Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Biyografiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anh, hazreti, radıyallahü, teâlâ, ömer

Hazret-İ Ömer (Radıyallahü Teâlâ Anh),

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hazret-İ Ömer (Radıyallahü Teâlâ Anh),




Hazret-i Ömer (radıyallahü teâlâ anh),


Peygamber efendimizin ikinci halifesi ve kayınpederidir Hafsa validemiz onun kızıdır Hayatta iken Cennet ile müjdelenmiş on kişiden ikincisi olup, Hazret-i Ebu Bekir’den sonra Eshab-ı kiramın en büyüğüdür Çok âdil, abid, çok merhametli, aşağı gönüllü bir zat idi “BUNUN ASLI NEDİR Kİ?”

Menakıb-i Cihar-yar-i Güzin kitabında geçen bir kıssa şöyledir:

Hazret-i Molla Abdürrahmân Câmî’nin “kuddîse sirruh” (Şevâhid-ün Nübüvve) adlı kitâbından tercüme olunmuştur:

Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” halîfe iken, Eshâb-ı Güzîn “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în” hazretlerinden birisini serdâr (komutan) tayin edip, İslâm askeri ile gazâya göndermişti Askerler gittikten sonra, bir gün hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” oturduğu yerde, üç kerre sesli olarak “lebbeyk” dedi Hiçbir kimse bunun sırrına vâkıf olmayıp, sormaya da kimse cesâret edemedi Zîrâ Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” çok fazla şanlı idi Kimse teklîfsiz huzûrlarında söz söyleyemezdi Bu hâlin olduğu günün târîhini yazdılar “Görelim bunun aslı nedir”, dediler

Bir zamân sonra o serdâr ve askerleri, nice fetihler yapıp, sâlimen ve ganîmetler ile geri geldiler Serdâr, Hazret-i Ömer’e “radıyallahü teâlâ anh” sefer ahvâlini bir bir anlattı Hazret-i Ömer buyurdu ki:

“Ya o yiğidin hâli ne oldu” dedi O da, dedi ki:

“Allahü teâlâ hazretlerine ma’lûmdur, yâ Ömer! Kasd ile olmadı Soyunup, suya girdi Meğer o su gâyet soğuk olup, tâkat getiremeyip, üç kerre; ‘yâ Ömer diye’ bağırdı ve rûhunu teslîm etti


“EVLADINA DİYETİNİ ÖDE!”

Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki:

“Benden sonra âdet olmayacağını bilsem, seni katlederdim Ammâ var git, o yiğidin evlâdına akça borcunu ver, yanî diyetini öde!”

Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” bu derece âdil idi Askerin ahvâline çok fazla alâka gösterirdi Hattâ o yiğidin vefât ettiği yer bir aylık yol idi Bu uzaklıkdaki yoldan çağırdığı gibi, Medîne-i münevverede, izzet ve saâdet ile oturduğu yerde, o yiğidin bağırmasını işitip, üç kerre “lebbeyk” demesinin sebebi bu idi





Alıntı Yaparak Cevapla

Hazret-İ Ömer (Radıyallahü Teâlâ Anh),

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hazret-İ Ömer (Radıyallahü Teâlâ Anh),




Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), oğlu Abdullah (radıyallahü anh) kumandasında bazı Acem (İran) kalelerini fethetmek üzere 4000 kişilik bir atlı ordu göndermişti Abdullah ibn-i Ömer (radıyallahü anh) şöyle anlatıyor: “KALENİN DIŞINI BİZE, İÇİNİ O’NA!”
Acem diyarında bir kaleyi zorlukla kuşattık Kaleye silahlarımız ulaşmıyordu Kalenin komutanı çok güzel bir kadındı Bu kadın bulunduğu yerden bir gün cengi seyrederken, Arap gençlerinden yakışıklı bir genç gördü ve o âşık oldu Kraliçe o delikanlıya hemen bir elçi gönderdi Elçi o gence dedi ki:
-Kraliçe soruyor Sen benim, ben de senin olabilmem için sana bir yol bulabilir miyim?
O delikanlı elçiyle şöyle haber yolladı:
-Evet! Bunun için iki şart var, kalenin dışını bize teslim edeceksiniz, içini de O’na!
Kraliçe elçiyi tekrar gönderdi Elçi;
-Kalenin dışının teslimini anladık Fakat içinin teslimini anlayamadık, diye sordurdu O, delikanlı cevaben;
-Kalbini Allahü teâlâya teslim edip O’nun vahdaniyyetini tasdik edeceksin, dedi
Haber, Kraliçe’ye ulaşınca son derece heyecanlandı ve etkilendi Derhal bir topluluk göndererek delikanlıya bildirdi ki;
-Askerlerini kaleye yerleştir Ben sana kapıları açtım
Askerler kaleye girdi O genç, Kraliçenin huzuruna çıktı ve İslam’a davet etti Bunun üzerine Kraliçe dedi ki:
-Sen de takdir edersin ki ben yüksek himmet sahibi bir Kraliçeyim Senin askerlerinin içinde senden yüksek, daha rütbeli kimse var mıdır? Onun önünde Müslüman olmak istiyorum, dedi

