın için sarfedersin İstanbul'da karşılaşırsak alırım, yoksa helâl olsun " dedi ve kalabalık içine karışarak kayboldu İstanbul'da da hiç görülmedi
Mustafa İzzî Efendinin vefâtında, zamânın şâirlerinden Hayreddîn Efendi tarafından söylenen şiirde özetle şöyle denmektedir:
"Bütün vakitlerini insanlara ilim ve edeb öğretmekle geçirdi Fazîletiyle zamânının büyükleri arasına girdi Kırk sene irşâd makâmında bulundu Nice eksik ve noksan kimseler onun feyziyle terbiye oldu Onun rûhâniyetinden istifâde etmek isteyen, onu vesîle edip yardım istesin Hulûs-i kalb ile bu ziyâretgâha gelsin Bu sebeple mânevî kemâle kavuşur "
1) Sefînet-ül-Evliyâ; c 1, s 345-348
2) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 18, s 149
|
|
|