![]() |
Güneşten Başlayan Yolculuk |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Güneşten Başlayan YolculukHümanizm Üzerine :1 GÜNEŞTEN BAŞLAYAN YOLCULUK Hümanizm, insanı insan yapan değerlere saygıyı öne çıkarmak isteyen bir düşünce akımı; insanın tabiatını, yaratılışını esas alan “insan odaklı” bir ideolojik yaklaşım ![]() ![]() Her ideoloji gibi hümanizm de birtakım önyargılara, hayallere, arzulara dayanır ![]() ![]() “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse; hayırlı işlerde ve terakkide muvaffak olamaz ![]() ![]() Bunun yakın tarihimizdeki en belirgin örneği komünizmdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hümanizmi “bütün insanları sevmek” şeklinde takdim edenler de fıtrat (yaratılış) kanunlarına aykırı bir yol tutmuş olurlar ![]() ![]() ![]() Şunu hemen ifade edelim: İnsana insanları sevdirmek, ona bizzat kendisini sevdirmektir ![]() ![]() ![]() Batı toplumlarına bir göz atalım ![]() Düşkünlere yardım batı toplumunda bir hayal olmuş durumda? Hâlbuki o düşkünler de insan değiller mi? “Çalışsın, kazansın!” diyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Bu anlayışa göre, hümanizm sadece devlet yöneticileri için geçerli oluyor ![]() Egoizmin hüküm sürdüğü, insan sevgisinin yerini köpek sevgisinin aldığı, anne ve babaların yılda sadece birer defa ve resmî biçimde hatırlandığı bir toplumda hümanizmden ne ölçüde söz edebilirsiniz? İnsanı sevdirmek için, turistlere sanat eserlerini tanıtmada gösterdiğimiz hassasiyetin çok daha fazlasını insanın kendisini tanıtmada göstermek mecburiyetindeyiz ![]() İnsanlık âlemine insanı öyle tanıtmalıyız ki onu her zaman ve her şart altında sevebilelim ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İnsanı tanıtmanın ilk basamağı, onu tanımaktır ![]() ![]() O hale insanı nasıl tanımalı ve niçin sevmeliyiz? Bu soruların cevaplarını doğru belirlememiz gerekiyor ![]() Şu milyarlarca insan gökten birer yağmur tanesi gibi inmemiş, yerde birer çiçek gibi açmışlar ![]() ![]() Dünya güneşten kopmuş ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Burada akıllara durgunluk veren nice tefekkür tablolarıyla karşı karşıyayız: Toprak, su ve diğer elementler bir terbiyeden geçerek bitki oluyorlar ![]() ![]() ![]() ![]() Ötede güneşten kopup gelen bir ateş parçası iki ayrı terbiyeden geçiyor ![]() ![]() ![]() ![]() Örnekler sayılamayacak kadar çok ![]() Biz kendimize dönelim ve insanın yaratılışını düşünelim ![]() ![]() ![]() Bedenimizin yapı taşları menşe itibariyle güneşe dayansa bile, o hanede vazife gören ruhun ve ona bağlı his ve duygu âlemlerinin madde ile açıklanmasa mümkün değildir ![]() Deniz ve içindeki balıklar gibi, ruh ve onda cevelan eden hisler âlemi de güneşte yok ![]() ![]() İnsan ruhunda bunların hepsinin misalleri var: Kâinatın meyvesi olan insan, dilerse güneş gibi yakıyor; isterse, hava gibi okşuyor ![]() ![]() Kurnazlıkta tilkilere, canavarlıkta sırtlanlara rahmet okutacak kişiler toplumda boy gösteriyorlar ![]() Yine güneşimize dönelim: Güneşte ışık ve ısı olduğu gibi insanda da şefkat ve gazap var ![]() ![]() ![]() İnsan odaklı bir ideolojiyi, dine alternatifmiş gibi sunanlar, ön yargılarını bir tarafa bırakıp şu İlahî fermanı dikkatle incelemelidirler: Şems Suresinde Allah, bir takım mahlûklarına kasem ediyor, bunların başında “Şems” yani güneş geliyor, son