![]() |
Osmanlı Da Halk Padişahla Nasıl İletişim Kurardı |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Osmanlı Da Halk Padişahla Nasıl İletişim KurardıYavuz Bahadıroğlu Osmanlı’da padişahların halkla yüz yüze görüşmesi gönüllü bir uygulama değil, kurumsallaşmış bir gelenekti ![]() ![]() ![]() ![]() Soru şöyle: “Osmanlı padişahlarının zaman zaman halkla yüz yüze görüştükleri iddiası doğru mudur? Doğru ise bunu nasıl yaparlardı?” Osmanlı padişahlarının halkla yüz yüze görüşmelerini anlatan sayısız örnek var ![]() ![]() ![]() Önceden belirlenmiş günün belirli bir saatinde taht avluya kurulur, padişah tahtına oturur, yanında sadrazamı, şeyhülislamı, vezirleri, ağaları (generaller) olduğu halde “hacet (ihtiyaçlar) arzı”nı kabul ederdi ![]() Bizzat padişahla görüşüp yaşadıkları bölgenin dertlerini en sorumlu mevkie ulaştırmak için uzak bölgelerden gelenlerle İstanbul’da yaşayanlar sırayla padişahın karşısına çıkar, yüz yüze onunla konuşup dertlerini ve isteklerini seslendirirlerdi ![]() Halka garsonluk ederlerdi Bırakınız devlet idarecilerini, kendilerini “sanatçı” zannedenlerin bile üç beş iriyarı “tutulmuş adam”la korunduğu ülkemizde, Osmanlı Devleti yönetim şeması içindeki “Ayak Divanı” uygulamasını kavramak bir hayli zor olsa gerektir ![]() Oysa bazı padişahlar bununla da yetinmez, gider, devlet imaretlerinde (fukaraya sıcak yemek dağıtılan kurumlar) ahaliye yemek dağıtmak suretiyle, bir anlamda halka garsonluk ederdi ![]() Bazıları sokakta tanınmamak için kılık değiştirir, sıradan biri gibi sokağa çıkar, dükkânlardan alış veriş eder, kahvehanelerde halkla söyleşirdi ![]() ![]() ![]() ![]() “Ben kazandım, komşu dükkâna gidin” Fatih Sultan Mehmed, tebdil çıktığı bir sırada rasgele bir dükkâna giriyor ![]() ![]() “Yeter Begüm (beyim)” diyerek itiraz ediyor tanımadığı müşterisine, “satın aldıklarınızdan kazandıklarımla bugünlük çoluk çocuğumun nafakasını çıkardım, diğer ihtiyaçlarınız için lütfen komşu dükkânlara gidin, onlar da çoluk çocuk bakıyor ![]() Sıradan bir bakkalın Fatih Sultan Mehmed’e söyledikleri, “Bu toplumda neden eskisi gibi Fatihler, Yavuz’lar yetişmiyor?” diye soranlara bir cevap olur kanısındayız ![]() Bence asıl sorulması gereken soru şu: Şu halimizle, biz, sahiden “biz” miyiz? Yaşlı kadın Kanuni’yle dalga geçti Kanuni Sultan Süleyman Belgrad fethinden dönerken yanına yaklaşan iki yaşlı kadından biri bir tas ayran ikram ediyor ![]() ![]() Padişah, ayran tasını ağzına götürmek üzereyken, üzerinde yüzen saman çöplerini fark edip tası ağzından çekiyor ![]() “Temizlik imandan gelir!” Yaşlı kadın gülerek cevap veriyor: “Çöpçükler temizcedir Padişahım” diyor, “ayran soğuk, siz de terlisiniz ya, hızlı içip hastalanmayın diye o çöpleri bilerek ayrana attım ![]() ![]() ![]() Diğer yaşlı kadın ise dün gece evinin soyulduğundan bahsediyor ![]() ![]() ![]() “Amma da derin uyumuşsun” deyince, yaşlı kadın, Padişah’la ince ince dalgasını geçiyor, diyor ki: “Derin uyudum, çünkü senin uyumadığını zannederdim ![]() Tevazu zirvesi ve gurur çukuru Padişahların (en azından bazılarının) o debdebe çağında bile ne kadar içten, ne kadar hasbi, ne kadar doğal ve halktan olduklarını görmek insanı hem utandırıyor, hem de sevindiriyor ![]() Utandırıyor, çünkü “sanatçı” geçinenlerin bile koruma ordusuyla dolaşıp hava atmaya çalıştığı bir ülkede yaşıyoruz ![]() ![]() ![]() Sevindiriyor, çünkü onlar “bizden biri”ydiler ![]() ![]() ![]() Padişah ile dilencinin kardeşliği Şimdi gelelim, padişahla halkın buluşmasını anlatan numunelerden ilkine… Taşköprülüzade Mehmed Kemalüddin Efendi’nin yazdığına göre, (Tuhfet-ul Ahbab, İstanbul, 1287, 1 ![]() ![]() ![]() ![]() Padişah çıkarıp bir altın vermiş, ama adamın gözü aç, koskoca Padişah’ı yakalamışken bırakmak istemiyor: “Padişahım, ben senin kardeşinim, insan kardeşini bir altınla savar mı?” Padişah bu yüzsüzlük karşısında adamakıllı şaşırıp soruyor: “Nereden benim kardeşim oluyormuşsun bakalım?” Hırpani kılıklı adam, hiç teklemeden cevap veriyor: “Elbette kardeşinim, çünkü ikimiz de Âdem babanın evlatlarıyız ![]() Bu cevaptan Padişah çok hoşlanıyor ![]() “Aman sus! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sadece halkla iç içe yaşayan yöneticiye değil, nüktedan yöneticilere de hasretiz ![]() Halkın gücüne dayanan padişah Padişahların halkla yüz yüze görüştükleri “kurum” ise “Ayak Divanı”dır ![]() ![]() Sultan Dördüncü Murad, sık başvurduğu “tebdil çıkma”larla halkı, Genç Osman zamanında gerçekleştirdikleri askeri darbe ile idareyi ellerine geçiren yeniçeri generallerinin keyfi yönetimi hakkında bilgilendirip bilinçlendiriyor… Sonra iş kıvamına geldiğinde, sarayın iç avlusuna topluyor onları ![]() ![]() ![]() Halk Padişah’a “itaat yemini” ediyor ![]() ![]() ![]() “Sizler ‘Allah’a ve Resulüne ve dahi şeriat üzere olan amirlerinize itaat ediniz’ mealindeki ayetten habersiz misiniz?” “Haberdarız!” diyorlar ![]() Yirmisine yeni giren gencecik Padişah kükrüyor: “Öyleyse itaat ediniz! ![]() ![]() Oracıkta Kur’an’a el basıp itaat yemini ediyorlar ![]() Bağdat’ı alan ordu, bir “Ayak Divanı”nda siyaset bataklığından kurtarılan bu ordudur |
![]() |
![]() |
|