![]() |
Ankara Gelenek Ve Görenekleri |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ankara Gelenek Ve GörenekleriAnkara Gelenek ve Görenekleri BAĞA GÖÇME Bugün Ankara'nın nüfus yoğunluğunun yerleştiği Keçiören, Dikmen, Abidinpaşa, Mamak, Kayaş gibi semtleri, yakın zamanlara kadar Ankara'nın bağ ve bostanlarıydı ![]() ![]() Bağa göçme, bir dizi şenliği, ritüeli ve coşkusu olan bir şölen şeklini alırdı ![]() ![]() Yaz aylarında her aile mutlaka ya bağa, ya da bahçeye göçerlerdi ![]() ![]() ![]() Bağlara gidiş dönüş eşeklerle, hali vakti yerinde olanlar için üzeri tenteli tek atlı arabalarla veya atlarla olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() Akşam yemeğinden sonra alevler yakılır, kahveler içilir, bu sessiz gecede pırıl pırıl yanan gökyüzü, tertemiz bir hava, dalların yapraklarını hafifi hafif sallayan serin ve tatlı bir rüzgâr; gecenin sessizliğini delen bekçinin acı düdüğü; köğek havlamaları ve nihayet sessizliğe dalga dalga yayılan cırcır ve zerdali böceklerinin ahenkli musikisine dalarak erkenden uykuya varılırdı ![]() Cuma günleri sıra gezilir, bir komşuda toplanılır, sabah çayı ya da sütlü kahveler içilir, günün mevzuları konuşulur, dertlere deva aranırdı ![]() ![]() ![]() Ankara'nın ilk yaz meyveleri dut, vişne ve zerdalidir ![]() ![]() ![]() Ankara bağlarının üzümleri ekserisi siyah pekmezlik cinsindendir ![]() ![]() Ağustos ayı sonları Eylül başlarında bağlar bozulur, heveklik üzümler iplere dizilirdi ![]() ![]() ![]() ![]() Bahçede göçülüler kış armudunu, elmasını, üvezini ve ayvasını bozar, havalar da soğumaya başlamıştır ![]() ![]() ANKARA GELENEKLERİNDE GELİN GETİRME VE DÜĞÜN SONRASI Eski Ankara'da (1850 yıllarında) bir gelin getirme olayını paylaşalım; "Bir yıldan beri sürüp gelen düğün hazırlıkları bitmiş, günlerdir, dedikodusu yapılan gün gelip çatmıştı ![]() Aşağı Yüzden kalkan muazzam seymen alayının başında, çifte davul, zurna, arkasında, heyecan ve neşe dolu naralarını atan seymen zeybekleri, onların arkasında yeleleri ve kuyrukları süslenmiş, Osmanlı eğerlerinin terkisine sokulmuş, cirit deynekleri ve ellerinde maşallama (Meşale)lar olduğu halde doru, kır, ağız atlar üzerine kasılmış efeler, gelin almak için Karaoğlan'dan Koyunpazarına çıkan, dar kaldırımlı yoldan, yokuşa doğru, ağır, ağır ihtişamla ilerliyor ![]() ![]() Koyunpazarı'nın en hakim yerine kurulmuş koca konağın, büyük iki kapısını kariatları ardına kadar açılmış, geniş ve büyük hayatta, yer yer kurulmuş ocakların üzerinde büyük kazanlarda çorba, geniş tavalarda, zerde, pilav, kollarını sıvamış iki ahçı geniş bir sini içinde, baklava hamuru açıyor ![]() ![]() ![]() Yemekler yenmiş, herkes düğün alayındaki yerini almak üzere dağılmıştır ![]() ![]() ![]() O zamanın Ankara'sında gelin, faytonlarla değil, Tahtırevan denilen bir taht misali sallarla götürülürdü ![]() Tahtırevan, işlenmiş oyalı ağaçlardan yapılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() Gelin, işli harbalı entarisini giymiş beline hasır örgülü altın suyuna batmış gümüş kemerini takmış, yüzü varaklanmış, kahkülleri kulak hizasına kadar kesilmiş, saçları kılavan telleriyle kamçı örülmüş, başı taç