Prof. Dr. Sinsi
|
Sami Paşa (Abdurrahman)
Sami Paşa (Abdurrahman)
Osmanlı Devletinin kıymetli vezirlerinden, âlim ve edib bir zât Sâmi, şiirdeki mahlasıdır Asıl ismi Abdurrahmândır 1792de Moranın Trapoliçe kasabasında doğdu 1878de İstanbulda vefât etti Kabri Sultan İkinci Mahmud Han türbesindedir
Mora eşrâfından, Şeyh Necîb Efendinin oğludur Babasından ve devrin meşhûr âlimlerinden, husûsî muallimlerden ilim öğrenmiş ve iyi bir tahsil görerek yetişmiştir Mora İsyânında babası şehit, kendisi âilesiyle birlikte esir edildi 1823te esirlikten kurtulup 1826da Mısıra gitti Mısır Vâlisi Mehmed Ali Paşanın takdir ve sevgisini kazandı Kâhiredeki meşhur Bulak Matbaasına müdür tâyin edildi Daha sonra, Mehmed Ali Paşanın oğlu İbrâhim Paşa ile Rum Ayaklanmasını bastırmak için kâtip sıfatıyla vazîfeli olarak Moraya gitti Rumların elinde esir kalan kardeşleri Mahmud ve Hayrullah efendileri kurtarıp, Mısıra götürdü Mısıra dönüşünde, Mehmed Ali Paşanın Divân Muâvinliğine tâyin edildi 1829da ise, Mısır Vekâyî Nâzırlığı ve Meclis Âzâlığı yaptı 1831de Mısır kabînesinde Reîs-i Vükelâ (Baş Muâvin) oldu ve İstanbulda Mîrliva (Tümgenerâl) rütbesi verildi 1841 ve 1842de vazîfeli olarak İstanbula birkaç defâ gelip gitti 1843te Feriklik rütbesine yükseldi
Sâmi Paşa, 1849da İtanbula gelip, Bâbıâlîde vazîfe aldı Tırhala mutasarrıflığına tâyin edildi İki sene sonra da vezirlik verilip, Rumeli Müfettişi oldu Bosna, Trabzon, Vidin ve Edirne Vâliliği yaptı 1856da Maârif Nezâreti kurulunca, ilk nâzır oldu 1857de ise, Girit Vâliliğine tâyin edildi Aynı sene, sekiz ay da Edirne Vâliliği yaptı Daha sonra değişik meclislerde âzâ oldu
Sâmi Paşa, 1857den 1861 senesine kadar dört sene sekiz ay Maârif Nâzırlığı yaptı 1862de oğulları Abdülhalîm ve Hasan beylerle Mısıra gitti İskenderiyede, büyük merâsimle, toplar atılarak karşılandı ve Resüddîn Sarayında misâfir edildi Sultan Abdülazîz Hanın Mısırı ziyâretinden sonra Sâmi Paşa, Meclis-i vâlâ âzâlığına tâyin edildi 1868de Meclis-i âlîde vazîfelendirildi Sultan Abdülhamid Hanın tahta çıktığı ilk sene açılan Âyân Meclisinde âzâ oldu
Sâmi Paşa, seksen dokuz yaşına kadar devlete sâdıkâne hizmetler yaptı Seksen dokuz yaşında hastalanıp vefât etti Bütün masraflarını Sultan İkinci Abdülhamid Han karşılayıp, Sultan İkinci Mahmud Han türbesine defnettirdi Sâmi Paşanın evlâdı çoktu Suphi Paşa, Necip Paşa, Hasan, Bâki, Halîm ve Sezâî beyler onun oğullarındandır Oğlu Ahmed Necip Paşa, Sultan İkinci Abdülhamid Hanın eniştesi olup, Medihâ Sultanla evliydi
Abdurrahmân Sâmi Paşa, din ilimlerinde ve edebiyâtta mahâret sâhibi bir zâttı Kişver-i Derûn adlı İslâm ahlâkını anlatan bir eseri vardır Bu eseri, Arap ediplerinden Trablusşamlı Abdüllatîf Efendi tarafından Arapça'ya çevrilmiş ve Arapça olarak basılmıştır Bu eserinden başka, dîvân edebiyâtı geleneğini devâm ettiren şiirlerinin toplandığı Dîvânı, İnşâ-i Sâmi, Rumuzul-Hikem ve Sergüzeşt-i Sâmi adlı eserleri vardır
Abdurrahmân Sâmi Paşanın yazdığı aşağıdaki şiir, Fuâd Paşanın kabrine kazınmıştır:
Ey zâir-i sâhib-nefes,
Hubb-ı sivâdan meyli kes
Dünyâda kalmaz hiç kes,
Allah bes, bâkî heves
Her ten biter bir derd ile,
Geh germ ile geh serd ile
Uğraşmağa bir ferd ile,
Değmez bu dünyâ-yı ehas
Ben de ferîd-i asr idim,
Fass-ı nigîn-i sadr idim
Nakş-ı hümhayûn-ı satr idim,
Gösterdi çarh rûy-ı abes
Dil-haste oldum bir zemân,
Tedrîc ile bitdi tüvân
Uçdu nihâyet murg-ı cân,
Çünki harâb oldu kafes
Söndü çerâğ-ı âfiyet,
Zulmetde kaldı şeş cihet
Açıldı subh-ı âhiret,
Envâr-ı Hakdan muktebes
Buldum o dem Sübhânımı,
Arz eyledim isyânımı
Matlûb idüp gufrânımı,
Rahmetle oldu dâd-res
Yâ Rab! Bu abd-i rû-siyâh,
Etdimse de yüz bin günâh
Dergâhını kıldım penâh,
Afvındır ancak mültemes
Târîhdir ism-i Gafûr,
Lâbüdd ider sırrı zuhûr
Afv olunur her bir kusûr,
Allah bes bâkî heves
|