![]() |
Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından Kesitler |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından Kesitler26 Mayıs 1904'te, Perşembe günü sabaha karşı, İstanbul'da büyük bir konakta doğdu ![]() Kayıtlı bir şecereyle, Alâüddevle devrinin Şeyhülislâmı Mevlâna Bektût Hazretlerine dayanan ve Osmanoğullarından daha eski bir familya olan Dülkadiroğullarına bağlı "Kısakürekler" soyuna mensuptur ![]() Babası, Mekteb-i Hukuk mezunu, Bursa'da âzâ mülazımlığı, Gebze savcılığı ve kısa ömrünün son senelerinde Kadıköy hakimliği görevlerinde bulunmuş, gayet enteresan ve alakaya değer bir insan olan Abdülbâki Fazıl Bey (öl ![]() ![]() ![]() Necip Fazıl, ilk dinî telkin ve terbiyesini, tek oğlunun tek oğlu olarak Mehmet Hilmi Efendi'den aldı; okuyup yazmayı henüz 5-6 yaşlarındayken ondan öğrendi ![]() Çemberlitaş'taki Konak'ta geçirdi ![]() Büyükbabası Mehmet Hilmi Efendi'den sonra, haşarılığının önüne geçmek için onu 5-6 yaşlarında bir sürü "abur cubur" romanla tanıştıran, eski Halep Valisi, Zaptiye Nazırı Salim Paşa'nın kızı, büyükannesi Zafer Hanım, ruhi yapısını başka hassasiyetler açısından etkilemekte büyük pay sahibi oldu ![]() ![]() Bahriye Mektebi'ne gireceği 1916 senesine kadar Büyükdere'de Emin Efendi isimli sarıklı bir hocanın işlettiği mahalle mektebinden başla***** çeşitli okullara devam etti ![]() ![]() ![]() ![]() 1916'da, "Ne oldumsa bu mektepte oldum" dediği ve şahsiyetinin ana dokusunu örgüleştirdiği "Mekteb-i Fünûn-u Bahriye-i Şahâne"ye imtihanla ve en titiz muayeneler neticesinde alındı ![]() ![]() ![]() Namzet sınıfından ayrı üç harp sınıfını bitirdikten ve mezuniyet durumuna geçtikten sonra diplomasını beklerken, ilave edilen dördüncü sınıfı bitirmemeye karar verdi ve mektepten ayrıldı ![]() ![]() 17 yaşında, o günkü adiyle " İstanbul Darülfünûnu Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesi "ne girdi ![]() O günlerin (1928 Harf inkılabına kadar) edebiyat alemini, Ziya Gökalp'in kurup Yakup Kadri ve arkadaşlarının çıkardığı Yeni Mecmua, Dergâh, Anadolu Mecmuası, Milli Mecmua ve Hayat Mecmuası teşkil etmekteydi ![]() ![]() Cumhuriyetin ilanından bir yıl sonra, 20 yaşında, Maarif Vekaletinin Avrupaya tahsile gönderilecek ilk talebe grubu için açtığı imtihandaki başarısiyle üniversitedeki (sömestre)lerini resmen tamamlamış sayıldı ve Paris'e gönderildi ![]() ![]() Paris hayatı, kendini arayışının müthiş his helezonları, korkunç girinti ve çıkıntıları arasında, nefs cesareti bakımından hayal yakıcı bir tablo çizdi ![]() 1925'te ilk şiir kitabı "Örümcek Ağı"nı bastırdı ![]() O yıllarda bankacılık yeni ve gözde bir meslekti ![]() ![]() ![]() 1928 - 29 senelerinde "Bâbıâli" adlı otobiyografik eserinde tafsilatlı şekilde anlattığı, Bâbıâli palamarına bağlı "Bohem Hayatı"nı son kertesine çıkardı ![]() Henüz 24 yaşındayken, "Kaldırımlar" isimli ikinci şiir kitabının yayınlandığı ve ortalığı takdirle karışık hayret seslerinin bürüdüğü 1928 yılı, onun şiir diyapozonunun herkesce beğenilmek noktasından en dik irtifaları kaydettiği basamak oldu ![]() ![]() 1929 yazının sonlarına doğru gittiği Ankara'da, içinde 9 yıl müddetle çalışacağı ve müfettişliğe kadar yükseleceği İş Bankasına Umum