![]() |
Hurâfe-Hurafecilik |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hurâfe-HurafecilikHurâfe; Anlam ve Mâhiyeti Uydurulmuş hikâye ve rivayet ![]() ![]() ![]() Hurafenin bu durumuna açıklık getirebilmek için, dine sonradan katılan diğer unsurları anlatan kelimelere, kavramlara da kısaca değinmek gerekecektir ![]() 1) Bid'atler: Kur'ân-ı Kerim ve Sünnet'te bulunmayan ve Ashabca da bilinmeyen, özellikle din esaslarına ilişkin sonradan çıkma kimi ibadet ve davranış biçimleri ve inanca yönelik yorumlar ![]() ![]() ![]() ![]() 2) İsrailiyyat: Kur'ân-ı Kerîm'deki kıssaların yorumu ve benzeri durumlarda ayrıntıya ilişkin bilgi vermiş olmak adına Kitab-ı Mukaddes, özellikle Tevrat ve Tevrat yorumlarından aktarılan bilgiler ![]() ![]() ![]() ![]() 3) Batıl İnançlar: Dinde kesinlikle yeri olmayan, fakat günlük hayatta dinin bir parçasıymış gibi gösterilen ve gerçekte dindışı olan, hatta dinin özüne ters düşen kimi inanç ve davranış biçimleri ![]() ![]() 4) Esâtîr: Eski batıl dinlerin inanç ve yorumlarından olup da, halkın arasında sürüp giderken, müslümanlaşma sırasında "Müslümanlaştırılarak" dine katılan mitolojik hikâyeler, efsaneler ![]() 5) Hurafeler: İsrailiyyat ve esâtîrden olmadığı halde bütünüyle sonradan uydurulan ve genellikle İslâm'ın gerçeğiyle bağdaşmaz batıl inançları veya çarpık davranış biçimlerini telkin eden hikâyeler ![]() Nitekim, "hurafe" kelimesinin kökeni de, bu tür bir olayın adlandırılmasıyla ilişkilidir ![]() ![]() İbarede geçen "hadis-i Hurafe"nin anlamı, "Hurafe'nin çıkardıkları, uydurdukları, ortaya attıkları, söyledikleri bütünüyle temelsiz hikâyeler"dir ![]() ![]() ![]() Tevrat'ın yeniden yazılması sırasında katılmış olması mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurafecilik'e gelince: Bu deyim, ilk bakışta hurafeleri benimsemek gibi görünüyor olsa da, boyutları bu kadar değildir ![]() ![]() ![]() ![]() Dinde olmadığı halde dindenmiş gibi uydurulup anlatılan hikâye ve rivâyetlere verilen ad ![]() ![]() Hurâfe, aslında bir insanın adıdır ![]() ![]() ![]() Hurâfeler, dilden dile veya kitaplar aracılığıyla anlatılan rivâyetlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müslümanlar arasında dolaşan yanlış unsurların bir kısmı, yahûdi ve hıristiyan kaynaklarından aktarılmışlardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurâfeler, bir taraftan müslümanların inançlarına zarar verirken bir taraftan da başkalarının, yeni yetişen nesillerin İslâm hakkında yanlış fikre sahip olmalarına sebep olur ![]() ![]() ![]() Günümüzde birçok felsefî, siyasî ve iktisadî düşünce, birçok tavır ve anlayış da birer bilimsel gerçek, birer değişmez inanç ilkeleri gibi sunulmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dinimize göre, İslâm imanı dışında kalmış kişi dalâlettedir/sapıktır ![]() ![]() ![]() ![]() Sağlıklı bir İslâmî yaşayış için, önce sağlam inanç esaslarına ve bunlara bağlı bir ibâdet hayatına sahip olmanın, sonra da ciddî, bilinçli ve sürekli bir denetimle, yozlaşmaya yardımcı olacak hurâfe ve bâtıl inanışlara kapılmamanın, körü körüne taklitçiliği terketmenin, çevre, toplum ve ecdattan devralınan anlayışı Kur’an ve sünnet ölçüsüne vurmadan doğru kabul etmemenin önemi inkâr edilemez ![]() Bilindiği gibi hakikatin zıddı olan hurâfe, aslı esası olmayan, uydurulmuş, saf ve doğru inançlar arasına katılmış, bazı zaman ve mekânların uğuru veya daha çok uğursuzluğu ile ilgili olarak dillerde dolaşan abartılmış hikâyelerden, efsâne ve kerâmet adı altında uydurmalardan ibârettir ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan hurâfeler ve bâtıl inanışlar daha çok sağlık, ihtiyaç ve gelecek hakkında önceden bilgi sahibi olmak gibi belli bazı konularda ve özellikle kadınlar arasında yaygındırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tevhid mücâdelesi, putperestlerle mücâdele demek olduğu kadar, asılsız kabuller, yanlış uygulamalar, yani hurâfe ve bâtıl inanışlarla da mücâdele demektir ![]() ![]() ![]() Ne var ki, bu kültürel hastalık (hurâfe ve bâtıl inanışlar), Kur’an ve Sünnet çizgisini unutan, o anlayış ve yaşayışı yozlaştıran değişen düzen ve toplum şartları içinde yeniden kendini göstermiş, giderek gelişen boyutlarla günümüze kadar gelmiştir ![]() Hurâfe ve bâtıl inanışların hemen hepsinin temelinde ecdâda/atalara bağlılık, ateş, su, orman ve ağacı kutsal kabul etmenin derin izlerinin bulunduğu bir vâkıadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Toplumun hangi kesimine mensup olursa olsun, yeterli ve sağlıklı dinî bilgisi olmayan ve inanç boşluğu içinde bulunan kişilerin, hurâfe ve bâtıl inançlara kapılmaları daha kolay olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Sözlerin en güzeli Allah’ın kitabı; yolların en doğrusu Muhammed’in yoludur ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan, hurâfe ve bâtıl inanışlar; inanma, kulluk, takdir ve vefâ duygularının kötüye kullanılması demek olduğundan toplumda kavram ve değer kargaşasına yol açarlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurâfe ve bâtıl inanışlara kapılmış kişilerin büyük bir kısmı, bu durumlarına “dindarlık”, bunlara karşı çıkılmasına da “itikatsızlık, inançsızlık, sapıklık” damgasını vururlar ![]() ![]() ![]() ![]() Hurâfe ve bâtıl inanışlara kapılmış kişiler, ikaz edildikleri, uyarılmak istendikleri zaman, genellikle, kendileri gibi düşünen ve yaşayanların çokluğunu, atalarından böyle gördüklerini öne sürerek, yanlışlarını savunmaya kalkarlar ![]() ![]() ![]() ![]() “Hak ve gerçek olan, Rabbinden gelendir ![]() ![]() Tüm belâların anası olan cehâletin sosyal bir belirişi olan hurâfe, dinde yozlaşmanın besleyici zeminini oluşturan sinsi ve zehirli bir musîbettir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurâfenin ana ocağı İsrâiliyattır; öncelikle ve özellikle yahûdiliktir ![]() ![]() ![]() ![]() İsrâiliyât tahribi, hurâfe yığınının omurgasını oluşturmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() Hurâfe, bunamak anlamındaki haref kökünden türemiş bir kelimedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Batı dillerinde, Latince bir kök olan superstitio’dan türeyen superstition kelimesiyle karşılanan hurâfe, bu dillerdeki ortak kabule göre de mantık dışı, temelsiz, boş, aldatmaca, büyü türünden inanç ve kabul demektir ![]() ![]() ![]() [737] Ferit Devellioğlu, Osmanlıca Türkçe Ansiklopedik Lügat, Hurafe Kelimesi ![]() [738] Zübeyr Yetik, Şamil İslam Ansiklopedisi: 3/25 ![]() [739] Hüseyin K ![]() [740] Müslim, Cum'a 43; Ebû Dâvud, Sünnet 5; Nesâî, Iydeyn 22; İbn Mâce, Mukaddime 7 ![]() [741] İsmail Lütfi Çakan, Hurâfeler ve Bâtıl İnanışlar, Marifet Y ![]() ![]() ![]() [742] Lisânü’l-Arab, Hı-rı-fe maddesi ![]() [743] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() iqra islam ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
![]() |
Hurâfe-Hurafecilik |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hurâfe-HurafecilikHurâfe-Atalar Dini İlişkisi: Kelimenin kökünde, eski halk inançları anlamları da vardır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Eğer doğru sözlüler iseniz delilinizi getirin!” (Bakara: 2/111) ![]() Yine peygamberler diyorlar ki: “Eğer doğru sözlüler iseniz bana ilimle haber verin!” (En’âm: 6/143; Ahkaf: 46/4) ![]() Şunu da söylüyor nebîler: “Eğer doğru sözlüler iseniz haydi kitabınızı getirin!” (Sâffât: 37/157) ![]() Bu isteğe, hurâfeci şirkin verdiği cevap şudur: “Eğer doğru sözlüler iseniz bize atalarımızdan kanıt getirin!” (Duhân: 44/36; Câsiye: 45/25) ![]() Veya şöyle söylüyorlar: “Şu dediğinizi biz, önceki atalarımızdan duymadık ![]() Hurâfe zehrinin kimliğiyle onun panzehirinin kimliğini birer cümlede böylesine ihtişamla anlatmak, ancak Kur’an kelâmının başaracağı bir hârika olabilirdi ![]() ![]() [744] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() iqra islam ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
![]() |
Hurâfe-Hurafecilik |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hurâfe-HurafecilikHurâfe-Ümniyye İlişkisi: Çoğulu “emânî” olan ümniyye kelimesi, Kur’ân-ı Kerim’de bir yerde tekil, beş yerde çoğul olmak üzere toplam 6 yerde geçmektedir ![]() ![]() ![]() “Kitabı bilmezler, sadece emânî bilirler ![]() ![]() ![]() ![]() Ehl-i kitap dediğimiz yahûdi ve hıristiyanlarla müslüman kitlelerin emânîsinden şikâyet edilmekte, meselelerin bu emânîlerin hiçbirisiyle çözülemeyeceği belirtilmektedir ![]() ![]() Kitab’a, yani ilim ve delile karşı konmuş bulunan emânî, aslı-esası olmayan şey, yalan, sanı, ne dediğini anlamadan okumak anlamlarındaki ümniyye kelimesinin çoğuludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur’an’ın “Kitab”a karşıt gösterdiği emânî, bizim hurâfe, anlamadan veya yanlış anlayarak okumak dediğimiz illetlerin ta kendisidir ![]() ![]() ![]() ![]() Şeytanın insanı saptırışının esası da ümniyyeye itmektir ![]() ![]() ![]() “Yemin olsun, onları ümniyyelere, (boş kuruntulara, hurâfelere, yalanlara) iteceğim ![]() ![]() ![]() ![]() Zafer, mutluluk, ölümsüzlük bir emânî işi değildir; bir eylem ve üretim işidir ![]() Cennete gidiş de din mensuplarının ürettikleri ve kendilerini öne çıkarmak için kullandıkları emânî sloganlarıyla değil; üretilen değerlerle olacaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kitap yerine, okuyup