08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ebu Abdullah Muhammed Bin Hafif
Ebu Abdullah Muhammed bin Hafif hazretleri 889 (H 276) senesinde Şîrâz’da doğdu 981 (H 371)’de aynı yerde vefât etti Babası sultan idi Çağındaki “Şeyhlerin Şeyhi” olup âlemde bir tane idi O asırda tasavvuf yolunu tutanlar hep ona başvururlardı Büyük bir ifade gücüne sahipti En derin hakikatlere dair kırk günde bir eser telif ederdi  
BİR REKATTE ON BİN İHLAS! 
Bu mübarek zatın, zahiri ilimler üzerine birçok nefis eseri vardı, hepsi de meşhur ve makbuldü Yapmış olduğu mücahedeler, beşer takatine sığmayacak derecede idi Hakikatler ve sırlar hakkında sahip olduğu (tesirli ve nafiz) nazar, çağından olan hiçbir kimsede mevcud değildi Ondan sonra Faris’te sıhhatli bir şekilde ona mensub olan bir halef kalmamıştı 
İbni Hafif hazretleri, bir rekat namazda on bin ihlas okur ve birçok defa sabahtan akşama kadar bin rekat namaz kılardı Yirmi sene âbâ giyinmişti Her sene kırk çile çıkarırdı Vefat ettiği sene kırk defa çileye girmiş ve bunların sonuncusunda vefat etmişti Âbâsını sırtından çıkarmamıştı
Onun gıdası iftar vakti, sadece yedi üzüm tanesinden ibaretti Bedenen, ruhen hafif ve hassastı Ona, bunun için “ibni Hafif” demişlerdi 
Bir gece hizmetçisi ona sekiz tane kuru üzüm vermiş, o da farkına varmadan bunların hepsini yemişti Her zamanki gibi taatinden (ruhani bir) zevk alamayınca hizmetçisini çağırıp ondan durumu soruşturdu Hizmetçi:
-Bu akşam sekiz kuru üzüm getirmiştim, deyince, ona;
-Artık sen bundan sonra benim dostum değilsin Eğer dostum olsaydın sekiz tane değil, yedi kuru üzüm getirirdin, dedi Bundan sonra şeyh ona hizmetten el çektirdi ve bu iş için başka bir hizmetçi tayin etti
“DUR, EY GAFİL! ”
Ebu Abdullah Muhammed bin Hafif, vefatına yakın hizmetçisine şöyle vasiyet eder:
“-Ben yaşarken asi bir kul idim O nedenle vefat edince boynuma bir zincir vur, ayağımı da zincirle bağla ve beni o şekilde kıbleye çevir Belki bu halimle Rabbimin Rahmetine kabul edilirim! ”
Bunları söyledikten sonra ruhunu teslim etti Vefatından sonra hizmetçi vasiyeti yerine getirmeye teşebbüs eder Fakat gizliden gelen bir ses, daha ilk saniyelerde hizmetçiyi durdurur
“Dur, ey gafil! Bizim üstün kıldığımızı sen aşağılamaya mı kalkıyorsun! Sakın böyle bir şey yapma!”
|
|
|