|  | Kuşeyrî |  | 
|  08-02-2012 | #1 | 
| 
Prof. Dr. Sinsi
 |   KuşeyrîKUŞEYRÎ Büyük velî, fıkıh, tefsîr, hadîs ve kelâm âlimi  Künyesi Ebû Kâsım, adı Abdülkerîm babasınınki Havâzin'dir  Kuşeyrî diye meşhûr olması, Kuşeyrî bin Ka'b Sagsa'nın soyundan olmasındandır  Âilesi Arab asıllı olup, Horasan civârında yerleşmişti  Annesi de Sülemî âilesine mensûbdu  Kuşeyrî 986 (H  376) senesinde Horasan'ın Üstuvâ nâhiyesinde doğdu  Daha çocuk yaşta babası vefât etti  Kuşeyrî, akrabâsı Ebü'l-Kâsım Yemânî'den Arabca ve edebiyat okudu  Bu arada zirâat tüccarı olan dayısının vergi işlerini yoluna koymak maksadıyla, hesab öğrenmek için Nişâbûr'a gitti  Böylece hesab öğrenecek ve mâliye memuru olarak halkı aşırı vergiden kurtaracaktı  Ancak, Nişâbûr'da büyük velîlerden Ebû Ali Dekkak ile karşılaşan Kuşeyrî, hükümette vazife almaktan vazgeçerek, mânevî ilimlere yöneldi  Hocası Ebû Ali Dekkak'a tam bağlanarak, tasavvuf yolunda büyük merhaleler katetti  Hocasının emriyle Muhammed ibni Bekr-i Tûsî'den fıkıh, Ebû Bekr ibni Fûrek'den kelâm ve usûl-i fıkıh, Ebû İshâk İsferâînî'den kelâm ilmini öğrendi  Kuşeyrî anlattı: Hocam Ebû Ali Dekkak buyurdu ki: "Hocam Nasrâbâdî'nin meclisine, gusül abdesti almadan gitmezdim  " "Başlangıçta ben de hocam Ebû Ali'nin huzûruna oruçlu olmadan ve gusül abdesti almadan girmedim  Medresenin kapısına gelir, hocamın heybetinden içeri girmeden geri dönerdim  Bir defasında cesâret ederek içeri girdim  Medresenin ortasına geldiğimde, beni bir hayret dalgası kapladı  O anda bana iğne batırsalar hissedecek durumda değildim  Daha sonra hocamın meclislerinde devamlı bulunmaya başladıktan sonra, dilimle ona bir şey sormaya hâcet duymadım  Benim hâcetimi, ben söylemeden açıklıyordu  Hocamın bu kerâmetini, daha onun sohbetlerine başladığım anda fark ettim  Bütün bunlardan ve tasavvuf yolunda vuslata, nihâyete kavuştuktan sonra da, kalbimde hocama karşı hiçbir îtirâz husûle gelmemiştir ve aklımdan geçmemiştir  " Kuşeyrî, İsferâînî'nin derslerinde not tutmaz, sâdece dinlerdi  Bir gün hocası ona "Niçin yazmıyorsun? İyice öğrenmek için yazmak lâzım  " deyince, Kuşeyrî, o âna kadar hocasının anlattığı derslerin hepsini tekrâr etti  Bunun üzerine hocası; artık derse girmesine lüzum kalmadığını, bundan sonra kitapları kendisinin mütâlaa etmesini ve anlayamadığı yer olursa sormasını söyledi  Kuşeyrî, İbn-i Fûrek ve Ebû İshâk İsferâînî'nin usûllerini iyice kavradıktan sonra, meşhûr kelâm âlimlerinden Ebû Bekr el-Bâkıllânî'nin kitaplarını mütâlaa etti  Kuşeyrî'nin aklî ilimleri tahsil etmeye düşkün olması, kelâm ve akâid ilimlerini bütün incelikleriyle öğrenmesini sağladı  Bütün bu ilimleri okurken, aynı zamanda hocası Ebû Ali Dekkak'ın sohbetlerine de devâm ediyordu  Bu arada hocası Ebû Ali Dekkak'ın kızı, ilim, edeb sâhibi ve zamanın en çok ibâdet edenlerinden olan Fâtıma