|  | Ahmed İzzet Efendi |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   Ahmed İzzet EfendiAHMED İZZET EFENDİ Çal müftüsü  Millî mücâdele mücâhidlerinden  Denizli'nin Çal ilçesine bağlı Süller köyünde doğdu  1952 (H  1372) yılında vefât etti  Küçük yaştan îtibâren ilim tahsîline başladı  Önce köyünde, sonra da Denizli'de ilim tahsîline devâm etti  Bu yıllara dâir hayâtı hakkında fazla mâlumat yoktur  Onun hakkında bilinenler daha çok Anadolu'nun işgâli yıllarına âittir  14 Mayıs 1919'da İzmir'in işgâli ile memleketin acılar içine düştüğü yıllarda Ahmed İzzet Efendi Çal'da müftü olarak vazîfe yapmaktaydı  Halkın ne yapacağını şaşırdığı o karanlık günlerde pekçok defâ Çarşı Câmii şerîfinde, hükûmet önündeki meydanda dînî nutuklar söyledi  Halkı mukâvemete teşvik etti  Kendisine gelenleri ümitsizliğe kapılmadan teşkilâtlanmaya sevketti  Kaymakam Fazlı Güleç ise; "Müftü Efendi, şer'an üzerine düşen vazîfeyi yapmıştır  Bu bâbta benim de hakk-ı kelâmım vardır  Beni dinlerseniz ordularımız dağılmış, silâhı elinden alınmıştır  Askerlerimiz cepheleri bırakmıştır  Bu sebeple Müftü Efendinin söylediklerini yapmak, düşmanı gazaplandırmaktan, neticede ise onların ayakları altında perişân olmaktan başka bir işe yaramayacaktır  " diye ona karşı çıkıyordu   Bunlara karşılık Ahmed İzzet Efendi kendi ifâdesiyle sözlerini şöyle nakletmektedir: Gözlerimiz görerek, bedenimizde can varken, kendimizi ve mukaddesatımızı düşmanın yed-i habîsine, kirli eline terk ve vatana ayak basmalarına tahammül edemeyeceğimizi, behemehal müdâfaa tertibâtı almamız lâzım geldiğini, silâhsız ve vâsıtasız da olsa düşmana karşı koymaklığımızı, evvela bizleri sonra evlâd-ü iyalimizi şehîd etmeden memleketimize düşman giremeyeceğini, hattâ hepimizi şehîd etseler bile, Allahü teâlânın izni olmadan düşmanın bu topraklara ayak basmasının mümkün olamayacağını söyledim   Ancak fikir birliği tam hâsıl olmadığı için bu hareket bir müddet için netîcesiz kaldı  Ahmed İzzet Efendi kendi köyü olan Süller'e gitti  Bu sıradaki hâlini ise şöyle anlatmaktadır: Bir müddet köyümde kaldım  Burada kendi kendimi hesâba çektim  Kalbim bana; "Bu bapta sen haklısın, ısrar et, cenâb-ı Hakk'ın vâdi yerini bulacaktır  " diyordu  Ahmed İzzet Efendi bundan sonra fiilen düşmana karşı koyma hareketine katıldı  Önce Ali Kurt köyüne gitti  Burada 25-30 kişilik bir çeteye sâhib olan Dede Efe'yi düşman üzerine harekete geçmeye iknâ etti  Buradan Denizli'ye geldi  Müftü Ahmed Hulûsi Efendiyi görerek kendisine fikirlerini anlattı  Ahmed Hulûsi Efendi çok memnun olarak kendisini tebrik etti  Sonra mutasarrıf Fâik Öztırak'la görüştü  Faik Beyin; "Çâresiz vaziyetteyiz  Böyle bir durumda bir kaymakam, bir mutasarrıf ve bir vâli ne yapabilir?" sözleri üzerine fevkalâde celallenen Ahmed İzzet Efendi; "Fâik Bey! Kaymakamlık, mutasarrıflık ve vâlilik, milletle kâimdir  Millet cayır cayır yanmaya başladı  Biz buna seyirci kalamayız  Ne yapacaksanız yapınız  Ben kudretim nisbetinde bu uğurda bir vazîfe almaya geldim  " cevâbını verdi  Ahmed İzzet Efendi bundan sonra düzenli birlikler kuruluncaya kadar teşkil ettiği milis kuvvetleriyle bizzat savaşlara katıldı  Ahmed Hulûsi Efendi ve Demirci Mehmed Efe ile birlikte hareket etti  Yunanlılara ağır kayıplar verdirdi  Elinde tüfek olduğu hâlde birliklerinin en önünde çarpışmalara iştirak etti  Namaz vakitlerinde emrindekilere namazı kıldırıyor sonra yine en önde ileri atılıyordu  Bu hâli ile bölge halkının gönlünde taht kurdu  Yediden yetmişe herkesin sevgisini, saygısını kazandı  Bu savaş esnâsında Ahmed İzzet Efendinin köyü de yağma ve tahrib edilenler arasındaydı  Köyü basan işgâl birlikleri Ahmed İzzet Efendiyi aramışlar, bulamayınca evleri ve değirmenlerini ateşe vermişlerdi  İşgâlin kalkmasından sonra mahallî hükümet Ahmed İzzet Efendinin zararını on bin altın olarak tespit etti  Bu vakâyı haber aldığı zaman Ahmed İzzet Efendi şöyle demiştir: "Bu kadar serveti ve hattâ cânı fedâ etmeden dâvâyı tahakkuk ettirmek ve Allahü teâlâya tam kulluk etmiş olmak mümkün değildir  Önemli olan vatan ve milletimizin, nâmus ve mukaddesâtımızın kurtulmuş olmasıdır  " Ahmed İzzet Efendi, Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra ömrünü büyük bir tevâzu ve ferâgat hissi içinde yaşayarak geçirdi  Muhitinin ve çevresinin fakir insanlarına karşı bütün varlığını sarfederek hizmete koştu  Yardımlarıyla birçok kâbiliyetli gencin, okuyup yetişmesini sağladı  1952 yılında ebedî âleme göçtü  1) Sarıklı Mücâhidler; s  183-191 2) Millî Mücâdelede Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları; s  67,91,92,124 | 
|   | 
|  | 
|  |