üfürme, asılsız gelenek ve kabullerin peşinden gitme, hurâfelere saplanma gibi olumsuzluklara kucak açanlar şeytanın vaatlerinden başka hiçbir şeyle ödüllendirilmeyeceklerdir ![]() ![]() ![]() ![]() Zan ve vehimlerle veya doğrudan doğruya cehâletin verdiği telkinlerle, atalardan miras alınan din anlayışının sorgulanmadan kabulüyle görülen hurâfe inançlar, ameller ve bunları savunanlar, dini hurâfeler yığını olarak takdim edenler maalesef hayli yaygındır ![]() ![]() Sadece sokaklarda ve vitrinlerde değil, hayatın hemen her alanında ve en önemlisi gönüllerde çeşitli putların sergilendiği ve yerleştiği çevrelerde ve zaman diliminde artık hurâfelerin hakikat, hakikatlerin de hurâfe kabul edilir hale gelmesi sürpriz sayılmaz ![]() ![]() Hurâfelerin tümü din açısından tehlikeli olmakla birlikte, itikadı ilgilendiren hususlar, şirke yol açmaları yönüyle en çirkinleridir ![]() ![]() ![]() [745] Nisâ: 4/123 ![]() [746] Tâhâ: 20/114; Kıyâme: 75/16 ![]() [747] bk ![]() ![]() [748] bk ![]() ![]() [749] bk ![]() ![]() [750] bk ![]() ![]() [751] Geniş bilgi için bk ![]() ![]() ![]() [752] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() iqra islam ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
![]() |
Hurâfe-Hurafecilik |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hurâfe-HurafecilikÇokça Görülen Hurâfe ve Bâtıl İnanışlar Dünyanın öküzün boynuzunda durduğunu, hem de din adına iddiâ eden hurâfeciler hâlâ kaldı mı bilinmez ama, yıldıznâmeye (astroloji ve fallara) bakanlar ve baktıranlar, kahve içtikten sonra kapatıp fala bakarak bir şeyler uydurup söyleyenler ve onlara inananlar, baykuşun bir eve tüneyip ötüşünü, köpeğin uzun uzun ulumasını duyanların mahalle veya köyden bir kişinin öleceğini yorumlayıp buna inananlar, yılbaşı gelince noel baba olan, onun heykelini yapan, noeli kutlayan, hindi kesen, çam deviren ve benzeri hıristiyan taklitçiliğini çekinmeden işleyenlere hemen her zaman ve her yerde rastlamaktayız ![]() 1) Ölüler ve Kabirlerle/Türbelerle İlgili Hurâfeler Bu tehlikeli hurâfelerin içinde en yaygınları, türbe ve tekkelerde, yatır (ölü) ziyaretlerinde, ölü veya diri bazı kişilerin aşırı yüceltilip kutsallaştırılması, tanrılaştırılması, daha doğrusu putlaştırılmasında, bazı mubahların haram kabul edilmesinde, Kur’an’da emredilmediği ve Peygamber döneminde uygulanmadığı halde bazı yeni ibâdet şekillerinin kabulünde görüyoruz ![]() ![]() Daha çok kadınlar ve hastaların rağbet ettiği türbeler çevresinde kümelenen hurâfelerin başında, türbelere adak adamak, pencere demirlerine ve yakınındaki bir ağaca çaput bağlamak, türbe içinde veya çevresinde mum yakmak gelmektedir ![]() a) Türbelere Adak: Adak ya da dinî ifadeyle nezir; Allah rızâsı için, insanın kendi kendini herhangi bir şarta bağlı olarak veya mutlak şekilde mubah olan bir konuda borçlandırmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Nezir (adak) hiçbir şeyi (şerri ve zararı) def etmez ![]() ![]() Başka bir hadis-i şerif de şöyledir: "Kim, Allah'a itaati gerektiren bir hayır ve ibâdet adarsa, adağını yerine getirsin ![]() ![]() Allah'a karşı isyan olan bir adağın yerine getirilmesi, adanmasından daha büyük bir vebaldir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b) Ölülere Yalvarıp Duâ Etmek: Yatırlardan bir şeyler beklemek, hastalığına şifa, derdine devâ, bahtına açıklık, kısırlığına çözüm ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Çaput Bağlamak: Mezar taşı, türbe ve tekke penceresine veya o civardaki ağaçlara düğümler, çaputlar bağlamak eski Türk câhiliyesinden devralınan hurâfe ve putperest özelliklerindendir ![]() ![]() d) Mum Yakmak: Türbe, mezar, tekke vb ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hıristiyanlıktan önceki Helenler ve Romalılar'ın da mezarlarında ve mezar taşları üzerinde meş'aleler yaktıkları bilinmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kabir başına, mezar taşına mum yakan kişi, oradaki yatırla kendini bütünleşmiş, ondan bir parça olmuş gibi kabul ediyor ki, bu büyük bir hatadır ve şirktir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Malı israf etmek, başka ümmetlere benzemek gibi iki haramı birden işleten bu tür hurâfelerden kesinlikle uzak bulunmak gerekir ![]() ![]() ![]() Mum yakarak, çaput bağlayarak, ölülere adaklar adayarak, murâdına nâil olacağını, hastalığından veya dertlerinden kurtulacağını, bahtının açılacağını, çocuk doğuracağını sananlar ve yeri geldiğinde de müslümanlığı kimselere bırakmayanlar, inandıklarını iddiâ ettikleri İslâm'a, Kur'an ve sünnete ne kadar ters düşmüşlerdir! "Yalnız Sana ibâdet eder, yalnız Senden yardım dileriz ![]() Merhum