RESULULLAHIN HUZURUNDA
Kraliçeyi önce Abdullah İbni Ömer’in, sonra Emir’el Mü’minin Ömer İbni Hattab’ın huzuruna götürdüler Kraliçe, Hazret-i Ömer’e:
-Ey mü’minlerin Emiri! Burada senden daha büyük biri var mıdır? dedi Hazret-i Ömer de:
-Evet! Allah’ın Resulü Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) vardır, dedi Ve Ravda-i Mutahharayı işaret ederek “Kabri Şerifi burasıdır” deyince Kraliçe, Resulullah Efendimizin manevi huzurunda Kelime-i şehadeti getirerek Müslüman oldu ve sonra gözyaşları içerisinde:
“Zulmetten çıkıp nûra girdim İmanımı isyanların kirletmesinden korkuyorum Seni bize Hak Peygamber olarak gönderen Rabbinden iste de, bir daha O’na asi olmadan tertemiz bir şekilde benim ruhumu kabzetsin” diye dua etti ve hemen oracıkta vefat etti



Alıntı Yaparak Cevapla

Hazret-İ Ömer (Radıyallahü Teâlâ Anh),

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Hazret-İ Ömer (Radıyallahü Teâlâ Anh),





Çocuklarımı halifenin kapısına bırakacağım

Hazret-i Ömer (radıyallahü anh) halifeliği zamanında yoksul aileleri ve yaşlı kadınları dolaşır, ihtiyaçlarını gizlice görürdü Kendisi ise sade bir hayat yaşar ve zaruri ihtiyaçları dışında hazineden para almazdı Kuru arpa ekmeği yer, kalın kumaşlardan elbise giyerdi “AÇ VE SUSUZ KALDIK!
Hazret-i Ömer, birkaç bin askeri harbe göndermişti Harbe gidenlerin evlerine adam gönderip, hallerini sorması ve geceleri kendisinin şehri gezmesi âdeti idi Bir gece şehri dolaşıyordu Bir evin önünden geçerken, ağlayan bir kadın sesi duydu Kulak verdi “Halife kocamı harbe gönderdi, biz burada aç ve susuz kaldık Çocuklarımı götürüp halifenin kapısına bırakacağım” diyordu Hazreti Ömer dayanamadı Gidip bir miktar yağ ve bir çuval unu sırtına alıp, kadının evine getirdi Ateş yakıp yemek pişirdi Çocukları kaldırıp yedirdi Sonra kadından özür diledi Şimdiye kadar sizin halinizi bilmiyordum İhtiyacınız olursa, hemen bize bildirin diyerek ayrıldı
Abdurrahmân bin Avf “radıyallahü teâlâ anh” anlatır:
“Hazreti Ömer’le her gece şehri dolaşırdık Bir yere varınca bana derdi ki; ‘Sen burada dur!’ Ben de muhâlefete kâdir olamayıp, dururdum Bir eve gider ve bir müddet sonra dönerdi Suâl etmeye de cür’et edemezdim
Vefâtlarından sonra bir gece o mahalledeki o eve gittim İçeride kötürüm bir ihtiyâr kadın vardı Kendi kendine ‘Acabâ ne oldu ki, Ömer bu gece gelmedi?’ diyordu Ben, ‘Ey hâtun! Ömer dünyâdan göçtü’ dedim Kadıncağız bunu işitince, bir âh çekip, bayıldı Sonra kendine geldi ve dedi ki: ‘Ey Allahım! Bana yardımda bulunan Ömer’i affet!’

“BEN ÖMERSİZ ÖMÜR İSTEMEM”
Ona ‘Ömer sana ne yardımında bulunurdu?’ diye sordum ‘Gündüz vakti üzerimi kirletirdim Onu dışarı atardı Kirlenmiş elbisemi yıkardı Beni temizlerdi Bana yiyecek getirirdi’ dedi ‘Ey hâtun! Ben de Ömer’in canciğer arkadaşıyım Eğer o gitti ise ben varım Onun yaptığı işleri yapayım’ dedim ‘Ömer’in yerini kim tutabilir? Eğer Ömer’in arkadaşı isen, bana duâ eyle, yardım et!’ dedi ve şöyle dua etti: ‘Yâ ilâhel âlemîn! Ben bu hastalığı Ömer’in yardımı ile çekerdim O gittiğine göre benim rûhumu kabzeyle Ben Ömersiz ömür istemem’ Böyle dedi, o saat duâsı makbûl olup, dünyâdan göç etti Ben ağladım Techîz ve tekfînini yapıp, defneyledik


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.