Prof. Dr. Sinsi
|
İnsan İradesi Ve Allah�'İn Dilemesi
İNSAN İRADESİ ve ALLAH�'IN DİLEMESİ
İnsan her ne kadar ihtiyar sahibi ise de, emir ve irade Allah�a aittir O�ndan emir gelmeyince hiçbir şey olmaz 
O irade etmeyince hiçbir nesne vücuda gelemez! O dilememiş olsaydı, bugün ne zaman ne de mekan bulunurdu O, var ettiği şeyleri devam ettirmeseydi, herşey toz-duman olur giderdi Yokluğun bağrına varlık incilerini saçan O, perde perde yokluk karanlıkları içinde gök kapılarını açan O, kâinatları okunsun ve temâşâ edilsin diye bir kitap, bir meşher gibi tanzim edip, sonra da çehresine ışık saçan yine O�dur Çeşmeler, çaylar O�ndan aldıkları emirlerle gürül gürül akarlar Taşlar, kayalar, O�nun emirleriyle parça parça olur, toprak kesilir ve bağırlarını tohumlara açarlar  Ovalar, obalar, O�ndan aldıkları emirlerle en göz kamaştırıcı fistanlara bürünür, yer ve gök ehline gamzeler çakarlar
O�ndan gelen esintilerle, her sene yeryüzü bir baştan bir başa cennetlere döner bağlar bahçeler birkaç kere meyvelerle kızarır kuşlar, kuşçuklar coşar-oynar; canlı cansız herşey lisan kesilir ve yürekleri hoplatan bir talâkatla O�nu haykırır Bu uçsuz-bucaksız kâinatta, hiç kimse O�na karşı mülk da�vâsında bulunamaz Yeryüzü, çeşmeleri, çayları ve engin denizleriyle O�nun rahmetinden küçük birer damla, canlı-cansız bütün varlık O�nun servetinden sadece birer zerredir O�nun nimetleri, iki kutup arasındaki rakamlarla ifade edilemeyecek kadar çok ve bütün bu göz kamaştırıcı nimetlere karşı minnet ve şükran da O�na mahsustur Her yerde gördüğümüz kâinat çapındaki bu engin tasarruf ve ihsanlar O�na ait olduğu gibi, insan-oğlunun eliyle gerçekleştirilen bütün hayırlar, bütün bereketler, feyizler de O�na aittir İmanlı gönülleri itminanla donatan O, hakikat erlerine ahlâk ve hikmet öğreten O, secdeli başlara ışığa giden yolları gösteren de yine O�dur O�nun inayetini tanımayan sa�y ve gayretler boş, O�nun korumadığı semereler de gelip geçici seraptan ibarettir
Hizmetler, O�nun hoşnutluğu düşünülerek yapılırsa ibadet olur  Bu mübârek ibadet de O�nun sahip çıkıp korumasıyla büyür, gelişir ve onu eda edip ortaya koyanların kurtuluşuna vesile olur Yoksa, yalınayak, başı açık hayallerle ne bir yere varılabilir ne de onlarla sırat geçilir �Ben yaptım, ben tertip ettim, ben yol gösterdim � gibi iddialı sözler, insanların dudakları arasından dökülse bile, şeytana ait hırıltılar olduğunda şüphe yoktur En küçük şeylere en büyük işleri yaptırıp, karıncaya Firavun�un sarayını harap ettiren Allah�tır! Kâinatın her yanında O�nun mülkünün bayrağı dalgalanır O bayrağın gölgesine sığınmayanlar -gölgesi başımızdan eksik olmasın- kendilerine yazık etmiş olurlar Yer-gök O�nun hükmü altındadır Elimiz-ayağımız, gözümüz-kulağımız, dilimiz-dudağımız, kalbimiz-vicdanımız O�nun geniş mülkünde küçük birer et parçası ve minik birer duygu vasıtasından ibarettir Bütün bunlar O�nun olduğu gibi onlardan elde edilen faide ve semereler de O�na aittir O, bu duygu ve uzuvları bize vermeseydi, biz nasıl �ağzımız-burnumuz, gözümüz-kulağımız� diyebilecektik! O, bunlara terettüb eden meyveleri yaratmasaydı, kalkıp kendimize mal ettiğimiz bu semerelerden kaçta kaçına sahip olabilecektik!
Dünya, O�nun buyruğuyla dönüp durmakta, yeryüzü O�nun cömertliğiyle dolup taşmaktadır Bundan dolayıdır ki, varlığı, O�ndan başkasına isnad etmek, affedilmez kaba bir nankörlük; nimet ve ihsanları arkasında O�nun elini görmemek de utandırıcı bir şirktir Ey Rahmeti Sonsuz! Şeytanın bile ümit bağladığı, o engin rahmetin hürmetine, �Ben, ben� diyen görgüsüz ve saygısızların gözlerinden perdeyi kaldır teklif düğümünü azıcık çöz hayranlık duyulacak iş ve icraatını şaşkınlıkla seyredenlere bir kısım cilveler göster ve boşlukta olan gönülleri marifetinle doyur !
|