![]() |
Muhammed Bâbâ Semmâsî |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Muhammed Bâbâ SemmâsîMUHAMMED BÂBÂ SEMMÂSÎ Hâce Ali Râmîtenî hazretlerinin yetiştirdiği büyük velîlerden ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hocasının vefâtından sonra irşâd makâmına geçen Muhammed Bâbâ Semmâsî, çok talebe yetiştirdi ve içlerinden bir kısmını tasavvufta yüksek makamlara kavuşturdu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Behâüddîn Buhârî hazretleri anlatır: "Evlenmek istediğim zaman, büyük babam beni Muhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerine gönderdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ehl-i sünnet âlimlerinin ve evliyânın en büyüklerinden olanHâceMuhammed Bâbâ Semmâsî hazretlerinin yetiştirdiği, tasavvufta yüksek derecelere kavuşmalarına vesîle olduğu yüzlerce velî olup, bunlar içinde dördünü kendisine halîfe seçmiştir ![]() ![]() NİÇİN SAKLAMIŞ? Behâüddîn-i Buhârî hazretleri anlatır: "Bir defâsındaHocamMuhammed Bâbâ Semmâsî ile yemek yiyorduk ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() NÛR VE ZİYÂ Allah adamlarından, çok büyük bir velîdir, Derecesi yüksek ve kerâmet sâhibidir ![]() Ali Râmîtenî’nin, mübârek sohbetinde, Yetişerek kemâle, geldi nihâyetinde ![]() Buhârâ’nın Semmâs nâm, köyünde doğan bu zât, Çok insan yetiştirip, orada etti vefât ![]() Resûl’ün kalbindeki, ilim, feyiz ve nûrlar, Kalbden kalbe akarak, ona vâsıl oldular ![]() Hocasından aldığı, nûrları o da yine, Seyyid Emîr Külâl’in, verdi temiz kalbine ![]() Ayrıca Behâeddîn Buhârî’ye de bu zât, Çok teveccüh ederek, ilgilenmişti bizzat ![]() Kasr-i Hinduvân diye, bir köy vardı ki meşhur, Behâeddîn Buhârî, bu beldede doğmuştur ![]() Lâkin henüz doğmadan ve işitilmeden adı, Onun geleceğini, müjdeledi üstâdı ![]() Şöyle ki, her geçişte, o, Kasr-i Hinduvândan, Derdi: “Bana bir koku, geliyor ki buradan, Zuhur eder bu yerde, çok büyük bir evliyâ, İnsanların kalbine, saçar o, nûr ve ziyâ ![]() Gelince yine bir gün, bu bereketli yere, Buyurdu ki: “O koku, fazlalaşmış bu kere ![]() Öyle zannederim ki, o gelmiştir dünyâya, Büyüyüp yetişince, bu dîni eder ihyâ ![]() Bunu söylediğinde, hakîkaten o velî, Henüz üç gün olmuştu, bu dünyâya geleli ![]() Dedesi, kucağına, alıp bu torununu, Ve Bâbâ Semmâsî’ye, getirdi derhâl onu ![]() Görür görmez, kalbini, sardı bir sevinç, huzûr, Buyurdu: “O dediğim, büyük zât işte budur ![]() Şefkat ve muhabbetle, bağrına bastı onu, Buyurdu: “Evlâtlığa, kabûl ettik biz bunu ![]() Sonra Emîr Külâl’e, buyurdu ki: “Ey oğlum, Bunun yetişmesini, sana ısmarlıyorum ![]() Ne zaman ki gelmişti, o, evlenme çağına, Geldi Bâbâ Semmâs’ın, mübârek ocağına ![]() Huzûruna çıkmadan, mescide girdi önce, Secdeye kapanarak, duâ etti şöylece: “İlâhî, belâlara, türlü sıkıntılara, Sabredebilmem için, güç kuvvet ver bu kula ![]() Oradan, üstâdının, yanına gelir gelmez, Buyurdu ki: “Evlâdım, öyle duâ edilmez ![]() Allah’tan belâ değil, hep âfiyet istenir, Yâ Rab, beni rızâna, vâsıl et demelidir ![]() Beraber yemek yiyip, kavuştu iltifâta, Gözü ondan gayriyi, görmüyordu âdetâ ![]() Yüksek teveccühüne, nâil olup o yine, Ellerini öperek dönüyorken evine ![]() Ona bir ekmek verip, buyurdu ki: “Evlâdım, Al bunu, belki yolda, birine olur lâzım ![]() Düşündü ki “Yemeği, yemiştik biz hâlbuki, Verdikleri bu ekmek neye lâzım olur ki?” Yolda misâfir oldu, bir fakirin evine, Gördü ki muhtaç idi, bir ekmek dilimine ![]() Ekmeği ona verip, öğrendi hikmetini ![]() Anladı üstâdının, büyük kerâmetini ![]() Yâ ilâhî, bu büyük velîler hürmetine, Nâil eyle bizleri, af ve magfiretine ![]() 1) İrgâm-ül-Merîd; s ![]() 2) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c ![]() ![]() 3) Hadâik-ul-Verdiyye; s ![]() 4) Hadîkat-ül-Evliyâ 1 ![]() ![]() 5) Nefehât-ül-Üns Tercümesi (Osmanlıca); s ![]() 6) Reşehât Ayn-ül-Hayât (Arâbî); s ![]() 7) Reşehât Ayn-ül-Hayât (Osmanlıca); s ![]() 8) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 ![]() ![]() 9) Rehber Ansiklopedisi; c ![]() ![]() 10) İslâm ÂlimleriAnsiklopedisi; c ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|