Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
abdullah, bin, muhammed, mürteiş

Abdullah Bin Muhammed Mürteiş

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Abdullah Bin Muhammed Mürteiş




ABDULLAH BİN MUHAMMED MÜRTEİŞ

Evliyânın büyüklerinden İsmi, Abdullah bin MuhammedMürteiş en-Nişâbûrî olup, künyesi, Ebû Muhammed'dir Mürteiş diye tanınır Aslen Nişâbur'un Hîre nâmıyla meşhûr mahallesinden olup Bağdâd'a yerleştiŞunûziyye Mescidinde ikâmet eder Orada sohbetine devam edenlere Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatır, dünyanın zevk ve eğlencelerinin geçici, âhiretin ise ebedi olduğunu bildirirdi 939 (H328) senesinde bu mescidde vefât etti

Ebû Hafs-ı Haddâd'ın talebelerindendir Ayrıca Cüneyd-i Bağdâdî, Ebû Osman Mağribî ve diğer büyük zâtlarla görüşüp sohbet etti Kısa zamanda yetişip Irak'ta zamânının bir tânesi oldu Dünyâya düşkün olmaması, haram ve şüphelilerden çok sakınması belli başlı vasıflarıydı

Abdullah Mürteiş hazretleri tasavvuf yoluna girip bu yolda ilerlemesini ve buna sebeb olan ibret verici hâdiseyi şöyle anlatmıştır:

Babam, bulunduğumuz yerin ileri gelenlerinden idi Bir gün evimizin önünde otururken yanıma bir genç geldi Sırtında hırka, başında eski bir külâh vardı Fasîh, açık bir lisân ile benden bir şey istedi Ben; "Sapasağlam bir genç olsun da, utanmadan dilencilik yapsın, olacak şey değil!" diye düşündüm ve kendisine hiç cevap vermedim Bana sertçe; "Kalbine gelen şeyden, Allahü teâlâya sığınırım" dedi Bunu duyunca çok korktum ve kendimden geçerek yere düştüm Hizmetçilerimizden biri bu hâlimi görüp yanıma gelmiş Kendime geldiğimde, başımı dizine koyup, beni ayıltmaya çalışıyordu Herkes etrafıma toplanmıştı O gencin gittiğini öğrendim Çok üzüldüm ve yaptığıma çok pişman oldum O gün böyle geçti Gece olunca bu dert ve elem ile uyudum Rüyâmda hazret-i Ali'yi gördüm O genç de yanında idi Bana:

"Keşke öyle düşünmeseydin ve buna bir şeyler verseydin Allah rızâsı için hiç bir şey vermeyeni Allahü teâlâ sevmez" buyurdu

Sabah olunca kendime âit ne varsa, hepsini, Allah rızâsı için ihtiyâcı olanlara dağıtıp, sefere çıktım Bağdâd'a gelip ilim öğrenmeye başladım On beş sene sonra babamın vefât ettiğini haber alıp, Nişâbur'a geldim Babamdan bana çok büyük servet kalmıştı Onu da Allah rızâsı için dağıtıp Bağdâd'a döndüm O gencin, o bakışı hâlâ gözümün önünde Devamlı üzülüp, pişman oluyordum

Vefât edinceye kadar da bu üzüntünün böyle devâm ettiği bildirildi

Hocası Ebû Hafs-ı Haddâd, Abdullah Mürteiş'e ilim öğrenmesi için seyâhat etmesini söylemişti Hocasının bu emrine uyarak, ilim öğrenmek için her sene kilometrelerce yol yürür, uğradığı bir şehirde on günden fazla kalmazdı Bir gün Rakka'ya geldi İbrâhim-i Kassâr kendisine bir tabakta üzüm ve ekmek gönderdi Verilen hediyelere karşı, hediye ile cevap verdiği için kaftanını sattı İbrâhim-i Kassâr'a bâzı hediyeler alıp gönderdi

Abdullah Mürteiş hazretlerinin menkıbeleri çok olup sâlih bir zat şöyle anlatmıştır: Bağdâd'da bulunuyordum Hacca gitmeyi arzu ediyordum Gitmek için hiçbir şeyim yoktu Kendi kendime; "Abdullah Mürteiş hazretleri bana bir aba, elbise ve masraflarım için de on beş gümüş hediye etse Elbiseyi giyerim gümüşler ile de kova, ip ve ayakkabı alırım yolda sıkıntı çekmem" diye düşündüm

Bu sırada kapı çalındı Açıp bakınca, Abdullah Mürteiş hazretlerini gördüm Çok şaşırdım bana, bir aba, elbise ve on beş gümüşü uzatıp; "Bunları al" buyurdu

Almak istemedim, fakat; "Al, beni üzme, bunlar istemiş olduğun şeylerdir" dedi Mahcûbiyetle aldım

Bir defâsında ramazân-ı şerîf ayının son on günü câmide îtikâfa başladı Ancak birkaç gün sonra îtikâfı bırakıp çıktı Sebebini soranlara:

"Mescidde bâzı kimselerin riyâ ile, gösteriş yaparak ibâdet edip, Kur'ân-ı kerîm okuduklarını gördüm Bu hâlleri sebebiyle, onlara gelecek olan belâdan korkup dışarı çıktım" dedi

Abdullah Mürteiş hazretleri nasîhat ve sohbetleriyle uzun müddet insanlara rehberlik yapmıştır Bir defâsında da nasîhat isteyenlere; "Size nasîhat vermeye benden daha münâsib ve benden daha hayırlı olanlara gidiniz Böylece beni de, sizlerden çok daha hayırlı olan Rabbimle berâber bırakmış olursunuz ve ben de hep O'nunla meşgûl olurum" buyurdu

