08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İbrahim Paşa (Nevşehirli, Damat)
İbrahim Paşa (Nevşehirli, Damat)
Sultan Üçüncü Ahmed Han devrinin meşhur sadrâzamı Enderûn-i Hümâyûndan, yâni Osmanlı Saray Üniversitesinden yetişen sadrâzamların on üçüncüsü ve Osmanlı sadrâzamlarının yüz otuzuncusudur İzdin (Zeytin) Voyvodası Ali Ağanın oğlu olan İbrâhim Paşa, Nevşehirde dünyâya geldi İş bulmak için İstanbula gelmiş ve Eski Saray masraf kâtibi Mustafa Efendinin delâletiyle (tavsiyesiyle) 1689da sarayın helvacı ocağına, daha sonra eski saray baltacıları ocağına kaydolmuştur İbrâhim Efendi, hizmetleri ile yükselip Dârüssaâde ağasının yazıcı halîfesi olarak Pâdişâhın bulunduğu Edirneye gitti Şehzâde Ahmedin pâdişâh olmasından sonra 1703te Dârüssaâde ağası yazıcılığına tâyin edildi Bu vazîfedeyken pâdişâhın îtimât ve teveccühünü kazandı Ancak, Sadrâzam olan Çorlulu Ali Paşa, onu Edirneye gönderdi
1715te Mora Seferine çıkan Vezîriâzam Şehid Ali Paşa, İbrâhim Efendiyi mevkûfâtçılıkla berâberinde götürdü Buranın alınmasından sonra da tahrir (kâtiplik) işi ile vazîfelendirildi
İbrâhim Efendi, 1716 yılında Avusturyalılarla yapılan Varadin Muhârebesinde bulundu Mağlûbiyetten sonra vaziyeti Pâdişâha arz etmek üzere bir arîza ile ordu tarafından Edirneye gönderildi Sultan Üçüncü Ahmed, çok güvendiği İbrâhim Efendiyi geri göndermeyerek birinci rûznâmeci yaptı Birkaç gün sonra da 3 Ekim 1716da sadâret kaymakamlığına tâyin eyledi
İbrâhim Paşa, 1717de Şehid Ali Paşanın ölümüyle dul kalmış bulunan Sultan Üçüncü Ahmed Hanın kızı Fâtıma Sultanla nikahlanarak Dâmâd oldu İbrâhim Paşanın teşebbüsleri sâyesinde Avusturyalılarla sulh yapılmasının kararlaştırılmasından sonra, 1718de vezîriâzamlığa getirilerek Avusturya ile Pasarofça Muâhedesini imzâladı Aynı yıl Venediklilerle de sulh yapıldı
İbrâhim Paşanın on üç yıl süren sadrâzamlığı zamânında İran ile savaş yapıldı Ancak sulhtan sonra devlet bir huzur dönemine girmiştir
Lâle ve Çırağan, Sâdâbâd ve diğer mesîrelerde, helva sohbetleri düzenlenmesi de bu dönemde oldu Bunun yanısıra ilk matbaanın tesisi ve sanâyi tesislerinin kurulması, onun gayretleri ile gerçekleşti İbrâhim Paşa, Eylül 1730da meydana gelen Patrona Halil İsyânında âsîler tarafından işkence ile öldürüldü
Devlet işlerine vâkıf, düşünceli, mûtedil, kadirşinas, kâbiliyetli insanların kadrini bilen bir devlet adamıydı Pâdişâhın teveccühünü (sevgi ve yakınlık) kazanmakla ve bütün işleri eline almakla şımarmamış, kendisine fenâlık yapanlara dahi iyilikte bulunmuştur
Dâmat İbrâhim Paşanın hayır eserleri oldukça fazladır Bunların başında, zevcesi Fâtıma Sultanla berâber İstanbulda Şehzâde Câmii yakınında yaptırdıkları dershâne (Dârülhadîs), talebeye mahsus odalar, sebil, kütüphâne gelir İstanbulun muhtelif yerlerinde çeşme, sebil ve mesîre yerleri yaptırmıştır Ayrıca doğum yeri olan ve o târihte Niğdeye bağlı olan Muşkara köyünü, başka yerlerden ahâliyi getirip, aşîretleri iskân ile burayı kazâ yaptı ve kasabayı sur ile genişletti Muşkara adını kaldırıp Nevşehir diye adlandırdığı bu yerde iki câmi, bir medrese ve medrese talebesiyle fakir halk için imâret yaptırdı
İstanbulda kitap satan esnafta bulunan nâdide kitapların, ucuz fiyatla satın alınarak Avrupaya gönderildiğini öğrenen İbrâhim Paşa, bu eserlerin yurtdışına çıkışını yasaklayıp kütüphâneler tesis etti Ayrıca İstanbulda bir çini fabrikası ve çuha fabrikasının yanında Hatayî ismi verilen kumaş fabrikasının tesisi, İbrâhim Paşanın gayret ve çalışmalarıyla olmuştur Lâle devri ile başlayan park ve bahçecilik de bu gayretli sadrâzam sâyesinde gerçekleşti Ancak, 1730 yılındaki Patrona Halil İsyânı ile yakılıp yıkılan bu bahçelerin benzerleri daha sonra Avrupada görüldü
|
|
|