08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Muhammed Bin Zekeriya Efendi
Muhammed bin Zekeriya Efendi
Muhammed bin Zekeriya Efendi, 1905 [1326 H ] yılında Türkistan’ın Fergana vadisindeki tarihî şehirlerden Mergilan’da dünyaya gelmiştir Yirmi yaşına gelene kadar medrese tahsili yapmış, 1928’de Fergana vadisinde komünist idarenin tamamen hakim olarak medreseleri kapatıp ulemayı hapis, sürgün ve katletmek suretiyle “görünürdeki dinî hayatı” yok etmesi üzerine öğrenim hayatı yarıda kalmıştır RUS ZULMÜNDEN KAÇTILAR  
Muhammed bin Zekeriya Efendi’nin ailesi Afganistan’ın Belh şehrine hicret ederek Rus zulmünden kaçtı Oradan da Hac vazifesini yapmak üzere Mekke-i Mükerreme’ye gittiler O yıl Mekke-i Mükerreme’de kalıp er yıl da hac yaparak, akabinde Medine-i Münevvere’ye vasıl olurlar Cennetü’l-Bakî ile Mescid-i Nebevi arasında yer alan Şari’-i Rumiye’de bir ev kiralayarak yerleşirler Şeyh Muhammed Zekeriya Efendi annesi ile kendisinin maişetini el emeği ile temin etmek için tezgâh açar Dinî tahsiline de Harem-i Şerif’te devam eder Medine-i Münevvere’de yarım kalan ilim tahsilini tamamlama fırsatı bulan Muhammed bin Zekeriya Efendi, bilhassa Fıkıh ve Hadis dalında mükemmel yetişir Tasavvuf yolunda da ilerleyerek velayet derecelerine kavuşur  
Türkistan’dan Medine-i Münevvere’ye hicret eden bu Allah dostu, bütün ehl-i Medine’nin sevgilisi olmuş; hallerine hakim olan Resûlullah aşkı ile temayüz etmişti Kutlu beldelere gelen her gönül adamının bizzat yakından tanıdığı ve sohbetine katılarak feyzinden yararlandığı bu mübarek insan ömrünü, Din-i Mübin-i İslam’a vakfetmişti
“BEN KABRİN KAPISINDAYIM”
Bu mübarek zatın ömrünün son günleri şöyle anlatılır  
Şeyh Muhammed bin Zekeriya Mergilanî hazretleri, yüz yıllık hayatının seksen yılını Medine-i Münevvere’de yaşamış bir büyük Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) âşığı olarak son nefesini verdi Son birkaç gününde helalleştiği doktorlarına birçok defa “Beni bırakın! Ben kabrin kapısındayım  Rabbimin huzurundayım” demiştir
Nakledildiğine göre, Şeyh Muhammed Zekeriyya Buhari, son anlarında şuurunu kaybetmeden, yüzünde tebessüm ve anlatılamayacak bir güzellikte nurla “Rabbî  ”, “Rabbî  ” diyerek son nefesini verdi  
|
|
|