Prof. Dr. Sinsi
|
Ahiret Lügatçesini Öğrenmek
Ahiret Lügatçesini Öğrenmek
Ahmet Taşgetiren
Hayat kadar ölüm de gerçek, ölüm de bizim için Ölümsüz bir hayat yok Tek Allah hayy ve kayyüm  Ölümle hayat birlikte yaratılmış hatta Hayatı anlayıp da ölümü anlamamak hayatın en girift labirentlerin de dolaşıp da, ölümden habersiz yaşamak, hayata derin manalar yükleyip de ölümü anlamsız kılmak, bütün bunlar insanın "gaflet"inin eseri
"Gaflet" ahiret lügatçesi içinden mü'minin uzak durması gereken bir kelime Ahireti anlamayanın, dünyayı anlaması mümkün değil oysa
Gafletin hemen yakınında "nisyan" var Unutmak Ahireti unutarak yaşamak bir başka anlamsız hayata talip olmak demek Ahiretin gündemimizden çıkması demek bu Ahiret kaygısından uzak bir dünya kurmak demek Dünya hayatında doymak demek
Sonra "Şüphe" var Ahiret lügatçesinde  Kur'an "mirye" diyor şüphe için  "Ya yoksa " üzerine bir hayat kurar şüphe ehli  "Ya yoksa" diye kurar ve dünya üzerine abanır Dünya o kadar bağlar ki gözünü, öte dünyayı unutmak için şüphe üretmekten başka çıkış yolu kalmaz Ya yoksa diye sormalı içine ve ipini dünyaya teslim etmeli Dünyanın ötesini hiç düşünmemeli Ölümü görmeli ama idrak edememeli Gözleri olmak yetmez, onunla görmedikten sonra Ağacı görür ormanı görmez
Sonra "küfür" var Ahiretin üstünü örten küfür Şuurun üstüne sünger çeken küfür Gözlerin kulakların üstüne mühür vuran Bütün ölümleri yokluğa mahkum eden küfür Şüpheci "Ya yoksa" diye başlar küfür ehli Yok canım, ahiret yok diye tamamlar şuur izmihlalini  "Ölmek, ot gibi kaybolmaktır" der küfür ehli "Ne olacaksa bu dünyada olacak" der "Allah'la hiç mi hiç karşılaşmayacağız" der "Hesaplaşmayı burada bitirmek gerekir" küfür ehline göre  Onun için hile insan için, desise insan için, kan dökmek, haksızlık yapmak, fitne ve fesad insan için  Nasıl olsa bir hesaplaşma olmayacak, nasıl olsa son bir duruşma yok ve nasıl olsa herkesin yaptığı, eğer becerebiliyorsa kesesine kalacak  Kıran kırana bir dünya küfür dünyası Tam bir fesad ve bozgun dünyası  Zulüm dünyası  Ahiret inkarı, ancak zalimlerin ideolojik çerçevesinin rengi olabilir Eğer tüm dünyadaki insanlar "Ya yoksa" deselerdi, hatta daha ileri gidip "Hayır, ahiret yok" deselerdi, ne olurdu dünyanın hali? Nasıl bir cinayet serisi başlardı? İnsanın azmanlaşmasını ne önlerdi? Güçlünün gücünü ne sınırlardı? Hilekârın hilesini, düzenbazın düzenini hangi güç kontrol ederdi? O gücü kim kontrol ederdi? Ve son kontrolü hangi güç yapardı? Ahirete yönelik şüphe ve inkar, cehennemi dünyada iken yaşamaktan başka sonuç doğurmazdı şüphesiz 
"Lika" çok çok önemli bir kelime Ahiret Lügatçesinde  "Allah'la buluşma" anı lika  Ahireti dünya hayatında yüreğine yansıtabilen, "lika"nın esintisini buradayken duyar Allah'a yakın olan, kalbinde Allah zikrini daim kılan, kendisine şahdamarından yakın hisseden O'nu, yani "lika"yı unutmayan, yani "murakabe" içinde bir gönül ve hayat inşa eden insandır ölümün ve hayatın gerçek anlamını kavrayan  Hayatı dolu dolu yaşayan, çünkü Allah için yaşayan, ölüme bir sıla gibi bakan, çünkü onu bir "Lika'ullah" yolculuğu gibi gören insan  Rabbin övdüğü insan
Kitab, Ahiret Lügatçesinde bir başka anlam taşıyor İnsan, "kendi kitabı"na, kendi hayatının romanını yazıyor Bir hayat kitabı  Bir günlük, kitab  İnsanın günahlarını ve sevablarını, irade dışı ve en doğru çizgilerle tesbit eden bir günlük Elinin işini elleri yazıyor, gözünün eylemine göz imzası konuyor Her uzvun şahadeti var kitabta  Ahirette "işte kitabın" denecek insana  "İşte dünya günlüğün  " "Oku kitabını" denecek Allah Allah, "Bu kitaba ne oluyor böyle, küçük büyük ne yaptımsa yazmış" diyecek insan 
İşte orada "Ahiret Lügatçesindeki "Şahidlik" kavramı gündeme girecek Eller, ayaklar, gözler, kulaklar her uzvun şahadeti girecek devreye Küçük küçük karelerden oluşuyor dünya hayatı "Hayat kitabımız" da, küçücük notlardan teşekkül ediyor Hayatımızın her saniyesine bir küçük not düşürmüşüz mesela Dağ gibi namazlarımız, oruçlarımız, ibadetlerimiz var Ama onların üzerine saldırıp bir anda eritecek küçük küçük bakterileri yüklenerek gitmişiz Gıybet etmişiz, söz getirip götürmüşüz, alaya almışız, küçük görmüşüz, burun kıvırmışız, dudak bükmüşüz, kaş göz işareti yapmışız, iftira etmişiz, bühtanda bulunmuşuz, başkasının malını tırtıklamışız  Güveler kemirmiş dağ gibi "salih amel"i, ve geride "sıfır" kalmış "Sıfru'1-yed-Eli boşalmış" bir adam 
"Hüsran" Ahiret Lügatçesinde, Ahiret'e "küfür"le, "nisyan" ile, "şüphe" ile yaklaşanın akıbeti "Amelin boşa gitmesi, yanı dünya hayatının hiç bir işe yakaramaması" yine onlar için Unutana unutulmuşluk kaderi  Boş verene, boşa gitmişlik  "Toprak olmayı bile özleyen" insanın tükenmişliğini düşünün bir
Hazreti Peygamber'in (s a ) Veda Hutbesindeki sözlerini hatırlayalım
"Ey insanlar!
