Prof. Dr. Sinsi
|
Cüneyd-İ Bağdâdî
Vefâtından sonra büyük zâtlardan biri kendisini rüyâda görüp; "Münker ve Nekir'in suâllerine nasıl cevap verdin?" diye sordu Cüneyd-i Bağdâdî; "O iki melek bana gelip, men Rabbüke (Rabbin kim)? dediler Ben, Allahü teâlâ benim rûhumu yaratıp, Elestü birabbiküm (Ben sizin Rabbiniz değil miyim)? diye sorduğu zaman, ben, evet, sen bizim Rabbimizsin, cevâbını vermiştim Sizin, şimdi tekrar sormanızın mânâsı nedir?" dedim Böyle deyince beni bırakıp gittiler
Cüneyd-i Bağdâdî'yi rüyâsında gören bir başka zât ona; "Allahü teâlâ sana nasıl muâmele eyledi?" diye sordu Cüneyd-i Bağdâdî; "İlim, mârifet dolu sözlerimin hiç faydası olmadı Öğrendiğim kıymetli bilgiler işime yaramadı Yalnız gece vakti kıldığım namazlar imdâdıma yetişti Onun için akıllı insan sâlih ameli terk etmemeli, hâllerden, mânâlardan uzak olmamalıdır " buyurdu
Ebû Câfer el-Haddâd diyor ki: "Eğer akıl, bir insan olsaydı, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sûretinde ve şeklinde olurdu "
Cüneyd-i Bağdâdî'den bir kimse bir şey istese onu boş çevirmez, ona faydalı olmaya çalışırdı ve; "Ben, Peygamber efendimizin güzel ahlâkına uymaya çalışıyorum " buyururdu
Alâüddevle bir gün, Cüneyd-i Bağdâdî'nin vaktiyle çile çekmiş olduğu odaya girdi Burada, ona fevkalâde bir zevk hâli hâsıl oldu Sonra, Cüneyd'in mezarına gitti Orada, önceki zevki bulamadı Sebebini hocasına sordu "O zevkler, Cüneyd sebebi ile mi hâsıl oldu?" dedi "Evet " dedi "Ömründe birkaç gün kaldığı yerde zevk hâsıl olduğuna göre, senelerce birlikte bulunduğu bedeni yanına gidince, elbette daha çok zevk hâsıl olmak lâzım gelir Belki, mezarı başında başka şeyleri görerek, ona teveccühün azalmış olabilir " dedi
Cüneyd-i Bağdâdî'ye; "Hiç ibâdet ve tâat yapmadan karşılıksız olarak Allahü teâlânın lütfuna kavuşmak mümkün müdür?" diye sordular Cevâbında; "Zâten gelen bütün nîmetler, bütün iyilikler, hep Allahü teâlânın lütfudur Bu kadar âciz ve zavallı olan insanların yaptıkları ibâdet ve tâatlerin, O'nun lütfu olan nîmetlere karşılık olması mümkün müdür?" buyurdu
Hazret-i Cüneyd, dükkanına girip kapıyı örter, içerde uzun süre namaz kılardı Buyururdu ki: "Pazarda öyle kimse tanıyorum ki, her gün üç yüz rekat namaz kılmakta ve otuz bin tesbih okumaktadır " Âlim ve ârifler bunun kendisi olduğunu bildirmişlerdir
Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki:
"İnsanları Allahü teâlânın sevgisine kavuşturacak yol, yalnız Muhammed aleyhisselâmın yoludur Bundan başka olan dinler, inançlar, rüyâlar çıkmaz sokaktır İnsanı saâdete kavuşturmazlar Kur'ân-ı kerîmin ahkâmını öğrenmeyen ve hadîs-i şerîflere uymayan kimse câhil ve gâfildir Buna uymamalıdır "
Cüneyd-i Bağdâdî'ye; "Tevâzu nedir?" diye sordular Cevâbında; "Şefkat ve merhamet kanatlarını (ana kuşun yavrularını koruyabilmek için üzerlerine germesi gibi) mahlûklar üzerine germen ve herkese karşı yumuşak davranmandır " buyurdu
"Rabbim beni serbest bıraksa bir dilekte bulunmam Kulun dilemesi olmaz O'nun dilediğini yapardım "
"Her kim gördüğünden ibret almazsa, onun görmemezliği görmesinden üstündür "
"İbâdet etmek bakımından dünyânın bir saati, kıyâmetin bin senesinden daha iyidir Zîrâ bu bir saatte, sâlih faydalı amel işlenebilir Hâlbuki kıyâmetin o bin senesinde bir şey yapılamaz O halde, ey mümin kardeşim! Vaktini boş şeylerle geçirme! Zamânının kıymetini bil ve en iyi şeyler için kullan! Namazlarını vaktinde kıl ki, kıyâmet günü pişman olmayasın ve büyük sevâba kavuşasın!"