Muhasebe Şefi olarak girdi ![]() Taksim'deki meşhur tarihi bina Taşkışla'nın 5'inci Alayının Zâbit kıtasında 6 ay neferlik; Harbiye'de İhtiyat Zâbit Mektebinde 6 ay talebelik, peşinden de 6 ay subaylık yaptı ![]() ![]() Askerliği bittikten sonra Ankara'ya döndü ![]() Fikirde, daima ruhçu, tecritçi, sezişçi, keyfiyetçi, sır idrâkine bağlı ve İlâhî vahdeti tasdikçiydi ![]() ![]() "O ve Ben" adlı otobiyografik eserinde, hayatının en "kritik" kesitlerinden biri olan "Bahriye Mektebi Yılları" itibariyle, birkaç cümleyle özetlediği, 30 yaşına, yani 1934 yılına kadarki muhasebesi şöyledir: "O güne kadar muhasebem, her unsuriyle hassasiyetimi gıcıklayan koca bir konak, her ferdinin nereden gelip nereye gittiğini bilmediği uğultulu bir cereyan içinde, her ân iniltilerle açılıp örülen mırıltılı kapılar arasında ve bütün bir ses, renk ve şekil cümbüşü ortasında, beş hassemin sınırı tırmalayıcı ve ilerisini araştırıcı derin bir (melankoli) duygusundan ibaret ![]() ![]() ![]() Bana çocukluğumdan kalan ve ilerdeki basamaklarda gittikçe kıvamlanan bu hassasiyet, sonunda, Büyük Velî'nin eşiğine yüz süreceğim âna kadar -otuzuna yaklaşıncaya denk- mücerret, müphem, formülleşmemiş ve sisteme girmemiş, hayat üstü bir hayat, ideal hayat hasretinin, kulaklarıma devamlı fısıltısını akıttı ![]() Oniki yaşımdan yirmi küsur, hatta otuz yaşıma kadar süren, güya kendime gelme, billûrlaşma ve şahsiyetlenme çığırımda, şu veya bu bahanenin çarkına tutulmuş, döner, döner ve kendimi hep günübirlik bahanelerin hasis kadrosunda belirtmeye çabalarken, bu fısıltıya; seslerin, renklerin, şekillerin ve mesafelerin ötesindeki hakikatten çakıntılar bırakıp geçen bu fısıltıyı hiç kaybetmedim ![]() -Haydi, beni nereye götüreceksen götür, kime teslim edeceksen et! Diyemiyordum ![]() Otuz yaşıma kadar da muhasebem budur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1934'de bir akşam, nihayet bir akşam, çalıştığı bankadan Boğaziçindeki evine dönmek için bindiği "Şirket-i Hayriye" vapurunda karşısına oturan ve gözlerini ondan ayırmayan; o güne kadar hiç görmediği, bir daha da göremiyeceği Hızır tavırlı bir adam, ona, kâinat çapında bir vaadin, Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri'nin adresini verdi ![]() Sıcak bir ilkbahar günü, yanına Abidin Dino'yu aldı ve Eyüb sırtlarına çıktı ![]() ![]() Hikayesi "O ve Ben"de yer alan, korkunç bir fikir buhranına (crise intellectuelle), büyük ruh ıstırabına çattığı 34 yılı, bu yüzüyle ise, hayatının en belalı senesi oldu ![]() Yaşadığı buhranlı günlerden sonra Efendisinin manevi tesiriyle açılan kitaplık çapta eser verme devrinin ilk eseri "Tohum"u yazdı ![]() 1936'da Celal Bayar'ın temin ettiği ilanlar yardımıyla çıkardığı ve 16 sayı sürdürdüğü "Ağaç" Mecmuası, dönemin önde gelen entellektüellerini çatısı altında topladı ![]() Uzun süredir üzerinde çalıştığı, büyük ruh çilesinin sahne destanı "Bir Adam Yaratmak" piyesini 63 numaralı ocak idaresinin teftişini yapmak için gittiği Zonguldak'ta bitirdi ![]() ![]() Eser ilk defa 1937-38 kışında, İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda Muhsin Ertuğrul tarafından temsil edildi ve muazzam bir alaka doğurdu ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından Kesitler |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından Kesitler1938 senesinin başlarında Ulus Gazatesi yeni bir Milli Marş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Sonbaharda, artık kendini "dolap beygirinden farksız" hissetmeye başladığı Bankadan istifa etti (10 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "- Bu adam ne derse çıkıyor! ![]() ![]() Zamanın Maarif Vekili Hasan Âli Yücel tarafından Ankara Devlet Yüksek Konservatuarına Hoca olarak tayin edildi ![]() ![]() ![]() ![]() 1939'da, ileride baş köşeye oturtacağı en sevdiği şiirini, bu tarihten 5 yıl önce yaşadığı anlatılmaz ve anlaşılmaz büyük ruh ıstırabının şiirini (Çile) verdi ![]() 1940 yılında Türk Dil Kurumu hesabına "Namık Kemal" isimli bir eser kaleme aldı ve vaktiyle Abdülhakîm Arvâsî Hazretleri'nin Ulu Hakan Abdülhamîd hakkında söylemiş olduğu hakikatleri, bu eser zâviyesinden tetkiklerini derinleştirdikçe bizzat gördü ![]() 1941 senesinde, yine köklü bir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1942 kışında tekrar 45 günlüğüne Erzurum'a askere gönderildi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Aslında politikaya ve sosyal sahaya meyli 1936'da başlamış, o yıldan 1943'e kadar geçen 7 yıl içinde, İslâmi temayülü "Şahsi bir zevk ve saklı bir telkin" planında kaldığı için, ne devlet ne de basında kimseyi ürkütmemişti ![]() ![]() ![]() İşte 1943, Sanatkarın fildişi kulesinden agoraya indiği; tam olarak belirdiği tarihtir: İçini öyle bir sosyal mücadele ruhu; sanatının muhtaç olduğu cemiyeti yoğurma heyecanı kapladı ki, artık çalışamaz oldu ve mücadelesini bir ömür; hükümetiyle, partisiyle, basıniyle, hocasiyle, gençliğiyle kendi açtığı bütün cephelerde tek başına sürdüreceği Büyük Doğu Mecmuası'nın ilk sayısını çıkardı ![]() Sonraki dönemlerine bir hazırlık kademesi olan derginin bu ilk devresi, 30'uncu sayıda "Allaha itaat etmeyene itaat edilmez!" meâlindeki bir Hadîs-i Şerif yüzünden, rejime itaatsizliği teşvik suçlamasiyle 1944 Mayısında Bakanlar Kurulu kararıyla kapatıldı ![]() Gün geçirilmeden Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Mimari bölümündeki hocalığından kovuldu ve ikinci askerliğine ikinci defa sevkedilerek Eğridir'e sürüldü ![]() Bu ilk devresinden sonra, 2 Kasım 1945'ten başla***** 5 Haziran 1978'e kadar günlük, haftalık ve aylık olarak çeşitli tarih ve periyotlarda tam 16 devre yayın hayatını sürdüren Büyük Doğu'yu cilt cilt eser faaliyetinin yanı sıra, 36 sene müddetle tek başına omuzladı; büyük bir fikir ve aksiyon zemini kurdu ![]() 2 Kasım 1945'de Büyük Doğu yeniden çıkmaya başlayınca, onu, birdenbire; "eski İktisat Vekili Fuat Sirmen'e neşir yoluyle hakaret, Dini tezyif, memleket dahilinde teşekkül etmiş İktisadî, hukukî, siyasî, idarî rejimleri devirmek yolunda propaganda" gibi birçok adlî takibat ve muhakemeyle yüzyüze bıraktı ![]() 1946 senesinin sonlarına doğru, 13 Aralık tarihli sayısında; kapak yaptığı mücerret bir kulak resminin altındaki "Başımızda kulak istiyoruz!" yazısı İnönü'nün kulaklarının duymuyor olması hakikatiyle birleşince Örfi İdarece tekrar kapatıldı ![]() Birkaç gün sonra Başbakan Recep Peker tarafından Ankara'ya çağırıldı ![]() ![]() ![]() O