Prof. Dr. Sinsi
|
İmansiz Amel Olur Mu?
(Râmûzu'l-Ehâdîs, Hadîs No: 2260) “İmanla amel her asırda birbirine yakın iki arkadaştır ” Allah biri olmadan diğerini kabul etmez ” İmansız amel, amelsiz iman makbul değildir
Ashab-ı Kehf hiç bir amel yapmadan yalnız imanla, bir de uyuyarak Takyanus'tan kaçıp, mağarada yatmayla Evliyalığın zirvesine çıktılar Ama yaptıkları amel; çok kısa, öz ve hiç bir kimsenin yapamayacağı bir ameldir
Bu da Allah'u Teâlâ'nın çok hoşuna gitti Bir anda kendileri de, köpekleri de cennetlik oldular Allah için, Allah korkusundan, Allah sevgisinden, evini, malını, mülkünü, çoluk-çocuğunu, vezirliğini (şimdiki deyimle bakanlığı) ve her şeyini terk edip, ölümü tercih ettiler Bir daha evi ve memleketine dönmemek üzere ayrılıp bir mağarada yattılar
Bu ayrılış ve gidişi Allah rızası için oldu Şimdi bunun gibi yapılmasına imkân yoktur! Yunus (Aleyhis-selâm)'un kavminin kralı; insan, hayvan ne varsa her mahluku yavrusundan ayırıp; birleştirmemek, yanına getirmemek şartıyla hepsini bağırttı Kralları: “Ben bilsem, sana Yunus'un ettiği dua gibi dua edeceğim Yunus'u bulduğum an, iman edeceğim
Bu bağırmamızı Yunus'un ettiği dua gibi kabul eyle” dedi Allah'u Teâlâ bunu dua kabul etti ve çok hoşuna gitti Hiç bir amel yapmadıkları halde duaları kabul oldu Kâfirken müslüman oldular Ömürleri bitmiş iken uzadı
Bu da hiç kimsenin yapmayacağı, yapamayacağı en zor, kısa öz ve en büyük bir ameldir Abdest, namaz, oruç, hacc vesairelerden maksad: 1- Allah'u Teâlâ'nın korkusundan, sevgisinden, herşeyinden geçebilmek 2- Cezbe hâli; bir kimseye gelirse, kendi kendini, olduğu yeri, herkesi, ne yaptığını, ne kadar zamanın geçtiğinin farkında olmaz Bu da yine aşırı derecede Allah'u Teâlâ'nın korkusu ve Allah sevgisinden olur Allah'u Teâlâ kula vereceği dereceyi, çalışa-çalışa, olgunlaşa-olgunlaşa 60 senede verir
Yine daha evvel çalışıp, olgunlaşırsa 40 sene de verir Çalışıp daha evvel olgunlaşırsa 20 senede, 10 senede, 5 senede, 1 senede, 1 saatte, 1 anda da verir Yunus (Aleyhis-selâm)'un kavmi ve Ashab-ı Kehf'in yaptıkları gibi olursa verir Onlarında o yaptıkları en büyük ibadettir
Bir Şeyh'in yanına bir mürid gelir Şeyh, tarlada müridlerine mercimek yolduruyor Gelen müridi, sofraya çağırmayı unuturlar Mürid'in karnıda aç En son artan yemeği köpeğe yal olarak dökerler Mürid kendi kendine “senin layığın bu köpekle yal yemektir” diye düşünür
Köpekle beraber yal yer Şeyh bunu görür, içi yanar “Yaktın beni Köse!” der O anda altmış yıllık müridleri geçip, irşâd ve çok büyük bir zat (halife) olur Yaptığı kısa, öz, fakat nefise çok ağır gelen; kibri, gururu kırıcı bir iştir Mürid; Allah'u Teâlâ'nın ve Şeyh'in bir anda gözüne girer Onun için şeyh'in yaptığı duayı Allah'u Teâlâ red etmez
Duası kabul olur
Bir Şeyhin yanına bir Osmanlı Paşası gelir
- Ben, mürid olacağım der
Şeyh: - Sen Paşasın Kibrini, gururunu kıramazsın der
Paşa: - Kırarım, der
Şeyh: - Öyle ise ağzına bir ciğer al, çarşının içinde dört elli yürü “Ne yapıyorsun Paşa diyene, köpek gibi hırrr-hırrr de”, der
Paşa kenar semte kimsenin görmediği bir mahalleye gider Ağzına ciğeri alır Dört elli yürür Bir kaç seferde “hırrr-hırrr” der, gelir
- Yaptım, der
Şeyh: - Yapamadın! Kenar mahalleye gittin? Kimse seni görmedi, der
Paşa: - Bu sefer ne olursa olsun yapacağım! der
Şeyh: - Olmaz! Onun vakti geçti der
Paşa: - Hiç mi imkânı yok?
