Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hakimi, tirmizi

Hakîm-İ Tirmizî

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hakîm-İ Tirmizî




HAKÎM-İ TİRMİZÎ

Âlim ve evliyânın büyüklerinden İsmi Muhammed bin Ali bin Hasan bin Bişr, künyesi Ebû Abdullah'tır Hakîm lakabıyla tanındı Tirmiz'de doğdu Doğum târihi bilinmemektedir 932 (H320) senesi Nişâbûr'da şehîd edildi

Hakîm-i Tirmizî küçük yaşta tahsil hayâtına başladı Babasından teşvik ve destek gördü Doğduğu şehir olan Tirmiz'de Kuteybe bin Saîd, Sâlih bin Abdullah Tirmizî, Sâlih bin Muhammed es-Sa'dî, Hasan bin Ömer bin Şakîk, Yahyâ bin Mûsâ, Utbe bin Abdullah Mervezî, İbâd bin Yâkûb Ravagânî, Muhammed bin AliŞakîk, Süfyân binVekî', Yâkûb bin Şeybe, Yâkûb bin Devrekî ve başkalarından hadîs-i şerîf öğrendi

İlim öğrenme arzusu ile yandığı gençlik günlerinde bir gün, iki arkadaşıyla anlaşıp başka yerlere gitmek, oralarda ilmini arttırmak ve Allahü teâlânın rızâsını kazanmak istedi Bu karar ve anlaşmayı annesine açıkladı Annesi buna çok üzüldü ve; "Yavrucuğum! Ben zayıf, kimsesiz ve hastayım Benim hizmetlerimi sen yapıyorsun Beni yalnız, çâresiz kime bırakıyorsun?" dedi Bu sözler üzerine genç Muhammed bin AliTirmizî'nin gönlüne dert düştü ve arkadaşlarıyla yaptığı anlaşmayı bozup seferden vazgeçti İki arkadaşı ise onu yalnız bırakıp, ilim tahsîli için yola çıktılar Buna ziyâdesiyle üzülen Muhammed bin Ali, ne annesinden ayrılabildi, ne de gönlünden ilim aşkını silip atabildi Yalnız kaldığı zamanlarda, tenhâ yerlerde uzun uzun ağlardı Yine bir gün mezarlıkta oturmuş ağlıyor, hem de; "Ben burada câhil ve ilimden mahrûm kaldım, arkadaşlarım âlim gelecekler" diye düşünüyordu Gözlerinden yaşlar boşandığı bir sırada âniden nûrânî yüzlü, tatlı sözlü bir ihtiyar çıkageldi ve; "Yavrum niye ağlıyorsun?" diye sorunca, başından geçenleri anlattı Bunun üzerine; "Kısa zamanda o iki arkadaşını ilimde geçmen için, her gün sana ders vermemi arzu eder misin?" diye sordu "Evet arzu ederim" cevâbını verdiBunun üzerine bu tatlı sözlü, nur yüzlü mübârek ihtiyar, Muhammed bin Ali'ye her gün ders verdi Üç yıl devamlı ders okudu Üç yıl sonra, bu mübârek zâtın Hızır aleyhisselâm olduğunu anladı Sonradan kendisi; "Bu büyük devlet, annemin rızâsı ve duâsı bereketiyle ihsân olundu" buyurmuştur Her Pazar gecesi Hızır aleyhisselâm ona gelir, mânevî hallerini birbirlerine anlatırlardı

Hakîm-i Tirmizî yirmi yedi yaşındayken hac ibâdeti için Mekke-i mükerremeye gitti Bu yolculuğunu kendisi şöyle anlatır: "Bir zaman gönlümdeKâbe-i muazzamayı ziyâret arzusu uyandı Aşkla yola çıktım Irak ve Basra'ya uğradım Mekke'de hac zamânına kadar kaldım Kâbe'de Mültezem denilen yerde sabahlara kadar duâ ile meşgûl oldum Sonra duâlarımın kabûl edildiğini anladım Kalbime, lüzumsuz şeylerden sıyrılma arzusu doğdu Rabbime, beni ıslah etmesini, dünyâlık şeylerden uzaklaştırmasını ve bir de Kur'ân-ı kerîmi ezberlemeyi nasîb etmesini istedim" Bunun üzerine Hakîm-i Tirmizî, daha Mekke'de iken Kur'ân-ı kerîmi ezberlemeye başladı ve Tirmiz'e dönüşünde de kısa bir süre içinde ezberini tamamladı