yapılmış, taçın üzeri elmas çiçekler ve elmas gerdanlıkla çevrilmiş, akar su bilezikle donatılmış ve taçın üzerine gelin duvağı örtülmüş kümçı tel kılavanların çıkardığı ahenkli hışırtı ile ağır, ağır tahtırevana yaklaşır ve iki kız arkadaşının yardımı ile tahtırevandaki koltuğuna oturur; Ayrıca gelinin başına bu güzel giyinişini ve görünüşünü kapatan büyükçe işlenmiş ipekli bir örtü örtülürdü ![]() Gelin tahtırevana çıkarken başına serpilen paraları, küçük çocukların birbirini ite kalka kapışmaları, atılan bir avuç yeme üşüşen kuşlar gibidir ![]() Annenin, kızının geçmişinin iyi, ömrü boyunca mesut olması için aynaya su dökmesi adeti bu gün bile yaşamaktadır ![]() Gelin alayı artık harekete hazırdır ![]() Tahtırevan önünde gelinin yükünü taşıyan, (Yatak, yorgan, çeyiz sandığı) boyunlarında zil ve çanlar asılmış, eğer kaşlarına bayrak sokulmuş süslenmiş iki üç at, bunların arkasında yaya olan ellerinde kırılacak eşyalar, bürüncekler içinde sarılı olduğu hâlde çocukların sıraya girdiği görülür ![]() ![]() Tahtırevanın arkasında iki etek üç etek kadife ve atlastan yapılmış, canfes, üzerleri sim, gümüş, geverse ve gümüş pullu ve sırma işlemeli Bindal entarileri giymiş ve bunların üzerine de renk, renk yollu ipek Bağdat çarlarını çarlanmış kadınlar, atlara binmişlerdir ![]() ![]() ![]() Bunların arkasında davul zurna ve oğlan evinin zeybekleri bulunur ![]() ![]() ![]() Daha arkada atlı seymenler yer alırdı ![]() ![]() ![]() Yapılan bu büyük zengin düğünlerine kasaba düğünü denirdi ![]() ![]() DÜĞÜN SONRASI Ertesi gün damat akrabaları gelin evinde toplanır ![]() ![]() ![]() ![]() Duvak Günü: Geline düğünden sonra duvak yeniden giydirilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Elmadağ köylerinde düğünden sonra yeni gelme kasnak çer (bir çeşit baş örtüsü) yapılır, yeni gelin 2-3 gün evden çıkartılmaz ![]() Ankara merkeze yakın Kayaş gibi köylerde ise damat ve gelin gerdek gecesi sabahı gelin tarafından önceden hazırlanan "dürü" adı verilen hediyeyi yakın akrabalara dağıtırlar ve ellerini öperler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu eski Ankara geleneği şimdilerde ancak hoş bir öykü gibi anılarda canlanabilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ankara Gelenek Ve Görenekleri |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ankara Gelenek Ve GörenekleriDOĞUM GELENEĞİ – (ÖNCESİ VE SONRASI) Ankara yöresindeki kırsal yerleşim merkezlerinin birçoğunda doğum öncesi ve sonrası çeşitli geleneksel davranış biçimleri görülmektedir ![]() ![]() Bu kültürün değişik yansımalarını gözlemlemek olasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Doğacak çocuğun kız veya erkek olacağına dair bir inanış da şöyledir: Kadının sağ memesinin avlağasının (başının etrafı) kızarıp morarıyorsa, sağ meme güllü yani damarlı hale gelmişse, sağ meme sol memeden büyük olmuşsa oğlan çocuk, sol meme büyük olmuşsa kız çocuk olacağına dair yorum yapılır ![]() Diğer bir inanışa göre, gömlek biçilirken, yakası açılan gömlek, hamile kadının başının üstüne konur ![]() ![]() Yeni doğan çocuğun iki kaşının ortasında mavilik varsa daha sonra doğacak çocuğun cinsiyetinin doğan