Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -38- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -38- Meclis




38 MECLİS


Bu konuşma Pazar sabahı Ribât’ta yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 7 Recep 545, Milâdî 1150


Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur:
“Şeytanın boynunu, (Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah'ın rasûlüdür) kelâmı ile kırınız Sizden biri, nasıl düşma­nına seri şekilde vurarak yahut fazla yükü boynuna takarak belini bükerse, şeytan da bu ulvî kelâm karşısında öyle susar ve siner


Ey cemaat! İçinize sinen manevî şeytanın boynunu, kelime-i tev­hidi ihlâsla söyleyerek kırınız Mücerred kelime ile yetinmeyiniz Tevhid kelimesi şeytanı yakar; fakat onu tam söyleyebilmek mesele O büyük kelâm, iman sahiplerine nur, şeytan tayfasına ateş olur Kalbinde binlerce ilâh yattığı hâlde nasıl: “Yalnız ilâh olarak Allah vardır” diyebilirsin?
Her dayandığın ve güvendiğin nesne senin putundur Kalbin şirkle dolu olduğu hâlde dilden tevhid getirmen sana fayda vermez Kalbin pis olduktan sonra kalıbın temiz olması, ruh temizliğine yet­mez
İman sahibi, şeytanı sindirir Şirk ehlini de şeytan ürkütür
İhlâs bütün sözlerin özüdür Kabuk yalnız ateşte yanar İhlâsa sahib ol Tevhid ilminin özüne er
Sözlerimi iyi dinle ve onlarla amel et Ağzımdan çıkan her söz, hırs ateşini söndürür Nefsin saltanatını yıkar Sözümün dinlendiği her yuvada tabiat ateşi yanmaz Tabiat ateşinin yandığı yerde ne din, ne iman kalır Sözlerim bırakılıp nefsin ve şeytanın havası es­tikçe din gider, iman kaybolur ve ikan yok olur
Yapmacık işlerin peşinde koşanların sözünü dinleme Oyuncak ve düzme şeylere düşenlerin peşine takılma Çünkü insan tabiatı, düzme şeylere heves duyar İçi bozuk kişilerin sözü tatsız hamur gi­bidir; yiyenin midesini fesada uğratır
İlim, şahsiyet sahiplerinin ağzından dinlenir Şahsiyet sahipleri, Hak yoluna baş koyan kimselerdir Onlar ittika sahibidirler Kötü iş­leri onlar bırakır İrfan sahibi onlar olur İhlâsı ve ihlâslı ameli on­lar yapabilir
Takva hâlinden gayri şeyler boş hevesten ibarettir Velayet hâli dünyada ve âhirette, muttaki kimselere hastır Hem temel, hem de bina onlar için yapılır Allah Teâlâ, ittika sahibi kullarını sever İh­san sahibi ve sabırlı kimseleri sever İyi hatıralara sahib olan onları bulur, seversin Her zaman onların arkadaşlığını ararsın İyi hatıra, kalb marifet nuru ile parladıktan sonra gelmeye başlar
Marifet sahibi olmadıktan sonra hatıralarına aldanma Bir ha­tıra ki, sana hayrı ve şerri göstermiyor, o sağlam değildir
Gözlerini harama açma Kötü şeylere nefsini itme, tut Varlığına helâl yedirmeyi alıştır, iç âleminden de Hakk'ı murakabe etmeye ça­lış Dış hâlini Peygamber (sav) Efendimiz’in özüne uydurmaya gay­ret et Bunlar yapılırsa, içinden sana iyiliği hatırlatacak kuvvet ve­rilir İrfanın tam olur Asıl beslemeye ve büyütmeye değen, kalb ve akıldır Nefis ve tabiî arzu büyütülmeye değmez

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -38- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -38- Meclis




