![]() |
Abdullah-İ Dehlevî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Abdullah-İ DehlevîABDULLAH-I DEHLEVÎ Hindistan evliyâsından ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin babası, Abdullatif Efendi âlim, sâlih, zâhid, dünyâya rağbet etmeyen, yüksek haller sâhibi Kâdirî yolunda bir zât idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün rüyâsında hazret-i Ali ona şöyle dedi: "Ey Abdüllatîf! Allahü teâlâ sana bir oğul ihsân edecek, o ilerde büyük bir zât olacak ![]() ![]() Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri de annesine rüyâsında; "Yakında dünyâya bir oğlun gelecek ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî hazretleri Allah vergisi çok üstün bir zekâya sâhipti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O sırada Delhi'de Çeştiyye büyüklerinden, Şeyh Muhammed Zübeyr ve iki halîfesi, Şeyh Ziyâüddîn, Şeyh Abdüladl, Şeyh Mîr Dered bin Şeyh Nâsır, Mevlâna Fahrüddîn ve başkaları vardı ![]() ![]() ![]() ![]() "Sen zevkin ve şevkin olduğu yere git ![]() ![]() ![]() Abdullah Dehlevî ise; "Zaten benim mûradım, isteğim de buyurduğunuzdur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İlk zamanlarda, "Nakşîbendiyye yoluna girmemden Gavs-ül-a'zam Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri râzı olurlar mı?" diye tereddütler geçirmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Elinde malı, mülkü kalmadığı için başlangıçda geçim zorlukları ile karşılaşan Abdullah-ı Dehlevî hazretleri, dâimâ tevekkül üzere oldu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hocasının vefâtından sonra yerine geçip, talebe yetiştirmeye başladı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dergâhında iki yüz kişi civarında talebe vardı ve onların ihtiyaçlarını temin ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimizin sünnet-i seniyesine uygun yaşamaya çok gayret ederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı kerîmi okumakdan ve dinlemekten çok hoşlanır şevk hâlinin gâlib olduğu zamanlar dinleyince kendinden geçer ve; "Daha okumayınız, dayanamıyorum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Emr-i mâruf ve nehy-i an'il-münker yapar, insanlara Allahü teâlânın emirlerini hatırlatır, yasaklarından sakınmalarını emrederdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dünyâya ve dünyâlığa rağbet etmezdi ![]() ![]() ![]() Biz fakr-ü kanâati şeref biliriz, Emîr Hana söyleyin mukadderdir rızkımız ![]() Ve biz, Allahü teâlânın meâlen; "Semâda ise, rızkınız ve vâd olunduğunuz Cennet vardır ![]() ![]() Bir sıkıntısı olduğunda din büyüklerinin yardımına kavuşurdu ![]() ![]() Bir defasında karnım ağrımıştı ![]() ![]() ![]() ![]() Peygamber efendimizi son derece seven Abdullah-ı Dehlevî, O'nun şerefli ismini duyduğunda, kendinden geçecek gibi olurdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yakın talebeleri anlatırlar; "Mübârek hocamızın odasından zaman zaman çok güzel kokular duyardık ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Giyiminde Resûlullah efendimize uyar, O'nun gibi sert ve kalın elbise giyerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Buyurdular ki: Rüyâda Peygamber efendimize sallallahü aleyhi ve sellem sual edip; "Yâ Resûlallah; "Rüyâda, beni gören gerçekten beni görmüştür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir defâ Cehennem ateşi korkusu beni kapladı ![]() ![]() ![]() ![]() Hiçbir kerâmet ve hârika, Allahü teâlâyı sevmek ve peygamberlerin efendisine sallallahü aleyhi ve sellem tâbi olmak gibi olamaz ![]() ![]() Talebelerinin gönüllerine tasarruf eder, Hakk'ın feyz ve bereketlerini onların kalblerine akıtırdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî'nin talebelerinden iki tanesi bir yolculuktan hocalarına dönüyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanların müşkillerini çözer, derdleri ve istekleri için duâ ederdi ![]() ![]() Beyt: İşlerinin olması mutlak Allah'dandır, Sakın zannetmeyin bu, kullardandır ![]() O yüksek makamlar sâhibinin her sözü hârika olup, Allah'ın Peygamberinin sallallahü aleyhi ve sellem mûcizelerinin şuaları idi ![]() Birçokları Abdullah-ı Dehlevî'yi rüyâda görüp, büyüklerin yolunu anlar, içine düşen şevk ile huzûrlarına gelir, yüksek makamlara kavuşup, memleketlerine dönerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bir gün yakışıklı bir gayr-i müslim genç, Abdullah-ı Dehlevî'nin meclisine, severek gelip, sohbetini dinlemeye başladı ![]() ![]() Meclistekilerin hepsi bu hâle hayret ettiler ![]() ![]() ![]() Beyt: Evliyâyla, onları candan severek otur, Onlarla oturan kul, kalkınca sultan olur ![]() Abdullah-ı Dehlevî hazretlerine hasta sâhipleri gelir, hastalarının şifa bulması için duâ etmesini isterlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() Talebesinden Mevlevî Kerâmetullah, zâtülcenb hastalığına yakalanmışdı ![]() ![]() Delhi Câmisinin imâmı Mevlevî Fadl Ahmed'in çocuğu uzun zamandır hasta yatıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî, bir gün Hakîm Nâmdâr Hanı ziyârete gitti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ölüm hâline yaklaşan birisini, dostlarından biri sırtına alıp, seher vaktinde Abdullah-ı Dehlevî'nin huzûruna getirdi ![]() ![]() Talebelerinin büyüklerinden Mîr Ekber Ali'nin akrabâsından bir kadın hastalanmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Delhi'de kıtlık, kuraklık olmuştu ![]() ![]() ![]() Talebelerinin ileri gelenlerinden Ahmed Yâr, ticâret için sefere çıkmıştı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hazret-i Zülf Şâh anlattı: Abdullah-ı Dehlevî'yi ziyârete gidiyordum ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ahmed Yâr'ın amcası, sultan tarafından hapsedilmişti ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî'nin huzûruna bir şahıs gelip; "Ey efendim! Oğlum iki aydan beri kayıptır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Meyân Ahmed Yâr anlatır: Bir gün mübârek hocam ile birlikte, kızı vefât etmiş olan yaşlı bir hanımın evine tâziyeye gittik ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Onu üzenler yaptıklarının zararını görürlerdi ![]() Hakîm Rükneddîn Han başvezir olunca, Abdullah-ı Dehlevî, sevdiklerinden birini bir iş için ona gönderdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mübârek dergâhlarının yakınında, Eshâb-ı kirâma düşman olan biri vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Abdullah-İ Dehlevî |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Abdullah-İ DehlevîAbdullah-ı Dehlevî hazretlerinin en büyük kerâmeti, yetiştirdiği binlerce âlim ve evliyâdır ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin gönülleri ferahlatan, kalplere neşe ve sevinç veren söz ve sohbetleri ayrı bir nîmet sofrası idi ![]() "Dünyâ sevgisi bütün kötülüklerin başıdır ![]() ![]() "Hizmet görmek isteyen hocasına hizmet etsin ![]() "Nefsinin arzularına tâbi olan, Allahü teâlâya nasıl kul olur? Ey insan! Kime tâbi isen onun kulu olursun ![]() Abdullah-ı Dehlevî hazretleri yanında bulunanları terbiye edip, yetiştirdiği gibi uzakta olanlara da mektupları ile doğru yolu anlatır, gaflet, Allahü teâlâyı ve âhireti unutmaktan uyandıracak nasîhatlarda bulunurdu ![]() Bir mektûbunda şöyle buyurdu: Yüksek makamlar ve beğenilen hâller sâhibi Ahmed Han! Allahü teâlâ size selâmet versin ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ölüm başımızın ucunda, kıyâmet çok yakın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî namaz hakkında şöyle buyurdu: Namazı cemâatle kılmak ve "tumânînet" (rükûda, secdelerde, kavmede ve celsede her uzvun hareketsiz durması) ile