Mehmed Âkif'in; "Hurâfeler, üfürükler, düğüm düğüm bağlar, Mezar mezar dolaşıp hasta baktıran sağlar!" mısralarıyla çizdiği yakışıksız görünümden uzaklaşmaya, İslâm'ın sadeliğinde dinî kişiliği ve sadece Hakka kulluk yapan izzeti bulmaya çalışmalıdır ![]() ![]() e) Cenâzeye Çelenk Götürmek ve Yeşil Düşmanlığı: İslâm hayat dinidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm ile uzaktan yakından ilişkisi olmayan "hıdırellezde yeşil çiğnemek gerek" düşüncesi ve uygulaması, yılbaşı kutlamaları dolayısıyla çam kesmeler, vitrin süslemeler, bayramlarda mezarlara yeşil çalı götürmeler, kabirlere çiçek bırakmalar, büyük kentlerde salgın hale gelen cenâzeleri çelenklerle uğurlamalar gibi bir sürü uygulama, bize yabancı, zararlı ve başka milletlere benzeme girişimleri olarak sosyal ve dinî bünyeyi kemirip durmaktadırlar ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bilinmelidir ki, cenâzeyi çelenklerle uğurlamak hıristiyan âdetidir ![]() ![]() ![]() ![]() Dinimiz, kabir üzerine yığılmış kurumaya mahkûm çelenk ve çalı değil; büyümeye ve yeşil kalmaya lâyık fidanlar, çiçekler dikilmesinden yanadır ![]() ![]() ![]() ![]() Bir de kurban olarak horoz adamak veya kesmek var ki, horozdan kurban olsa olsa, böyle sahte tanrılara olur dedirtiyor insana ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 2) Günlerle İlgili Hurâfeler a) İki Bayram Arası Nikâh Kıyılmaz mı? Anadolunun birçok yöresinde hâlâ yaşatılmakta olan bir yanlış anlayış da "iki bayram arasında nikâh kıyılmaz" görüşüdür ![]() ![]() Bilindiği gibi dinimize göre nikâh, ibâdet ve muâmele sıfatlarına sahip, şaka götürmeyen bir icraattır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "İki bayram arası nikâh kıyılmaz" uydurması; delilsiz bir söz olmanın ötesinde bizzat Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Fıkıh kitaplarında nikâhın ibâdet niteliği dolayısıyla mescidlerde ve Cuma günü kıyılmasının güzel görüldüğü yani "müstahap" olduğu kaydedilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() b) Salı Yola Çıkılmaz, Cuma İş Yapılmaz mı? Özellikle hanımlar arasında çok yaygın olan iki yanlıştan biri, "Salı günü bir işe başlanmaz, çamaşır yıkanmaz, yola çıkılmaz" anlayışı; ötekisi ise, kadınların Cuma günü iş yapmalarının doğru olmadığı inanışıdır ![]() ![]() Dinimizde haftanın günleri ile ilgili olarak, "şu yapılmaz, bu yapılır" şeklinde bir ayrım bulunmamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Yine, 13 sayısının hıristiyan Batılı halka göre uğursuzluğu da, fethin 1453 yılında gerçekleşmesi dolayısıyla olduğu şeklinde izah edilir ![]() ![]() ![]() Cuma günü kadınların iş yapmamasına gelince, bu da anlaşılması güç bir tutum ve bâtıl inanıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Ey iman edenler, Cuma günü namaz için çağrıldığı(nız) zaman, Allah'ı anmaya koşun ve alış-verişi (işi-gücü) bırakın ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Evet, tekrar belirtelim ki, bu âyetlerin muhâtabı, genelde mükelleflik çağında bulunan, özelde Cuma namazının edâ şartlarına sahip olan müslüman erkeklerdir, kadınlar değil ![]() ![]() Kur'an o günü tatil günü kabul etmemesine, namaz saati dışında iş günü olduğunu ilan etmesine rağmen, müslümanlar ibâdetlerini daha rahat icrâ etsin diye, uygulama olarak Cuma günü Osmanlılarda ve günümüzdeki çokça müslümanların yaşadığı hemen her yerde tatil kabul edilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kaynağı ne olursa olsun, Salı ve Cuma günleri hakkında hanımlar arasında dolaşıp duran bu ve benzeri sözlerin İslâmî bir ölçüyü ifade etmediği, hurâfe ve bâtıl inanış olduğu ortadadır ![]() 3) Gaybdan Haber Vermeye Bağlı Hurâfeler a) Gaybı Bilmek Mümkün mü? Yüce Yaratıcı'nın biz insanlara verdiği akıl, duyular ve benzeri öğrenme vâsıtaları ile hakkında kesin veya zannî bilgi edinebildiğimiz şeylerin tümüne "şehâdet âlemi" denir ![]() ![]() Eskiden beri gayb âlemi, insanoğlunun merakını çekmiştir ![]() ![]() ![]() İslâm'a göre gayb'ı sadece Allah bilir ![]() "De ki: Göklerde ve yerde gaybı, Allah'tan başka bilen yoktur ![]() ![]() Allah Teâlâ'nın emir ve yasaklarını insanlara duyurmak için içlerinden seçtiği peygamberler bile gaybı bilemezler ![]() "De ki: 'Size Allah'ın hazineleri yanımdadır, demiyorum ![]() ![]() ![]() "De ki: 'Ben, Allah'ın dilediğinden başka kendime herhangi bir fayda veya zarar verecek güce sahip değilim ![]() ![]() ![]() "O bütün gaybı bilir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu âyetlerde de Allah Teâlâ'nın ancak dilediği peygamberleri gaybdan dilediği bilgiye muttalî kıldığı belirtilmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Eğer