Kendisine gelip duâ talep edenlere Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri şöyle duâda bulunurdu: "Cenâb-ı Hak, kendisine kavuşturan şeyleri yapmayı nasib etsin! Cenâb-ı Hak zenginliğini kalbine koysun! Seni bütün kötülüklerden alıp, kendisiyle meşgûl kılsın! Sana büyük edep ihsân etsin! Kalbinden râzı olmayacağı şeyi çıkarıp rızâsını koysun Seni kendine varan en güzel ve doğru yola iletsin "
"İnsanı Allahü teâlâya kavuşturan yol, Peygamber efendimizin izinde bulunanların gittiği yoldur Bu yola bütün kötü yollar kapalıdır "
"Bir kimse, Allahü teâlâya kavuşmak yolunda, milyonlarca sene sıdk ve ihlâs ile yürüse ve bir an geri dönse, kaybı kazancından fazladır "
"İnsanın, Allahü teâlâya kavuşturan yolda yürümesi, Peygamber efendimize ve O'nun hakîkî vârisi olan büyük âlimlere tam tâbi ve teslim olmakla mümkündür Şüphe çukuruna ve bid'at karanlığına düşmüş olanlar bu yolda yürüyemezler "
"Allahü teâlânın rızâsına nasıl kavuşulur?" diye sorulunca; "Dünyâya düşkün olmayı terket, kavuşursun Nefsin hevâsına uyma ulaşırsın " buyurdu
"Belâ ve musîbet, âriflerin kandili, müridlerin uyanıklığı, gâfillerin de helâkıdır "
"Tasavvuf yollarından yalnız Resûlullah'ın izinde gidenlerin yolu, insanı kemâle ulaştırır Başka yollar çıkmaz sokağa benzer "
"Kur'ân-ı kerîmin çizdiği sınırları gözetmeyen ve hadîs-i şerîfleri bilmeyen kimse, mürşid, yol gösterici olamaz Çünkü tasavvuf yolu, Allahü teâlânın kitâbına ve Resûlullah'ın sünnetine bağlıdır Tasavvuf büyükleri, dîne uyan âlimlerdir Resûlullah'ın vârisleridir Sözlerinde, işlerinde ve huylarında hep Resûlullah'a uyarlar Yâ Rabbî! O büyüklerden feyz almamızı, bereketlenmemizi nasîb eyle Âmin! Her zaman söylüyorum ve bildiriyorum ki, Resûlullah'a uymakta gevşeklik eden, O'nun sünnet-i seniyyesini terk eden mutasavvıf olamaz Onu Allah adamı sanmayınız!Onun dünyâdan kaçınır görünmesine, hârikalar göstermesine aldanmayınız! Onun zühd ve tevekkül ve mârifetler anlatan sözlerini kendinden bilmeyiniz!"
