Düğünlerimiz Nasıl Olmalı? |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Düğünlerimiz Nasıl Olmalı?Düğünlerimiz Nasıl Olmalı? Hamdi BOYDAK Bir yere vardığım zaman, sizin burada düğün ve cenaze merasimleri nasıl olur, diye sorarım Toplumun sevinçli ve üzüntülü günlerdeki hal ve hareketleri içlerinin dışa vurması sadedinde bize bir hayli ipucu verir Elbette ki sevinme ve üzülme sadece düğün ve cenazeye mahsus değildir ama bunlar geneli ilgilendirdiği ve gelenekselliği olduğu için daha derin ve daha geniş kapsama sahiptirler Bu yüzden de araştırma ve inceleme yapacaklara hem kolaylık hem de fırsat sağlanır Genel kanaat ve genel yapının fotoğrafına ulaşmış olur İnsanın dünyaya gelişi düğün-nikah ile evlenen anne-baba iledir Bu sebeple de birçok ayetlerde Allah’a ibadetten sonra anne-babaya itaat emredilmiştir; çocukların diri diri gömülmesi ve öldürülmesi ise yasaklanmıştır Bütün bu açıklamalar ışığında düğün olayına baktığımız zaman bunun ne kadar gerekli, önemli ve hassas bir konu olduğu gün ışığı gibi ortaya çıkmaktadır MÜSLÜMAN KİTAB’A GÖRE SEVİNİR VE ÜZÜLÜR Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki Müslüman’ın sevinci ile üzüntüsü yüce dinimizin kuralları ile sınırlıdır Nefsani ve şey tani unsurlara orada yer yoktur Bilhassa sevinç hali daha da dikkat edilmesi gerekenidir Çünkü insanın azması ile nimet bolluğu arasında çok yakın bir ilgi vardır Geçmiş kavimlerin helaki daha çok varlıktan kaynaklanan isyanları yüzünden olmuştur Yokluktan dolayı başlarına bela ve musibetlerin gelmesinden çok az olarak bahsedilmektedir Müslüman darlıkta ve bollukta, sevinçli ve üzüntülü anlarında, kazanç ve kayıpta, seferde ve hazerde, sağlık ve hastalıkta, tek başına ve toplum içinde, gecede ve gündüzde vs hep kulluk bilincini taşır Çoğu defa da aynı tepkiyi gösterir Mesela düğünde de ölümde de akraba, komşu ve dostlarının yanında olur Düğünde davet eder; ölümde haber verir Hem sevinç ve hem üzüntülü durumlarda sadaka verir, namaz kılar Kur'an-ı Kerim okur ve dua eder Tebrik ve tesellide Allah’ı çok çok zikreder Nefsin ve şeytanın aldatma ve ayak kaydırmasından da Allah’a sığınır Şükür ve sabır ile hayatı dengede tutar, hayatın akışını engelleyecek anormalliklere yer vermez, bir şeye saplanıp kalmaz, “bu da geçer ya hu” der ELGÖRDÜLÜK AMELİN FATURASI AĞIRDIR Kafirlere benzememek ve onları taklit etmemek, sevinç ve üzüntü bahsinde de geçerlidir Düğün ve cenaze merasimlerinde görülen bir kısım bidatler -maalesefgözlenmektedir Tebrik ve taziye şekil ve usulünde, kılık ve kıyafette vs bidatlere rastlanmaktadır Bunlar ayıklanmalı ve sünnete uygun hale getirilmelidir Başkaları ne der, kaygısı terk edilmeli, Allah ve Resulü ne der hükmü hayata geçirilmelidir Bilhassa kınayıcının kınamasına fırsat ve imkan verilmemelidir Elgördülük amelin acı ve ağır faturaları hesap edilmelidir Ankara’ya gelen yabancı bir tıp öğrencisini gezdiren birisinin hatırasını burada nakletmek istiyorum: “Yıllar önce ülkemize gelen bir tıp öğrencisini bana emanet ettiler Çarşı-pazar dolaşırken öğrencinin duraklayıp bir yere dönüp dönüp baktığını görünce neye ve nereye bakıyorsunuz, dedim Meğer öğrencinin dikkatini bir fotoğrafçının vitrinindeki resimler çekmiş Bunlar Hıristiyan mı dedi Hayır, dedim Fotoğraflardaki damat ve gelinler