gerçek, onların heveslerine uysaydı gökler, yer ve onlarda bulunanlar bozulup giderdi ![]() Hidâyet rehberimiz olan Peygamberimiz, gaybdan haber vermeye kalkışan kişilere inanmanın tehlikesine şöyle işaret buyurmaktadır: "Gayb habercisine (kâhin, arraf, falcı ![]() ![]() ![]() ![]() b) Falcılık ve Fala Baktırmak: Fal ve falcılık; gaybdan haber verme, gelecek hakkında önceden fikir beyan etme temeline dayanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hurâfe ve bâtıl inanışların hepsine birden savaş açmış bulunan İslâm, bütün çeşitleriyle falcılığı yasaklamıştır ![]() "Ey iman edenler! Şarap, kumar, dikili taşlar (putlar), ezlâm/fal ve şans okları birer şeytan işi pisliktir; bunlardan uzak durun ki kurtuluşa eresiniz ![]() ![]() Bu âyet, fal oklarının şeytanın pis işlerinden olduğunu, kötülükte şarap içmeye, kumar oynamaya ve putlara tapmaya denk bir cürüm sayıldığını, kurtuluş için bunlardan uzak durulması gerektiğini çok açık bir şekilde bildirmektedir ![]() " ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() O halde fala bakmak, falcılık yapmak, fala inanmak, faldan kazanç temin etmek hiçbir sûrette müslümana yakışmayan hareketlerdir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() c) Ruh Çağırma: Son zamanlarda özellikle sosyete arasında yaygınlaşmış olan modern kâhinlik veya çağdaş cincilik diyebileceğimiz bir uygulama vardır: Ruh çağırma ![]() ![]() ![]() Beden kafesinden ayrılan ruhlar, berzah âleminde toplanırlar ![]() ![]() ![]() "Kabir, ya cennet bahçelerinden bir bahçe veya cehennem çukurlarından bir çukurdur ![]() Şimdi düşünmek gerekir; cennet hayatı lezzeti içindeki bir ruh, dünya ile, dünyadakilerle o güzel hayatı terkederek niçin meşgul olsun? Yine cehennem azabı içinde kıvranan bir ruh da nasıl dünyadakilerin dâvetlerine icâbet edebilecektir? Ona bu izni kim verecektir? Dolayısıyla ruhların, insanlarla ve dünyadiklerle haşir-neşir oldukları, ölmemiş gibi birtakım işler yaptıkları iddiâsına dayanan ruh çağırma girişimleri, ruhların durumuyla ilgili bu olaylara ters düşmektedir ![]() ![]() ![]() "Onlar (günahkârlar) orada, 'Rabbimiz, bizi çıkar, yaptığımız amelden başkasını (daha iyisini) yapalım' diye bağrışırlar ![]() "Öğüt alacak insanın öğüt alabileceği kadar bir zaman sizi yaşatmadık mı? Size uyarıcı da gelmişti ![]() ![]() ![]() ![]() Ruhların dünyaya dönüp dünyalılar gibi birtakım faâliyetlerde bulunamayacakları bir başka âyette şu şekilde belirtilmektedir: "Onlardan birine ölüm gelince; 'Rabbim, beni geri çevir, belki yapmayıp (noksan) bıraktığımı tamamlar, iyi işler işlerim' der ![]() ![]() ![]() ![]() Medyumlara cevap verdiği söylenen ruhlar, bu engeli aşmayı beceren birtakım gözü açıklar mı dersiniz? İlâhî sınırları, Allah'ın beyanını, beşerî sınırlar ve insanın sözlerine benzetebilen câhiller/kâfirler ancak bunun böyle olabileceğini düşünebilirler ve tabii aldanırlar ![]() Denilebilir ki; "iyi ama, ruh çağırma seanslarına gelen, hatta içecek sigara bile isteyen görünmez varlıklar var ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Cinlerin varlığı Kur'an'la sâbittir ve cinler gaybı bilmezler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() d) Taş Yapıştırmak: Gaybdan haber almak ve gelecek konusunda bilgi sahibi olmak merakının en garip ve akıl almaz tezâhürlerinden biri de daha çok kadınların ilgi gösterdikleri taşa taş yapıtırma hurâfesidir ![]() ![]() ![]() Taş yapıştırma hurâfesinde dikkat çeken husus; o türbedeki zat aracılığı ile tutulan niyetin Allah katında kabul görüp görmediğinin öğrenileceği zannı, hatta dileklerin bizzat türbede bulunandan dilendiğine inanılmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Taş yapıştırmakla geleceği hakkında bilgi edindiğini, dileğinin kabul edilip edilmediğini öğrendiğini sanan câhillere Buhârî ve Müslim gibi sahih hadis kitaplarında, kendisinden nakledilen bir hadiste gördüğümüz Hz ![]() ![]() Nerede ve ne şekilde olursa olsun herhangi bir taşa şu ya da bu şekilde taş yapıştırmakla tutulan niyetin gerçekleşeceğine inanmak gibi bir sapıklıktan vazgeçilmesi ve böyle hurâfelerle sevinen veya yerinenlerin ikaz edilmesi, akıl ve İslâm çizgisine gelmelerinin öğütlenmesi Tevhide hizmet noktasından önem arzetmektedir ![]() ![]() e) Uğursuzluk Var mıdır? Hurâfe ve bâtıl inanışların, yanlış kabullerin, doğrudan kaçışların cirit attığı tevhid bilincinden mahrum bir toplumda bazı şeylerin uğuruna, bir çok şeyin de uğursuzluğuna hükmedileceği ve değer kargaşasına düşüleceği gayet doğaldır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hatırladıkça, saydıkça insana bunaltı veren bu tevhide ters yanlış ve uydurmaların günümüzde de hatta tesirini artırarak yaşaması, toplumun çoğu kesimini etkisine alması karşısında, sığınılacak yer Kur'an ve Sünnet olacaktır ![]() "Uğursuzluk diye bir şey yoktur!"