"Ey tasavvuf yolunda bulunanlar! Eğer Allahü teâlâyı tanıdığınızı ve O'na tâzimde bulunduğunuzu söylüyorsanız, yalnız bulunduğunuz zaman Allahü teâlâya karşı tavrınıza bakınız Yiyip içmenizde, yatıp kalkmanızda, konuşmanızda ve bütün işlerinizde vakitlerinizi Allahü teâlânın râzı olduğu ve beğendiği işlere sarfedebilirsiniz Bunları, niyetlerinizi düzelterek yapabilirsiniz Çünkü ameller niyetlere göredir Bu bakımdan yemek yerken, su içerken lezzet almak için değil de, ibâdete kuvvet kazanmak, elde ettiği enerji ile daha iyi ibâdet edebilme niyetiyle yiyip içmelidir Uykuyu, üzerindeki yorgunluk ve bıkkınlığı giderip, ibâdeti daha zinde ve râhat bir şekilde yapabilmek niyetiyle uyumalıdır Diğer bütün işleri ve edindiği mesleği helâl kazanmak niyetiyle yapmalıdır Bütün yapılan bu işler, niyeti düzeltmek sûretiyle ibâdet olur Bir insan hâlis niyetle yaptığı işler sebebiyle sevâba kavuşur Bu sebeple kalp nûrlanır Bu nûr, nefse sirâyet eder O kimse mânevî kirlerden temizlenir Beşerî tabîatı, melek tabîatı gibi olur Artık elinde olmadan tâatları, Allahü teâlânın beğendiği işleri yapar Elinde olmadan ister istemez kötülüklerden sakınır "
Birisi yanına gelip; "Bana nasîhat et " deyince; "Kim sana Allah yolunu gösterirse, onunla berâber ol ve kim sana dünyâ yolunu gösterirse ondan uzak dur " buyurdu
"Tasavvuf nedir?" diye soran bir kimseye şöyle cevap verdi: "İnsanların rızâsını bırakıp, Allahü teâlânın rızâsını aramak, kötü huyları terkedip, nefsânî olan işlerden uzaklaşmak, rûhu yükselten vasıflar kazanmaya gayret etmek, hakîkî ilimlere sarılmak, hep en uygun şekilde hareket etmek, herkese nasîhatta bulunmak, Allahü teâlâya verilen ahidde durmak, Muhammed aleyhisselâmın dînine uymaktır "
"Kimde şu dört haslet bulunursa, bu hasletler o kimseyi yüksek derecelere kavuşturur Hem Allahü teâlânın katında, hem de insanlar yanında kıymeti çok olur 1 Hilm (yumuşaklık ve sabır) sâhibi olmak, 2 İlim sâhibi olmak, 3 Cömert olmak, 4 Güzel ahlâk sâhibi olmak Yine dört haslet vardır ki, bu hasletler de sâhibini en aşağı derecelere düşürür Allahü teâlâ katında ve insanların yanında sevilmeyen birisi olur 1 Kibir (büyüklenme), 2 Ucb (amellerini beğenmek), 3 Cimrilik, 4 Kötü ahlâk "
Tasavvufun ne olduğu sorulduğunda, şöyle cevap verdi: "Tasavvuf on şeyi içerisine alan bir isimdir Birincisi, dünyâdan (lâzım olan) az bir mikdârı edinmek İkincisi, kalbin Allahü teâlâya güvenip dayanması Üçüncüsü, tâat olan Allahü teâlânın beğendiği şeylere rağbet etmek Dördüncüsü, yediği içtiği ve kullandığı şeylerin helâlden olmasında titiz davranmak Beşincisi, kalbin Allahü teâlâ ile meşgûl olması Altıncısı, gizli olarak Allahü teâlâyı hatırlamak Yedincisi gerçek ihlâsa sâhib olmak Sekizincisi, şek ve şüpheden uzak, kat'î bir îmâna sâhib olmak Dokuzuncusu, tam bir teslimiyetle Allahü teâlâya yönelmek Onuncusu, ihtiyaçlarını başkasından istemeyip, şikâyette bulunmamak Kimde bu on haslet bulunursa, tasavvuftan söz etmeye lâyıktır Yoksa yalancıdır "
