Üzerimize Sabır Yağdır, Yâ Rabbi!.. |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Üzerimize Sabır Yağdır, Yâ Rabbi!..Üzerimize Sabır Yağdır, Yâ Rabbi! ![]() ![]() Sabır… Ne kadar sihirli bir kelime… Söylenişi bile insanın ruhunu serinletiyor; sabır… * * * Sabır… Belâlara, musîbetlere, hastalıklara, âfetlere… Hâşâ “Yâ Rabbi! Benden başkası mı yoktu?!” demeden… Cenâb-ı Hakk’ın, “ ![]() ![]() Gerçekten Biz Eyyûb’u sabırlı (rızâ hâlinde bir kul) bulmuştuk O, ne iyi kuldu! Dâimâ Allâh’a yönelirdi ” (es-Sâd, 44) buyurduğu Hazret-i Eyyub misâli…Bir kul gibi niyaz ederek: “Yâ Rabbi! Peygamberlerini, büyük dostlarını, velîlerini, bendelerini lâyık gördüğün bu rahatsızlığa beni de lâyık gördün Sana şükürler olsun Allâh’ım, onu benim için hayırlı ve mübârek kıl!![]() Onun hakkını verebilmeyi nasip eyle!![]() Sana gerektiği gibi sabredebilmeyi, lâyıkı vechile şükredebilmeyi nasib eyle!![]() ![]() Yâ Rabbi! ![]() Hastalıklar, kederler, musibetler, belâlar üzerimize gelmese, biz, gafletimiz içinde boğulur, seni ve sana kulluğumuzu unuturuz!![]() Yâ Rabbi!![]() Bizi inkâra, isyana götüren, gücümüzü aşan, belimizi büken, bize seni unutturan felâketler verme!![]() Bize, sana yaklaştıran, senin rızânı kazanmamıza vesile olacak, başı hayır, ortası hayır, âkıbeti hayır güzellikler ver![]() Allâh’ım, senden keder ve belâ istenmez Bize bu dünyada da, âhiret hayatında da “güzellikler” ihsan eyle!![]() ”* * * Sabır… Verilen nîmetlere boğulmadan, bolluğa dalmadan, kulluğu unutmadan… Cinlere, insanlara, hayvanlara, rüzgârlara hükmeden, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük varlık sahibi kimselerinden Hazret-i Süleyman gibi… Nîmetin şımartmadığı, şımartamayacağı bir kulluk şuuru ile sabır… * * * İbadetlere sabır, kulluğa sabır… Orucun meşakkatine, namazın devamlılığına, haccın rükunlerine, zekât ve sadakanın hassasiyetlerine, cihâdın zorluklarına… * * * Sabır, âilelerde sabır… Zevc veya zevcenin hatalarına, çocukları yetiştirip terbiye etmenin çilelerine; anneye, babaya, onların bazen çocukça isteklerine, duygularına, düşüncelerine yüksünmeden, “öf” bile demeden… Hazret-i Yâkub misâli, evladının evlâdına yaptığını bile bile, kınamadan, küsmeden, sabr-ı cemîl ile, hâlini ve hüznünü sadece Allâh’a takdim ederek: “…Ben, sıkıntımı, keder ve hüznümü sadece Allâh’a arz ediyorum…” (Yûsuf, 86) * * * Sabır, nefsimizin bitmek tükenmek bilmeyen heveslerine, doymaz iştihalarına, azgın arzularına, karanlık günah bataklıklarına, bir ömür boyunca ensemizdeki şeytanın iğvalarına, dost görünen düşman arkadaşlarımızın kandırmacalarına, dünyanın maskeli ve yaldızlı yüzüne… * * * Sabır… Vefâsızlara karşı vefâya, unutulmaya karşı unutmamaya, gelmeyene gitmeye, isteyeni boş çevirmemeye, insanlara yüz ekşitmemeye, arkasından konuşmamaya, iftira atmamaya, yalan söylememeye, söz taşımamaya, yüz-göz hareketi yapmamaya… * * * Sabır, insanca yaşamaya, müslümanca yaşamaya… Dininden, inancından tâviz vermemeye, emr-i bi’l-mârufa, nehy-i ani’l-münkere, hakkı ve sabrı tavsiye etmeye, insanların hepsinin terk ettiği bir sünneti ihyaya, unutulan bir farzı îfâya… * * * Sabır, gecelerin gizlediği gözyaşlarına, kuytuların gizlediği infaklara, secdelerin şâhit olduğu teheccüdlere, gözlerin şâhid olduğu kıraatlere, tilâvetlere… * * * Sabır… Allah için katlanılan zulümlere, işkencelere, çilelere, yokluklara, darbelere, yalnızlıklara, küslüklere, hicretlere… * * * Allâh’ın her şeyi bütün teferruatıyla bildiğinin, kulunu hiçbir zaman unutmadığının, onun gücünün üstünde sorumluluklar yüklemediğinin, her şeyin en hayırlısını takdir ettiğinin farkında olarak sabır! ![]() ![]() “Sabır ve namaz ile Allah’tan yardım isteyin Şüphesiz ki o, huşû sâhibi olanlardan başkasına elbette ağır gelir Onlar ki kendilerinin hakîkaten Rab’lerine kavuşacaklarına ve O’na rücû edeceklerine inanırlar ” (el-Bakara, 45-46)* * * Bazen hareketsiz, bazen hiç durmadan, bazen susarak, bazen konuşarak, bazen bakarak, bazen yüzünü çevirerek, bazen yükün altına girerek… * * * Sabır, amelle, tevekkülle… Sabır, gayretle, alınteriyle…Sabır, taviz vermeksizin direnerek… Sabır, kalbini günah lekesiyle kirletmeden… Sabır, incitmeden ve çok daha zoru incinmeden… * * * Sabır… Bir kardelen çiçeği misâli, nârin, nâzik, ama kararlı… Ya da Nemrud’un ateşini gül bahçesine döndüren Hazret-i İbrahim gibi, emredileni, sadece emredildiği için ve emredildiği şekliyle yaptıktan sonra başa gelene boyun eğerek… * * * Zindanı mektebe, yatağı ibâdethâneye, sürgünü hicrete, zahmet ve çileyi nîmete, idamı şehâdete çeviren sabır! ![]() “Kuru sabır” değil, sabır “kuru” değil!![]() ![]() * * * Sabır, sabır, sabır… Varlığa da, yokluğa da, çileye de nîmete de, ibâdete de sabır… Sabır, imanla, ibadetle var olur, Kur’ân’la kuvvetlenir, gece ibadetiyle perçinlenir ![]() Hazret-i Mûsâ’nın devrinde, Firavun’un karşısında meydan okuyan sihirbazların diliyle Cenâb-ı Hak’tan sabır dileyelim: “…Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver ve müslüman olarak canımızı al!” (el-A’râf, 126) Ya da Tâlut’un ordusunun Câlut ve askerleriyle karşı karşıya geldiklerinde ettikleri niyaz gibi: “…Ey Rabbimiz! Üzerimize sabır yağdır! Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir kavme karşı bize yardım eyle! ![]() ” (el-Bakara, 250) |
|
|
|