[774] Kadın, ev ve binekte uğursuzluk bulunabileceğine dair bir rivâyeti Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Uğursuzluk anlayışı, birçokları gibi İslâm'a başka inanç sistemlerinden girmiştir ![]() ![]() ![]() [753] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [754] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [755] Buhârî, Kader: 6 ![]() [756] Buhârî, Eymân: 28 ![]() [757] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [758] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [759] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [760] Hurâfâttan Hakikate, M ![]() ![]() ![]() [761] Hurâfeler ve Menşeleri, Abdülkadir İnan, s ![]() ![]() [762] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [763] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [764] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [765] Cum'a: 62/9 ![]() [766] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [767] Tirmizî, Tahâre 122; Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [768] Buhârî, Büyû' 25, 113; Müslim, Müsâkât 40 ![]() [769] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [770] Tirmizî, Kıyâme 26 ![]() [771] Sebe': 34/14 ![]() [772] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [773] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [774] Buhârî, Tıb 19, 25, 43-45; Müslim, Selâm 102 ![]() [775] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() iqra islma ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
![]() |
Hurâfe-Hurafecilik |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hurâfe-Hurafecilik4) Bazı Yanlış Kabuller a) Dünya Kâfirin, Âhiret Mü'minin mi? Dünya Mü'mine Zindan mıdır? Bazı saf ya da câhil müslümanlarca, tembelliğe mâzeret olarak ileri sürülen "dünya kâfirin, âhiret mü'minin" veya "dünya Mü'minin zindanıdır" yargısı; İslâm ve müslümanlar aleylinde konuşulmasına vesile olan bir yanlış yorumdur ![]() Evet, "Dünya mü'minin zindanı, kâfirin cennetidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Kitap ehlinden ve müşriklerden inkâr edenler, şüphesiz, içinde temelli kalacakları cehennem ateşindedirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Mü'mine vaad olunan cennetin ve kâfirin varacağı yer olan cehennemin vasıflarını anlatan öteki Kur'an âyetleri; gerçekten âhiretteki duruma göre dünyanın, mü'min için nasıl bir zindan hayatı niteliği taşıdığını; yine kâfir açısından da ne ölçüde bir cennet hayatı görünümünde olduğunu açıkça ortaya koymaktadır ![]() Konuyu şu tarihî hikâye, güzel bir şekilde açıklamaktadır: Kadı'lardan biri Bağdat'ta, yanında hizmetçisi olduğu halde gösterişli bir biçimde atıyla külhan sokağından geçer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İşte din bütünlüğünden farklı ve yanlış yorumlanarak bu hadis gerekçe gösterilerek "dünya kâfirin, âhiret mü'minin" yargısıyla müslümanları dünyayı terke ve tembelliğe zorlamak, önce hadisin gerçek mânâsına, sonra da İslâm'ın özüne aykırı bir tutum olur ![]() "De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı (yarattığı) ziyneti/süsü ve güzel rızıkları kim haram kılabilir?' De ki: 'Onlar, dünya hayatında (inanmayanlarla birlikte) mü'minlerindir ![]() ![]() ![]() "Müjde, dünya hayatında da, âhiret hayatında da onlarındır ![]() ![]() ![]() Bu konudaki sözümüzü Mehmed Âkif'ten mısrâlarla bağlayalım: "Bizim muhîti, bizim halkı seyredince naza; Görür ki; beyni bozulmuş yığın yığın kafa var ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Ne hükmü var ki, esâsen yalancı dünyânın? Ölürse, yan gelecek cennetinde Mevlâ'nın ![]() Fenâ kuruntu değil! Ben derim, sorulsa bana; 'Kabul ederse cehennem, ne mutlu, amca, sana!' ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Dolaş da yırtıcı aslan kesil behey miskin! Niçin yatıp, kötürüm tilki olmak istersin? Elin kolun tutuyorken çalış, kazanmaya bak! Ki artığınla geçinsin senin de bir yatalak ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bekãyı hak tanıyan sa'yi bir vazîfe bilir; Çalış, çalış ki bekã, sa'y olursa hak edilir ![]() b) Dünya Öküzün Boynuzunda mı? Halk arasında dolaşmakta olan "dünya sarı öküzün boynuzları üzerinde durmaktadır" sözü, özellikle deprem olduğu yer ve zamanlarda "sarı öküz yine kafasını salladı" gibi yarı şaka yarı ciddî söylenen sözler, kaba bir cehâletin akıl almaz delilleridir ![]() ![]() Dünyanın öküz ya da balık üzerinde bulunduğuna dâir güvenilir hadis kitaplarımızda hiç bir