Prof. Dr. Sinsi
|
Takva İmanı Bir Görevdir:
Takva İmanı Bir Görevdir:
Takva, insanın Allah'a karşı tavrını ortaya koyan, ona nasıl kulluk yapacağını öğreten, davranışlarını kontrol eden bir Kur'an ölçüsüdür O, Allah'ın insandan istediği son derece önemli bir görevdir
Allah (cc) merhametlilerin en merhametlisidir Dilediği varlığı dilediği şekilde yaratmış, her birine kendi yaratılışı doğrultusunda bir görev vermiştir O, bütün yaratıklara rahmetiyle muamele eder, onları korur, gözetir ve bütün ihtiyaçlarını giderir
Varlıklar içerisinde önemli bir yeri olan insana düşen görev, önce kendisine karşılıksız olarak nimet verenin âlemlerin Rabbi olduğunu kabul etmesi, sonra da O'nun ölçülerine uyarak şükrünü yerine getirmesidir Kulluğun bir gereği olarak şükretmesi gerekirken nankörlük edenler, ya da inkarcı bir tavırla Allah'ı ve O'nun makamını tanımayanlar ile bütün bir ömrünü şükür yerine isyan ve boş oyalanmalarla geçirenler, Allah'ın gazap yüzüyle karşılaşırlar Kur'an, Allah'ın 'intikam sahibi, çok yüce ve güçlü olduğunu, küfredenlere mutlaka ceza vereceğini' vurguluyor
O, aynı zamanda suçlulara ceza ve faydalı iş yapanlara da karşılık vermede adalet sahibidir O'nun yanında hiç kimse hurma çekirdeğindeki iplik kadar bile haksızlığa uğratılmaz Herkes dünyada yaptığının karşılığını alır
Allah'ın Rabliği ve ilâhlığı karşısında kulun tavrı nasıl olmalıdır?
O Allah ki, O'nun Cennet'i ve Cehennem'i var Din Gününün, yani insanların öldükten sonra hesaba çekilecekleri, yaptıkları iyi işlerin de, kötü işlerin de karşılığının verileceği günün tek sahibidir
Kul, bu yüce makamın huzurunda ne yapacaktır, ne ile sorumlu olacaktır?
Bu noktada ahiret inancı önemli bir esastır O gün tek hâkim ve güç sahibi Allah'tır Bütün insanlar dirilmiş ve başları eğilmiş, sakin ve teslim olmuş bir şekilde O'nun huzurunda toplanacaklar İşte o büküm günü inancı devamlı insanların dikkatlerine sunulmalı ki, onları gafletten, dikkatsizlikten ve hafiflikten kurtarıp, tam bir teslimiyetle güzel davranmaya götürsün "İslâm zühdüne hâkim olan fikir budur Kur'an'ı okuyan herkes, özellikle Mekke Devri âyetlerinde gelecek olan hüküm günü (yani ahiret) şuurunun kuvvetli olduğunu görür Orjinal anlamıyla buna 'takva' denir "
İnsanlardan bazıları, yeryüzünde bozgunculuk yaptıkları hâlde ıslah edici olduklarını iddia ederler Böyleleri büyük bir çaba ile dünyalıklar peşinde koşarlar ve Rablerine kulluğu unuturlar "  Kendilerine sorarsanız iyi işler yapmışlardır " Onların yaptıkları ahirette savrulan bir küle benzer, ya da bir serap gibi olup hepsi de boşa gider ”
İnsanın bu kendini kandırma huyunun kınanması ve amellerin boşa gittiğinin söylenmesi, ahirette 'amellerin tartılması' inancıyla ilgilidir Amellerin kabul edilmemesinin, ya da boşa gitmesinin sebebi, onların imandan kaynaklanmamış olması ya da takva bilinciyle yapılmamış olmasıdır Kur'an buna karşın, sonucun takva sahiplerine ait olacağını haber veriyor
