Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
beklenen, imami, müceddid, rabbani

Beklenen Müceddid İmam-İ Rabbanî (K.S)

Eski 08-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Beklenen Müceddid İmam-İ Rabbanî (K.S)






Hicri bin yılları

Yer: Hindistan Rakiplerini bertaraf ederek iktidar koltuğuna oturan Moğol asıllı Ekber Şah, makamının adamı değildir, dediğini yaptırdıkça şımarmaya başlar Peşi sıra koşan muhafızlara, el oğuşturup duran vezirlere aldanır şirazeden çıkar Bakar itiraz eden yok, haddini aşar Sığ bilgisi ve düz mantığı ile insanların itikatlarına müdahaleye kalkar Yörede ne kadar inanç varsa (Budizm, Hristiyanlık, Zerdüşt) hepsinden biraz alır, 'Din-i İlahi' adında bir 'çorba' yapar Bu uyduruk dini devlet gücüyle yaymaya başlar

İşin garip yanı söylediklerine kendi de inanmaz, Agra yakınlarında kurduğu hususi şehirde (Fatehpur Sikri) beş bin kadınla birlikte yaşar Saray Hint dilberlerinin akınına uğradıkça hepten putperestliğe kayar Yörede asırlardır ferman okutan Türkleri hasım edinir, samimi Müslümanları izler, fişler, devlet kademelerinden uzak tutar Yetmez birkaç gök gözlü sarışın uğruna İngilizleri Hindistan'a sokar ve Hindistan'a en büyük kötülüğü yapar Britanyalılar Kalküta'da koloni kurar, kendilerine bahşolunan imtiyazları dolu dolu kullanırlar Ayaklarını sağlam bastıkça zulümleri artar, sırf İngiliz tekstil ürünleriyle rekabet edemesinler diye 40 bin yerli dokumacının kollarını koparırlar

Kasvetli yıllar

'Din-i İlahi'de abdest, namaz yoktur, zekat, sadaka tanımazlar Mecusiler gibi ateşe tapar, Hindular gibi tenasühe inanırlar Buda'nın heykelleri ile sözde 'Meryem Ana' tasvirlerini yan yana koyar, kâh portakal renkli bezlere bürünür, kâh istavroz çıkarırlar Faiz alır, alkol kullanır, çalar oynar, ne melanet varsa yaparlar Erkekler de kadınlar gibi ziynet takar, allı morlu ipekliler kuşanırlar Haşa uşaklarına 'Ahmed, Mahmud, Muhammed' gibi isimler takar, onları azarlamaktan büyük keyif alırlar
Ekber Şah'ın fetvacıbaşısı Ebu'l Fadl süzme bir sahtekârdır Hükümdarın abuk laflarında bile derinlik arar Şahını 'Sicil' adını verdiği bir lâyiha ile 'masum' ilân eder, ona dilediğini yapabilme ve kural koyabilme hakkı bağışlar Paraların üzerinde 'Allahuekber' lafzı basılır ama yalaka çılalar (din-i ilahi mensupları) -haşa- 'Allah Ekber' diye okurlar
Böyle bir hengamede bid'atlerin nasıl yayılacağını düşünebiliyor musunuz? Müminler zifiri karanlığı delecek ve def edecek bir ışık bekler, müceddidi elf-i sani (ikinci bin yılın yenileyicisi) ile kucaklaşacakları günün hasretiyle yanarlar