kayda rastlanmamaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Abdüllatif Harputî, meşhur eseri Tenkîhu’l-Kelâm fî Akaid-i Ehl-i’l-İslâm’da bu öküz-balık uydurma ve hurâfesinin ehl-i kitaba âit olduğunu hatta bunun yahûdilik ve hıristiyanlık için bile bir leke olduğunu belirtmektedir ![]() ![]() ![]() Müslüman olmayan milletlerin eski hikâyelerinin uzantısı şeklinde halk arasında dolaşan bu dünyanın öküz veya balık üzerinde olduğu şeklindeki asılsız söz ve görüşler İslâm ile uzaktan yakından ilgili değildir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Sen dağlara baksan, hareketsiz olduklarını sanırsın ![]() ![]() ![]() c) Sorumluluktan Kurtulmak Mümkün mü? Bazı câhillerin "bizim abdestimiz alınmış, namazımız kılınmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu kısa açıklama göstermektedir ki, mükellefiyetten kurtulabilmek için, ya müslüman olmamak, ya bülûğa ermemiş çocuk olmak veya deli olmak, yahut da ölmek lâzımdır ![]() ![]() ![]() ![]() "Gönderdiğimiz peygamberlere de, kendilerine peygamber gönderdiklerimize de soracağız ![]() ![]() Hatta onların sorumlulukları ümmetlerinden daha da ağır olmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() "Onların işledikleri onlara, sizin yaptıklarınızın hesabı da size!" (Bakara: 2/134, 141) "O, hanginizin daha güzel amel işleyeceğini denemek, imtihan etmek için ölümü ve hayatı yarattı ![]() ![]() ![]() ![]() Sonra, yalancı peygamberlerden ve sahtekârlardan başka hiçbir sahâbi, ve İslâm âlimi mükellefiyetinin bittiğini, emir ve yasaklara uyma zorunluluğunun kalmadığını söylememiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Herhangi bir kimseye -peygamber de olsa- yakın olmak, şu ya da bu ırka veya cemaate mensup olmak da mükellefiyetten kurtulmaya gerekçe yapılamaz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Ey insanlar, sizden öncekilerin sapıtmasının nedeni şu idi: İçlerinde üstün mevkiden biri hırsızlık yapınca, hadd (cezâ) uygulamadan onu serbest bırakıyorlar, ama güçsüz (arkası olmayan, fakir) birisi çalınca da hemen hadd tatbik ediyorlardı ![]() ![]() Sorumluluğun kalktığını, sorumlu olmadığını iddia etmek büyük bir sorumsuzluk ve büyük bir sorunluluktur; çünkü sorumluluk imtihan dünyasında herkes için zorunluluktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() d) Kul, Kusursuz Olur mu? “Kusursuz kul olmaz”, “beşer şaşar”, “düşmez-şaşmaz bir Allah” gibi cümlelerin, günlük konuşmalarımız arasında bolca yer almasına ve gerçeğin de bu olmasına rağmen, bazı câhillerin, saygı duydukları kişileri “kusursuz” ilan ettiklerine -seyrek de olsa- rastlanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Herkesi gerçek mevkiinde ve doğal özellikleri ile değerlendirebilmek ya da buna rızâ gösterebilmek bir olgunluktur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Âdemoğlunun hepsi hata edici, günah işleyicidir ![]() ![]() İnsan kusurunu kabul edip affettirmesini bildiği ölçüde saygıdeğerdir, kıymetlidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Nefsim elinde olan Allah’a yemin ederim ki, siz hiç günah işlememiş olsanız, Allah sizi giderir, yok eder de, günah işleyip tevbe eden bir kavim getirir/yaratır ![]() ![]() ![]() ![]() Öte yandan, kusursuzluğu kabul edilen kişilerin genellikle, -varsa- eserlerinin de hatasızlığı ilan edilmekte, hataya bir hata daha eklenmektedir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kullara yaptıklarını güzel göstermek, şeytanın bir taktiğidir ![]() ![]() ![]() ![]() e) Nazarlık Takmak Doğru mu? “Göz değmesi” veya “nazar değmesi” diye bilinen, mikrobik olmayan ve âniden çoğunlukla baş ağrısı şeklinde beliren mânevî rahatsızlıkların varlığını bilmeyen veya duymayan yoktur ![]() ![]() ![]() Rasûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Nazar/göz değmesi gerçektir (vâkidir) ![]() Hatta Peygamber Efendimiz, “dokunan her kötü gözden” Allah’a sığınmayı, Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Nazar değmesine karşı okuma sûretiyle uygulanan tedâvinin Hz ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu açıklamalardan sonra, göz değmesine karşı gûya tedbirmiş gibi, halk arasında dolaşan birtakım hurâfelerin mânâsızlığı kendiliğinden ortaya çıkmış olmalıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() "Efsun yapmak, nazar boncuğu takmak, kadınların kocalarına kendilerini sevdirmek için sihir yapmak şirktir ![]() Müslümana yakışan, basit birer madde olan nazarlıkların koruyuculuğu zannına kapılmak değil; her şeyini borçlu olduğu ve kulluğunu kendisine sunduğu Rabbına sığınmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() “Allah’ım, her şeytan (tabiatlının şerrin)den, zehirli haşerâttan ve dokunan her kötü gözden Senin şifâ veren kelimelerine sığınırım ![]() f) Kurşun Dökmek: Nazar isâbetinden kurtulmak için uygulanan yöntemlerden biri de, kurşun veya mum döktürülmek, nefesi keskin hocalara(!) okutulmaktır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bunların ne kadar gülünç, ama aynı zamanda trajik olduğu, insanımızın ne denli câhiliyye uygulamalarına kapılarını açtıklarını, kafalarını ve gönüllerini hurâfeyle kirlettiklerini gösteren uygulamalardır ![]() g) Muska ve Muskacılık Muska ve Tılsımların Menşei: Muska ve tılsımların menşei, putperestliğin en ilkel şekli olan "fetiş"tir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu nesneleri taşıyanlar, çeşitli hastalıklardan, belâ ve kazalardan korunacaklarına inanırlar ![]() ![]() ![]() ![]() Daha sonraki dönemlerde kâğıt parçaları üzerine yazılmış dinî formüller veya tuhaf işaretlerle çizilmiş muska ve tılsımlar, fetişlerin yerini aldı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() İslâm'ı kabulden evvel yaşamış Türk boylarında da muska-tılsım kullanma âdeti vardı ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Günümüzde muska, tılsım ve sihir yapma işleriyle uğraşan bazı inanç sömürücüsü kişilerin ellerinde bulunan kitaplar, eski Babil, Asur, Mısır müşriklerinin, eski Budist ve Şamanist Türklerin kullandıkları kitaplardan yararlanılarak yazılmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Tılsımlar, harfler ve rakamlar ile yapılmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Bu arada şu küçük açıklamayı da ifade edelim: Yazı işaretlerinin (hiyeroglif, harf, rakam) esrârengiz sihrî kuvvet içerdiğine inancın en eski kaynağı, tarihin karanlık devirlerine kadar uzanmaktadır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [776] Müslim, Zühd 1; Tirmizî, Zühd 16 ![]() [777] İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu'l Beyân Tefsiri, III/23 ![]() [778] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [779] c ![]() ![]() ![]() [780] c ![]() ![]() ![]() [781] Silsiletu’l-Ahâdîsi’z-Zaîfe, 294 nolu hadis ![]() [782] Lem’alar, s ![]() ![]() [783] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [784] İsrâ: 17/79; Müzzemmil: 73/2 ![]() [785] Buhârî, Hudûd 12; Tirmizî, Hudûd 7 ![]() [786] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [787] İbn Mâce, Zühd 30; Ahmed bin Hanbel, III/198 ![]() [788] Müslim, Tevbe 2; Tirmizî, Cennet 2, hadis no: 2526 ![]() [789] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [790]Buhârî, Tıb 36, Libas 86; Müslim, Selâm 41-42; Ebû Dâvud, Tıb 15; Tirmizî, Tıb 19; Ahmed bin Hanbel, I/294, II/222, IV/67, V/70 ![]() [791] Buhârî, Enbiyâ 10; Ebû Dâvud, Sünnet 20; İbn Mâce, Tıb 36) ![]() ![]() ![]() [792] Buhârî, Tıb 35 ![]() [793] Hak Dini Kur’an Dili, c ![]() ![]() ![]() [794] Nesâî, Ziynet 17; İbn Mâce, Tıb 39 ![]() [795] Fethu'l-Kebir, c ![]() ![]() ![]() [796] İsmail Lütfi Çakan, Hurâfeler ve Bâtıl İnanışlar, Marifet Y ![]() ![]() ![]() ![]() [797] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [798] Meselâ, bkz ![]() ![]() ![]() [799] Abdülkadir İnan, Hurâfeler ve Menşeleri, s ![]() [800] Abdülkadir İnan, Hurâfeler ve Menşeleri, s ![]() [801] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() iqra islam ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
![]() |
Hurâfe-Hurafecilik |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Hurâfe-HurafecilikMuskacıların Dayanağı: Her şeye bir dayanak, bir gerekçe arayan insanoğlu, kendi görüşünü kuvvetlendirmek için bazen kutsal değerleri bile istismar edebilmiştir ![]() ![]() ![]() "Biz Kur'an'dan mü'minlere rahmet ve şifâ olan şeyler indiriyoruz ![]() ![]() ![]() Kur'an, ruhları terbiye ederek mü'minleri psikolojik problemlerden ve rûhî hastalıklardan korur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Kur'ân-ı Kerim, muska yazmak, büyü yapmak, fal bakmak için değil; "insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak" (Bakara: 2/184) gönderilmiştir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Muskacıların Sonu: Ömrünü muska yazarak, fal açarak, sihir yaparak geçiren pekçok insanın sonu hüsran ile noktalanmıştır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Unutmamak lâzım ki, dindarlık, dinî olanı işlemektir; dinde olmayanı değil ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() [802] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() [803] Recep Aktaş, Bâtıl İnanışlar, s ![]() [804] Kemalettin Erdil, Yaşayan Hurâfeler, s ![]() [805] Ahmet Kalkan, Kur’an Kavram Tefsiri ![]() iqra islam ansiklopedisi |
![]() |
![]() |
|