Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
1857, 1898, koca, yusuf

Koca Yusuf ( 1857)- (1898)

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Koca Yusuf ( 1857)- (1898)



Ününü bütün dünyaya yayan büyük pehlivan 1857 yılında Şumnu'nun Karalar köyünde doğdu Ufacık bir çocukken köyde danalarla boğuşmaya başladı, sonra kispeti ayağına geçirip güreşmeye koyuldu Ünü önce Deliorman'ı, sonra Kırkpınar'ı kapladı Türk güreşinin gelmiş geçmiş en büyük pehlivanı olarak ortaya çıktı Avrupa ve Amerika'da yaptığı bütün güreşleri kazandı 1898 yılında Amerika'dan dönerken bindiği vapurun batması sonucu öldü Mezarı dahi yoktur
oca Yusuf ( 1857)- (1898)[/url]
Koca Yusuf yalnız Türk güreşinde değil, güreş dünyasında da büyük bir zirvedir Er meydanları Koca Yusuf'u, güreş tarihimizin en büyük pehlivanlarından biri olan ve 26 yıl Kırkpınar'ın başpehlivanlığını elinden bırakmayan ünlü Kel Aliço'nun karşısında tanıdı ilk kez 27'inci yılda da başpehlivanlığı rakipsiz alacağını umarak Kırkpınar'a gelen Kel Aliço burada “Başa güreşeceğim” diyen Deliormanlı Yusuf isminde körpe bir çocukla karşılaştı

Herkes er meydanlarının pek yaman kurdu Kel Aliço'nun bu “tüysüz kızan”ı karşısına çıktığına pişman edeceğini umuyordu Ancak Deliormanlı Yusuf, öylesine yaman bir güreş çıkarıyordu ki, buna Kel Aliço da şaşırmış ve güreş alemindeki meşhur gaddarlığını dahi ortaya koymaktan çekinmemişti

Ancak saatler uzayıp gittiği halde Aliço neticeyi lehine çeviriyordu Üstelik ilerlemiş bir yaşta bulunan ünlü pehlivanda yorgunluk alametleri başgöstermeye başlamış ve durumu tehlikeye düşmüştü 26 yılın başpehlivanı Aliço'nun böyle bir pehlivana yenilerek güreş dünyasındaki tahtını kaybetmesine kimsenin içi razı gelmiyordu Havanın kararmasını fırsat bilenler güreşi yarıda bıraktırmak istediğinde Aliço'nun gür sesi er meydanını kapladı:
– A be burası Kırkpınar'dır Er meydanıdır buncağaz Burada yenişene kadar güreş tutulur Zift fıçıları, çıralar ne güne duruyor? Tutuşturun oncağazları Pişmiş güreş bırakılır mı hiç? Bu kızancağıza yenilmek kaderimde varsa bırakın yensin beni Hem ben artık bu er meydanlarından çekileceğim Aliço'yu yenmek talihini bir daha bu Yusufcağız nerede bulacak?
Aliço'nun bu sözleri Yusuf'u öylesine duygulandırmıştı ki, gözyaşlarını tutamadı ve büyük ustanın eline sarılıp öptükten sonra titrek bir sesle ona adetâ yalvardı:
–Ustaların ustası, pehlivanların pehlivanı, koçyiğit ağam benim! Gel bırakalım şu güreşi Sözlerinle yendin sen beni Elimde ayağımda derman komadın Bu söylediklerinden sonra ben seni tutamam gayri İstersen sen tut beni, vur sırtımı yere
Aliço da meydanı çevreleyen kalabalığı teşkil edenler gibi çok duygulanmıştı Nerede ise ağlayacaktı Deliormanlı Yusuf'un alnına sıcak bir bûse kondurdu:
– Bu meydan bundan sonra senindir artık Senin gibi bir pehlivan ortaya çıktıktan sonra gözüm arkada kalmadan ayrılacağım buralardan Ödül de, başpehlivanlık da senindir İkisine de güle güle sahip ol İkisi de sana helal olsun oğul, dedi
Ve o günden sonra Türk güreşinde Koca Yusuf'un devri başladı Er meydanlarında kasırgalar yaratıp rakip tanımayan bir kuvvet olarak ortaya çıkan ve yalnız cüssesinden ötürü değil, güreş değerinden ötürü de “Koca” sıfatını alan büyük Türk pehlivanı yenecek rakip bırakmadı Bunu fırsat bilen açıkgöz organizatörler onu Avrupa'ya götürdülerAvrupa'dan sonra Amerika'da yaptığı güreşleri de kazanan ve dünyanın en ünlü pehlivanlarını sıraya dizen Koca Yusuf'a Amerika'da milyoner bir kadın aşık olmuştu Bu kuvvet ilahından çocuk sahibi olmak istiyordu Yusuf bunu işittiği zaman, “Ben buraya damızlık gelmedim” diye kükredi
Avrupa ve Amerika'daki güreşlerinden 800 altın kazanmıştı Koca Yusuf Bunları kemerine yerleştirip Fransız bandıralı La Buorgogne varupu ile yurda dönerken bindiği gemi Atlas Okyanusu'nda sis yüzünden İrlanda bandıralı Cromartyshre gemisiyle çarpıştı 721 yolcunun bulunduğu La Buorgogne, kaşla göz arasında sulara gömülüvermişti

Bu kez denizin içinde bir panik başlamıştı Denize dökülenler, filikalara atlayıp canlarını kurtarmak istiyorlardı Koca Yusuf da can havliyle bir filikanın kenarına yapışmıştı Filika'da bulunanlar onun heybetli vücudu ile sandalı devirmesinden korktular Önce yüzüne, kafasına kürekle vurmayı denediler Fakat dev yapılı adamın çelik pençeleri sanki filikaya kilitlenmişti Yarılan kafasından ve suratından akan kanlar posbıyıklarının üzerine doğru iniyordu Onun bu hali filikada bulunanlara daha büyük bir dehşet vermişti İçlerinden canavar ruhlu bir tanesi filika içinde bulunan ve ipleri kesmek için kullanılan ufak bir baltayı kaptığı gibi o çelik pençelere vahşi bir ihtiras içinde rastgele indirmeye başladı Bileklerinden kesilip kopan o çelik pençeler gevşedi ve Koca Yusuf'un o dev vücudu Atlantik Okyanus'unun derinliklerine doğru gümülüp gitti
[Linki sadece üyelerimiz Görebilir Üye olmak için tıklayınız]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.