Ahiret inancı olmaksızın insan, anlık yaşamaya başlar ve sadece 'dar görüşlü' olarak kalır Dünyalıklara bağlanmanın diğer adı buraya/şimdiye dalıp gitmedir İnsana geniş bir görüş veren ve takvayı harekete geçiren ahiret inancıdır
Kur'an'ın takvayı telkin etmedeki bütün çabası, insanı bu gelip geçici hayatın üstüne çıkartmaya, böylece de onun davranışlarını uzun vadeli hedefleri ve 'amellerin sonunu' gözeten sağlam bir temele oturtmasına yöneliktir Ya da Hesap Günü'nde insanın kendi kendisiyle yüzleşeceği gerçeğini bildirmek içindir O gün insanın kalbinin gömüldüğü gaflet bitecek ve kişinin kendi 'ben'i ortaya çıkacaktır
Ancak Kur'an'ın çabası, bu şuur hâlinin takva vasıtasıyla şu anda/burada meydana getirilmesine yöneliktir Her an Hüküm Anıdır ve insan kendi geleceğinin hazırlayıcısıdır
Allah (cc) kullarına şöyle sesleniyor:
"Ey Adem oğulları, içinizden size âyetlerimi haber veren peygamberler geldiği zaman, kim ittika ederse (korkup sakınırsa) ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de "
Yani kim emredilenleri yapar, haramları terk ederse, ona korku yoktur ve o mahzun da olmayacaktır
İslâm ümmetinden önce gelip geçen bütün ümmetlere 'takva' tavsiye edildiği "gibi, Muhammed (s a v) ümmetine de 'takva' emredilmektedir Hatta, Allah (cc) son Peygamberine bile bazen; 'Allah'tan ittika et ' demektedir Mü'minler de 'Allah'tan ittika etmekten' sorumludurlar
Takva, kul için önemli, önemli olduğu kadar da ona yarar getirecek faydalı bir tavırdır
"Mallarınız ve canlarınız konusunda deneneceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden çok incitici (sözler) duyacaksınız ama sabreder ve korkup sakınırsanız; işte bunlar, yapmaya değer işlerdendir " Yani takva, azmedilmesi lâzım gelen işlerdendir Ya da Allah'ın azmettirdiği, O'nun emrettiği ve sonuç yönünden O'na yönelik önemli işlerdendir Azim aslında bir işte gösterilen sebat (kararlılık) ve sabırdır
Hiçbir kimsenin, hatta babanın bile oğlu için hiçbir şey yapamayacağı, ona bir fayda vermeyeceği bir günde, insana fayda sağlayacak olan, onun dünyadaki takvasıdır Kur'an bu gerçeğin altını şöyle çiziyor:
"Ey insanlar! Rabbinizden ittika edin ki, (o gün hiç) bir baba çocuğu için bir karşılık veremez ve (hiç) bir çocuk da babası için birşey verici değildir Şüphesiz Allah'ın va'di haktır Artık dünya hayatı sizi aldatmaya sürüklemesin ve aldatıcı (lar) da sizi Allah ile aldatmasın "
Bütün iyiliklerin kaynağı takvadır Takva, Allah'ın öncekilere ve sonrakilere olan öğüdü, insanın elde edebileceği en büyük nimettir
Koruyuculuk işlevinden dolayı takva, hem hatalardan/günahlardan kaçınmak, hem de her konuda doğruyu aramak hususunda en önemli kavramdır, en İslâmî tavırdır O, hem en sağlam ve koruyucu elbise, hem de en iyi azıktır O, tehlikelere ve insanı helak olmaya götürecek sebeplere karşı en iyi teminattır
Takva bu dünyada lâzımdır Öldükten sonra, hesap zamanı takvayı talep etmenin bir faydası yoktur
"Veya, 'Gerçekten Allah bana hidayet verseydi, elbette muttakilerden olurdum ' diyeceği, ya da azabı gördüğü zaman, 'Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım' (diyeceği günden sakının) "
H Kerim Ece
|