08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Ali Ulvi Kurucu'dan Bir Şehit Annesi Örneği
Ali Ulvi Kurucu'dan bir şehit annesi örneği
Ahmet Yüter Hoca, merhum Ali Ulvi Kurucu'nun Medine'de ve memleketimizde kayda aldığı özel sohbetlerini kitaplaştırarak Nesil Yayınları arasında istifademize sunmuş
Kitapta İslam'ı yaşama ve yaşatma azmini güçlendiren çok değerli hatıralar var Ancak bir şehit annesinin "Beni taziye etmeyin, tebrik edin!" şeklindeki tüm şehit yakınlarının yanan yüreklerine su serpen hatırası beni çok etkilediğinden, şehit annesi örneğini başa alarak özetliyorum örnek olayları
***
Arap âleminin Hansa adında meşhur şaire bir kadını vardı Bu kadının Sahr isminde bir de ağabeyi vardı İslam'dan önceki Arap savaşlarının birinde Sahr öldü Bu ölüm üzerine söylediği içli şiirleriyle o günkü dünyayı yasa boğan Hansa kadın, yaşlı gözlerle gökyüzüne bakarak şöyle feryat ediyordu:
- Ey mehtap! Ağabeyim Sahr'ın naaşının gömüldüğü taraflardan geliyorsun, kabrini ziyaret ettin mi? Ey bulutlar! Sahr'ın kabrine doğru gidiyorsunuz, gözyaşı dökecek misiniz onun üzerine? Ey rüzgâr! Ağabeyime selamlarımı tebliğ edecek misin oraya varınca?
Sonra bu derin duygulu şaire kadın İslam'la şereflendi, tam bir imana sahip oldu Kaderin takdirine bakın ki bu sefer de hicretin 8 senesindeki Mu'te harbinde dört oğlu birden şehit oldu Bunun üzerine başkomutan Hz Halid kaygılanarak dedi ki:
- Eyvah! Bu kadın ağabeyi için dünyayı yasa boğdu Şimdi ise dört yavrusunu birden şehit verdi Nasıl taziye edeceğiz bu duygu yüklü anneyi? Acısını paylaşmak için gelenler büyük bir endişe içinde: 'Başın sağ olsun, taziyeden başka elimizden bir şey gelmiyor!' deyince, beklenmedik bir karşılık verdi bu dört şehit annesi Nasıl bir karşılık bu biliyor musunuz? Bakın ne dedi taziye için gelenlere:
- Beni taziye etmeyin, tebrik edin! Çünkü ben ahirete dört şefaatçi göndermiş şehit anasıyım Ahirette şefaatçisi olan şehit anaları taziyeye değil tebrike layıklar Siz de beni tebrike layık görün Mahşerde birer şefaatçi olarak yakınlarını karşılayacak olan şehitler, yakınlarının makamına inmeyecekler, belki yakınlarını alıp kendi şehit makamına çıkaracaklar, cennet hayatını birlikte şehit makamında yaşayacaklar Bu ise taziyeye değil tebrike layık bir ebedi hayat kazancıdır!
Günümüzdeki tüm şehit yakınları da kendilerini böyle bilsinler Ahirete şefaatçi gönderdiklerini hatırlayarak taziyeye değil tebrike layık olduklarını, ebedi hayatta şehitlerle birlikte şehit makamında olacaklarını düşünsünler İşte asıl iman budur!
***
Hizmette mütevazı olma ölçüsü örneği
Bir gün Efendimiz (sas):
- Ya Ali, seni bir kabileye gönderiyorum, onlara İslam'ı anlatacaksın, buyurdu
- Ya Resulallah koskoca kabilede beni kaç kişi dinler ki? diye sorunca buyurdular ki:
- Seni tek kişi dinlesin yeter Bir ferdi irşad etmekle bin ferdin hidayetine vesile olabilirsin! Sen o bir ferdi bul sana yeter!
Bunun üzerine, tek kişi de dinlese yeter, diyerek kabileye giden Hz Ali, İslam'ı anlatmaya başladı Birer ikişer başına toplanan kabile halkı dediler ki:
- Biz imanımızı burada değil bizzat Resulullah'ın huzurunda ilan etmek istiyoruz, sen bizi O'na götür
Hep birlikte Medine'ye geldiler Efendimiz (sas) tebessümle karşıladıktan sonra buyurdu ki:
- Ya Ali! 'Bir'e razı oldun Allah (cc) sana bini verdi Bir'e razı olmasaydın bu bini getiremezdin buraya!
Şu anda ülkeleri aşıp taşan bu hizmetler de baştan bir'e razı olarak başlamış, sonra birler binler olmuş, yurtlar, okullar derken şükredeceğimiz boyutlara ulaşmış Demek ki, hatırdan hiç çıkarılmayacak bir sözdür bu: - Sen hizmetinde önce 'Bir'e razı ol, Allah sana sonra binleri verir! Hizmette bu bir tevazu ölçüsüdür
20 Ocak 2009, Salı:Zaman gazetesi
Ahmet Şahin
|
|
|