08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Abdürrahîm İstahrî
ABDÜRRAHÎM İSTAHRÎ
Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdürrahîm İstahrî, künyesi Ebû Ömer'dir Doğum ve vefât târihleri belli olmamakla berâber, hicrî dördüncü asrın ilk yarısında yaşadığı bilinmektedir İlim için, Hicaz, Irak, Şam ve başka yerlere seyahatler yaptı Ruveym bin Ahmed, Sehl bin Abdullah-ı Tüsterî ve başka büyük zâtlarla görüşüp kendilerinden ilim öğrendi
Hâlini gizler ve dâimâ neşeli görünürdü Bâzan kıymetli elbiseler giyip, avlanmak için ormana giderdi Av köpekleri ve güvercinleri vardı Bir defâsında, ava çıkmıştı Bir kimse, gizlice kendisini tâkib etti Abdürrahîm İstahrî bir dağın arkasına varınca köpekleri saldı Kendisi Allahü teâlâyı zikretmekle meşgûl oldu Kendisini tâkib eden kimse şöyle anlatmıştır: "Zikre başladığı zaman, dağ, zikir sesine boğuldu O dağda bulunan taşlar, ağaçlar ve vahşî hayvanların onun zikrine iştirak ettiklerine şâhid oldum "
Abdürrahîm İstahrî hazretleri dünyâya kıymet vermezdi Dünyâ malı toplamazdı Babasından kalan yirmi bin akçenin, on binini insanlara dağıttı Kalan on bin akçeyi de bir torbaya koydu Bir gece, evinin damına çıktı Bu torbada bulunan akçeleri, avuç avuç etrafa serpti Kendisine de, ekmek ve bakla almak için çok az mikdar bıraktı Yerler hep akçe oldu Sabah olunca herkes, o gece gökten akçe yağdığını sandılar
Abdürrahîm-i İstahrî kendisi için bir şey istemezdi Evinde üzerinde istirahat ettiği bir sığır derisi vardı Günlerce yemek yemezdi Bir Ramazân ayında Abadan'a gitti Orada yirmi bir gün kaldı Halk kendisine iftar için bâzı yemekler getirirlerdi Sabah olunca, bu yemeklerin aynen durduğunu görürlerdi Bu hâli gören Abadanlılar kendisini çok sevdiler Abdürrahîm İstahrî hazretleri, halkın bu muhabbetini görünce, meşhûr olmaktan korkup Abadan'dan çıktı Sehl bin Abdullah Tüsterî'nin ziyâretine gitti Sehl-i Tüsterî kendisi için hangi yemeği pişirmelerini arzu ettiğini sordu "Ekşili yemek pişirsinler " dedi Yemek pişirilip, iftarda getirildi Bu sırada, kapıya bir fakir gelip, Allah rızâsı için yiyecek bir şeyler istedi Abdürrahîm İstahrî, yemeğin o fakire verilmesini söyledi Yemek, çömleği ile fakire verildi ve su ile iftâr ettiler İkinci ve üçüncü günler de aynen böyle oldu Ayrılıp giderken bir kimse gördü Suyun kenarına oturup, elinde bulunan ekmeği suya banarak yiyordu O kimse, Abdürrahîm İstahrî'yi dâvet etti Beraberce ekmeği suya batırıp yediler
Ruveym bin Ahmed diyor ki: "Likam Dağında pekçok velî ile sohbet ettik Abdürrahîm İstahrî'den daha sabırlı kimse görmedim "
1) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s 284
2) Nefehât-ül-Üns; s 228
3) Tabâkât-üs-Sûfiyye (Ensârî); s 456
4) Nesayim-ül-Mehabbe; s 152
5) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 3, s 354
6) Sîret-i İbn-i Hafif; s 86,88,114,143,149
7) Meşreb-ül-Ervâh; s 310
|
|
|