Şeyh: - Bu sefer hükümet binasının içinde ciğeri ağzına al, dört elli yürü, her gördüğüne “hırrr-hırrr” de, der Paşa bu sefer aynısını yapar, gelir Ve o gün irşâd olur 60 senede kazanacağını o anda kazanır Bu gibileri göz önüne alıp “bunlar ibadet yapmadı Bizde ibadetsiz yetişiriz” demek olmaz!
Onlar kısa, öz hiç kimsenin yapmaya cesaret edemediği, kibri, gururu en fazla kıran, nefse en fazla ağır gelen; Allah'u Teâlâ'ya da en fazla hoş gelen fiili (sözü, işi, hareketi) yapıp bir anda bütün makamları geçtiler Günahları da sevaba çevrildi (Sûre-i Furkan, Âyet 70 ) Allah'u Teâlâ'nın verdiği yeniden temiz-güzel bir hayata kavuştular (Sûre-i Nahl, Âyet 97 ) Tasavvuf kitaplarında bu gibi şeyler gayet çoktur Ben sadece bir kaçını misal gösterdim…
Zikrullah'a çok devam etmekle şeytan şöyle olur
Örneğin: Bir köpeği bir yere kıstırır, ağzının üstüne değnekle vurursun Köpek korkar, susar, zikrullaha devam ettiği müddetçe aynı bunun gibidir Şart şu ki: Şeriata muhalif bir hareket, bir iş yapmadıkça şeytan ebedi kendisine musallat olamaz Şeriata muhalif bir iş, hâl, hareket olursa şeytan anında müdahele eder Bu dediklerime devam ederse şeytan yine kendisine müdahele edemez
Ancak şeriata muhalif iş yaparsa şeytanın müdahelesi kesilmez, gitmez Şeytan insanı hem Allah yolundan geri koyar, hem de en büyük düşmanlığına devam eder İnsanı yukarda yazdığımız gibi çalışmaya mecbur eder Bir nevi Allah'u Teâlâ'ya yalvarmamızı, istememizi, Allah'u Teâlâ'nın bizi affetmesini şeytan istemeyerek bize yaptırmış olur
Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem): - Kâfire dua edilse, Ebû Cehil'e dua ederdim buyurdu - Niçin Ya Resûlullah! dediler - O, beni küçük düşürmek, devamlı yalanlamak istedi Allah'u Teâlâ beni mahçup etmemek için bana mucizeler verdi Benim karşımda diğer kâfirler yıldılar, usandılar, geri çekildiler Ebû Cehil yılmadı, devamlı beni yalanlamak istedi Halkla, beni yüz yüze getirdi
Allahu Teâlâ, beni mahçup etmedi Benden yeni yeni mucizeler zuhur etti Benden her mucize zuhur etmesinde bir çok kimseler müslüman oldu Eğer Ebû Cehil'de diğer kâfirler gibi yılsaydı, usansaydı benden bu kadar mucize zuhur etmezdi Her mucizede bir çok kâfirin müslüman olmasına ve Ashabın çoğalmasına Ebu Cehil istemeyerek sebeb oldu