Nurlu çocuk

Azıcık gerilere gidelim
Hazret-i Ömer evladından Derviş Abdülehad, din ve fen ilimlerinde mahir, tasavvufta makam sahibi bir gençtir Diyar diyar dolanıp hizmet kovaladığı günlerden birinde Skendere'ye uğrar Burada birbirinden güzel vaazlar verir, sımsıcak dostluklar kurar Zikrolunan kasabada asil, abide, saliha bir kadıncağız vardır, bu genç vaizin hal ehli olduğunu anlar Ona kucağında büyütüp yetiştirdiği, iffetli, ismetli, din gayretli kardeşini vermeyi çok arzular Abdülehad Efendi teklifin samimiyetinden şüphe duymaz İşte bu temiz izdivaçtan Ahmed (İmâm-ı Rabbânî) gibi bir nur topu doğar (H971-Kanunili yıllar)
Ancak şirin çocuk henüz beşikteyken bir hastalığa tutulur, anası da babası da salihdir, naha şuracıkları sızlasa da boyun büker, tevekküllerini bozmazlar Hiç değilse son nefesinde başında olmak için nöbet tutar; uykuyu istirahati unuturlar Bir ara akıllarına Kadirî büyüklerinden Şâh Kemâl Kihtelî'nin duasını almak gelir, gider kapısını çalarlar Büyük velî, Ahmed Faruk'u bağrına basar, ebeveynine 'hiç üzülmeyin' der, 'bu çocuk çok yaşayacak, ilmiyle âmil bir âlim ve eşsiz bir velî olacak' Sonra nurlu bebeğin yumuk ellerinden tutar, ufacık bir buse kondururlar İşte o günden sonra Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinin feyzi bereketiyle dolar dolar taşar

Siyalkut'un yakutu

Ahmed ilk derslerini babasından alır Küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberler, bülbül gibi şakımaya başlar Farsça'ya zaten aşinadır, Arapça'yı da kısa zamanda söker, akranlarının hecelediği kitapları ezberlemeye başlar
O günlerde yörenin kültür merkezi Siyalkut şehridir O da Siyalkut'a koşar, Mevlânâ Kemâleddîn, İbnu'l-Haceri'l-Mekkî, Abdurrahman bin Fihri, Şeyh Yâkûb-ı Keşmîrî ve Kâdı Behlûl-i Bedahşânî gibi âlimlerin önünde diz kırar Tedrisatı vaktinden evvel tamamlar, henüz 17 yaşında iken icazet almadığı ilim kalmaz
Onu nesebinden ötürü 'Fârûkî' (Hazret-i Ömer'in 29'uncu torunudur), doğduğu yere nisbetle, 'Serhendî' diye tanırlar Serhend 'aslan yuvası' demektir, bir zamanlar civarda siyah aslanlar yaşar
Ahmed Faruk Serhendî'nin sözleri berrak ve akıcıdır, az kelimeyle çok şey anlatır Fesahatine ve belâgatine edipler bile yaklaşamaz, derin satırlarına, içli beyitlerine hayran olurlar Uzun boyludur, buğday benizlidir, inci dişlidir Gözlerinin beyazı bembeyazdır, siyahı tam siyah Sonra o hilal kaşlar
İç rahatlatan bir tebessüm, düğme ilikleten vakar

Neye niyet

Serhendli Ahmed zaman zaman Kâdîrî ve Çeştî ehlinin sohbetlerine katılır, tasavvufun tadına varır Ancak gönlünde Ahrâriyye (Nakşibendi) büyüklerinden birine talebe olmak yatar
Babasının vefâtından sonra, hacca gitmek üzere yola çıkar Delhi'de beş on dakikalığına Bâkî Billah hazretlerinin dergâhına uğrar Ne zaman ki huzûra alınır, kalbi nûrla dolar Büyük velî onu mıknatıs gibi çeker, ufkunu açar Artık Allah aşkı ile yanıp tutuşur, Kâbe'den ziyade Kâbe'nin sâhibini arzular
Bunlar elbette tesadüf değildir, zira Hacegî Muhammed Emkenegî hazretleri yıllar evvel halifesi Bâkî Billah'ı Delhi'ye yollar ve 'Ahmed Faruk'u bul, yetiştir' diye emir buyururlar İki velînin buluşması denizlerin kavuşmasını andırır, İmam-ı Rabbani şeyhine bağlılıkta, gassal (cenaze yıkayıcı) önündeki ölü gibi olur, Bâkî Billah hazretleri ise talebesine yağan feyizden nasipdâr olmaya bakar

(Ahmet Sırrı Arvas)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.