bizim oradakilerin kıyafeti içinde de, deyiverdi Biz modernlik adına gayrı müslimlerin batıl ve bozuk yaşantılarını taklit etmekle elimize ne geçiyor diye hayıflandım ve utandım” demiştir Onlar bizi bozduklarına ve kendilerine benzettiklerine seviniyor diyelim ama pekiyi biz bunları yaparken neye seviniyoruz Bunu hiç düşündük ve hesap ettik mi? Nerede kaldı milli ve manevi değerlerimize sahip çıkmak ve onları yaşatmak? BİD’ATLER OLMAZSA OLMAZ OLDU Bazı yerlerde düğün ve cenazeler hatta hac ve umreler oradaki insanların korkulu rüyası olmuş Bazı bidatler örf ve adet olmuş, olmazsa olmaz olmuş, kaçmak ve kaçınmak da neredeyse imkansız olmuş Şu kadar hayvan kesilecek, şu kadar pilav pişirilecek, şu kadar helva dağıtılacak, şu kadar hediye paketi hazırlanacak İnsan düğününe sevinemiyor, ölüsüne ağlayamıyor, hac ve umre yapmaya cesaret edemiyor Diğer taraftan da ya usulen geçiştirmeler ya da kız kaçırmalar oluyor Topluma önderlik yapanlara ve yapacaklara çok iş düşüyor Bir zamanlar Yahyalı’da kız kaçırmalar başlık parası yüzünden çoğalmıştı da merhum üstadımızın himmetiyle iş halledildi ve her şey normale döndü İnsanlar da ayıptan kurtuldular Şerefle düğün ve derneklerini yaptılar Mutlu ve töhmetsiz yuva kurdular Bu işe mübaşeret edenler de bol bol dua aldılar ŞEYTANI SEVİNDİRMEYELİM Nikah veya düğün vesilesi ile bize bazen konuşma yaptırıyorlar Gençlere diyorum ki; “bakınız bu kadar insan sizin ikiniz için burada Kim bilir hangi işlerini bir tarafa bırakıp ve hangi şartlar altında geldiler Hem de hediyeleri ile Hepsi sizin için gülüyor ve sizi tebrik ediyorlar Ömrünüz boyunca baş başa kaldığınız zamanlarda dahi olmak üzere bu sahneleri unutmayınız Onları her an yanınızda hissedin Sakın yanlış yapmayın Yanlış yaparsanız bunlardan hiçbirini yanınızda ve arkanızda bulamazsınız Şeytanı sevindirmeyelim, dostları yerindirmeyelim'' Aşımıza zehir, hayatımıza leke katmayalım” Düğünlerin yetiştiricilik yönü vardır Milli ve dini kültürün gerekleri üzerinde çok durulur Yerleşmiş ve yaygın olan adetlerin canlılık ve süreklilik kazanmasını sağlar Şöyle olsun veya olmasın değerlendirilmesi yapılır Bilirkişilere birçok şeyler sorulur Çok değerli öğütler verilir Takdir yanında tenkitler hiç eksik olmaz Böylece yetişkinler ile yetişenler arasında düğünler ortak noktalar oluşturur Görgü ve bilgi bir arada bulundurulur Günümüz şartları ve ihtiyacı göz önünde bulundurularak eğitici ve öğretici, aşk ve heyecan verici, sevgi ve saygıyı kuvvetlendirici, neşe ve sevinci helâl sınırları içinde gönüllere yerleştirici, geliştirici ve ilerletici özelliklere sahip programlar düğün ortamına uyarlanmalıdır Hem fertler hem gruplar hem de herkes aradığını ve umduğunu bulmalıdır KOLAYLAŞTIRINIZ ZORLAŞTIRMAYINIZ Realite ile dilek ve temenni, teklif ve tenkit, görüş ve düşünce, zan ve tahmin vs arasındaki fark hepimizce malumdur Hayatın akışına dur denemeyeceğine göre yapılacak şey hayatı okşayacak, hayatı kolaylaştıracak, hayata anlam katacak ve hayat seviyesi ile kalitesini artıracak şeylerin önü daima açık bulundurulacaktır Hayatı boğacak, daraltacak, sıkacak ve zora sokacak şeylere ise şans tanınmayacaktır Helâl dairesinin genişliği tüm zevk ve neşemizi içine alacak kadar geniş ve derindir Harama gitmeye hiç gerek yoktur Hatta