Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dakîkülÎd, ibni, takıyyüddîn

Takıyyüddîn İbni Dakîk-Ül-Îd

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Takıyyüddîn İbni Dakîk-Ül-Îd




TAKIYYÜDDÎN İBNİ DAKÎK-ÜL-ÎD

Meşhûr velî, hadîs, usûl, nahiv, edebiyât ve Şâfiî fıkıh âlimi Şâir ve hatîb İsmi, Muhammed, babasınınki Ali'dir Ebü'l-Feth künyesini almış, Kuşeyrî nisbet edilip, Takıyyüddîn lakabı verilmiştir İbn-i Dakîk-ul-Îd nâmıyla meşhûrdur 1228 (H625) senesinde Kızıldeniz'le Hicâz arasında bulunan Yenba şehrinde doğdu 1302 (H702) senesinde Kâhire'de vefât etti

Takıyyüddîn ibni Dakîk-ül-Îd doğunca, babası onu Mekke-i mükerremeye götürdü Kucağına alıp birlikte Kâ'be-i muazzamayı tavâf eyledi Daha sonra Allahü teâlâya münâcaatta bulunup, çocuğunun "Âlim ve ilmiyle âmil" olması için yalvardı Duâsının kabûl olduğu kalbine ilhâm olundu Memleketine dönüp, evlâdını en iyi şekilde yetiştirmek için gayret etti Küçük yaştan îtibâren ona Kur'ân-ı kerîm öğretti Arabçayı en iyi konuşan kabîleler arasına götürdü Oğluna, dînin temel bilgilerini, hadîs ve Mâlikî mezhebi fıkıh ilmini öğretti Kur'ân-ı kerîm kırâatinde çok ilerleyen İbn-i Dakîk-ül-Îd, hadîs-i şerîf öğrenmek için Dımeşk, İskenderiyye ve daha başka yerlere gitti Başta babasından olmak üzere birçok âlimin ilminden istifâde etti

Mâlikî ve Şafiî mezhebi fıkıh bilgilerinde ve usûl bilgilerinde söz sâhibi oldu Târih, Arabî bilgiler ve aklî ilimlerde çok ileriydi Zamânındaki âlimlerden bâzıları onun müctehidlik makâmına yükseldiğini söylediler

İmâm-ı Sübkî, İbn-i Dakîk-ül-Îd'in her asırda gönderilen ve dîne karışan bid'atleri ayıklayan müceddidlerden olduğunu söyledi O, hiç şüphe ve tereddütsüz doğru yolun yolcusuydu Her yönüyle üstün vasıflara, maddî mânevî güzelliklere sâhipti Dînî meseleleri hâlletmekte, suâllere uygun cevap bulmakta çok mâhirdi Bir meselenin içinden çıkamayana hemen yardım eder, sıkıntılarını giderirdi Ortaya sürdüğü delîlleri, söylediği sözleri herkes tarafından hayret ve takdirle karşılanırdıÇok az konuşurdu Söylediklerini açık söyler, herkesin anlamasını isterdi Kimse ile, hiçbir şekilde münâkaşa yapmaz, anlaşmazlık ve tereddütleri herkesi tatmin edecek bir şekilde hâllederdi Meşgâlesi çok olmasına rağmen hiçbir şekilde ilimden uzak kalmazdı Hiçbir işi onu ilimden alıkoyamazdı Gece ve gündüz ilim ve tefekkürle meşgûl olmayı, zikretmeyi, kendisine aslî vazife kabûl etmişti

Allahü teâlâya ulaştıran en sağlam yol olduğundan takvâya, yâni haram ve şüphelilerden sakınmada çok titizdi Zamânının âlimlerinden hiçbirinin tâkat getiremeyecekleri araştırma ve inceleme işini üstlendi Elde ettiği mevki ve makamlarla oyalanmayı bırakarak ve çekişmelerden uzak kalarak, din ve ilim yolunda oldu İlmi ve onunla amel etmeyi kendisine en üstün görev bildi Bundan dolayıdır ki, yüz sene sonra, bir büyük zât onun hakkında şöyle buyurmuştur: "İnsanlar arasında onun gibisini görmedim İlim, din ve nezâket sâhibi idi Bundan dolayı da, kadri, makâm ve ünü büyük oldu Hakîkaten kim ilim ağacı ekerse, şeref meyvesi toplar İşte bu zât, herkesin kabûl ettiği fazîletlerin hepsini kendisinde topladı"