günler için bir servet demek olan deste "söz" olmaktan çıkmış, üstündeki "Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası" bandajiyle birlikte önündeki masaya bırakılmıştı ![]() Çok geçmeden; kapatılan dergide tefrika edilmeye başlamış olan "Sır" isimli piyesinden dolayı "Milleti kanlı ihtilale teşvik" suçlamasiyle mahkemeye çıkarıldı ![]() Artık büyük mücadele yolundaydı ![]() ![]() ![]() ![]() 1947 yılı içinde; bütün bunlar olup biterken ve arada bir sürü tutuksuz muhakeme, üzerine saçma taneleri halinde gelirken, "Sabır Taşı" piyesiyle "C ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine aynı yıl, Büyük Doğu'nun çıkmadığı kısa bir arada 3 sayılık mizah dergisini; "Borazan"ı çıkardı ![]() 1948'de, Temyiz Mahkemesi, hakkındaki ilk ve meşhur beraat kararını, dünya adalet tarihinde görülmemiş tertiplerle bozdu ![]() ![]() 1949 senesini; zevcesi, üç çocuğu ve kayınvalidesiyle beraber küçük bir otel odasında karşıladı ![]() ![]() Bu yılın Ramazan ayında (28 Haziran) Büyük Doğu Cemiyeti'ni kurdu ![]() Şubat 1950'de Cemiyetin bir numaralı şubesi "Kayseri Büyük Doğu Cemiyeti" açılır açılmaz Halk Partisinin duyduğu dehşet son haddine vardı ![]() ![]() 500 yıllık bir Türk ailesine mensup Necip Fazıl'ın hayatındaki, "Türklüğe Hakaret Davası"nı da içine alan bu dönem; tesirinin, o günlerde kendisine ne gözle ve nasıl bir dehşetle bakıldığının, ne tür bir muameleye ![]() ![]() ![]() Kendi ifadesiyle; "İnönü, zamanın Adalet Bakanını çağırıp şu emri vermiş "Ne yaparsanız yapın bu adamı bertaraf edin! ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ve -ben zevcemi yatağından kaldıramazlar, beni de mecburen salıverirler diye düşünürken- birdenbire hasta kadını mahkeme salonundan içeri itmek suretiyle, cihanda emsalsiz bir hak ve adalet hıyaneti tertiplediler ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından Kesitler |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından KesitlerDemokrat Parti'nin seçimleri kazanmasının arkasından çıkan Af Kanuniyle 15 Temmuz'da serbest kaldı ![]() ![]() ![]() Demokrat Parti'yi ilk kurulduğu andan itibaren bir muvazaa partisi, Adnan Menderes'i de Cumhuriyet devrinin seri malı Başbakanları arasında ilk ve yegâne ümit mevzuu olarak gördü ![]() ![]() ![]() 1949 yılının açtığı, gittikçe köpüren iftira ve lekeleme kampanyasının ve bu takip ve tarassutun bir neticesi halinde çok geçmeden basına "Kumarhane Baskını" diye akseden siyasi komplo tertiplendi (24 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1952'de, Vatan gazetesinin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman'ın Malatya'da bir suikast teşebbüsü ile yaralanması (22 Kasım) ile başlayan hâdiseler, malum basının yaygarasiyle büyütüldü, genişledi ve nihayet onu da azmettirici sıfatıyla, o ünlü savunmalarını yapacağı sanık sandalyesine çekti ![]() Bu günler, "şair - hapishâne ilişkisi"yle de başka örneklerden farklı olarak; o keskin ve gözükara fikir mizacının altındaki çok hassas ruhunu acıtan ve demir parmaklıklar arkasındaki 1 gününü 100 güne bedel kılan "dış tesirler" bakımından hayatının en ıstıraplı dönemidir ![]() 11 Aralık 1952'de, bu hadise üzerine yayınladığı, şimdi "Müdafalarım" adlı