08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hekimoğlu Ali Paşa
Hekimoğlu Ali Paşa
Osmanlı sadrâzamı Venedikli mühtedîlerden (İslâmı kabul eden) Hekimbaşı Nuh Efendinin oğlu olup, Haziran 1689da dünyâya geldi İyi bir eğitim gördükten sonra Sultan Üçüncü Ahmed Han zamânında hassa silahşörlüğü ile saraya alınıp, sonra da dergâh-ı âlî kapıcıbaşıları arasına katıldı 1713te Zile voyvodalığına tâyin olunan Ali Bey, 1719da Nevşehirli Dâmâd İbrâhim Paşanın sadâreti zamânında beylerbeyi pâyesi ile Türkmen ağası, 1722de Rumeli pâyesi ile Adana Vâlisi oldu Bu görevdeyken çevredeki birçok aşîretin elebaşlarını sindirerek güvenliği sağlayıp, haklı bir ün kazandı
1724te tâyin edildiği Halep vâliliği sırasında serasker Köprülüzâde Abdullah Paşa maiyetinde doğu seferine memur edildi Ali Paşa, Tebrizin alınmasında büyük gayret gösterdi 1725te vezirlik rütbesi verilip birkaç gün sonra Anadolu Beylerbeyi ve bilâhare hastalığından dolayı vazîfesinden istifâ eden Abdullah Paşa, Temmuz 1726da doğu serdarlığı ile Tebriz muhâfızlığına getirildi
Bu vazîfedeyken adamları hakkında vukû bulan bâzı şikâyetlerden dolayı 1728de Şehrizor eyâletine nakledildi Aynı yıl Sivas, bir yıl sonra da Diyarbakır vâliliğine getirildi Nâdir Şahın meydana çıkması ile kötü bir hâl alan doğu seferine 1730da ikinci defâ serdâr tâyin olunan Ali Paşa, bu sırada tahta çıkan Sultan Birinci Mahmûd Han tarafından elmaslı bir kılıç ve bir samur kürk gönderilmek sûretiyle taltif edildi Ali Paşa, Üçüncü Tahmasba karşı Eylül 1731de Kuzican Zaferini kazanarak Hemedan, Urmiye ve Tebrizi geri aldı Şahın talebi üzerine akdolunan Ahmed Paşa Musalahası ile sulh sağlandı
1732de Sadrâzam Topal Osman Paşanın azli üzerine, Sultan Birinci Mahmûd Han zamânında sadrâzamlığa getirildi Üç buçuk yıl süren Ali Paşanın bu ilk sadrâzamlığı, Avrupada Lehistan verâseti buhrânıyla, doğuda Ahmed Paşa Antlaşmasını kabul etmeyen Nâdir Şahın İran tahtında bulunan Tahmasbı indirip yerine Üçüncü Abbâsı getirmesi ve Bağdata hücum etmesi zamanlarına rastlar Bağdatı Nâdir Şah kuvvetlerinden kurtarmaya muvaffak olan Topal Osman Paşanın 1733de Kerkük civârında baskına uğrayarak şehid ve ordunun perişân olması üzerine sarayda toplanan harp meclisinde Sadrâzam Ali Paşa azlolunarak Midilliye sürüldü
Ali Paşa bir yıl sonra gönderildiği Bosna vâliliği sırasında, üç sene Avusturya kuvvetlerinin şiddetli hücumlarına karşı kahramanca mukâvemet gösterdi Topladığı gönüllülerle gücünü arttıran Ali Paşa, Banyaluka surları önünde Mareşal Hildburgausene karşı 4 Ağustos 1737de parlak bir zafer kazandı 1740ta güvenliği sağlamak ve Kölemen beylerini sindirmek vazîfesiyle Mısıra gönderildi Bir yıl sonra Anadolu beylerbeyi olan Ali Paşa 1742de ikinci defâ sadrâzamlığa getirildi Ancak bir müddet sonra yeniden görevden alınarak Midilliye sürüldü 1744te Bosna, 1745te Halep vâliliğine tâyin edildi Ali Paşa, aynı yıl Nâdir Şahın Kars üzerine gelmekte olduğu öğrenilince Anadolu eyâleti ile ikinci defâ, şark (doğu) serdarlığına tâyin oldu
1746da İran ile sulh yapıldıktan sonra Anadoludaki eşkıyâyı sindirmeye memur edildi Karışıklıklar çıkması üzerine üçüncü defâ Bosna vâliliğine gönderildi Ali Paşa, daha sonra tâyin edildiği Trabzon vâliliği sırasında Karadeniz derebeylerini ortadan kaldırdı 1754te Anadolu beylerbeyliğine naklolundu ise de Şubat 1755te Sultan Üçüncü Osman Han tarafından sadrâzamlık tevcih edildi Fakat bâzı mâniler sebebiyle üçüncü sadâretinde ancak elli üç gün kalabilen Ali Paşa azlolunarak Kıbrısa sürüldü Ali Paşa, Kıbrısta o kadar izzet ve ikrâm gördü ki, verilen hediye ve para yardımları sâyesinde üç ayda Kıbrıs fakirlerine 100 bin kuruştan fazla tasaddukta (sadaka) bulundu Aynı sene oğlunun pâdişâha yazdığı bir arîza ile sürgünden kurtulup, 1755te Mısır vâliliğine getirildi
1756da Anadolu beylerbeyi olan Hekimoğlu Ali Paşa, bu görevdeyken 14 Ağustos 1758de eyâlet merkezi olan Kütahyada vefât etti Ölürken, İstanbuldaki câmii yanına defnedilmesini vasiyet eden Ali Paşanın naaşı, geçici olarak Kütahyada defnedilmişti Daha sonra müsâade alınarak İstanbula getirilip türbesine defnedildi
Ali Paşa, akıllı, âlim, tedbirli, yiğit, sağlam görüş sâhibi, cömert ve kerîm bir zât olup, idârede şiddetliydi Otuz seneyi aşan vezâreti zamânında başta pâdişâh olmak üzere bütün devlet erkânının itimat ve hürmetini kazanmıştı
Âli mahlası ile şiirler yazan Ali Paşanın İstanbulda Davutpaşa yakınlarında bir câmii, kitaplığı, sebili, türbesi ve zâviyesi vardır
|
|
|