Kâdılığı esnâsında verdiği kararlarla çok iyi bir örnek olmuştu Bu hayırlı işlerinden bir tânesi şöyle idi: O zamanda hâkimler, mahkemeye üzerlerine bir şal alarak çıkarlardı Kâdı Takıyyüddîn, üzerine yünden yapılmış bir kumaş alarak çıktı Bu hâl, ondan sonra kâdılar tarafından devâm ettirildi Zamânının idârecilerine mektup yazarak, onlara nasîhat eder kötülüklerden sakındırır, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymalarını tavsiye ederdi İhmîm şehri kâdısı Muhlis Behnisî'ye yazdığı mektubu meşhûrdur Hakkı ve hakîkati her yerde kabûl ederdi İnsâf sâhibi bir kimse olup, muhâtabının kendisine üstünlüğünü hiç çekinmeden söyler, onu takdîr ederdi Devlet adamlarına da ziyâretlerde bulunur, onlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirirdi Bir gün Mısır sultânını ziyârete gitti Mısır Sultânı Lâcin, kendisini makâmında bekliyordu Şeyh hazretlerinin yavaş yavaş yürümesi üzerine, görevliler, sultânın beklemekte olduğunu, acele etmesini söylediler O da; "Hızlı yürümek borcum mu?" dedi ve sultânın yanına varınca, doğruca sultanın oturduğu tahta oturdu Hâlbuki o tahta sultandan başkası oturamazdı Sonra kalkıp oradan indi Üstünü sildi ve ellerini yıkadı Sultan ellerini öptü Şeyh hazretleri, bunun üzerine sultana buyurdu ki: "Bu hareketinin, âlimlere karşı olan tevâzûunun bereketini görürsün" buyurup, Sultâna hayır duâda bulundu

İbn-i Dakîk-ül-Îd, geceleri uyumazdı Bâzan sabahlara kadar aynı âyetleri okuyarak, Allahü teâlânın büyüklüğünü tefekkür ederdi Hattâ bir gün Mü'minûn sûresini okurken, bu sûrenin 101'inci âyetini güneş doğuncaya kadar dilinden düşürmemişti İbn-ül-Kettânî anlatır: "Bir gün huzûruna çıkmıştım Bana cildli bir kitap verdi ve; "Geçtiğimiz gece mütâlaası ile meşgûl olduğum kitaptır" buyurdu"

Kitaplarında zikrettiği garib olaylar, değişik yorumlar ve nakiller, başka kitaplarda bulunmaz Araştırma ve incelemesi yüksek ve genişti Bu konuda kendisine denk hiçbir araştırıcı yoktu Bunu, kendisini sevmeyenler, kusûr bulanlar da kabûl etmiştir

Burhâneddîn el-Mısrî anlatır: "Kûs şehrinde uzun zaman ikâmet ettim Bir vakfın mütevellîsi idim Takıyyüddîn'in kardeşi Şemseddîn, bunu elimden alıp bir başkasına verdi Bu olay benim bir hayli ağırıma gitti Şeyh Takıyyüddîn hakkında bir hiciv yazdım Bir defâsında arkasında gidiyordum, birden bana döndü ve; "Ey fakîh! Bana gelen haberlere göre, beni hicvetmişsin" dedi Bunun üzerine bir müddet sustum O devâm ederek; "Hicvini oku!" dedi ve ısrâr etti Ben de; "Yazıklar olsun, zühd senden tamâmen gitmiş Anladım ki, sen göründüğün gibi değilsin Dünyâya yöneldin, dünyâ adamları ile oturup kalkıyorsun Eğer bunda cebr olsaydı, o zaman mâzur olurdun" dedim Bu hicvi dinledikten sonra bir müddet sustu Sonra; "Seni böyle söylemeye teşvik eden nedir?" dedi Ben de; "Ben fakir bir adamım Bir vakfın işlerini yürütüyordum Bunu benden falan kişi aldı" dedim "Bu durumu bilmiyordum Sen yine eski işindesin" dedi Ben de eski işime yine bir müddet devâm ettim Bu esnâda hacca gitmeyi arzu ettim İzin istemek için yanına gittim Arkasında durdum Bana dönerek; "Başka hicivlerin var mı?" buyurdu Ben de; "Yok, yalnız hacca gitmek istiyorum Müsâadenizi almak için geldim" dedim "Selâmetle git Sana kızgın değiliz" buyurdu

Çok cömert bir zat idi Değişik vakitlerde, çeşit çeşit mal ve parayı sadaka verirdi

