Prof. Dr. Sinsi
|
Eating, Meeting, Briefing
Eating, meeting, briefing 
Bir zamanlar Bursa'da bir çoban varmış Herkesin kendine göre bir sıkıntısı olur, derler ya; bunun da bir problemi varmış Her zaman davarlarını otlattığı yerin tam ortasında, aksi mi aksi bir adamın bir tarlası varmış Buraya kimsenin hayvanının girmesini istemezmiş bu adam Bunu bilen çoban da, davarların buraya girmemeleri için elinden gelen gayreti gösterirmiş Fakat hayvan bu ya, bir fırsatını bulur, dalarmış tarlaya 
Bunu gören tarla sahibi de gelir, olmadık hakaretlerde bulunur, zaman zaman da dövermiş çobanı  Artık zavallının korkulu rüyası hâline gelmiş bu tarla  
Birgün oradan zamanın padişahı, maiyeti ile beraber geçiyormuş Çobanın yanına uğramış  Çobanı çok sevdiği için de ayrılırken sormuş:
- Benden bir dileğin var mı?
- Padişahım, sopamı havaya fırlatacağım, sopa yere düşene kadar padişahlığı bana bırakmanızı istiyorum!
Padişah, çobanın teklifini kabul eder  O da hemen sopayı havaya fırlatır ve arkasından da, "Filân yerdeki tarlayı hayvanların istifadesi için vakıf ilân ettim" der
Şimdi böyle bir imkânınız olsa siz ne dilekte bulunurdunuz bilemem Fakat bana sorarsanız, "Eş dost ziyaretlerindeki ve toplantılardaki gereksiz teşrifatı, yeme içme faslını kaldırdım!" derdim
Yanlış anlaşılmaması için şimdi konuyu biraz açalım isterseniz:
Meselâ gidiyorsunuz bir dostunuzun evine  Kalacağınız süre zaten az Çoktandır görüşememişsiniz, hâl hatır sorup hasret gidereceksiniz Ama mümkün mü? Daha oturur oturmaz servis telâşı başlıyor Önce çaylar, arkasından çeşit çeşit pastalar, börekler geliyor Ziyafete gitmediğiniz için de bunları yemede zorlanıyorsunuz Ayıp olmasın, beğenmedi denilmesin diye kendinizi zorlayarak mecburen yiyorsunuz
Ne kadar zorlasanız da pastaların bir kısmını yiyemiyorsunuz Çay servisi bitince, kalan pastalar kaldırılıyor Nereye gidiyor bunlar biliyor musunuz? Söyleyeyim, aynen çöpe  İşte size israfın âlâsı Daha bitmedi; çay pasta servisinin arkasından meyve servisi başlıyor Hem de çeşit çeşit  Midede her çeşite yer kalırmış, derler Onları da midenizin bir köşesine yerleştiriyorsunuz
Zaten o zamana kadar da gitme zamanı geliyor Sizi de bize bekleriz, diyerek müsaade isteyip kalkıyorsunuz Sözde sohbet etmeye, hâl hatır sormaya gelmiştiniz  Sadece; nasılsınız, iyi misiniz diye sorabiliyor; ev sahibi de, çok şükür iyiyiz, diyebiliyor  Şimdi olanları sıralayalım:
1- Zaman israfı oluyor Dertleşip, deşarj olmak, kitap okumak gibi faydalı işlere harcanacak zamanı yeme içme mücadelesi ile geçiriyorsunuz
2- Yapılan ikramlar çok masraflı olduğu için, maddî imkânsızlıktan kimseyi çağıramıyorsunuz Çağıramadığınız için de başkasını ziyarete gidemiyorsunuz Böylece ziyaretler, dostluklar azalıyor Bu ziyaretlerin boşluğunu, parklarda, kırlarda, piknik yerlerinde, sahillerde doldurmaya çalışıyorsunuz Tabiî ki mümkün olmuyor  
3- İkramların birçoğu çöpe atıldığı için israf yapmış, yani haram işlemiş oluyoruz Ayrıca zorla, yani doyduktan sonra yenildiği için de günaha giriyoruz
İnsanların birbirlerine ikramı külfetsiz olursa, çok güzeldir Dinimiz ikramı, hediyeleşmeyi emreder Hadis-i şerifte, "Sizin hayırlınız, yemek yedireninizdir " buyurulmuş Fakat sıkıntıya girmemek, daha faydalı işlere mâni olmamak şartıyla tabiî ki  Çünkü, dinimizde bir de şöyle bir kaide var: Ehem mühime tercih olunur Yani çok önemli az önemliye tercih edilir Ayrıca haram işlenerek, hizmet, ibadet yapılmaz
Dinimiz, misafire hazırda ne varsa onu vermeyi, külfete girmemeyi, çeşit çeşit ve pahalı yemekler ikram etmemeyi emreder Peygamber efendimiz, "Külfete, sıkıntıya girmeyin!" buyururdu Külfet, insanları birbirinden uzaklaştırır
Hz Ali, yemeğe davet edilince, üç şartla kabul ederdi: Bir şey almak için çarşıya gitmeyeceksin Evinde olanla yetineceksin Benim yüzümden kendini, çoluk çocuğunu sıkıntıya sokmayacaksın
Amerikalı bir devlet adamı Türkiye'ye ziyarete gelmişti On günlük ziyaretten sonra gazeteciler sordular kendisine:
- Türkiye'deki çalışma hayatını nasıl buldunuz?
Üç kelime ile özetledi Türkiye'nin durumunu:
- Eating, meeting, briefing 
Yani yemek, toplantı, yapılacak iş hakkında bilgi verme  İş yapma yok tabiî  
Bir arkadaşa sormuştum, "Ne yapıyorsunuz, nasıl gidiyor işler?" diye  O da cevap vermişti: "Toplantılardan arta kalan vakitte iş yapmaya çalışıyoruz  "
|