Ey evlat! Bilgi sahibi ol İhlâs yoluna koyul Nifak tuzağından ve içi bozuk olma durumundan bunlarla kurtulabilirsin Bilgiyi yal­nız Allah için İste Dünya için ve halkın sana yönelmesi için isteme
Allah için tahsil edilen bilgi, yasak ve emir karşısında insana bir heybet verir Yasakları yapmaktan kaçınırsın, emri yaparken de tam olup olmadığım düşünerek üzülürsün İlmi Allah için tahsil edi­yorsan, daima O’nun varlığını gözetiyorsan, nefsini onun önüne serebilirsin
İlmin sahibi olursan halka tevazu gösterirsin Bu hâlinle onlar­dan bir talepte de bulunamazsın Onların malı ve mülkü seni ilgilen­dirmez Allah yolunda doğruluğunu gösterirsin Başkaları için doğ­ruluk yapamazsın Hak yolu bırakıp başkası için doğruluk yapmak, Hakk'a karşı düşmanlık sayılır
Hakk'ın zâtından gayri şeylerin önünde durmak, yokluğu gözet­mektir Hak Teâlâ'dan gayri kimselerden bir talepte bulunmak, mahrumiyetin ta kendisidir İlmin gerektirdiği bazı sıkıntılı durum olur Onlara sabırla karşı koyman gerekir İlmin bir nimettir, ona şükretmen yerinde olur
Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “İlim ikiye ayrılmıştır Biri sabır, öbürü de şükürdür
Güçlüğe sabredemiyor, iyiliğe şükür yolunu tutmuyorsan, iman sahibi olabilmene imkân yoktur İslâm dininin özü, ilâhî emir ve hükme boyun eğmedir Bunu yapmaya gücün yetmezse, imana sahip olman kolay olmaz
Allah'ım, kalbimize, sana güvenmesi için tevekkül yolunu göster Sana itâat etmek ve ibadet etmekle ruhumuza canlılık ver Emirleri­ne uymak ve seni tevhid etmekle kalbimize dirilik ver
Kalbinde tevhid ve tevekkülü yaşatan büyük insanlar olmasa bu hayatın ne önemi olur ki? Yeryüzünü onlar tutar Onlar olmasaydı, helak olurdunuz Hak Teâlâ onların duası bereketiyle azabı kaldırır Peygamberlik surette kalkmıştır; fakat manada devam etmektedir Bu devamı o büyük zevat yürütür Peygamberliğin manevî bayrağını onlar taşımamış olsalardı bu âlemin kıymeti olmazdı Her şey söner, kül olurdu Her devirde o yüce ruhâniyet bayrağını taşıyan kırk kadar zat bulunur Onlar arasında öyleleri vardır ki, kalpleri Peygamber (sav)’in ruhaniyeti iledir Onların bir kısmı ilâhî tecellilerin ve yeni bir dinle gelen peygamberlerin halifesidir Dini meseleleri inceler onlardan ahkâm çıkarırlar Üstattan kalan halife makamı onlara hastır Bu duruma işaret eden Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurur: “İlâhî bilgi sahipleri Peygamber varisleridir
Onlar her bakımdan peygamberlere varistir İlim tahsil eder, ezberlerine alırlar Sözde ve işte Peygamber’e varis olduklarını gösterirler Söz amelsiz olunca hiçbir şeye yararlı değildir Senetsiz iddia hiçbir karşılık getiremez Amel olmadan lütuf ummak da boş ümit gibidir

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -38- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -38- Meclis




