Diziler Hangi İpe Ne Diziyor? |
08-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Diziler Hangi İpe Ne Diziyor?DİZİLER HANGİ İPE NE DİZİYOR? 16/06/2011 - 22:28 Vehbi Vakkasoğlu Dünya tarihinin, iki ucu da kesen en önemli ve en tehlikeli aleti televizyon Hem hayra,hem de şerre hizmeti sınırsız Dünya tarihinin, iki ucu da kesen en önemli ve en tehlikeli aleti televizyon Hem hayra,hem de şerre hizmeti sınırsız Renkli camın, tabii ki şimdilik zararı daha çok Çünkü ona hakim olanların çoğu, menfaatçi ve para gözlü insanlar İnsanın bozulduğu yerde, aletin sağlam olması ve hayra kullanılması mümkün mü? “-Televizyonun en büyük faydası, göz doktorlarınadır” diyen Batılı yazar, herhalde bugün konuşsaydı, göz doktorlarından evvel psikiyatrları psikologları sayardıZira bugün, o pırıltılı ve renkli ekranların kararttığı kalpler ve kafalar sayılamayacak kadar çoktur BAGIMLILIK NEDEN? İnsan, neden bu kadar düşkünü oldu televizyonun? Demek ki içinde boşluğu vardıTelevizyon devrimine, ya da depremine kadar hiçbir şeyle doldurulamayan bir boşluktu bu Gönül boşluk dinlemedi ve doğrusunu bulamayınca eğri bir dolduruşa fit oldu Bu durum yiyecek bulamayan açın, çakıl taşı yutmasından beterdi Nitekim, televizyon esirlerinin ağrıları, acıları çeşitlenerek sökün etti birdenbire Günde, ortalama 4-5 saatini televizyona veren insan, bu verişin karşılığında olumlu ve faydalı ne alıyor? Bu konuda, gerçekleri ortaya çıkaracak ciddi bir anket yapılmasını çok istiyorum Bununla birlikte,televizyondan hasıl olan netice; bütün acı, vahim ve tehlikeli boyutlarıyla ortada değil mi? Tabii ki, iyi ve faydalı yanları da var Televizyonun yaygın kötülüğü ile mücadele etmek için televizyonla meşgul dostlar da var Ama onların tesiri ne kadar sınırlı, seyircileri ne kadar az! Zira olumlunun, doğrunun inşası zordur Zaten, bütünüyle yapmak, onarmak müşkül mesele değil midir? Doğru bilmeyi,ustaca uygulamayı, sabırla sonlandırmayı gerektiren iş, zor olmaz mı? Ama yıkmak, hiçbir bilgi ve ustalık gerektirmez İki ırgat ve bir çift kazma ile ne şaheserler yerle bir edilebilir… “BÖYLE REZALET GÖRÜLMEMİŞTİR!” Televizyon, tarihin en büyük enkazını geride bırakan yıkımlar yaptı Bu yıkım sanal alemde gerçekleştiği ve manevi olduğu için gözlere görünmedi; dolayısıyla da tehlikesi baştan belli olmadı Üstelik bu yıkım, yıkılana yaptırıldı İnsan kendi ruhunu tahrip edecek silahı kendi parasıyla alıyor, götürüp evinin baş köşesine koyuyor ve tetiğini de kendi eliyle çekiyor Televizyonun da ifadeye sığmayacak tehlikesi buradan kaynaklanıyor Neden böyle oluyor? Çünkü devir nefsaniyet, enaniyet ve şehevaniyet devri Televizyon da nefse sesleniyor Hani şu içimizdeki kötülükleri emreden şer odağı var ya; Şeytan’ın işbirlikçisi ve suç ortağı olan merkez… Televizyon, genel anlamda bu işbirliğini destekliyor, besliyor, güçlendiriyor “Yapmayın efendiler! Bu dizi yanlış, bu program aykırı, bu film gençler için zararlı!” diyemezsiniz Çünkü cevapları hiç değişmez: “-Halk böyle istiyor Yapımımız reyting rekoru kırıyor!” Aslında halk değil, “Nefisler ve şeytanlar böyle istiyor” deseler daha doğru olmaz mı? Ama bu doğru, şu gerçeği örtemez: “Televizyonun günahına seyircisi ortaktır Çünkü sebep olan yapan gibidir” “BATILI