çocukla aynı olacağına inanılır ![]() Hamile kadının dudağı kalınlaşırsa bebeğin kız olacağı inanışı da vardır ![]() Bebek doğacağı gün eve ebe çağırılır ![]() ![]() ![]() ![]() Ebe Tası (Şifre Tası): Şifa tasının içine “Fatma Ana Eli” denilen ot atılarak üzerine su doldurulur ve bu su lohusaya ebe tarafından içirilir ![]() ![]() ![]() Doğumun Yaptırılması (Çömelek): Doğum sırasında bir kadın, hamile kadının arkasına geçerek belinden kucaklar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çocuk dişli doğarsa uğurlu sayılmaz, öksüz kalacağına inanılır ![]() ![]() Bir inanışa göre, bebek doğduktan sonra göbeğini kesen makas 40 gün açılmaz ![]() ![]() Çocuk doğduktan sonra, kadının sütü gelmezse, kocası gün doğmadan ve kimseye görünmeden köyün çeşmesine gider ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Başka bir inanışa göre lohusanın sütü az olursa, sütün çoğalması için çobana bir ekmek verilir ![]() ![]() Bebeğe göbek adını ebe koyar ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara gelenek ve göreneklerinde doğum sonrasında bebekler için yapılan daha bir çok gelenek bulunmaktadır ![]() Beşik Düğünü: Bebek doğumunun altıncı günü bebek için gerekli olan beşik, bardak, yorgan, etek bezi ile yastık lohusanın babası ya da dayısı tarafından alınır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Loğusa kadınların elma yemeleri halinde elmacık hastalığına yakalanacağı inancı yaygındır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kara basmasında ise sıcak ekmeğin lohusaya getirilmesi uğursuzluk sayılır ![]() ![]() ![]() ![]() Un Sürme: Yeni doğmuş bir çocuğu bir yere ilk defa götürünce çocuğun yüzüne bolluk olsun diye un çalınır ![]() ![]() Uğur Sınama: Çocuk doğunca, çocuğa bir kuzunun kulağı ısırtılır ![]() ![]() ![]() Bebek yalnız bırakılmaz, yalnız bırakılırsa bebeği cinin çalacağına inanılır ![]() ![]() ![]() ![]() Bebeği cin değiştirdiğine inanılırsa, bebeğin hiç büyümeyip, deynek gibi kalacağına inanılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Buna benzer diğer bir inanış da şöyledir: Akşam ezanından sonra bebek musalla taşının altından geçirilir, sonra taşın üzerine konularak yedi adım geriden: “Alın bebenizi, virin bizim bebemizi” diyerek seslenilir ![]() Diş Bulguru: Bir gün öncesinden komşular çağırılır, bebek süslenir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Çocuğa Nazar Değmesi: Nazarın genelde mavi gözlülerden geldiğine ve mümkün olduğu kadar mavi gözlülerden sakınılması gerektiğine inanılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nazar için kullanılan boncuklardan bazıları şunlardır: - Böcekboynuzu - Göz boncuğu - Ikra boncuğu - Kurt dişi - Tosbağa küreği - Yedi gözlü boncuk - Tazı boncuğu - Bülbül gözyaşı Üç dört aylık bebeğin yüzü etlenince, derisi kabarır (kavlar) ve “kan etini döktü ve gayli ana etini düzüyor” denilir ![]() ![]() Küçük çocuğun tırnağı altı aydan önce kesilmez, eğer kesilirse bebeğin huysuz olacağına inanılır ![]() ![]() Çok ağlayan bebeğe ısılık yakılır ![]() ![]() ![]() ![]() Bebek küçükken altı aya kadar ağlarsa, büyüyünce okumuş biri olacağı söylenir ![]() Çok ağlayan huysuz bebek kümese