Hakîm-i Tirmizî ilmî çalışmaları yanında mânevî ilimlerde de üstün bir dereceye kavuştu Ebû Türâb Nahşebî, İbn-i Celâ gibi velîlerle sohbet edip onlardan istifâde etti Feyz ve bereketlerine kavuştu Kendisinden de çok kimseler istifâde ettiler Ebü'l-Hasan Ali el-Kâdî, Ebü'l-Hüseyin Muhammed Yahyâ bin Mensûr, Ebû Ali Nişâbûrî ve başkaları kendisinden ilim öğrenip hadîs-i şerîf rivâyetinde bulundular

Hakîm-i Tirmizî'nin pekçok kerâmeti görüldü

Hakîm-i Tirmizî hazretleri çok sayıda kitap yazdı Bâzıları yazdığı kitapları beğenmediler Bunun üzerine o yazdığı kitapları Ceyhun Nehrine attı Büyük balıklar kitapları alıp muhâfaza ettiler İki sene kadar sonra kitapları istedi Balıklar kitapları suyun yüzüne çıkardılar Kitaplara bakıldığında hiç suya düşmemiş gibi, hattâ bir noktası dahi bozulmamış görüldü Kitaplarını beğenmeyenler gelip kendisinden özür dilediler ve tövbe ettiler

Zamânında zâhid olduğunu söyleyen birisi Hakîm-i Tirmizî'nin büyüklüğüne inanmaz ve îtirâz ederdi Hakîm-i Tirmizî'nin evinden başka bir şeyi yoktu Dünyâda sâhib olduğu tek şey bu küçük ev olup onun da kapısı yoktu ve girişinde bir perde asılıydı Bir ara evinden ayrılıp bir yere gitmişti Dönüşünde kaldığı yere bir köpeğin girip yavruladığını gördü Belki yavrularını alıp buradan çıkar diye birçok kere kulübesine gitti geldi O gece, onun büyüklüğünü inkâr eden kişi rüyâsında Peygamber efendimizi gördü Resûlullah efendimiz ona; "Ey kişi! Evine giren bir köpeği çıkarmak için, kendiliğinden çıkar diye köpekten ricâda bulunarak, seksen defâ gelip giden bir zâtla kendini eşit mi tutuyorsun? Eğer ebedî saâdete kavuşmak istiyorsan, git onun hizmetine kavuş" buyurdu Bunun üzerine, bu kişi Hakîm-i Tirmizî'nin huzûruna geldi özür dileyerek affına sığındı ve ölünceye kadar hizmetinden ayrılmadı

Hakîm-i Tirmizî hazretleri Hızır aleyhisselâmla görüşürdü Lâkin uzun bir zaman Hızır aleyhisselâmı görememişti Bir gün, temiz yeni elbiseler giymiş, sarığını sarmış câmiye giderken bir mesele yüzünden kendisine kızan bir kadının evinin önünden geçiyordu Kadın, çocuğunun kirli elbiselerini yıkamış, leğen de pis su ile dolmuştu Hakîm-i Tirmizî'yi evinin önünden geçerken görünce, leğendeki suyu olduğu gibi üzerine attı Her tarafı necâset ve idrarlı su ile ıslandı Bunun üzerine Hakîm-i Tirmizî hazretleri hiçbir şey söylemediği gibi, başını kaldırıp bakmadı bile Biraz sonra Hızır aleyhisselâm geldi ve; "Sen bu hakâret ve kötülüğe katlanıp, sabredip hiçbir şey söylemediğin için bizi gördün" buyurdu

Sünnet-i seniyyeye tam uyan, ilmiyle âmil, ümmet-i Muhammed'in büyüklerinden bir zât olan Hakîm-i Tirmizî, herkesin dili ile öğülmüş, medhedilmiştir İnce mânâları açıklama ve îzâh husûsunda bir üstâd, hadîs ilminde ise sika (sağlam, güvenilir) bir âlimdi Sözleri kâmil, hilmi (yumuşaklığı) pek ziyâde, şefkati çok ve ahlâkı pek güzeldi Peygamber efendimizin mübârek ahlâkı onda görülürdü Meşhûr Keşf-ül-Mahcûb kitabının sâhibi Hucvurî; "Hakîm-i Tirmizî çok büyük, mübârek bir zâttır Benim yanımda öyle bir kıymeti vardır ki, kalbim tamâmen ona bağlanmıştır Benim üstâdım onun için "Muhammed bin Ali, tek olan iri bir incidir Cihanda eşi az bulunur" buyurdu" demiştir Çok kıymetli ve mânâlı sözlerinden dolayı, Hakîm-i evliyâ (velîlerin hikmetli söz söyleyenlerinden) ismi verilmiştir