hâtunla evlendi  Kuşeyrî'nin Fâtıma hanımından altı erkek ve bir kız olmak üzere yedi çocuğu olmuştur  Kuşeyrî hazretleri bu arada Nişâbûr'da ders vermeye başlamış ve Hatîb el-Bağdâdî, Ebü'l-Kâsım Nasrabâdî, Ebû Ali Farmedî gibi birçok âlim yetiştirmiştir  Ebû Ali Dekkak'ın vefâtından sonra, Ebû Abdurrahmân es-Sülemî ile sohbet etmiştir  1053 (H  445) yılında mu'tezile denilen sapık fırkaya mensup vezir Amîd-ül-mülk Kündürî'nin, Ebü'l-Hasen hazretlerine dil uzatması üzerine, Ebü'l-HasenEş'arî'nin üstünlüğünü anlatan ŞikâyetüEhl-is-Sünneti bimâ Nâlehüm min-el-Mihneti adlı bir risâle yazarak, bütün İslâm memleketlerine gönderdi  Gerçeğin anlaşılmasından korkan vezir Kündürî, Kuşeyrî'yi Nişâbûr'da bir kaleye hapsetti ise de, o kendisini seven halk tarafından kurtarıldı  Fitnenin tekrar tekrar alevlenmesini istemeyen Kuşeyrî, 1056 (H  448) yılında Nişâbûr'dan ayrılarak Bağdât'a geldi  Bağdât'ta hadîs ve fıkıh okuttu  Halîfeyi de ziyâret etti ve onun husûsî sarayında sohbet etti  Sonra İmâm-ül-Haremeyn, Beyhekî gibilerin de bulunduğu binlerce âlimle birlikte hacca gitti  Bunların arasında, dört yüz kadar da kadı bulunuyordu  Bu sebeple o seneye Senet-ül-kudâd "Kâdılar senesi" denilmiştir  Kâdılardan Harem-i şerîfte bir hutbe okunması istenince, orada bulunanlar hutbeyi ancak Kuşeyrî gibi büyük bir âlim okuyabilir dediler  Bunun üzerine İmâm-ı Kuşeyrî çok beliğ, fasîh, vâz ve hikmet dolu bir hutbe okudu  Hacdan sonra Nişâbûr'a dönen Kuşeyrî, burada fazla kalmıyarak âilesi ile birlikte Tûs şehrine gitti ve Tuğrul Bey'in vefâtına kadar orada kaldı  Alp Arslan'ın sultan, Nizâm-ül-Mülk'ün vezir olmasından sonra râfızîlerin çıkardığı fitne durdu  Bunun üzerine vatanlarını terk eden âlimler ve Kuşeyrî tekrar memleketlerine döndüler  Alp Arslan ve Nizâm-ül-mülk, Kuşeyrî'ye çok hürmet ederlerdi  Hattâ İmâm-ül-Haremeyn ve Kuşeyrî gibi âlimler, sultan ve vezîrin yanına serbestçe girerler ve onlarla sohbet ederlerdi  Kuşeyrî, Nişâbûr'da vefât edinceye kadar ders verdi  1072 (H  465) senesinde 92 yaşında vefât eden Kuşeyrî, hastalığının en şiddetli ânında dahi namazlarını ayakta kıldı  Cenâzesi hocası Ebû Ali Dekkak'ın yanına defnedildi  Kuşeyrî, iyi bir hatipti  Güzel, fasîh ve beliğ bir hitâbeti vardı  Latif ve hoş sözler söyleyip, etrafındakilere tesir etmesini çok iyi bilirdi  Sohbetlerinde bulunan kâfirler, müslüman olmakla şereflenirdi  İmâm-ı Kuşeyrî hazretleri buyurdu ki: Takvâ; seni Allahü teâlâdan uzaklaştıran şeylerden sakınmaktır  Verâ; şüphe edilen şeyleri terk etmektir  Kalbi huşû' içinde bulunan kimseye şeytan yaklaşamaz  Nefse ve arzuya uymak, Allahü teâlâdan uzaklaştırır  Nefse uymamak ibâdetlerin başıdır  Her düşmanlığın kalkması ümid edilir  Yalnız kıskançlıktan sonra düşmanlık edenin düşmanlığının kalkması ümid edilmez  Herkes kendisi için bir şey seçti  Ben