konur, kümes kapatılır ![]() ![]() ![]() Sinirli çocukların başına ayın ilk Perşembe gününde sinik (Ekin ölçülen bir kap) giydirilir ![]() ![]() Çocuğun salyası akarsa, değirmenden pus (kepek) alınıp ağzı silinir ![]() Sohbetlerde bebek hastalıklarından söz edilirken, odada bebek varsa, çocuğun yakası ısırılır, burnu ve kulağı çekilir ![]() Bebeğin düştüğü yere “Şeytanın ipine dolaştı” diye şerbet yapılır, serpilir ve bebeğe bulamaç (un, su, tatlı) içilir ![]() ![]() ![]() ![]() Dört yaşına kadar konuşmayan çocuğu anası, ayın ilk çarşambasında çuvala koyar, sırtına alır, yedi kapıyı gezdirir ![]() -Vıh o ne ki (kız) sırtındaki? -Bir çuval söz -Söz olsun, denir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bebeği çüğe (tay tay) dururken bebek kızsa şöyle denir: -Çüğ çüğ çüğ dur kızım ![]() -Çüğ dur kızım, eline börek viriyim ![]() -Çüğ çüğ çüğ çüğ kızım ![]() -Babandan mektup gelecek, çüğ dur kızım ![]() Ankara yöresinde bebek sevilirken söylenen deyimlerden bazıları şöyledir: -Erenler önünde evin var yavrum ![]() -Türbeler önünde bağın var yavrum ![]() -Sekiz tenceren var, dokuz penceren var ![]() -Hennürün güzel, mennürün güzel ![]() İlimya kaymağı yürek bulandırmazmış ![]() -Nebet şekeri ![]() -Dam bülbülü ![]() -Zahir (şeker) kuşu ![]() -Kum arabı ![]() -Şam fellahı ![]() Çocuğu yürütmek için de, “gel ninna yapalım da yürü” denir ![]() ![]() ![]() ![]() Ninna ninna benim yavrum ninna, Çoban gider oduna, Ali Ali derler adına, Ben seni seveceğim komşunun inadına, Kızım güzel gayetten, sıçrar çıkar hayattan, Kızıma dünür geliyor Şıhli ile Bayattan (Şıhlı, Bayat: Köy isimleri) Doğumdan bir hafta sonra, bebeğe kahve kaşığı ucu ile aside (Bir tatlı çeşidi) yalatılır, miyane çorbası içirilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ankara yöresinde bebeğin yürümesine ilişkin bir inanış şöyledir: “Havva anamız bebe doğurunca, bebesini yalamaya tiksinmiş, yalamamış; eğer yalasa imiş insan bebesi de yürüyecekmiş” Yeni yürümeye başlayan bebek adım atmaya korkar, tutunmadan yürümeye cesaret edemez ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ankara Gelenek Ve Görenekleri |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ankara Gelenek Ve GörenekleriANKARA GELENEKLERİNDE SÜNNET Yörede erkek çocuklar genellikle 3 ile 10 yaşları arasında sünnet ettirilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sünnet evi sırma ve çeşitli süslerle süslenir, çocuğun karyolası özenle hazırlanır ![]() ![]() ![]() ![]() Sünnet olacak çocuğun bir de kirvesi olur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Daha önceleri çocuğun kaşına elif çekilir gözüne sürme sürülürdü ![]() ![]() ![]() Sünnetten önce veya sonra mevlüt okutmak yaygın bir gelenektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde sünnet töreni eskiye oranla daha özenle, daha bir şaşaalı yapılmakta ve ekonomik açıdan en uygun olanı tercih edilmektedir ![]() ![]() ANKARA GELENEKLERİ - AİLE Geleneksel ataerkil Türk aile yapısı Ankara yöresinde de açıkça görülmektedir ![]() ![]() Ankara'nın kırsal kesimlerinde geniş aile tipik hayli yaygındır ![]() ![]() ![]() ![]() Şehir merkezinde temel aile tipi