Ey evlat herhangi bir hâle sahip olmak için Kitap ve Sünnet’e devam etmek lazımdır Onlarla amel etmedikten sonra iş yoktur Çıkmaza girilmiştir Ayrıca yapılan işle ihlâs sahibi olmak da gereklidir
İlim sahibi olarak geçinen kimselerinizi cahil görmekteyim Zühd ve takva sahibi gözüken kimseleriniz ise dünyalık peşindedirler İnsanlara ve fani varlıklara güvenen kimse zahit olamaz Allah’tan gayri fani kimselere dayanmak, O’nun yüce varlığını unutmak lanet getirir Bu durumu en güzel anlatan Peygamber (sav) Efendimiz’in şu yüce kelamıdır: “Melundur, melundur, kendi gibi bir yaratığa dayanan kimse melun -Allah’ın rahmetinden uzak-tır
Yine buyurur: “Bir fani kişiye dayanarak azizlik satan zelil olur
Yazık ne kadar anlayışın kıt! Anlattığımız şeyleri yapmayı adeta kendine bir suç saymaktasın Kulları kalbine almazsan Hak’la olursun O nurunu sana verirse lehinde ve aleyhinde olacak şeyleri bilirsin Sana yarayanı ve başkaları için olan şeyleri öğrenir geçersin
Sana Hak kapısında sebat etmek gerek Bütün sebepleri kalbinden atmalısın Her varlığın sahibi olan Hakk’ı bilmelisin, bunları yaparsan dünyanın ve âhiretin şimdi ve sonra hayrını görürsün Bu öyle bir iştir ki halkı ve onlara gösterişi kalbinde besledikçe bulamazsın Zât-ı İlâhî’den gayri şeylerin zerresi kalbinde kalsa yine bu yolu ikmal etmen kabil değildir Sonra bir şey daha var ki o da sabırdır Sabrın yoksa bu yola girmiş sayılmazsın Sonra iman sermayesini de yitirmiş sayılırsın Birçok bakımdan imanın gelişmesini sabır sağlar Peygamber (sav) Efendimiz: “İman için sabır, vücut için baş gibidir buyururken anlatmaya çalıştığımız hâli daha güzel anlatmıştır
Sabrın manası, hâlini kimseye kesmemek ve sebeplere bağlanıp belanın kalkmasını onlardan beklememektir Herhangi bir darlığı kötü görmemek, sabırlı kişinin işidir Ve onun hemen gitmesini bek­lemek sabrı olmayanın kârıdır Sabırlı iman sahibi, ne belâyı kötü görür, ne de hemen darlığın kalkmasını ister O her şeyin bir vakti ve zamanı olduğuna inanır
Bir kul, düştüğü darlık ve sıkıntı hâlinde arzusu bulunmadığı için sabır yolunu tutarsa, kötü hâllere kendini itmezse, karanlık yol­lara çıra ile girerse, bu çıra ile onun darlığı genişliğe çevrilir Hata karanlığını ibadet lambası aydınlatır; el emeği ile çalışıp yemek, rızık yollarına ışık tutar Bu vesile ile rahmet nazarı o kula gelir Dün­yalık ve öbür âlem için nasibi ummadığı yollardan verilir Bu mev­zuda şu âyet-i kerimeyi zikretmek yerinde olur: “Bir kimse hatalardan sakınırsa Allah Teâlâ onu darlıktan genişliğe çıkarır Ummadığı yerden rızkını gönderir (et-Talâk, 65/3)
Sen bir kan almakla hastaları iyi edene benziyorsun Başkaları­nın hastalığını çıkarıyorsun Fakat senin hastalığın, içinde saklı ka­lıyor Sende, öyle feci hastalıklar var ki, hiç aldırış ettiğin yok
Zahirdeki bilgin artıyor, iç bilgin zayıflıyor Dışın bilgili, ama kalbin cehalet yuvası! Hâlbuki Tevrat'ta: “İlmi artanın korkusu da artar” kelâmı derin manalar ifade eder
Bu korkuyu Kur'ân-ı Kerîm şöyle ifade eder: “Allah'tan ancak âlim kulları korkar (el-Fâtır, 35/28)
Kullara karşı engin gönüllü olmak, yaptığı hatalar için ilâhî aza­bın inmesinden korkmak, ilim sahibinin işidir Bu duyguya sahip olacak kadar bilgin yoksa hemen öğrenmeye koyul Amelin, ilmin, ihlâsın, edebin yoksa ve büyük insanlara karşı iyi düşünceye sahip değilsen, anlattığımız hâllere neyinle erebilirsin? Bütün gayretin, dünya malı toplamaktan ve onun geçici metaına göz dikmekten iba­rettir Yakında seninle o sevdiğin şeyler arasına duvarlar gelecektir