Hadîs öğrettiği talebelerinden Muhammed bin Havâsibî anlatır: "Hocam bana her zaman bir şeyler verirdi Bir gün hiçbir şeyim kalmamıştı Bunun üzerine bir kağıda; "Hizmetçiniz Muhammed el-Kûsî çok ihtiyaç içinde kalmıştır" diye yazdım Kendisine gönderdim O da benim için bir şey yazdı Sonra ikinci günü ben tekrar; "Hizmetçiniz İbn-ül-Havâsibî" diye yazdım O da benim için bir şey yazdı Sonra üçüncü gün oldu, ben tekrar; "Hizmetçiniz Muhammed" diye yazdım Bunun üzerine beni çağırıp; "İbn-ül-Havâsibî kimdir?" dedi "Bendenizim" diye cevap verdim O, tekrar; "Kûsî kimdir?" diye sordu Ben de yine; "Bendenizim" dedim Bunun üzerine; "Farklı isim kullanmak sûretiyle beni kandırmış oluyorsun?" buyurdu Ben de; "Zarûret durumu efendim" dedim Bu cevâbıma tebessüm etti ve yine bir şeyler verdi Sonra; "Benden bir şey istemenin usûlü şudur: İstemek, dînimizin müsâadesi dâhilinde olursa; ben cimri olamam" buyurdu"

Büyüklerin hâlini anlamayan bir kimse, Takıyyüddîn ibni Dakîk-ül-Îd'e karşı edepsizlik yaptı Uygun olmayan sözler söyledi Takıyyüddîn onun fazla yaşamayıp, üç gün sonra vefât edeceğini söyledi ve yanındakileri teskîn etti Dediği gibi, o edepsiz kimse, üç gün sonra vefât etti

İbn-i Dakîk-ül-Îd'in kardeşine eziyet edildi Takıyyüddîn, bu hâdiseyi duyunca çok üzüldü Gâibden bir ses, o kötülüğü yapan kimsenin helâk olacağını söyledi Çok geçmeden o kimse vefât etti

Bir kimse, Takıyyüddîn'den para istemeye gelmişti Takıyyüddîn kendisinde para kalmadığını, bittiğini söyleyince, o şahıs; "Sen insan kayırıyorsun Eğer senin şehrinden, Kûs halkından olsaydım, bana istediğim parayı verirdin" dedi Takıyyüddîn, onun sözüne çok üzüldü Biraz sonra o şahsın katırı, tekmesiyle sâhibinin ölümüne sebep oldu

Gece sabahlara kadar ibâdet etmek, Kur'ân-ı kerîm okumak ve kitap mütâlaa etmekle meşgûl olan İbn-i Dakîk-ül-Îd, gecede bir veya iki cild kitabı mütâlaa ederdi Ömrü boyunca birçok kitap yazdı İslâm âleminde meşhûr olmuş kitaplara, pek faydalı şerhler ve ilâveler yaptı Şiir ve nesrin her dalında eser yazdı Eserlerinden bâzıları şunlardır: İhkâm-ül-Ahkâm, El-İlmâm bi-Ehâdîs-il-Ahkâm, El-İmâm fî Şerh-il-İlmâm, El-İktirâh fî Beyân-il-Istılâh, Tuhfet-ül-Lebîb fî Şerh-ıt-Takrîb, Şerh-ül-Erba'în Hadîsen lin-Nevevî, Şerh-i Mukaddimât-il-Matrizî, Şerh-i Muhtasar li-İbn-i Hâcib Akâide dâir bir kitabı ve daha birçok kitap ve hutbeleri vardır Bilhassa hadîs-i şerîflerle ilgili tamamlanmamış yirmi cildlik bir eser olan İlmâm bi-Ehâdîs-il-Ahkâm adlı kitabı, İslâm âleminde çok takdir toplamıştır

1) Tabakât-üş-Şâfiiyye; (Sübkî); c9, s209
2) Tabakât-üş-Şâfiiyye (Esnevî); c2, s227
3) Ed-Dürer-ül-Kâmine; c4, s91
4) Fevât-ül-Vefeyât; c3, s442
5) Tezkiret-ül-Huffâz; c4, s1481
6) Miftâh-üs-Se'âde; c2, s219
7) Hüsn-ül-Muhâdara; c4, s317
8) Ed-Dîbâc-ül-Müzehheb; s324
9) Mu'cem-ül-Müellifîn; c11, s80
10) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c1, s136
11) İhkâm-ül-Ahkâm Şerhi Umdet-ül-Ahkâm, Kâhire 1953
12) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (51 Baskı) s578
13) Fâideli Bilgiler; s145
14) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c10, s170

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.