kasem ise insan nefsine ediliyor ![]() ![]() “Nefsini kötülüklerden arındıranlar kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran da ziyan (zarar) etmiştir ![]() Nefse kasemle ilgili kısmın meali şöyle: “Nefse (ruha, insanın zatına) ve onu en güzel şekilde biçimlendirene, sonra ona kötülük duygusunu da sakınıp iyi olmayı da birlikte ilham edene(yemin ederim ki)” Felaha erenlerin kimler olduğunu doğrudan haber vermek yerine bir takım varlıklara yemin edilmesiyle bunların önemi vurgulanıyor ve üzerlerinde dikkatlice düşünülmeye teşvik ediliyor ![]() ![]() İşte hümanizmi savunanların bu kaseme çok dikkat etmeleri gerekir ![]() ![]() ![]() Bütün insanlık âlemi için bir anket düzenlesiniz ve İslam’dan hiç söz etmeden haram ve helal olan şeyleri sıralayarak bunlar hakkındaki kanaatlerini belirleseniz ortaya İslam’ın hükümlerinin çıktığını görürsünüz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hak dine karşı çıkanlar insanın yaratılışını dikkate almıyor, onu tesadüfen insan olmuş bir canlı olarak görüyor, sonra da kalkıp insan odaklı bir ahlâk sistemi kurmak istiyorlar ![]() Bu sistem insanın yaratıcısını düşünmeden, insan tabiatına neleri koyduğunu ve bunların nasıl kullanılması gerektiğini dikkate almadan kurulamaz ![]() Aksi yola girmek açık bir çelişkidir, insana ters düşmektir ![]() Alaaddin Başar (Prof ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Güneşten Başlayan Yolculuk |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Güneşten Başlayan YolculukHümanizm Üzerine 8 : GÜNEŞTE BAŞLAYAN YOLCULUK (2) İnsan ve kâinat… Biri ağaca diğeri meyveye benzetiliyor ![]() ![]() Üstadın, “Hayat-ı içtimaiye-i beşeriyede bir çığır açan, eğer kâinattaki kanun-u fıtrata muvafık hareket etmezse; hayırlı işlerde ve terakkide muvaffak olamaz ![]() ![]() ![]() İnsanın yaratılışında bir şeyin neye yaradığını, görevinin ne olduğunu araştırma isteği vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gel gör ki, her organın, her duygunun ve her hissin neye yaradığını bilen insan bütün bunlara sahip olan kendi varlığı için aynı soruyu sormakta nedense cimri davranır ![]() Rahmetli Necip Fazıl, hayalindeki ideal gencin vasıflarını ortaya koyarken şu mısralara yer verir: … Yerleştirse başını iki diz kapağına, Soruverse, ben kimim ve bu hal neyin nesi? Yetiş, yetiş, ey sonsuz varlık muhasebesi! Bunlar aslında her insanın kendine sorması ve cevabını bulmadıkça rahat edememesi gereken sorular ![]() “Ben neyim? Bu alemdeki fonksiyonum nedir? Sadece bu alem için mi yaratılmışım?” soruları nefsin ve hevesin de baskılarıyla çoğu kimsenin gündemine hiç girmez bile ![]() ![]() ![]() İnsanı gerçekten seviyorsak ona “neci olduğunu” çok iyi anlatmamız gerekir ![]() ![]() “Mal da yalan, mülk de yalan, Var biraz da sen o yalan ![]() Oyalanmak denilince akla hemen oyuncakla oyalanan çocuklar gelir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Oyuncak arabasını eliyle süren çocukla, son model otomobiliyle işine giden kişi arasında olması gereken en önemli fark şudur: Bu ikincisi, taksisini yapan firmaya duyduğu hayranlığın çok daha fazlasını kendisini yapan ve insan olarak terbiye eden Rabbine karşı göstermek durumundadır ![]() “Çocuk, oyuncağını, kimin yaptığını düşünmeden kullanır ![]() ![]() Bu vartaya düşmeyip, kendisini ve çevresindeki varlıkları