eserinde yer alan "Maskenizi Yırtıyorum" isimli ünlü broşürle, 1943'ten beri başına gelenlerin ve bütün bu olup bitenlerin geniş bir muhasebesini yaptı ![]() 12 Aralık 1952'de, yani Malatya hâdisesinden hemen sonra, daha önceki bir mahkûmiyetin infazı bahanesiyle atıldığı hapisten "taammüden katle teşvik ve azmettirmek, katle teşebbüs fiilini medih ve istihsal eylemek" isnadlariyle yargılandıktan sonra, 16 Aralık 1953'te Malatya Dâvasındaki suçsuzluğu (!) anlaşılmış olarak çıktı ![]() 1951, 1952 ve 1956'da Büyük Doğu'yu günlük gazete olarak çıkardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1957'de de 8 ay 4 gün hapis yattı ![]() Bu arada; hiçbir zaman ve mekan şartı aramaksızın sürekli yazıyor, değişik sahalarda zirve eserler vermeye devam ediyordu ![]() ![]() ![]() Büyük Doğu'ların muazzam hücum devresi 1959'da, aleyhine o kadar dâva açılmıştı ki, bu dâvaların yarısı mahkûmiyetle neticelense 101 sene hapis yatması gerekecekti ![]() Mahkûmiyet kararlarının hızla kesinleşmeye başladığı ve Başbakan'ın emriyle Niğde Cezaevinde kendisine tek kişilik konforlu (!) bir hücre hazırlandığı sırada 27 Mayıs 1960 İhtilali oldu ![]() ![]() 6 Haziran günü geceyarısı evinden alındı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 18 Aralık 1961'de tahliye edildikten sonra önünde iki yol açıldığını gördü; Ya her şeyden büsbütün el etek çekmek, yahut her şeye topyekün el uzatmak ![]() ![]() ![]() ![]() "Bir mısraı bir millete şeref vermeye yeter! ![]() ![]() ![]() ![]() Yani, yine ikinci yolu seçti ![]() ![]() 1963 İlkbaharında bir davet üzerine açılan "konferans çığırı" üzerinde evvela Salihli, İzmir; bir müddet sonra Erzurum, Van; daha sonra İzmit, Bursa ve 1964 yılının ilkbaharında da Konya, Adana, Maraş ve Tarsus'ta konferanslar verdi ![]() 1964'te Büyük Doğu'nun 11'inci devresini açtı ![]() ![]() 1965'te "b ![]() ![]() ![]() ![]() "b ![]() ![]() ![]() Büyük Doğu'ların 1965 ve 1967 devrelerinde birçok defa "Hükümetin Manevi Şahsiyetini Tahkir" suçlamasiyle takibata uğradı ![]() ![]() 27 ![]() ![]() ![]() "İdeolocya Örgüsü" isimli eseri, "Mümin/Kafir" diyalogları ve siyasi içerikli yazıları sebebiyle devamlı olarak suçlandı, sorgulandı, yargılandı ![]() 1968'de "Vahidüddin" adlı eserini Bugün gazetesinde tefrika edip ilk baskısını yaptıktan sonra takibata uğradı ve kitap toplatıldı ![]() ![]() İleride, kararın Temyiz'e bozdurulması ve daha önceki kararın aksine mahkemenin bozma ilamına uymasiyle bu dâvadan da mahkûm olacak (28 ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 1969 yılı içinde Erzincan, Antalya ve Alanya'da konferanslar verdi ![]() Çeşitli tarihlerde muhtelif gazetelerde, başmakalelerine, fıkralarına ve bazı eserlerinin tefrikasına devam etti; tam sahife Ramazan yazıları kaleme aldı ![]() 1973 seçimlerinden sonra beliren; neredeyse, 1943'lerde "Sanatına yazık etti!" diyenlere, 30 sene sonra bambaşka bir açıdan hak verdirtecek siyasi tablo ve bu tabloyla birlikte artık iyice ortaya çıkan dini manzara karşısındaki üslûbunda, derin bir ıstırap ve inkisâr saklıdır: "Bir devirdi ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından Kesitler |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Üstad Necip Fazıl'ın