Niyeti kötüydü, yaptığı bizim hakkımızda çok hayırlı oldu Onun için kâfire dua etmek haramdır Bir tek islâh olsun, müslüman olsun, islamiyeti kabul etsin diye sağlığında dua edilir Onun dışında kâfire dua etmek haramdır Eğer o haramlık olmasa Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem) Ebû Cehil'e dua ederdim, buyuruyor Hadîs-i Şerîf'te: “Mü'minin niyeti amelinden hayırlıdır ” (Sünen-i Ebû Dâvûd, Cild 8, Hadis No: 2201; Berîka, Cild 3, s 75-76; Muhtarü’l-Ehâdisin Nebeviyye, Hadis No: 429, s 265; Sünen-i ibn-i Mâce, Cild 10, Hadis No: 4227 ) Münafığın niyeti yaptığı fesat, nifaktan daha şerlidir (Kenzü’l-İrfan, Hadis No: 30 ) Hz Ömer ve Ebu Cehil kâfirdiler Her ikisine de Peygamberimiz (Sallallahu aleyhi vesellem): “Ya Rabb'i! Bu iki Ömer'in birisinin eliyle sen İslamiyeti ihya eyle”, diye dua etti (Mir’ât-ı Kâinât, Cild 1, s 670; Kütüb-i Sitte, Cild 12, Hadis No: 4389; Sünen-i Tirmizi, Cild 6, Hadis No: 3928, Şevâhidü’n-Nübüvve, s 83; Dört Büyük Halife Kitavı (Şemsüddin Ahmed Efendi), s 98 ) Bu dua Hz Ömer'e geçti
Onun eliyle bu din-i Mübin ihya oldu Ebû Cehil'e dua tesir etmedi Hz Ömer küfürde idi Ebû Cehil ise küfrü inadi idi 1- Küfür ehline dua, söz, tartışma tesir eder düzelme imkânı vardır Küfürde olan benim yolum doğru, ben doğruyum, onlar yanlış zanneder
Kendinin yanlış, onların doğru olduğunu bilirse, inanır müslüman olur 2- Eğer küfrü inadî ise dua tesir etmez Küfrü inadî İslâmiyetin doğru olduğunu bilir, bile bile inkâr eder Sen haklı olduğunu anlatırsın, adam anlamak istemez Ne kadar söylesen, ikaz etsen, kendisine söyleyecek söz bırakmasan, küfrü inadî olan küfründen vazgeçmez Küfrü inadî hakkında Âyet: "Allah onların kalplerini, kulaklarını, gözlerini kara mühürle mühürler ” (Sûre-i Bakara, Âyet 7 ) Onlara haber anlatmak imkânsızdır Kesinlikle islâmiyeti kabul etmezler
Çünkü kalp, göz ve kulakları Allah tarafından açılmamak üzere mühürlenmiştir Bunların hepsi bile bile yalancılık yaptıklarından dolayı yani islamiyetin, din-i mübinin iyi olduğunu bile bile inkâr etmiş ve yalancılık yapmışlardır Ebu Cehil, İslamiyete en büyük hizmeti istemeyerek yapmış oldu Niyeti kötü olduğu için Allahu Teâlâ hepsini günah, küfür, masiyet kabul etti
Bir müslümanında niyeti düzgün olup iyi iş yapmak istiyor Ama o sonunda kötü zararlı çıkıyorsa niyeti düzgün olduğundan o da ondan sevap kazanır Bilâl Babam: “Niyet halis iman selamettir Niyet fasık iman melâmettir ” buyurdu
Bütün ameller niyete bağlıdır En sevap olan namazı riya ile, gösteriş ile kılarsa, en büyük günah olur En günah bir meclise; “islah edeyim, düzelteyim onları da hidayete getiriyim” niyetiyle giderse, o niyetle söylerse, isterse hiç kimse düzelmese yine de ondan sevap kazanır
Niyet bütün amellerin başıdır Niyetsiz hiç bir amel makbul değildir
|