"Allahü teâlânın ihsân ettiği nîmetlerin çokluğunu göreceksin Bir de, O'na karşı yaptığın ibâdet ve tâatlardaki kusurlarını göreceksin Bu iki görüş arasında meydana gelen hâle hayâ denir "
"Kulluk, her an Allahü teâlâya muhtâc olduğunu bilmek ve O'nun Resûlüne tam tâbi olmaktır "
"Allahü teâlâ her şeyi kıymetli yaratmıştır, ama bir şeyi en kıymetli yaratmıştır O da vakittir Vakit zâyi olursa tekrar elde edilmesi mümkün değildir Bunun için en kıymetli şey vakittir "
"Müslüman temiz toprağa benzer Temiz toprağa her şey atılır Ezilip, hakâret görür Lâkin ondan hep güzel, temiz, faydalı şeyler çıkar "
"Rızâ, belâyı nîmet saymaktır "
"Tasavvuf, kalbi temizlemek ve her an Allahü teâlâ ile olmaktır "
"İhlâs; ameli, Allahü teâlâ için olmayan karışık düşünce ve niyetlerden arındırmaktır "
"Birbirlerine muhabbet ve dostlukları çok kuvvetli olan iki kardeşten birinin, diğerinden az da olsa çekinmesi, mutlaka birinin kusuru sebebiyledir "
"Fakirlik, kimseden bir şey istememek ve kimseye îtirâz etmemektir "
"Bir kimsenin havada bağdaş kurup oturduğunu görseniz, İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymaktaki hassâsiyetine bakınız Eğer bu tam ise ona uyabilirsiniz Eğer emir ve yasaklara uymakta (çok az da olsa) bir gevşekliği varsa hemen ondan uzaklaşınız, çünkü zararı dokunur "
"Namazda kalbime dünyâ düşüncesi gelse, o namazı tekrar kılardım İşin esâsı nefse uymamaktır "
"İlim, kendi haddini bilmek; tasavvuf, kalbi temizlemektir "
"Allahü teâlâdan gâfil olmak, ateşte olmaktan beterdir "
"Şükretmek, kendini bu nîmete ehil ve lâyık görmemektir "
"Sabır, yüzü ekşitmeden, acıyı yudum yudum içine sindirmektir "
VAKİT GELDİ
Cüneyd-i Bağdâdî, insanlara ilim öğretmek için bir meclis kurdu Herkes bu sohbetlere gelip istifâde etmeye başladı Bir gün hıristiyan fakat hıristiyan olduğuna dâir görünüşte bir alâmeti bulunmayan bir genç, Cüneyd-i Bağdâdî'nin sohbet ettiği meclise gelip, Cüneyd-i Bağdâdî'ye şöyle dedi: "Ey üstâd! Hazret-i Peygamber buyuruyor ki: "Müminin firâsetinden korkunuz Çünkü o, Allahü teâlânın nûru ile bakar " Bunun mânâsı nedir?" Cüneyd-i Bağdâdî bir müddet sustu Sonra başını kaldırıp; "Müslüman ol Müslüman olmak zamânın geldi " buyurdu Meğer o genç hıristiyan imiş Hemen zünnârını kesip orada müslüman oldu İmâm-ı Yâfiî buyuruyor ki: "İnsanlar, bu hâdisede, Cüneyd-i Bağdâdî'nin bir kerâmeti var zanneder Halbuki, bu hâdisede onun iki kerâmeti vardır Birisi, o gencin hıristiyan olduğunu bilmesi, diğeri de, gencin, müslüman olma vaktinin geldiğini bilmesidir "
ESAS HASTA BENMİŞİM