ise çekirdek ailedir ![]() ![]() Sosyo ekonomik yapılanma geleneksel, kültürel değerleri biçimlediği gibi, aile tipini de geniş aile tipinden çekirdek aileye dönüştürmüştür ![]() ![]() Ankara'nın metropolitan bir merkez oluşu ve köylere yakın olması, köylerde geniş aile tipinin parçalanmasına neden olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunun yanında şehire göç eden aileler, köyde öğrendikleri küçük üretimini şehirde de devam ettirmektedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ekonomik değişmenin bir sonucu olarak köylerde de ücretli üretim yaygınlık kazanmıştır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ankara Gelenek Ve Görenekleri |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ankara Gelenek Ve GörenekleriGELENEKSELLEŞMİŞ YÖRESEL HALK GİYSİ TÜRLERİ - 1 (Erkek Giysi Türleri) Ankara yöre giysilerinin büyük bir bölümünü halk oyunlarına koşut olarak değerlendirilmiş olup, genellikle de halk giysilerinde yöresel halk oyun giysileri ön plana çıkmıştır ![]() (Bilgi Kaynağı : Ankara Rehberi - Gelenekler ve Görenekler) Erkek Giysileri Genel olarak erkek giyimi, ayakta yemeni, diz kapağına kadar çekilen yün veya tiftikten çorap, şalvar, şal, kadife yelek ve üstüne giyilen içlikten ibarettir ![]() ![]() II ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Osmaniye işlikleri: Osmaniye topu denilen, kırmızı beyaz yollu kalın ipekli kumaştan yapılan bu işlikler haydari yakalı ve önü açıktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Camadanlar: Seğmen alayı gibi önemli günlerde dizlik veya zıvgalarla beraber Osmaniye işlikleri üzerine giyilen camadanlar boyu belden yukarı, göğüs hizasında kalacak şekilde kısa ve önü de bir biri üzerine kavuşmayacak derecede dardır ![]() ![]() Cepkenler: Çuhadan, baştan başa sim işlemeli ve sarkık kollu olurlar ![]() ![]() Sarmalı yelekler: Camdan veya cepken gibi sırmalı takımları bulunmayanlar Osmaniye işlik üzerine "sırmalı yelek" giyerler ![]() ![]() ![]() Diz çorapları: Çorabı beyaz dizlikleri ile kesinlikle beyaz yün veya tiftikten ajurlu "diz çorapları" giyilir ![]() ![]() Diz Bağları: Çorap tutmak için çoraba bağlanan bu bağlar kırmızı renkte bir - bir buçuk parmak genişliğinde yarım metre boyda tor (dokuma) dan ve uçları püsküllü olur ![]() ![]() ![]() ![]() Hamailler: İçinde muska gibi ayetler veya enam gibi küçük din kitabı bulunan gümüşten, dört köşe kutucuklardır ![]() Seğmen alayı gibi önemli günlerde efeler tarafından boyunlarına takılır ![]() ![]() Bazubent veya Pazvantlar: Farsça kol ![]() ![]() ![]() II ![]() ![]() Yarım Dizlikler: Aynı beyaz dizlikler biçiminde olmakla beraber lacivert kurşuni veya siyah renkte kalın çuhadan yapıldıklarından onlar kadar fazla bol ve döküntülü değildirler ![]() ![]() Yarım dizliklerden sonra efeler tarafından Cumhuriyet devrine kadar "zıvga" denilen uzun ve dar paçalı arkası fazlaca kabarık bir tür şalvar giyilmiştir ![]() Zıvgalar: Genellikle lacivert veya kurşuni çuhadan yapılır ![]() ![]() ![]() ![]() Önü harçlı yelekler: Bu yelekler daha çok alttaki iç çamaşırına veya iç işliğini kapatarak üzerine giyilecek Osmaniye işliklerin yakasından güzel