08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bahşî Halîfe
BAHŞÎ HALÎFE
Anadolu'da yetişen velîlerden Akbilek Bahşî Halîfe adıyla tanınırdı Amasya'ya bağlı Taşova'nın Uluköy (Sonusa) kasabasında doğdu Doğum târihi bilinmemektedir
Önce, memleketinin âlimlerinden ders aldı Sonra da zamânının büyük âlimlerinden ilim tahsîl etti Daha fazla bilgi sâhibi olmak maksadıyla Arab ülkelerine gitti Burada İmâm-ı Celâleddîn Süyûtî, Şeyhülislâm Zekeriyyâ Ensârî, Şemseddîn Muhammed Sehâvî gibi büyük âlimlerden de çeşitli dînî ilimleri tahsîl etti Ayrıca tasavvuf büyükleriyle görüştü Onların sohbetlerinde mânevî hâllere ve makamlara yükseldi
Çok fazla zühd ve takvâ sâhibi idi Yâni dünyâya düşkün olmayıp haramlardan çok sakınırdı Dînî ilimleri iyi bilirdi Devamlı nâfile namaz kılar ve oruç tutardı Kanâat sâhibi olup, az bir dünyâlıkla idâre ederdi Sert ve kalın elbiseler giyerdi Fıkıh ve tefsîr ilimlerinde söz sâhibi idi Tefsîrlerin çoğunu ezbere bilirdi Osmanlılar zamânında yetişmiş İslâm âlimlerinin en büyüklerinden olan Müftiy-yüs-sekaleyn İbn-i Kemâl Paşa, Bahşî Halîfe'den tefsîr ilmi okuyup, hadîs-i şerîf öğrenen âlimlerdendir Tefsîr, hadîs ve fıkıh gibi yüksek dînî ilimleri talebelere okuturdu Ayrıca İnsanlara vâz ve nasîhat eder, din ve dünyâ saâdetlerinin yollarını gösterirdi İlmî sohbetlerinde bâzı âyet-i kerîmelerin fazîletleri hakkında söylediği sözler için; "Levh-i mahfûzda böyle yazılı olduğunu gördüm " der ve îzâh ederdi Bu şekildeki cevaplarında hatâ ettiği hiç görülmedi
Bir gün câmide vâzında abdest almanın fazîletlerini anlatırken, alınan abdest suyu ile günahların döküldüğünü söyledi Cemâat arasında bulunanlardan birinin kalbine, bu nasıl olur diye bir düşünce geldi O zaman Bahşî Halîfe kollarını sığayarak dirseklerine kadar havaya kaldırdı ve; "Böyle olur " dedi Cemâat, Bahşî Halîfe'nin kollarından nûr fışkırdığını gördü Bu yüzden Akbilek lakabı verildi
Bahşî Halîfe, kırk sene müddetle ilmin yayılmasına çalıştı ve pekçok âlim yetiştirdi Halvetî tarîkatına mensûb idi Tarîkatte hocası Cemâl-i Halvetî'nin halîfelerinden Muhyiddîn bin Muhammed Efendi'dir Resûlullah efendimizle rüyâsında sohbet ederdi Rüyâlarını ve Peygamber efendimizle olan sohbetlerini anlatan ve bir benzeri olmayan çok güzel bir risâle yazmıştır Akbilek Bahşî Halîfe'nin yazdığı eserler basılmamıştır Bâzıları şunlardır: 1) Mi'râc-ül-Ulâ fî Tefsîri Sûret-il-İsrâ, 2) Tenbîh-ül-Gabî fî Rü'yet-in-Nebî
Akbilek Bahşî Halîfe 1523 (H 930) senesinde Amasya'da vefât etti Medrese eğitiminin ilk dersi, Akbilek hazretlerinin kabri başında yapılarak başlanırdı Âlimler dînî meselelerden halledemedikleri mevzularda Bahşî Halîfe'nin kabrini ziyâret edip, râbıta yaparak cevaplarını alırlardı
Akbilek Bahşî Halîfe'den başka, Bahşî Halîfe adında iki âlim daha vardır
Birincisi; Kastamonu'nun Küre kasabasından olup, müderristir Sultan İkinci Selîm'in şehzâdeliğinde hocalık yapmıştır 1544 (H 951) senesinde vefât etmiştir
İkincisi; Balıkesir Kızılcatuzla'dan olup, 1537 (H 944)'de Trablusşam kâdısı oldu Daha sonra Kudüs kâdılığına getirildi 1558 (H 966) senesinde dürzîler tarafından şehîd edildi
1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s 411
2) SicilliOsmânî; c 2, s 9, 10
3) Osmanlı Müellifleri; c 1, s 211
4) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 13, s 306
|
|
|