hayret, tefekkür ve şükür ile temaşa eden kişinin dünyaya çalışması, artık, bir oyalanma değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hayatını böylece değerlendiren bir kişi elbette dinlenmeye ve eğlenmeye de talip olabilir ![]() ![]() ![]() Her şeyde ve her hadisede geçerli olan hikmet kanununu, ömrün harcanmasında da esas kabul etmemiz gerekiyor ![]() ![]() ![]() İnsanımızı gerçekten seviyorsak, ona planlı yaşamayı öğretmeliyiz ![]() ![]() ![]() Sele kapılanları kurtarma çabaları elbette taktire şayan bir insanlık hizmetidir ![]() ![]() ![]() İnsanların büyük çoğunluğu ömürlerini verimsiz alanlarda tükettikleri içindir ki, İlahi fermanda, “dünya hayatının bir oyun ve eğlence, ahiretin ise daha hayırlı ve baki” olduğu haber verilir ![]() Burada, bazılarınca yanlış değerlenen bir noktaya da kısaca değinmek isterim: Dünyayı kötüleyen bazı hadis-i şerifleri yanlış yorumlayan kişilere karşı Üstad Bediüzzaman, dünyayı üç yönüyle ele alır ve bunlardan ikisinin sevilmeye layık olduğunu güzelce ortaya koyar ![]() ![]() ![]() ![]() Bir başka fıtrat kanunu: Kendine verilen görevi en mükemmel şekilde yapmak, başkalarıyla uğraşmamak, hasetten, kıskançlıktan uzak durmak, kaderine tam rıza ve teslimiyet üzere bulunmak ![]() Bu hakikate bir Kur’an örneği: “ Ne güneşe, aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçer ![]() ![]() Gökyüzünde güneşle ay, yer küresinde de geceyle gündüz bir çatışma ve kavga içinde değiller; her biri kendisine verilen görevi en güzel şekilde yerine getirirler ![]() ![]() ![]() İnsanlık aleminde durum biraz farklıdır ![]() ![]() ![]() Bir öğretim görevlisiyle bir teğmen ayrı feleklerde yüzerler, ayrı hedefleri vardır; onun için birbirlerini meşgul etmezler; her biri kendi hedefine doğru yol almaya çalışır ![]() Bu fıtrat kanunundan sapma gösteren, herkesi kıskanan, toplum hayatında kendisine düşen paya isyan eden, dolayısıyla onu da hakkıyla yerine getiremeyen insanlar, isyan ettikleri bu kanunun cezasını çekerler; yüzleri bir türlü gülmez, iç alemlerindeki fırtına bir türlü dinmez, hayat onlar için bir işkence haline gelir ![]() Ayet-i kerimenin ders verdiği “ihtisaslaşma ve kendi görevini yaparken başkalarıyla çatışmama” dersi, İslam’a farklı şekillerde hizmet eden kişi yahut cemaatler için de geçerlidir ![]() ![]() ![]() İkisi de yörüngesini kaybeden gezegenlere dönerler ve artık isimleri gezegen olmaz, çünkü onlar gezmeyi terk etmiş, düşmeye başlamışlardır ![]() Bir başka fıtrat kanunu, her kemali bir zevalin takip etmesidir ![]() ![]() ![]() İnsan dağa çıkarken başını her kaldırdığında gözleri gökyüzüyle karşılaşır, dağın zirvesine çıktığında güneşle ve semayla sanki el ele ve iç içedir Aşağı doğru inişe geçtiğinde, gözleri artık semanın derinliklerine değil dağın eteğine takılır ![]() Lezzetleri acılaştıran ölümü çok anmamızı tavsiye eden Allah Resulü (asm ![]() ![]() ![]() ![]() Ben bu hadis-i şerifi düşünürken hayalimde şöyle bir sahne canlanır: Oyun ve eğlenceye dalıp dersini ihmal eden bir öğrenciye şefkatli babası şöyle öğüt verir: “Derslerine çalışmadığın taktirde okuldan atılacağını, işsiz kalıp perişan olacağını çokça hatırla! Tâ ki, oyundan aldığın geçici lezzetler acılaşsın ve sen ders çalışmayı eğlenceye tercih edebilesin ![]() Alaaddin Başar (Prof ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
|