şüphelilerden de uzak durulmalıdır Peygamberimiz(sav), ben muallim olarak gönderildim, diyor Mesele O’na talebeliği iyi yapmak ve hayırlı işlerde yarış yapınız ilahi fermanını hayata geçirmektir Dolayısıyla da bir cihetten tüm insanlar ve onları oluşturan milletler ve devletler bu konuda seferber olmalı, Peygamberin en iyi talebesi biz olmalıyız, demelidir Bizim, devletimizi ve milletimizi sevmemiz buna binaendir Bu kardeşliği körleştirmez tam aksine pekiştirir Haset yerini gıptaya terk eder Tembellik çalışkanlığa, cimrilik cömertliğe, cehalet ilme, kirlilik temizliğe, isyan da itaate dönüşür Taşıdığımız değeri bilsek inanın, bize her günümüz düğün, bayram olur MÜSLÜMANA İNCELİK YAKIŞIR Milletimiz ağaç kesmeye giderken baltasına bez bağlar Kurbanlık hayvanların gözünü bağlar Bunlar çok ince işlerdir Çarşıdan alış veriş yaptığında torba, çuval, heybe kullanır; açıktan taşımaz Düğünlerde gelinlerin yüzü duvakla örtülür O duvağı kocası açar Buradaki inceliği ve içtenliği gelin anlar Kocasının takdirini kazanır ve takısını (hediyesini) alır Gözünü haramdan koruyanlar, ahirette uyandıkları zaman, Rableri onları gözlerin görmediği şeylerle mükafatlandırır Gelin kul olalım, kul gibi yaşayalım Sevinci ve üzüntüyü Yaratana, “hoştur bana senden gelen” diye niyazda bulunalım Efendimiz (sav) dikkat edilirse kendisi oyun ve eğlence türünden şeyleri pek yapmamış ancak yapanlara müdahale edilmesini istememiş ve onların nasıl ve ne şekilde yapacaklarına dair bilgi ve talimat vermiştir EBEDÎ CENNETLER KİME VA’D EDİLDİ? Hacı Sami Hazretleri, Osman Karabulut’a İslam’da Evlilik ve Mahremiyetleri ile İslam’da Çocuk Terbiyesi kitaplarını yazdırdı Bu çok önemli bir hizmettir Hacı Hasan Efendimiz ise sesi ve edası yerinde olan çocuk ve gençlerden, önce güzel ve anlamlı türkü ve şarkılar dinler, sonra da onları Kuran hafızı ve karisi olmaya teşvik ederdi İlahi ve kasideleri söyleyenlere zaman zaman iştirak ederdi İslam şuraya karışır buraya karışmaz denilemez Allah kullarını kuşatır, bu çerçevenin dışına nasıl çıkılır? Oyun ve eğlenceyi meslek edinme ve ömrü onunla geçirme ne kadar değer ifade eder? İnsanlığa ne kazandırır? Eğlence düşkünü olanların hayatları hiç örnek alındı mı? Kötü, örnek olmaz değil mi? Kendini arîyye verenlere üzülmemek elde değildir İslam düşüncesi ve ahlakının ölçü alınması ve din kurallarına uyulması gerektiğinde şüphe yoktur Konumuzla yakın alakası olan Lokman Suresi’nin 6 7 8 ve 9 ayetlerini örnek olarak ele alabiliriz Bunlardan 6 ve 7 ayetler yapılmaması gerekeni, 8 ve 9 ayetler ise yapılması gerekeni haber verir Önce yanlış yapanları tanıyalım: “ İnsanlar arasında öyleleri vardır ki bilgisizlik yüzünde başkalarını Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlence vesilesi kılmak için eğlendirici sözleri alıp kullanırlar İşte bunları alçaltıcı bir azap bekliyor Böyle birine ayetlerimiz okunduğunda sanki kulaklarında ağırlık varmış da onu işitemiyormuş gibi büyüklük taslayarak sırt çevirir Ona acıklı bir azabı müjdele (Lokman Suresi, 6–7)” Şimdi de işin doğrusunu yapanları ve durumlarını görelim: “ İman edip hayırlı işler yapanlara gelince onları da nimetlerle dolu, içinde ebedi kalacakları cennetler bekliyor'' Bunu Allah gerçek olarak vaat etmiştir O, Aziz’dir, Hakim’dir(Lokman Suresi, 8-9) |
|