Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
rumeli’de, öksüz

Öksüz Rumeli’De

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Öksüz Rumeli’De




Makedonya ve Kosova izlenimleri:
ÖKSÜZ RUMELİ’DE

Atilla Pamirli

Osmanlı’yı gördüm Evet, Üsküp’te, Kosova’da, Resne’de, Manastır’da, Ohri’de, Kalkandelen’de Osmanlı’yı gördüm
Bize onlarca yıldır toprağa gömüldüğü söylenen Osmanlı, Rumeli’de yaşıyordu Üsküp’e gitmeden önce ülkemizin dışında böylesine Osmanlı kokan bir yerin olmayacağına inanan, modern tavırlı bir arkadaşın dediği gibi: “Bize, bu yerlerin ne kadar bizden olduğunu söylemeyenler cahil değildiler Kasıtlı olarak bunu bizden gizlediler” Kasıt, İstanbul’da bile bulamayacağınız kadar Osmanlı eserini küçücük bir şehirde, Makedonya’nın başkenti Üsküp’te bulmanızdı Kasıt, sınırlarımız dışında müslüman ve Türk olmadığını yıllardır dillerine pelesenk edenlerin, bir yandan da buradaki Osmanlı yadigârlarına sırt çevirmesiydi
Osmanlı’yı Rumeli’de görmeden yaşamak mümkün değil Sadece o güzelim camilerden, dergâhlardan, çeşmelerden, köprülerden, kalelerden, taştan topraktan bahsetmiyorum Üsküp sokaklarında yürüyüp Osmanlı’yı hissetmemek, anmamak, derin bir hayalkırıklığı duymamak, sonra da bu cehaleti körükleyenlere öfkelenmemek mümkün değildi Rumeli öksüz bırakılmıştı Milyonlarca müslim-gayrimüslim insanıyla öksüzdü Tavernaya ve lokantaya çevrilen camileri ve tekkeleriyle ihanete uğramıştı Osmanlı’dan sonra kimse baba olamamıştı oraya Kimse, Türkiye’den çınar ekmemişti Arnavut kaldırımlı meydanlara Kimse insan yüzlü köprüler kurmamıştı Vardar’ın üstüne
“Vardar ovası, Vardar ovası, kazanamadım başlık parası” diyenler, başlık parası kazanmak zorunda değillerdi artık Ama türkünün şu mısraları bugün için de doğruydu: “Eylenemem aldanamam, ben bu ellerde duramam” Buradaki Osmanlı yadigarı yüzbinlerce Türk artık bu topraklarda duramıyorlardı Her gün beş-on aile Türkiye’ye kaçıyordu Babalık eden Osmanlı’dan sonra onun varisi olduğunu söyleyenler, önce bütün bu mirası unutmuş görünmüşler, şartların zorlamasıyla Balkanlar’da yeniden Osmanlı ismi gündeme geldiğinde de hiç bir olumlu yaklaşım göstermemişlerdi O yüzden 500 yıldır bu toprakları mekân belleyenler, şimdi vatanlarından “son sığınak” Türkiye’ye kaçıyorlardı

Rumeli: Osmanlı’nın Kalbi
Rumeli, Osmanlı’nın gerçek bir motoru olmuştu Tarihi bilenler için, bir dünya devletinin, bir süpergücün Avrupa’da hakim olması için Rumeli’ni, Balkanlar’ı kontrol etmesi gerektiği açık Büyük İskender de bu topraktan çıktı, Osmanlı da İstanbul’dan uçakla Üsküp’e sadece bir saatte varıyorsunuz Şimdi düşünün, Osmanlı’yı Anadolu’dan ziyade Rumeli’ye eğildi diye suçlayan cahillerin düştükleri garabeti Yani, Üsküp, kusura bakmayın, Bakü’den çok daha yakın Hatta İstanbul’la Üsküp arasındaki mesafe, İstanbul’la mesela Antalya arasındaki mesafeden daha kısa Neredeyse İstanbul ve Ankara arası kadar Zaten bu yüzden ilk şaşkınlığım uçakta başladı Üsküp, başka bir aleme ait değildi, bizim için kapı komşusuydu Kader arkadaşıydı
Üsküp’e ve Kosova’ya gittiğimde Rumeli’nin neden Osmanlı’nın itici gücü, motoru, lokomotifi olduğunu daha iyi anladım Hani hakkel yakîn denecek derecede Çünkü Balkanlar’da konacak bir taş Avrupa binasını yapar, orada oynayacak Kosova gibi bir taş da o binayı sarsar Bu yüzden şu anda Kosova gerçekten tam bir Avrupalı istilası altında NATO gitse bile bir süre de öyle kalacak, Avrupa kontrolde olmaya devam edecek Çünkü tarihte buradan çıkan her kıvılcım topyekün ve bölgesel savaşları doğurmuş hep Kosova’daki Sırp işgali de müdahale edilmese, Türkiye’nin de içinde olacağı daha büyük bir savaşa yol açacaktı nitekim