"Bugün şeytan, sizin yurdunuzda yeniden nüfuz ve saltanat kurma kudretini artık, ebedi olarak kaybetmiştir Fakat siz,    küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız, onu sevindirmiş olursunuz Dininizi korumak için bunlardan kaçınınız "
Demek ki "Küçük şey yok " Hayat bir örgü ve o örgünün her lifi, insanın dünya misyonunun bir parçası olmalı, anlamı olmalı Değilse, bu duyarlık kaybedilmişse, Şeytan "küçük" harekâtlarla, sanki bir vur-kaç operasyonu ile yükleniyor, yürek bütünlüğümüz üzerine "Zerre"ler önemli o gün Zerre kadar güzellik de önemli, zerre kadar çirkinlik de, hayır da şer de 
Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, çağları aşan sesiyle uyarıyor:
"Aklınızı başınıza toplayın ! Bilin ki, yarın, Allahınıza kavuşacaksınız Bugünkü her türlü hal ve hareketinizden muhakkak hesaba çekileceksiniz "
"Yarın Rabbinin huzuruna varacağım Ya, ?bunca nimetin şükrü bu mu olmalıydı?' diye sorarsa  " Kerem sahibidir O, rahmet sahibidir, mağfiret sahibidir, ama "mağfirete-rahmete sığınmak için bile bir istirham gerekmiyor mu?
Mahşeri unutmamak lazım Ahiret lügatçesinde Mizanı unutmamak lazım Orada malın ve çoluk-çocuğun insana fayda vermeyeceğini unutmamak lazım Herkesin kendi derdine düştüğü o fırtınalı ortamda, hastalıksız bir kalbten başka dost olmayacağını unutmamak lazım "Ahiret azığı"mız neyse onu kullanacağız
Orada kimi yüzlerin kararacağını da bilmek gerekiyor, kimi yüzerin nur gibi parlayacağını da 
Pişmanlığın hiçbir anlam taşımadığını da 
Geri dönüş olmadığını da  Geri dönüp, "Allah'ın ölçülerine uygun" yeni bir hayat fırsatı verilmeyeceğini de 
Bir kere yaşanıyor dünya hayatı  İmtihan süresinde uzatma yok Kısalma da yok "Ölüm meleği" görevine sadık ve dakîk  Ne öne alma, ne erteleme  "Yol azığı"nı önceden hazırlamak gerekiyor Telaş içinde hep bir şeyler unutulur değil mi? Oysa "ölüm telaşı" gelmeden denk etmek gerekiyor yükleri  Namazı unutma, orucu, zekatı, haccı unutma  Herşeyden önce ihlası unutma 
Ey insan, ey nefsim, önden ne gönderdiğine bak lütfen Akşam deftere ne kaydedildiğine bak Hayatını süz, küçük şeyleri ihmal etme, diline, gözüne, kulağına sahip ol Hele kalbine  Kalbini yoğuracak eller bul, kalbine rıza ve teslimiyet suyu içirecek pınarlar bul Öte dünyaya, Oranın Mutlak Hakimine sunulacak bir "selim kalb" edinmeye bak Ey insan, ey nefsim, Ahiret Lügatçesini öğren Hayat bilmecesini biraz da o lügatçe ile çözmeye bak Her saniye, tükenen bir sermayeyi kullanıyorsun Tükenenin yerine tükenmeyecek bir şeyler koy ki, ebedi bir zamanda sana azık olsun
Ey insan, ey nefsim! Niçin yaratıldığını unutma, seni Yaratan'ın, senden beklediğine layık ol İnsan ol Kul ol Yaratılmışların en şereflisi ol Rabbinin seni görmek istediği kıvamda ol
|