Bir zaman Cüneyd-i Bağdâdî'nin gözlerinde ağrı meydana geldi Tabib çağırdılar, gelen tabib, hıristiyan idi Muâyene edip; "Gözlerinize su değdirmeyeceksiniz " dedi Cüneyd-i Bağdâdî; "Su değdirmesem nasıl abdest alırım?" deyince, tabib; "Gözleriniz size lâzım ise su değdirmeyeceksiniz " dedi Cüneyd-i Bağdâdî abdest alıp namaz kıldı ve namazdan sonra bir mikdâr uyudu Uyandığında gözlerinde hiç ağrı kalmamıştı O anda duyduğu ses; "Yâ Cüneyd! Sen bizim için gözlerini fedâ ettiğin için, biz de senden o ağrıyı aldık " diyordu Bir zaman sonra hıristiyan tabib tekrar geldi Baktı ki gözleri tamâmen iyi olmuş Hayret edip; "Nasıl yaptın da iyi oldu?" dedi Cüneyd-i Bağdâdî olanları anlatınca, Cüneyd-i Bağdâdî'nin elini öpüp îmân etti ve; "Esas ağrıyan göz sizinki değil benim gözlerim imiş Hakikatleri göremiyen ben imişim" dedi
ŞEYTANIN PİSLİĞİ
Cüneyd-i Bağdâdî'nin talebelerinden biri şeytanın vesvesesine kapılıp; "Artık ben kemâle geldim Sohbete devâm etmeme lüzum kalmadı " deyip kendi başına bir yere çekildi Benlik ve gururundan dolayı şeytânî bir rüyâ gördü Rüyâsında, bağlık bahçelik içinde güzel nehirler ve çok lezzetli yemekler yediğini gördü Bu rüyâyı hakîkat zannedip, kibiri daha da arttı ve bu hâlini arkadaşlarına anlattı Onlar da Cüneyd-i Bağdâdî'ye arzettiklerinde, Cüneyd-i Bağdâdî çok üzüldü ve anlatılan kimsenin yanına gitti Baktı ki o kimseyi şeytan aldatmış, Ona; "Seni bu gece Cennet'e götürürlerse, Cennet'e vardığında üç defâ Lâ havle oku " buyurdu Hakîkaten o kimseyi rüyâsında Cennet'e götürdüler O kimse Cennet'e vardığında üç defâ Lâ havle okudu Gördüklerini ve kendisinde hâsıl olan şeytânî hâllerin hepsini unuttu Bir anda kendisinin pislik ve çöplük içerisinde olduğunu gördü Uyandığında gördüklerini hatırladı ve içine düştüğü hatâyı anladı Çok pişman olup tövbe etti ve Cüneyd-i Bağdâdî'nin elini öptü Sohbetlere devâm edip, talebeler arasındaki yerini aldı Hazret-i Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki: "Herkese bir mürşid-i kâmil lâzımdır Aksi halde mel'ûn şeytan gelip kendisine musallat olur ve insan maazallah ona tâbi olur "
KİMSENİN GÖRMEDİĞİ YERDE  
Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin bir talebesi vardı Bütün iyilik ve fazîletler onda mevcuttu Sonradan gelmesine rağmen Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri onu pek ziyâde seviyor, diğer talebeler bu hâli çekemiyorlardı Talebelerinin bu hâli Cüneyd-i Bağdâdî'ye mâlûm oldu Talebelerinin eline birer kuş verdi ve; "Her biriniz bu kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayıp getirsin " buyurdu Hepsi de kendilerine verilen kuşları aldılar, varıp ıssız bir mahalde boğazlayıp getirdiler Yalnız o talebesi boğazlamadan getirdi Cüneyd-i Bağdâdî; "Niçin boğazlamadın?" buyurdu "Hocam! Siz; "Kuşları kimsenin görmediği bir yerde boğazlayın " demiştiniz Ben ise ıssız bir yer bulamadım Her yeri Allahü teâlâ görüyor " deyince, Cüneyd-i Bağdâdî buyurdu ki: "Arkadaşınızın firâsetini gördünüz mü?" Bunun üzerine; tövbe edip boyunlarını büküp, Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinden affedilmelerini dilediler
BANA DA BİR ŞEY VAR MI?