Hikmetli sözleri çoktur Birgün kendisine; "Îsâr nedir?" diye sordular Cevâbında; "Başkalarının lezzetini ve rahatlığını, kendi lezzet ve rahatlığına tercih etmektir" buyurdu

"Şükür nedir?" diye sordular Cevâbında; "Şükür; gönlünün, nimet veren Allahü teâlâya tam bağlı olmasıdır" buyurdu

Huşû sâhibi olanların kimler olduğu sorulduğu zaman: "Huşû sâhibi olanlar; arzu ateşi sönen, kalbindeki arzu ve maksaddan tad alma dumanı sükûnet bulan, kalbi İslâmiyete hürmet ve tâzim nurları saçan, böylece nefsin arzuları ve şehvetleri ölen, fakat kalbi ve rûhu dirilen; bunun için de âzâları ve bedeni, huşû' ve sükûnet içinde bulunanlardır" cevâbını verdi

Kendisine, "Îmânın gitmesine en çok sebeb olan günah nedir?" diye sordular Buyurdu ki: "Üç günah vardır: Birincisi; îmân nîmetine kavuştuğuna şükretmemek İkincisi; îmânın gitmesinden korkmamak Üçüncüsü; müminleri incitmek ve onlara eziyet etmek Biliniz ki, Peygamber efendimiz; "Haksız yere bir müslümanı incitmek, Kâbeyi yetmiş defa yıkmaktan daha büyük günahtır" buyurdular

Allahü teâlânın sevgili kullarından soruldukta; "Evliyâyı küçük görmek, Allahü teâlâyı tanımanın azlığından ileri gelir Her makâmın kendisine has bir ehli vardır Kim bir makâma çıkmak arzu ettiği halde, o makâmın ehline yâni o makamdakilere hürmet etmezse, o makamdan hâsıl olacak bereketten mahrum olur Ayrıca ulaştığı makam, yavaş yavaş o kimseyi helâke sürükler" Çünkü yolda yürürken düşen bir kimsenin düşmesi ile, bir binânın beşinci katından düşmek arasında çok fark vardır Kalbin kıymetini ve vaktin ehemmiyetini şu sözleriyle beyân etti ve: "Kalbin ve vaktin, sana bir sermayedir Fakat sen kalbini kötü zanlarla (Allahü teâlânın sevgisinden başka şeylerle) doldurdun Vaktini de mâlâyânî, boş ve faydasız şeylerle geçirdin İflâs etmiş, sermâyesini kaybetmiş olan bir kimse, nasıl kâr edebilir?" buyurdu

"Kalblerin kemâli, Allahü teâlâdan korkmaktaki kemâl ile, nefslerin itminâna kavuşması (azgınlık ve taşkınlıktan kurtulması) da, takvânın (haramlardan uzaklaşmanın) kemâli iledir"

"Dünyâ; hükümdarlar için gelin, zâhidler için aynadır Hükümdarlar onunla güzelleşir, zâhidler ise âfetlerine bakarak ondan uzaklaşıp terk ederler"

"Allahü teâlânın kullarına ve dînine hizmet edecek olanların, tevâzu ve teslimiyet sâhibi olması şarttır"

"Nefsin, sende mevcud olduğu hâlde, sen Allahü teâlâyı tanımak istiyorsun Halbuki senin nefsin, daha kendisini dahi tanımış değildir, Rabbini nasıl tanıyacak?"