Hastalığı artıp vefâtı yaklaştığı sırada huzûrunda bulunan sevenlerine borcu olduğunu, elbisesini satmalarını ve borcunu ödemelerini söyledi Sonra buyurdu ki:

"Allahü teâlâya duâ edip bana üç şeyi nasîb etmesini istedim

Birincisi pekçok dost ve büyük zâtlarla görüşüp sohbet ettiğim Şunûziyye Câmiinde vefât etmek

İkincisi vefât edip, dünyadan ayrılırken dünyalık bir şeyim olmasın istedim Şu altımda serili olan hırkamdan başka bir şeyim yok! Ben vefat edince onu da altımdan alıp satın Parasıyla bir şeyler alın ve fakirlere verin

Üçüncü isteğim de şu idi: Ben vefât ederken yanımda sevmediğim kimse bulunmasın Burada bulunanların hepsini seviyorum Şu anda aranızda sevmediğim kimse yok Elhamdülillah bu arzumun üçü de oldu"

Buyurdu ki:

"Kul, Allahü teâlânın sevgisini, Allahü teâlânın sevmediklerine düşman olmakla kazanır Allahü teâlânın sevmedikleri ise, insanı Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerin hepsidir"

"Tasavvuf güzel ahlâktır Bu da üç kısımdır: Birincisi, Hakk ile beraber olmak yâni Allahü teâlânın emirleine uymak ve bu hususta gösterişten uzak durmaktır

İkincisi halk ile beraber olmak Bu da büyüklere karşı saygı ve edeb, küçüklere karşı şefkat, emsallere ise insaflı ve âdil davranmakla olur

Üçüncüsü nefse sâhib olmak Bu ise nefsin boş isteklerine, hevâ, hevese ve şeytana uymamakla olur Kim bu üç husûsu nefsinde doğru bir şekilde tatbik ederse güzel huylulardan olur"

"Tasavvuf tamâmen ciddiyettir Şaka nevinden olan herhangi bir şeyi ona karıştırmayınız"

"Kul ne ile muhabbete nâil olur?" diye sorulunca; "Allahü teâlânın evliyâsına dost olmak, düşmanlarına da düşman olmakla" buyurdu

Yine buyurdu ki:

"Kalbin, Allahü teâlâdan ve O'nun dostlarından başkasına meyletmesi, o kalbin hasta olduğuna işârettir"

"Sebeplere yapışmalı, fakat bu durum, o sebeblerin ve her şeyin yaratıcısı olan Allahü teâlâya îtimâd ve tevekkül etmeye mâni olmamalıdır"

"Bütün işlerin netîcesinin sıhhatli ve faydalı olabilmesi için iki şart vardır: Sabır ve ihlâs"

"İrâde, nefsin arzularına muhâlefet edip, onu Allahü teâlânın emirlerine yöneltmek ve kendisi için Allahü teâlânın takdir ettiğine râzı olmaktır"

"Kul, muhabbet makâmına, Allahü teâlânın dostlarını sevmek ve Allahü teâlâya düşman olanlara düşmanlık etmekle kavuşur"

"Amellerin en üstünü; doğru amel işlemek, sünnet üzere hizmete devâm etmektir"

"Kalbin Allahü teâlâdan başkasına meyletmesi, Allahü teâlânın azâbını çabuklaştırır"

"Yaptığı amellerin, kendisini Cehennem azâbından kurtarıp, Allahü teâlânın rızâsına kavuşturacağını zanneden kimse, büyük hatâ etmiştir Allahü teâlânın fadlı ve ihsânı ile kurtulabileceğini düşünen kimseyi, Allahü teâlâ rızâ makamlarının en sonuna ulaştırır Allahü teâlâ Kur'ân-ı kerîmde Yûnus sûresi 58 âyet-i kerîmesinde meâlen buyurdu ki: "De ki: Allahü teâlânın ihsânı ve rahmetiyle, işte yalnız bunlarla ferahlansınlar Bu, onların toplamakta olduklarından (dünya menfaatinden) daha hayırlıdır"

"Allahü teâlâyı Rab olarak tanı O'nu bir olarak ikrâr et ve O'na hiç bir şeyi ortak koşma Tevhîdin esâsı bu üç şeydir"

"Allahü teâlânın, senin rızkına kefil olduğuna îtimâd et ve sana emrettiği ibâdetleri yapmaya çalış! Böyle yaparsan, evliyâdan olursun"

ÜSTÜN KİMSE!

Abdullah bin Mürteiş'in dostlarından bir kısmı bâzı kimselerin hallerinden bahsederek; "Falan kimse su üzerinde yürüyor Onun bu hâline ne dersiniz?" diye sordular Buyurdu ki:

"Allahü teâlânın yardımı ile nefsinin arzularına uymayan kimse, havada uçandan ve su üzerinde yürüyenden daha üstündür"


1) Hilyet-ül-Evliyâ; c10, s355
2) Tabakât-üs-Sûfiyye; s349
3) Nefehât-ül-Üns; s198
4) Tezkiret-ül-Evliyâ; c2, s72
5) Sıfât-us-Safve; c2, s261
6) Şezerât-üz-Zeheb; c2, s317
7) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s105
8) Târih-i Bağdâd; c7, s221
9) Risâle-i Kuşeyrî; s150
10) Fâideli Bilgiler; s167
11) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c2, s104
12) Tabakât-ül-Evliyâ (İbn-i Mulakkın); s141
13) Tabakât-üs-Sûfiyye (Ensârî); s386
14) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c3, s350
15) Hazinet-ül-Meârif; c2, s193
16) Sefînet-ül-Evliyâ; s147

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.