görünmek için giyilir ![]() ![]() Kadife veya Çuha Yelekler: Harçlı yelek bulunmadığı zaman Osmaniye işlik altına giyilen bu yelekler kolsuz, kapalı yakalı, önden birbiri içine girecek biçimde kapaklı ve iki sıra düğmelidir ![]() ![]() İzmir yelekleri: Osmaniye işlikleri üzerine bazen "İzmir Yeleği" denilen çuha veya kadifeden çaprazvari, üzeri harçlı kolsuz bir yelek giyilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Efe Kuşakları: Efeler bellerine ekonomik durumlarına göre kıymetli lahuri şal "bademli" dedikleri bir cins acem şalı veya bunların taklitlerini sararlar ![]() ![]() ![]() Bir buçuk iki metre uzunluğunda ve dikdörtgen şeklinde olan şallar beldeki kemer veya çarşaf üzerine kasıklardan göğse kadar olmak üzere genişçe ve sıkıca sarılır ve bel bu suretle büsbütün bir heybet ve haşmet kazanırdı ![]() ![]() Silahlıklar:Efelerin şal kuşaklarına taktıkları silahlıklar meşinden ve yedi, sekiz gözlü olur ![]() ![]() ![]() Çorap ve ayakkabılar: Efeler ayaklârına genellikle beyaz renkli ajurlu veya nakışlı diz çorapları giyerler ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Ankara Gelenek Ve Görenekleri |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Ankara Gelenek Ve GörenekleriGELENEKSELLEŞMİŞ YÖRESEL HALK GİYSİ TÜRLERİ - 2 (Kadın Giysi Türleri) Genellikle Türk kadın giyimi entariler, şalvar ve bluzlar olarak ele alınabilir ![]() ![]() ![]() Ankara yöresinde düğün ve gelin giysileri birbiriyle küçük ayrıntılar dışında benzerlikler gösterir ![]() ![]() Kadın Giysileri Üç Etek Entariler: Bunlar, Ankara'da düğünlerde giyilen ağır elbiselerin en eski örneklerini oluştururlar ![]() ![]() ![]() ![]() İki Etek Entariler: Üç eteklerden sonra giyilmeye başlanılan bu elbiselerin 19 ![]() ![]() ![]() Bu elbiseler genellikle kadife veya telli hare denilen kalın ipeklerden yapılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu entarilerin üzerine elmas inci kaşlı telkari gümüş kemerler takılır ![]() ![]() İki etek altında aynı renk ve kumaştan yanı tarzda işlemeli bir holta giyilir ve öndeki etek gümüş kemerin bir yanına, arkadaki etekte diğer yanına sokulmak suretiyle bu işlemeli holta gösterilmiş olur ![]() Holta ve entariden oluşan bu takım üzerine yine aynı takımın bir parçası olan aynı renk ve aynı tarzda işlemeli kısa bir salta yahut da dize kadar uzayan, etek kısımları hafifçe kloş uzun, sarı sim işli sırmalı kap (uzun salta) giyilir ![]() Holtalar: Bir tür şalvar olup üste giyilen elbise ile takım oluşturacak şekilde elbisenin aynı renk ve kumaşından yapılır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yanları Çantalı Entariler: Bunlar genellikle kadifeden baştan geçme, uzun boy entarilerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kutu-içi Entariler: Bu elbiselerin aşağı yukarı yüzyıla yakın bir geçmişi vardır ![]() ![]() ![]() Topuklara kadar tamamıyla düz olarak inen bu entariler de eteğe bolluk vermek amacıyla koltuk altından itibaren yanlara birer veya ikişer peş konulmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Ayakkabılar: l9 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilgi Kaynağı : Ankara Rehberi |
![]() |
![]() |
|