"İslâmiyetin, müslümanlığın aslı şu iki şeydir: Allahü teâlânın yapmış olduğu iyilik ve ihsânı görmek (ona göre şükretmek), diğeri ise hicrân, yâni âhirette çok fecî ve acıklı bir hâle düşmek korkusu"

"Allahü teâlâ kullarının rızkına kefil olmuştur Kullarına da tevekkül etmeyi emretmiştir O hâlde insanlar, Allahü teâlânın kefil olduğu şeyle uğraşmayıp, teklif ettiği şeylere, yâni O'nun dînine hizmete koşmalıdırlar"

"Kimin arzusu din, yâni âhiret olursa; bu hayırlı düşüncesi hürmetine, dünyevî işleri de âhiret işi hâline gelir Bir kimsenin düşüncesi de dünyâ olursa; niyetinin bozukluğu sebebiyle, âhiret işleri de dünyâ işi hâline gelir"

Kendisine nefsin kötülüğünden sorulduğunda o; "Şeytanın insana, gâfil olduğu bir zamanda yaptığı zarar, yüz aç kurdun, bir koyun sürüsüne yaptığı zarardan daha fazladır İnsanın nefsinin kendisine yaptığı zarar da, yüz şeytanın yaptığı zarardan fazladır" buyurdu

"Allahü teâlânın zikri ve O'na ibâdetle öyle meşgûl olmalı ki, O'ndan herhangi bir şey istemeye fırsat kalmamalıdır"

"Her kim, haram bir kuruşu alacaklısına iâde ederse, nübüvvetten bir nûra kavuşur" buyurdu

Hakîm-i Tirmizî; tefsîr, hadîs, fıkıh, kelâm ve tasavvuf ilimlerinde kıymetli pekçok eser telif etmiştir Bu hususta kendisi şöyle anlatır: "Yazdığım kitapları, bana isnâd edilsin, bunun kitapları denilsin diye telif etmedim Fakat haller beni kaplayıp, kendimden geçtiğim zamanlar, telif ile teselli bulurdum" Böylece yazdığı eserleri, Allahü teâlânın yardımı ile telif ettiğini beyân buyurdu

Pekçok risâleleri mevcut olmakla berâber, yazdığı meşhûr kitapları; Kitâb-ül-Furûk, Hatm-ül-Vilâye ve İ'lel-üş-Şer'iyye, Nevâdir-ül-Üsûl fî Ehâdîs-ür-Resûl, Gars-ül-Muvahhidîn, Erriyâdatü ve Edeb-ün-Nefs, Gavr-ül-Umûr, El-Menâhî, Şerh-üs-Salât, El-Mesâil-ül-Meknûne, El-Ekyâs ve'l-Mu'terrîn, Beyân-ül-Fark Beyn-es-Sadr, El-Akl ve'l-Hevâ'dır Bunların dördü hâriç, diğerleri basılmıştır

O HÂLDE ATMADIN

Ebû Bekr Verrâk anlatır: Hakîm-i Tirmizî bana cüzler ve bir risâle vererek: "Al bunları Ceyhun Nehrine at" buyurdu Bunları aldım, fakat atmaya gönlüm râzı olmadı, götürüp evime gizleyerek yanına geldim "Attın mı?" diye sordu ve: "Ne gördün?" dedi "Hiçbir şey görmedim" dedim "O halde onu atmadın, tekrar git ve onu suya at" dedi Hemen geri döndüm Fakat hem atmanın acısı, hem de göreceğim şeylerin heyecanı beni şaşırtmıştı Evden cüzleri ve risâleyi aldım, suya attım Derhal su ikiye ayrıldı Kapağı açık bir sandık meydana çıktı Attığım cüzler ve risâle içine düştü ve sandığın kapağı kapandı, su da eski hâlini aldı Hakîm-i Tirmizî'nin yanına geldim ve gördüğüm şeylerin hepsini anlattım" "Tamam şimdi atmışsın" buyurdu "Efendim bağışlayınız Allahü teâlânın hakkı için bu işin sırrını bana anlatınız" dedim Cevâbında; "Büyüklerin ilmine (tasavvufa) dair bir risâle telif etmiştim Onun ince mânâlarını keşf ve idrakten akıl âcizdi Bunu, kardeşim Hızır aleyhisselâm benden istedi O sandığı onun emri ile bir balık oraya getirdi Allahü teâlâ da suya, bu sandığı ona ulaştırması için emir verdi" buyurdu

1) Tekziret-ül-Evliyâ; s248
2) Nefehât-ül-Üns; s169
3) Risâle-i Kuşeyrî; s127
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s101
5) Hilyet-ül-Evliyâ; c10, s233
6) Tabakât-üş-Şâfiiyye; c2, s245
7) Tabakât-üs-Sûfiyye; s217
8) Büdüvvûşân
9) Sıfat-üs-Safve; c4, s146
10) Tabakât-ı Ensârî; s253
11) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c1, s100
12) Brockelman; Gal1, s163, 199
13) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c4, s124

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.