ise, Hak teâlânın benim için seçtiği şeyi seçiyorum  Şâyet Allahü teâlâ beni zengin kılarsa, dîninin emirlerini yapmayı terk etmem  Şâyet fakir kılarsa, harîs ve O'nun emirlerinden yüz çeviren bir kul olmam  Şarab haramdır  Çünkü aklı gideriyor ve insanı sarhoş ediyor  Gaflet, yânî Allahü teâlâyı unutmak şarabından sarhoş olanın sarhoşluğu, şarab içenin sarhoşluğundan daha zayıftır  Şarab içmenin cezâsı haddir  Gaflet şarabının cezâsı uzaklıktır  Şarab içen, sarhoşken namaz kılmaktan men olunur  Gâfil olan, namazdan mahrum olur  Sarhoş ayılmayınca had vurulmadığı gibi, gaflet sarhoşu da ölüm kamçısıyla uyanmayınca, kendine gelmeyince, nasîhat kâr etmez  Şarab bütün günahlara ve hatâlara sebeb olduğu gibi, gaflet de bütün uzaklık ve ayrılıkların sebebidir  Kur'ân-ı kerîmdeki altı şifâ âyeti bir tabağa yazılıp, su koyarak eritilir  Hasta içerse, Allahü teâlâ şifâ ihsân eder  Âyet-i kerîme ve duâ elbette şifâ verir  Fakat şartların gözetilmesi de lâzımdır  Okuyanın veya yazanın ve hastanın buna inanması lâzımdır  Hastanın zararlı gıdâlardan, şüpheli ilâçlardan perhiz etmesi, soğuktan sakınması, lüzumlu şeyleri yapması, haramdan, zulümden sakınması lâzımdır  Kuşeyrî, sûfiyye-i aliyyenin büyüklüğüne, sûfilerin hâl tercümelerine, tasavvufun mâhiyetine, zühd ve takvânın izâhına dâir yazmış olduğu Risâle-i Kuşeyriyye adlı eseriyle meşhûr olmuştur  Bu eser her tarafta yayılmış, âlim ve mutasavvıflar tarafından medhedilmiştir  Fransızcaya ve diğer batı dillerine tercümesi yapılmıştır  İmâm-ı Kuşeyrî, Risâle'den başka, çoğu tasavvufa, tefsîr ve hadîse dâir birçok eser yazmıştır  Bunlardan bâzıları şunlardır: 1) Letâif-ül-İşâret, 2) El-Mi'râc, 3) Şikâyetü Ehl-is-Sünne bimâ Nâlehüm min-el-Mihneti, 4) El-Vasıyye, 5) Et-Teysîr fî İlm-it-Tefsîr, 6) Tertîb-üs-Sülûk fî Tarîkıllah, 7) El-Luma' fî Akâid-i Ehl-i Sünne, 8) El-Akîdet-ül-Kuşeyriyye, 9) En-Nahv-ul-Müevvel, 10) Et-Tabhîr fî İlm-it-Tezkîr, 11) Er-Risâle fit-Tevbe ve Ahkâmihâ, 12) Risâletün fî Beyân-is-Sülûk, 13) Uyûn-ül-Ecvibe fî Fünûn-il-Es'ile, 14) Mensûr-ül-Hitâb fî Meşhûr-il-Ebvâb, 15) Kitâbu Âdâb-is-Sûfiyye, 16) Nahv-ül-Kulûb, 17) Fasl-ül-Hitâb fî Fadl-in-Nutk-ül-Mustetâb, 18) El-Müntehâ fî Nükte-i üli'n-Nüha, 19) El-Erbaûne Hadîsen, 20) Kitâb-ül-Cevâhir, 21) Kitâb-ül-Münâcaat, 22) Ahkâm-üs-Semâ, 23) Et-Temyîz fî İlm-it-Tezkîr, 24) El-Kasîdet-üs-Sûfiyye, 25) Et-Tevhîd-ün-Nebevî, 26) El-Makâmât-üs-Selâse, 27) İstifâdât-ül-Murâdât  1) Risâle-i Kuşeyrî Mukaddimesi; s  1 2) Tabakât-üş-Şâfiîyye; c  5, s  153 3) Vefeyât-ül-A'yân; c  3, s  305 4) Târih-i Bağdâd; c  1, s  83 5) Nefehât-ül-Üns; s  313 6) Tabakât-ül-Evliyâ; s  257 7) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49  Baskı) s  1104 8) Rehber Ansiklopedisi; c  10, s  347 9) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c  5, s  228-241 | 
|   | 
|  | 
|  |