Üsküp’e Sinen Medeniyet
Üsküp, Osmanlı’nın Avrupa’daki ilim ve kültür merkezi Osmanlılar’ın stratejik dehasının bir göstergesi olarak, Sofya’ya, Selanik’e ve Saraybosna’ya neredeyse eşit uzaklıkta Kosova sınırı şehirden sadece 15 km uzakta Bu ilim geleneği halâ devam ediyor Nitekim son Osmanlı şairi sayılan Yahya Kemal’in annesinin kabri de orada, İsa Bey Camii’nin avlusunda bulunuyor
Ama Üsküp, Rumeli gibi öksüz Şehir, asırlarca biriktirdiği tüm ihtişamı komünizm zamanından itibaren kaybetmeye başlamış Bugünkü Üsküp’ü Vardar ırmağı ikiye ayırıyor O güzelim Osmanlı köprüsünün birleştirdiği yakanın bir yanında minareleriyle, çarşılarıyla ve hanlarıyla eski Üsküp yer alırken, öbür yaka tamamiyle komünist mimariyle inşa edilmiş Nitekim şehirde yaşayan 20 bin civarındaki Türk’ün çoğunlukla yaşadığı yer eski Üsküp Makedonlar gibi gayrimüslimler ise modern, komünizmin soğuk yüzünü yansıtan ve bizdeki devlet binalarını hatırlatan şekilsiz, şahsiyetsiz, zevksiz bloklarda oturuyorlar
Yeni Üsküp eskisine nazaran çok daha geniş bir alanı kaplıyor Asıl merkezi Tito Meydanı Burada bankalardan tutun, alışveriş merkezlerine ve barlara, kafeteryalara dek ticari faaliyet yoğunlaşmış durumda Meydanı süsleyen başka bir unsur, eski kitap ve dergi satıcıları Meydana gittiğim ilk gün, oraya araştırma yapmak için ülkemizden gelmiş genç bir tarihçiyle köprüde karşılaşıyoruz Kitapçılardan bahsediyor bana “İlginç bir şey bulamadım” diyor
Bense yine de kitapçılara uğramak istiyorum Gezinirken çingene olduğu belli bir satıcının önünde Osmanlıca yazılı, paramparça olmuş kitaplar görüyorum Reşat Nuri’nin Çalıkuşu, Kosova Salnamesi, Meşahir-i İslâm, yani İslâm meşhurları, harf devriminden sonra İstanbul’da basılmış bir iki kitap, Osmanlıca-Fransızca cep sözlüğü Bir de yaprakları dağılmış bir Kur’an Kim bilir kimin terekesinden, varisler Osmanlıca bilmedikleri için eskiciye satılmış kitaplar bunlar Çingene de elbette okuyamadığı bu kitapları kime nasıl satacağını bilmiyor Kısa bir pazarlıktan sonra çok ucuz bir fiyata tüm kitapları ve Kuran’ı alıyorum
Bizim genç tarihçi gibi, benim bu kitapları incelediğimi gören temiz yüzlü dindar bir Üsküplü Türk genci, Arapça bilmesine rağmen Osmanlıca bilmediğini söylüyor bana Bense, o yazının öğrenilmesinin hiç de zor olmadığını anlatıyorum Şaşırıyor Ona hemen ayakta Osmanlıca’daki Arap alfabesinden farklı harfleri anlatıp, harekeler yerine kullanılan özel harflerden bahsediyorum Tebessüm ediyor, ayrılıyoruz
Sonraki günlerde aynı kitapçıya uğruyorum, belki kıymeti bilinmeyen başka Osmanlıca eserler düşmüştür diye Çingene bana yeni görünen bir Kur’an uzatıyor Suud baskılı Boşnakça bir Kur’an meali bu Ben almak istediğimi söyleyince, Çingene eliyle “olmaz, satılık değil” işareti yapıyor Sonra kötü Türkçesiyle, “onu ben okuyorum” diyor “Müslüman mısın?” diye soruyorum “Elhamdülillah” diyor elini kalbinin üzerine götürerek “Peki Boşnakça biliyor musun?” diye soruyorum “Az-buçuk anlıyorum” diyor Çingene diğer kavimdaşları gibi kendini Türk sayıyor, müslüman anlamına geldiğini düşünerek
Rumeli’deki Osmanlı yadigârı sadece Türkler değil elbette Sadece Üsküp de değil İleriki yazılarımızda Üsküp’ten başlayarak bütün Makedonya ve Kosova’da edindiğimiz muhabbet, özlem ve hüzün izlenimlerimizi anlatmaya devam edeceğiz

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.