kılmak, rükû'dan sonra "kavme" (kalkıp, ayakta her uzv yerine yerleşecek şekilde dik durmak) yapmak ve iki secde arasında "celse" (dik durma) yapmak bizlere Allahın Peygamberi tarafından bildirildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bütün ibâdetler namaz içinde toplanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Resûlullah efendimiz; "Gözümün nûru ve lezzeti namazdadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Îmânı olmayan kimsenin Cehennem ateşinde sonsuz yanacağını Peygamber efendimiz haber verdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu ise, çok kolaydır ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî, ömrünün sonlarında hastalıklardan çok güçsüz kaldı ![]() ![]() Şu şiiri okuduğum zaman Allahü teâlâ vücûduma bir güç kuvvet veriyor, gençleşiyorum ![]() Gerçi ihtiyârım, kalbim hasta, dermansızım, Yüzünü andıkça kuvvet gelir, gençleşirim ![]() Yâni; her ne kadar ihtiyâr, hasta ve mecâlsiz olsam da, hakîkî sevgilinin aşkı ve O'na kavuşma isteğinin cilvelerini gördükçe gençleşirim ![]() Vefâtları: Abdullah-ı Dehlevî her zaman şehîd olmayı arzû ederlerdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî'nin son hastalığında bâsur ve kaşıntısı arttı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Devamlı zikrediniz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine buyurdu ki: Hazret-i Hâce Behâeddîn Nakşibend; "Bizim cenâzemizin önünde; Huzûruna müflis olarak geldim, Yüzünün güzelliğinden bir şey isterim ![]() Şu boş zenbilime elini uzat, O mübârek eline güvenirim beytlerini okuyun!" buyurmuşlardı ![]() Kerîmin huzûruna azıksız geldim, Ne iyiliğim var, ne doğru kalbim, Bundan daha çirkin hangi şey olur? Azık götürürsün, O ise Kerîm ![]() Cumartesi günü idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Vefâtı haberini duyan binlerce insan toplandı ![]() ![]() ![]() ![]() Bugün oradaki üç kabirden biri de Şâh Ebû Sa'îd hazretlerinindir ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî'nin vefâtı için; "Nevverallahu madca'ahü: Allahü teâlâ kabrini nûrlandırsın ![]() ![]() ![]() Zamânının kayyûmu Şâh Abdullah-ı Dehlevî, Vefât etti, açıldı ona Cennât-i naîm ![]() Kalbimden vefâtına târih aradım, buldum: Fî ravhın ve reyhânın ve Cennât-in-na'îm (1240) Abdullah-ı Dehlevî hazretlerinin büyüklüğünü en güzel, talebesi Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri meşhur dîvânında şöyle anlatmıştır: "Mübârek hocam karanlık ufukları aydınlatıp, mahlûkâtı dalâletten hidâyete kavuşturmaya vesîle oldu ![]() O, hidâyet yıldızı, karanlık gecelerin dolunayı, takvâ ummânı, feyzler defînesi, yüksek hâller ve kerâmetler hazînesidir ![]() O, hilmde yer, vekarda dağlar, ziyâ bakımından güneş, yükseklikte semâ gibidir ![]() O, Dîn-i İslâmı en güzel bilen bir kaynak, irfân mâdeni, mahlûkâtın yardımcısı, iyilik ve ihsân menbaıdır ![]() O, Allahü teâlâya kavuşturucuların kutbu, evtâdın rehberi, mahlûkların gavsi (yardımcısı), ebdâl isimli Hak âşıklarının maksadı, hedefidir ![]() O, mahlûkların şeyhülislâmı, müslümanların baştâcı, büyüklerin reisi, müşkillerde mürâcaat yeridir ![]() Gizli bir rehberlikle en iyiye götürücü, en iyi yol göstericidir ![]() ![]() O, âlemlerin Rabbinin sevdiği bir kuldur ![]() ![]() Nefs hevâsının bukağısıyla bağlanmış nice câhilleri, o, bir nazarla, teveccühle nefsinin elinden kurtarmıştır ![]() Nice kâmil velîler, ondan yüz çevirdiği gibi yüksek hâllerden ve mârifetlerden mahrûm kalmıştır ![]() Onun yüksekliğini inkâr eden nice kimseler helâk olmuş, Allahü teâlânın şiddetli azâbına yakalanmıştır ![]() O, noksan olanların kemâle gelmesine vesîle olan, bütün kemâl ehlinin de noksanını tamamlayandır ![]() Şânı yüceAllahü teâlâ, onu, azamet ve heybet kubbesi altında gizlemiştir ![]() Eserleri: 1) Makâmât-ı Mazhariyye: Hocası Mazhâr-ı Cân-ı Cânân hazretlerini pek güzel anlatmaktadır ![]() ![]() EYVAH! ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî müslümanlara çok şefkatli idi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdullah-ı Dehlevî'nin meclisindi dünyâ ile ilgili sözler konuşulmazdı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O'NDAN GELENE RÂZIYIZ! Abdullah-ı Dehlevî'nin mübârek vücûtlarında birkaç tane hastalık vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, insanların sıkıntılardan kurtulmalarına yardımcı olurdu ![]() SÂDIK TALEBE! Abdullah-ı Dehlevî buyurdu ki; Talebe, sâdık olan tâlib demektir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() HASTALIK NÎMETTİR Abdullah-ı Dehlevî, şânı büyük bir velî, Meşhurdu halk içinde, bir çok kerâmetleri ![]() Bir gün biri gelerek, mübârek huzûruna, "Oğlumuz çoktan beri, kayıptır" dedi ona ![]() Ve ilâve etti ki: "Lütfen duâ ediniz, Tekrardan ihsân etsin, onu bize Rabbimiz ![]() Onun bu sözlerini, dinleyip o büyük zât, Buyurdu ki: "Oğlunuz, evindedir şu saat ![]() O kimse heyret edip, dedi: "Ama efendim, Şimdi evden ayrılıp, huzûrunuza geldim ![]() O yine buyurdu ki: "Evine dön ki şu an, Rabbimiz onu size, tekrardan etti ihsân ![]() "Peki efendim" deyip, evine gittiğinde, Gördü ki oturuyor, oğlu gelmiş evinde ![]() Yine bir gün birisi, ölüm yatağındaki, Hastasını sırtlayıp, geldi bir seher vakti ![]() Dedi ki:"Ey efendim, çok ağırdır hastamız, Belki bir şifâ bulur, duâ buyurursanız ![]() Şöyle bir nazar etti, hastaya bir kerrecik, Kavuştu sıhhatine, o kimse hemencecik ![]() Böyle, binlerce kişi, duâ alıp o zâttan, Şifâya kavuşurdu, her türlü mazarrattan ![]() Lâkin kendisinin de, üç mühim derdi vardı, Hattâ namazlarını, hep özürlü kılardı ![]() Sevdiklerinden biri, buna olup muttali Bir gün kendilerine, suâl etti bu hâli ![]() "Efendim, bu devirde, kim hasta olsa eğer, Kapınıza gelerek, sizden duâ isterler ![]() Siz bir duâ edince, gelen her bir hastaya, Her biri, duânızla, kavuşuyor şifâya ![]() Hâlbuki sizin dahi, vardır hastalığınız, Ve bilhassa üçünden, hiç yoktur râhatınız ![]() Lâkin hikmet nedir ki, etmezsiniz hiç duâ? Etseniz, size dahi, verir Allah bir devâ ![]() Buyurdu ki: "Kurtulmak, istiyor dertten onlar, Bu yüzden bize gelip, hep duâ istiyorlar ![]() Biz ise Rabbimizin, verdiği bu dertlerden, O gönderdiği için, râzıyız herbirinden ![]() Mahbûb-u kemenddir ki, her musîbet ve belâ, Sevdiği kullarına, gönderir Hak teâlâ ![]() Kıtlık vâki olmuştu, bir zaman da Delhi'de, Buna çok üzülmüştü, Abdullah Dehlevî de ![]() Mescidin avlusuna, çıktı bir gün nihâyet, Kızgın güneş altında, oturdu kısa müddet ![]() Dedi ki: "Yâ İlâhî, yağmur yağana kadar, Buradan gitmemeğe, bu kulun verdi karar ![]() O böyle söyleyince, çok geçmedi aradan, Nehirler akar gibi, yağmur yağdı havadan ![]() Çok nazlı kullarıdır, Allah'ın çünkü onlar, Onların hürmetine, yağdırır yağmur ve kar ![]() Resûlullah'tan gelen, o ilâhî feyiz, nûr, Onların kalplerinden, herkese vâsıl olur ![]() Bu büyük velîlerin hürmetine yâ Rabbî, Bizi, her hâlimizde, onlara eyle tâbi ![]() 1) Mu'cem-ül-Müellifîn; cild 6, s ![]() 2) Esmâ-ül-Müellifîn; c ![]() ![]() 3) Makâmât-ı Mazhariyye; s ![]() ![]() 4) Hadâik-ul-Verdiyye; s ![]() 5) İrgâm-ül-Merîd; s ![]() 6) Âdab; s ![]() ![]() 7) Behçet-üs-Seniyye; s ![]() 8) Hadîkat-ül-Evliyâ; s ![]() 9) Reşehât Zeyli; s ![]() ![]() 10) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; s ![]() ![]() 11) RehberAnsiklopedisi; c ![]() ![]() 12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c ![]() ![]() ![]() 13) Nüzhet-ül-Havâtır; c ![]() ![]() ![]() 14) Sefînet-ül-Evliya (Hüseyin Vassâf); c ![]() ![]() ![]() 15) Persian Literature; c ![]() ![]() ![]() 16) Hazînet-ül-Asfiyâ; c ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|