Hayatından KesitlerFakat bu defa ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ve o yıl Hacca gitti ![]() Aynı yıl, Fas'tan, Saraya çok yakın çevreden evine kadar gelen, ömrünün kalan kısmını bütün aile fertleriyle birlikte Fas'ta geçirmesi, yani bundan böyle Fas'ta yaşaması teklifini; gözlerini pencereden dışarıya, alakasız bir noktaya dikerek, küçük, çok küçük göz tikleri içinde sabırla dinledi ![]() ![]() Yine aynı yıl, oğlu Mehmed'e Büyük Doğu Yayınevi'ni kurdurdu ![]() ![]() 1974'de, daha önce "Örümcek Ağı/1925", "Kaldırımlar / 1928", "Ben ve Ötesi / 1932", "Sonsuzluk Kervanı / 1955", "Çile / 1962" ve "Şiirlerim / 1969" adlarıyle yayınlanan şiir kitaplarını, "mal sahibi olarak" kendisini ifadelendirmeyen küçük ve kifayetsiz davranışlar şeklinde değerlendirirken, onları "özleştirerek, süzerek, ayıkla*****, düzelterek" yeni şiirleriyle birlikte tek kitapta; "Çile"de (1974 / Bütün Şiirleri) topladı ![]() "- İşte şiir kitabım bu, hepsi bukadar; ve bu kitaba gelinceyedek başka hiçbir şiir bana, adıma ve ruhuma maledilemez!" 1975 Ağustosunda, kabri Van'ın Arvas köyünde bulunan, mürşidinin mürşidi Seyyid Fehim Hazretlerini, bir yıl sonra da, onun da mürşidi Hakkari'nin Şemdinli Kazasının Nehri mevkiindeki Seyyid Tâhâ Hazretlerini ziyaret etti ![]() 1975'de, Demokrat Parti döneminde, meydanlarda Büyük Doğu aleyhinde mitingler tertip ettirilen iki gençlik kuruluşundan biri olan Milli Türk Talebe Birliği tarafından Mücadelesinin 40 ![]() ![]() 1976'da, dergi-kitap şeklinde, 1980 yılına kadar 13 sayı sürecek "Rapor"ları, 1978'de de SON DEVRE Büyük Doğu dergisini çıkardı ![]() 26 Mayıs1980'de Türk Edebiyat Vakfı tarafından "Şairler Sultanı" ve 1982 yılında yayınlanan "Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu" isimli eseri münasebetiyle de "Yılın Fikir ve Sanat Adamı" seçildi ![]() 1981 yılının başlarında, görünen yüzüyle, "içinde 20 yıl müddetle bir protoplazma halinde yaşattığı İman ve İslâm Atlası isimli eserini kalıba dökebilmek için", bir daha çıkmamak üzere evine, hatta küçücük odasına kapandı ![]() Yeni bir Parti kurmak üzere bulunan ve ileride Devlet Başkanlığına kadar yükselecek olan Özal'ı, arzusu üzerine sık sık odasına kabul ederek fikirler not ettirdi, tavsiyelerde bulundu ![]() Ömrünün son günleri, Erenköyündeki evinde aynı "küçük oda"da, yine kesinleşip infaz safhasına gelmiş; ve hayli ilerlemiş yaşına ve adlî tıp raporlarına rağmen devrin Devlet Başkanınca (Evren) af yetkisi kullanılma***** bir tür infaz emri verilmiş 1 ![]() ![]() Ve bir gece ![]() ![]() ![]() ![]() "Demek böyle ölünürmüş! ![]() ![]() "Hayatım, başından beri muazzam birşeyi bulmanın cereyanı içinde akıyordu ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O, kim mi? Allahın Sevgilisi ![]() ![]() ![]() Sonsuzluk ikliminin batmayan güneşi ve ebedîlik sarayının paslanmaz tâcı ![]() ![]() ![]() Tek dâva O'nu bulmakta, bulduracak olanı bulmaktaydı ![]() Binbir istikamette seke seke, sağa sola büküle büküle, renkten renge bulana bulana, hiçbir şeyden habersiz ve insandaki bedava emniyet ve bedahat saadeti karşısında şaşkın, hep o BİR etrafında helezonlar çizen bir hayat ![]() ![]() ![]() Benim hayatım budur! |
![]() |
![]() |
|