Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bitmez, efendilik, hazinedir, tükenmez

Efendilik Bitmez Tükenmez Bir Hazinedir

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Efendilik Bitmez Tükenmez Bir Hazinedir










Efendilik bitmez tükenmez bir hazinedir










Onu ilk nerede gördüğümü hayal meyal hatırlıyorum Sessiz ve düşünceli biriydi Yaşı olgunluk yaşını bulmuştu Fakat yaşından fazla gösterdiği aşikardı Sürekli kitap okuyor, konuşmayı sevmiyordu Kitaplarla olan ünsiyetine karşın bilgiç bir tavır sergilemiyordu Bir iki kez onunla konuşmayı denedim, bazı sorular yönelttim İsteksizce ama alabildiğine kibar bir biçimde bilmediğini söyledi

Zaman geçtikçe onu görmezden gelmeye çalışsam da garip bir etkisi vardı İnsanda saygı sunusunu zorlayan bir hali vardı En gürültülü zamanda dahi çalışma ortamına dahil olduğunda o gürültülü ortam, onun girişiyle beraber bir sessizliğe bürünüyordu Bulunduğu ortamda garip bir etkisi vardı

Giyim kuşam konusunda çok şık değil, temiz ve özenli giyiniyordu Konuştuğu insan sayısı alabildiğine azdı Onun yakın dostlarından biriyle ünsiyet oluşturmuştum Bir gün merakımı yenemeyip nasıl birisi diye sordum "Haza beyefendi" dedi Zaten belli olmuyor mu? Kimsenin etlisine sütlüsüne karışmaz En yakın dostları kitaplardır Kendisi aleyhinde konuşanlara tebessüm edip, aleyhlerinde tek kelime etmez Yalnızlığı pek sever Dağda bayırda dolaşmayı Yaptığı işi iyi yapar

Bazı iş arkadaşları ona kolay alışamadılar Fakat çok geçmeden onlar da saygı göstermek zorunda kaldılar Cümlelerini özenle seçer Fütursuzdur, kimseden çekinmez Haksızlıklara uğramıştır Şu an ekabir takımından pek çok tanıdığı olsa da, o hiç oralı olmaz Bazı dostları onu arayıp sorsalar da, o hiçbir zaman onları aramaz Sessizlik ve çalışkanlık en büyük özelliğidir

Dostumun bu ifadeleri bana A Ragıp Akyavaş'ın "Üstad-ı Hayat"ta Osman Efendi namlı bir efendiyi hatırlattı Şöyle ki:

Hâlet Efendi Sultan Mahmud'a çatkın ve o devrin en nüfuzlu simâlarından cebbar bir adam olup bir dediği iki olmazdı Efendi'nin yakın musâhiplerinden meşhur Keçecizâde İzzet Molla bir gün Hâlet Efendi'nin yalısında birlikte oturup çubuk içerlerken Osman Efendi'nin geldiğini uşaklar haber verirler Hâlet Efendi pürtelâş sofaya çıkıp Efendi'yi karşılar, baş köşeye oturtup ikram eder, giderken de merdiven başına kadar geçirir

İşin evveliyatını bilen İzzet Molla bu muameleye hayret içinde kalır ve:

-A efendim, bu adama etmediğiniz fenalık kalmadı Şimdi de bu mertebe iltifatınıza sebep ne?

Diye sorunca, Hâlet Efendi:

-Hakkın var, dediğin gibi evet bu adamı hiç sevmem Ona hakikaten çok fenalık ettim, elinden rütbesini, memuriyetini aldım, nüfuzunu kırdım, hattâ canını da alabilirim İllâ velâkin herifin üzerinde öyle bir Osman Efendililiği var ki, işte onu bir türlü alamıyorum Onun içindir ki görünce böyle hürmet etmeye mecbur oluyorum!

Demiş olduğu İzzet Molla'dan rivâyet olunmuştur"

Durun daha Osman Efendi hakkında malumat bitmedi Cevdet Paşa bile eserinde Osman Efendi hakkında şu bilgiyi vermekten kendini alamamış, hakkı teslim etmiştir: "Osman Efendi, sahihan devlet ricalinden değerli bir zat idi Ancak pek vakurlu olup Halet Efendi'ye boyun eğmesinden Halet Efendi dahi onu İstanbul'da tutmayıp mücerret tahkir için hasis işlerle taşralarda dolaştırırdı Osman Efendi buna rağmen vakarına halel getirmeyip her nerede ve ne türlü hizmette bulunsa vazifesini hakkıyla görür, kusur etmezdi"

Bu hikâyeyi aktardıktan sonra şu gerçeğin altını çizmek gerekir: Makam mevki gelip geçici şeylerdir Aslında insanların makam sahiplerine gösterdiği itibar, kişiye değil, makamadır Ne var ki makam sahipleri bunu kendilerine zannedip şayet gurur ve kibire kapılırlarsa işte o zaman en büyük hatayı yapmış olurlar Altlarındaki koltuklar çekilince ne yapacaklarını şaşırıp kalır ve büyük bir boşluğa düşerler Bir noktada onların gözünde yaşamanın dahi bir anlamı kalmaz O nedenle bir büyüğümüzün ifadesiyle makam mevki bir gölge gibidir Şayet kişi gölgenin peşinden koşarsa, o makam onu büyütmez, aksine şahsiyetini rencide eder Tersi olursa, yani gölge insanı takip ederse o önemlidir Diğer taraftan "beyefendilik" önemlidir Eski Osmanlı beyefendileri benzetmesi bu açıdan anlamlıdır Ağırlığını taşıyan, edebi bilen, konuşması ve susması gereken yerleri iyi bilen insanlara verilen bir sıfattır, beyefendilik sıfatı Nitekim sohbet sırasında birisinden bahsedilirken, o mu, o gerçekten bir beyefendidir, deniliyorsa bundan güzel paye ne olabilir Bu paye ancak dürüst davranışlarla kazanılır, hak edilir

Beyefendilik derken, "Hanımefendilik" bundan ayrı ve farklı bir sıfat değildir Davranışlarında ölçülü, ismet sahibi, asil ve vakur kadınlara verilen bir sıfattır hanımefendilik Davranışlarında itidalli, giymesinde kuşanmasında ölçülü, hareketlerinde asil olan hanımefendilerin sayısının giderek artması elbette çok dikkat-i şayan ve sevindirici gelişmelerdir

Dolayısıyla "Beyefendilik ve hanımefendilik" eşi bulunmaz bir hazinedir Kıymetini ancak kültürümüze vakıf olanlar bilir ve anlar

Dilerseniz Ahmed Cevdet Paşa'nın "Ma'rûzât" adlı serinin son cümleleriyle yazımızı bitirelim:

" Anadan babadan korkmak hikmetdir Büyüklerden vesâireden korkmak, sakınmak, utanmak hikmettir Ve cümlesinin başı Allah korkusudur"


Fahri Güven


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.