Cüneyd-i Bağdâdî ordu ile bir sefere katıldı Ordu kumandanı ona bâzı şeyler gönderdi O da istemeyerek alıp, asker ve gâzilerin muhtaçlarına dağıttı Bir gün öğle namazını kıldıktan sonra oturup; "Niçin o şeyi kabûl ettim?" diye kendi kendini kınıyordu O sırada uykusu gelip uyudu Rüyâsında, çok süslü bir takım köşkler gördü "Bunlar kimin?" diye sordu "Gâzilere dağıtılan malın sâhiplerinin" denildi "Onlarla birlikte bana da bir şey var mı?" diye sordu Ona içlerinde en güzel ve büyük olanı gösterip; "İşte bu senindir " dediler O; "Bana onlardan üstün tutulmamın ve en iyisinin bana verilmesinin sebebi nedir?" diye sorunca; "Onlar mallarını sevap bekleyerek verdiler Bu sebeple verilen saraylar, ona göredir Sen ise, o malı kabûl etmekle yanlış bir iş yapmaktan korkarak, nefsini sîgaya, hesâba çekerek dağıttın İşte Allahü teâlâ bu hâline, böyle düşünmene kat kat sevap verdi " dediler
YÂ RABBÎ
Cüneyd-i Bağdâdî her zaman şöyle duâ ederdi: "Allah'ım sana dâimâ ve büyüklüğüne lâyık bir hamdle hamd olsun Resûlullah efendimize, Ehl-i beytine, Eshâbına, O'nun yardımcılarına hayır duâlar olsun
Yâ Rabbî! Yerde ve gökte sana itâat edenlere merhamet eyle Ey kerîm olan Allah'ım! Lütuf ve keremin hürmetine bütün günahlarımızı, hatâ ve kusurlarımızı affeyle Yaptığımız zulüm ve haksızlıklar sebebiyle olan kul borçlarından bizi kurtar Kereminle eğriliklerimizi düzelt Kötülüklerimizi iyiliğe tebdîl eyle
Ey dilediğini yok ve var eden Allah'ım! Kalan ömrümüzde bizi kötülüklerden koru Râzı olmadığın, beğenmediğin şeyleri bize çirkin göster, beğendiklerini sevdir Bizlere râzı olduğun işleri yapmayı nasîb eyle Vefâtımıza kadar bu hâlimizi dâim eyle İrâdelerimizi bu hususta kuvvetlendir, niyetlerimizi sağlamlaştır Bunlar için kalbimizi ıslâh eyle Uzuvlarımızı bu işlere sevkeyle Bizi muvaffak kıl ve işlerimizde yardım eyle
Yâ Rabbî! Bize senden utanmayı, beğendiğin her söze koşmayı ihsân eyle Seçtiklerine, sevdiklerine nasîb ettiğin, beğendiğin işleri yapma ve seni devamlı anma hâlini, sırf senin için yapılan amellerin en güzelini yapmayı ömrümüzün sonuna kadar devâm etmeyi nasîb eyle Ölümümüzü iyi eyle Ölümü bize ikram, ihsân, sana yakınlık ve sevinç eyle; pişmanlık, üzüntü eyleme Kabirlerimize neşe ve sevinç ile girmek nasîb eyle Kabirlerimizi Cennet bahçeleri ve rahmetinin indiği yerler eyle Orada bizi korkudan emin eyle Dirilteceğin güne kadar bizi emin ve kalpleri huzurlu olanlardan eyle
Ey mahlûkâtı, geleceğinden şüphe olmayan günde toplayacak olan Allah'ım! Bizim o günden aslâ şüphemiz yoktur O günün korkularından emin kıl ve sıkıntılarından kurtar O günün büyük sıkıntısını bizden kaldır Bizi Muhammed aleyhisselâmın yanında bulunanların arasına kat
