08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Anadolu Velîlerinden Abdullah Fahri Baba
Anadolu velîlerinden Abdullah Fahri Baba
Abdullah Fahri Baba, Malatya erenlerinden 1864 veya 1865 (H 1282) senesinde Harput’un Tutlu yöresinde Bozolar köyü Maho veya Mehan mezrasında doğdu 1908 (H 1326)’de vefât etti Vefât etmeden kısa bir müddet önce bir gün zâviyesinde talebelerinin ve sevenlerinin kalabalık olduğu bir sırada uyku hâli gibi bir hâl gelip kendinden geçti Bu hâl bir müddet devâm etti Sonra gözlerini açıp;
“Eyvah ben ne yaptım!” dedi “Ne yaptınız, ne oldu?” diye sorulunca;
“Sakalımdaki su damlacıklarına bakın” diye gösterdi İbrâhim Efendi adında bir zât su damlalarından alıp, diline dokundurdu Sonra derhâl ağzını temizledi ve;
“Efendim bu çok acı, zehir” dedi Bunun üzerine; “BU, ÖLÜM ŞERBETİDİR! ”
“Evet oğlum, bu bir ölüm şerbetidir Biraz önce Sultan Abdülhamîd Han ile yan yana idim Birisi iki kâse şerbet getirdi Abdülhamîd Han ile birlikte ayağa kalktık Sultan bana, ‘buyurun Baba Efendi için!’ dedi ‘Önce siz buyrun Sultanım’ dedim Fakat benim almam için ısrar etti Alıp içtim Ey cemâat, bu şerbet sizler için acı bir zehirdir Fakat benim için tatlı bir ölüm şerbetidir” dedi  
Abdullah Fahri Baba’nın bahsettiği pâdişâh Sultan İkinci Abdülhamîd Han, kendisinden on sene sonra 1918 senesinde vefât etmiştir
***
Orduz köyü halkından bir zât şöyle anlatmıştır:
“Karakaya Barajının suyunun yükselmesi sebebiyle Abdullah Fahri Baba’nın türbesi bu suyun altında kalacağından, kabrini naklettik Boranlı Hacı Mustafa Baba’nın neslinden birkaç kişi de nakil işinde bulundu Kabrini naklettikten sonra Malatya’ya döndük Hüseyin Bey Köprüsü semtinde arabadan indik O sırada tanıdığımız bir ihtiyarla karşılaştım Hal hatır sorduktan sonra bana;
“O KOKU BU ELLERDEN GELİYOR”
“Senden evliyâ türbelerindeki gibi koku geliyor Ellerini uzat” dedi Ellerimi uzattım Ellerimi tutup yüzüne gözüne sürdü, öptü “O koku işte bu ellerden geliyor, beni mestetti Bu eller bugün ne iş gördü?” diye sordu O gün öğle vakti Abdullah Fahri Baba’nın naaşını naklederken ellerim ona dokunmuştu  
Aynı akşam Orduz’daki evimize gittim Ablam; “Senden hoş bir koku geliyor” dedi O gün ve o gece ben de o hoş kokuyla mest olmuştum  ”
|
|
|