08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kulluğunu Unutanlar!
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla
Ey Müslümanlar,
Malumunuz üzere günümüzde, bende müslümanım diyen ve Müslümanlık iddiasında bulunup,bu iddiası yalnızca lafta kalmış insanlarımızın durumu , içler acısı bir durumdur Özellikle genç neslin , Kur'an-ı Kerim’den ve sünnet-ten uzak ahlaki bozukluk içerisinde, manasız bir hayat sürdürmektedirler Dünyaya neden geldiğini , nereye gideceğini, nasıl bir varlık olduğunu ,sorumluluklarının neler olduğunu düşünmeyi bile düşünemez hale gelmiş veya getirilmiştir Dünyanın süs ve eğlencelerine kapılmış, helal haram demeden ve kul hakkı gözetmeden, şeytanın adımlarını izlemekte ve Rabbi olan Allah’a kul olma şerefinden mahrum kalmaktadır Dolayısıyla varlığının amacı olan kulluğunu unutmuş ve isyankar olmuştur
Peki nasıl bir Müslümanlık bu?
Allah-u Teala’ya inandığını söylüyor ama kulluk vazifelerini yerjne getirmiyor, peygamberinin Hz Muhammed (sav)olduğunu iddia ediyor ama izinden gitmiyor, örnek almıyor, kitabının Kur-an,ı Kerim olduğunu söylüyor ama hayat nizamı yapmıyor İşte bu gibi asılsız iddialarda bulunan insanları Allah Azze ve Celle kitabında bizlere şöyle haber veriyor “kimi insanlar var ki Allaha ve ahiret gününe inandık derler, ama aslında inanmamışlardır” (bakara 8) yine bir başka ayette mealen şöyle buyurulur, “onlar müminlerle karşılaştıkları zaman inandık derler,fakat şeytanları,elebaşları ile baş başa kaldıkları zaman biz sizin yanınızdayız onlarla sadece alay ediyorduk derler(bakara süresi 14) İşte günümüz insanları bu şekilde arzu ve hevalarını ilahlaştırmış, şeytanın ve tağutların oyunlarına gelmiş, zayıf olan imanlarına şirki bulaştırarak hak yoldan sapmış saptırılmışlardır Oysaki bir tek ilaha itaat ile emrolunmuşlardı Nitekim Allah-u Teala bir ayeti kerimede mealen şöyle buyuruyor “sana indirilen ve senden önce indirilene gerçekten inandıklarını öne sürenleri görmedinmi? Bunlar ,tağutun önünde muhakeme olmayı istenektredirler Oysa onlar onu reddetmekle emr olunmuşlardır Şeytanda onları uzak bir sapıklıkla sapıtmak ister” (nisa60)
Şirk ile imanı bir arada barındıran bir inanç elbette ki doğru inanç değildir
Oysaki bir çok insan bilerek veya bilmeyerek imanına şirki bulaştırarak, inanıyor ve bu şekilde amel ediyor Halbuki şirkin olduğu yerde iman, imanın yerleştiği bir kalpte şirk barınamaz Şirkin her çeşidinin bulunduğu günümüzde, şeytanın ve şeytani düzenlerin tuzaklarına düşen insanlarımız, her geçen gün şirk bataklığına saplanarak , sırat-ı müstakim den ayrılıyor
Yapılması gereken;
Özellikle şirk’in, fitnenin, hurafelerin, bid-at’lerin ve tağuti baskıların yaygın olduğu günümüzde, iman etmiş Müslüman şahsiyetin akıllı, uyanık ve gafletten uzak olması gerekir Gereği gibi iman eden müslümanın ilk görevi, inanılması ve reddedilmesi gereken esasları iyi öğrenmesidir İmanını her zaman tazelemeli,şirk’e düşmekten korunmalıdır “ İman ettikten sonra küfredip de, küfürleri artanların tevbeleri kabul edilmez İşte onlar sapıkların kendileridir “(ali-imran 90) rabbimiz Allah azze ve celle iman edenleri bu ayeti kerime ile uyarıyor, tehlikeyi bildiriyor İşte bu uyarıyı aklından çıkarmayan Müslüman şahsiyet yaşadığı hayatı, kendi istediği gibi değil alemlerin rabbi olan Allah Azze ve Celle'nin emrettiği,Allah Rasulünün de yaşadığı gibi yaşamalıdır Yine imanın gereği olan namazı aksatmadan dosdoğru kılmalıdır Hayatın her dalına el atmış olan islamı(kuran’ı,sünneti) hayat nizamı yapmalı ve düzenlemelidir Asla ve asla taviz vermemeli, şeytanın ve şeytanlaşmış düzenlerin, tağutların tuzaklarına hilelerine aldanmadan sırat-ı mustakime devam etmeli ve karşısına çıkacak olan sıkıntılara sabretmeli, Allah düşmanlarıyla Allah yolunda cihad etmelidir
Rabbimiz Allah Azze ve Celle muvahhid Müslümanları sırat-ı muustakimden ayırmasın
“Amin”
|
|
|