Allah'ım! Hesâbımızı kolay eyle Lütfunla kereminle muâmele eyle Bize amel defterimizi sağ tarafımızdan ver Sıratı çabuk geçen ve gıbta edilenlerden eyle Tartı gününde sevâbımızı ağır kıl Cehennem'in sesini bize işittirme Cehennem'den ve Cehennem'e yaklaştıracak işlerden ve sözlerden kurtar Lütuf ve kereminle bizi Cennet'te kendilerine ihsânda bulunduğun peygamber, sıddıklar, şehîdler ve sâlihler ile berâber eyle Onlarla arkadaş olmak ne güzel
Yâ Rabbî! Orada bizi, babalarımız, annelerimiz, yakınlarımız ve çoluk çocuğumuzla en güzel bir hâlde berâber bulundur Dünyâda iken bizimle ülfetleri, yakınlıkları olanları da bize kat Onları umduklarına kavuştur Dilediklerinden fazlasını ver Dünyâdan îmânla ayrılan bütün mümin erkek ve kadınlara rahmetinle muâmele eyle Onlardan hayatta olanların günahlarını affeyle, tövbelerini kabûl eyle Zulüm ve haksızlığa uğrayanlara yardım et Hastalarına şifâ ver Bize ve onlara nasûh tövbe etmek nasîb et Çünkü sen, çok ihsân sâhibisin ve her şeye kâdirsin
Yâ Rabbî! Senin yolunda cihâd edenlere yardım eyle Hem idâreciyi hem de idâre edileni ıslâh eyle Müslümanların işlerini üzerine alanlara, müslümanlara karşı şefkat ve merhamet nasîb et
Yâ Rabbî! Sözlerimi birleştir Bizden fitneyi gider Belâlardan kurtar Bize müslümanlar arasında ihtilaf gösterme Bizleri sana yaklaştıran şeylerde birleştir
Yâ Rabbî! Bizi aziz kıl, zelîl kılma Bizi, senin rızâna götüren dünyâ ve âhiret işlerinde birleştir Bu ancak senin yardımınla olur
Yâ Rabbî! Bize, senden korkmayı, sana tâzim ve hürmeti, sevdiklerine lütfettiğin mârifet ve nîmetlerini bize ihsân ve bunları devamlı eyle
Yâ Rabbî! Bedenlerimize, bütün kardeşlerimize, bizden sonra gelecek çoluk çocuğumuza, yakınlarımıza, sıhhat ve âfiyet ihsân eyle Bu âfiyeti diğer bütün mümin erkek ve kadınlara da ver "
1) Tabakât-us-Sûfiyye; s 155
2) Hilyet-ül-Evliyâ; c 10, s 255
3) Sıfat-us-Safve; c 2, s 270
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c 1, s 98
5) Vefeyât-ül-A'yân; c 1, s 373
6) Tabakât-üş-Şâfiiyye; c 2, s 260
7) Târih-i Bağdâd; c 7, s 241
8) Tabakât-ı Hanâbile; c 1, s 128
9) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (48 Baskı) s 1048
10) Eshâb-ı Kirâm; s 210
11) Kıyâmet ve Âhıret; s 66, 67, 68 192, 195, 321,
12) Tezkiret-ül-Evliyâ; s 223
13) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c 1, s 383
14) Nefehât-ül-Üns; s 81
15) El-Bidâye ve'n-Nihâye; c 11, s 113
16) Keşf-ül-Mahcûb; s 242
17) Tabakât-us-Sûfiyye; (Abdullah-ı Ensârî); s 161
18) Şezerât-üz-Zeheb; c 2, s 229
19) Risâle-i Kuşeyrî; s 105
20) Hadâik-ul-Verdiyye; s 56
21) Mu'cem-ül-Müellifîn; c 3, s 162
22) Keşf-üz-Zünûn; s 1727, 1806
23) Ravdât-ul-Cennât; s 164
24) Brockelman; Gal-1, 199, Sup-1, 345; II, 214
25) Rehber Ansiklopedisi; c 3, s 257, 258
26) Hazînet-ül-Asfiyâ; c 1, s 81
27) Dirâsât fît-Tasavvuf-il-İslâmî; s 235
28) Tabakât-ül-Evliyâ; s 127
29) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 3, s 121
30) Ravd-ur-Reyyâhîn
|