İYİCE TASVİR, SAFİ ZİHİNLERİ İDLAL EDER” Seyirci isterse, kızarak, “Allah cezanızı versin” diyerek, hatta ekrana tükürerek seyretsin, sonuç değişmiyor Zira, “Batılı iyice tasvir, safi zihinleri idlal eder” Bu hakikatten anlaşılır ki, “Ben ibret için seyrediyorum” demek de züğürt tesellisinden ibarettir Hak’tan utanmadan gizli kaçak seyredenlerin halktan utanıp çekinmesi de fazla etkili olmuyor Ama yine de, çocuklara ders almaları için seyrettiriyorum” diyenlere göre iyi sayılır İmam Efendi, gece seyrettiği diziyi gündüz, “Böyle rezalet görülmemiştir!” diye kürsüden haykırarak tenkit ediyorsa, bu diziler raydan çıkarmadık adam bırakmamış demek değil midir? Bir çok Batılı ülkede seçkin ve kaliteli insanlar televizyondan uzak duruyor, bunu da entelektüel derinlik ve kalite alameti sayıyorlar Onlara göre, günün belli bir bölümünü televizyon karşısında geçirmek, yalınkat, kalitesiz, ilkel ve seviyesiz yaşamanın göstergesidir Gerçekten de öyle değil midir? Kendisine yetmeyen, kolektif bir dedikodu zevkini nefsine tattırmak isteyen, ya da çok af edersiniz, komple bir röntgencilik merakını tatmine yeltenen kişiler takılıp kalıyorlar ekrana… Peki, geriye ne kalıyor; tahrip olmuş bir maneviyattan başka? Sırf bedeni, cinselliği vurgulayan, sürekli dünyevileşmeyi kışkırtan dizilerin talebelerinde sağlam gönül, saf bir kalp bulmak mümkün olabilir mi? “EKRANLARI KARARTIN, KALBİNİZİ AYDINLATIN!” Dizilerin kahir ekseriyetinde din yok Ne namaz, ne mabet, ne Ramazan, ne bayram! Bu milletin büyük çoğunluğu böyle mi yaşıyor? Peki neden en çok seyredilenler dinsiz diziler Yoksa büyük çoğunluk, kendileri dışındaki bir hayatı mı merakla seyrediyorlar, adeta Amerika’nın Dallas dizisini seyreder gibi… İyi de insan seyrettiğine alışıp, zaman içinde hoş görmeye başlamaz mı? Çocuklar, gençler o hayatı doğru sanıp, denemeye kalkmaz mı? Sürekli seyredilen bir dizi, seyredeni kendisine benzetmez mi? Bu soruya karşı, her seyircinin cevabı, “Allah korusun!” oluyor Eeee, öyleyse, neden seyir? Tavsiyemiz, “Ekranları karartın, kalbinizi aydınlatın!” Diziler zamanımızı çalıyor Sonlu ve sınırlı ömrümüzü bir fare gibi kemiriyor Kim kime, niçin verir, her gün hayatının üç beş saatini? Sayın seyircilerin iç alemine dönüp, ne verip ne aldıklarının muhasebesini yapmalarını ısrarla tavsiye etmek istiyorum Diziler sadece zamanımızı çalmıyor; duygularımızı, sevgilerimizi, merhametimizi de hırsızlıyor Bizi manevi açıdan azaltıyor; vicdani bakımdan zayıfl atıyor Hep kötülük, hep kan, kin, düşmanlık, korku, aldatma, edepsizlik, hayasızlık, namussuzluk, entrika… ” Ama bunlar toplumda var Biz toplumda olan her şeyi yansıtırız” diyorlar Peki, bu toplumda başka bir şey yok mu? Sizin gözünüz hep pislik mi görür? Burnunuz kan, kin kokusundan başkasını almaz mı? Yani siz bu toplumun kirini, pasını yansıtmaktan mı sorumlusunuz sadece? Siz horozlar, tavuklar gibi, sadece mezbelelik mi eşelersiniz? İşiniz, kenarda köşede kalmış olumsuzlukları görünür hale getirip, çoğaltarak yaymak mı? Bizi beş duyumuzun sadece çevresinde dolaştırmak ve nefsani duygularımızın esiri haline getirmek isteyenler belliSilahları ekranlar;mermileri dizilerİyi de, ülkemin güzel insanları, sizin o ekranların karşısında ne işiniz var? |
|