Seninle büyük insanların yaptığı işler arasında uçurumlar ka­dar fark var Onların tek gayesi vardır; o da Hak Teâlâ'yı öz varlık­larına yakın bilmek ve ona göre iş tutmak Dışlarını temiz tuttuk­ları gibi içlerini de temiz tutarlar Anlattığımız temiz duygulara sahip oluncaya kadar bu hâlleri devam eder Maddî arzular baştan so­na kalplerini terk eder Kalplerinde tek arzu yaşar, o da Allah Teâlâ! O'na yakın olmaktan ve O'nu sevmekten daha yüce duygu ne olabilir? Onlar da bunu bilir ve gereğini yaparlar
İsrailoğulları hakkında şöyle bir hikâye anlatılır: Benî İsrail'in başına bir darlık geldi Aklı başında bir heyet, zamanın peygamberine koştu ve şöyle sordu: “Başımıza gelen bu bela neyle def olacak?” O da Hak Teâlâ'dan haber bekledi Gelen vahiy şöyle oldu: “Onlara de ki: Benim hoşnut olmamı istiyorlarsa zavallı kim­selerin gönlünü alsınlar Onları darıltmasınlar Onları hoşnut etmek beni hoşnut etmektir; onları darıltmak, beni darıltmaktır
Bu hikâyeyi iyi dinleyiniz Sizler her gün zavallıların kalbini kır­maktasınız Bu hâlinizle de Allah'ın rızasını istiyorsanız, elinize böy­le bir şey girmez Boşuna ümide kapılmayınız Allah'ın dargınlığı için dolaşıp devretmektesiniz Sözlerimin sertliği sizi gücendirmesin Kurtuluşunuz ancak sözlerimi iyi dinlemekle ve dediklerimi yapmak­la olabilir
Büyüklerin sözünü dinlemeyi hiç bırakmadım Onların sert sözü beni incitmedi Her şeye bu yolda dayandım Üzerime kaderin icabı bazı afetler geldiği zaman dilsiz ve âmâ gibi oldum Neler çekmedim ki? Sen büyük insanların acı sözlerine bile dayanamıyorsun, nere­de kaldı ki, o afetlere dayanasın? Olmaz Her güçlüğü sabırla yenme­dikten sonra iş yoktur
Kadere uy; yoksa felah bulamazsın İster lehinde, ister aleyhin­de olsun, mutlaka ona uymalısın Sana nasip olan şeylerde büyük zatları itham etmeden sohbetlerine devam et Her hâlde onlara uy­malısın Onlara uyduğun zaman, dünya ve âhiretin felahı kapında olacaktır
Sözlerimi anlayınız, sonra onunla amel ediniz Amelsiz anlayışın faydası yok gibidir Yaptığınız işe de ihlâs katınız İllâ şu şeyler be­nim olsun gibi fenalık taşıyan arzu sahibi olmayınız Sanatkâr, yap­tığı işi yalnız maddî kaygı ile yaparsa faydasızdır Bir insan her şeyi nefsinde toplamak isterse, halk ona kıymet vermez Gözde olanlar fedakâr olanlardır Anlattığım yolda yürümen, senin kıymetini art­tırır Her ücreti Hak Teâlâ'dan bekle O'nun yoluna sabırla devam edersen şaşırtıcı lütuflarını görürsün Yusuf Peygamber, evinden alınmaya, kuyuya atılmaya, köle olarak satılmaya, ayrıca bir sürü hakarete tahammül edip sabır göstermeseydi, o büyük devlete sahip olabilir miydi?
O, Rabb’inin işlerine boyun eğdi, razı oldu Bu yüzden zilleti, iz­zete tebdil edildi İyi niyeti meydana çıktı Sarsılmaz bir mülk sahibi oldu Öldürülmek istenirken daha sağlam bir hayata kavuştu
Sen de, İslâm dininin emirlerine uyar, yasaklarını bırakırsan her işinde îlâhî fiillerin tecellisini sezerek sabra devam edersen Nefsi­ne ve şeytana uymazsan, bulunduğun şimdiki kötü hâlden kurtulur­sun Yalnız Hak'tan korkar ve O'ndan ümit beklersen, sevmediğin her güçlük kalkar, yerine sevimli hâller gelir
Çalış Kuruntuya kapılma Sen kendini kurtaracağını umma Sa­dece çalış; hayır kendiliğinden gelir Bir kimse iyiyi arar, o yolda emek harcarsa emeğini bulur
Helâl yemeye çalış Kalbini o nurlandırır Kalbinden bütün ka­ranlığı o atar En güzel akıl, sana yarayanı bildiren akıldır Allah'ın nimetlerini anlatmayan akıl, akıl değildir Aklın iyisi, Allah'ın vermiş olduğu iyiliği anlatan ve şükür yolunu gösteren akıldır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -38- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -38- Meclis




Ey evlat! Bir kimse, iman gözü ile her şeyi yerli yerinde takdir edenin Allah olduğunu bilirse, O'ndan bir şey talep etmeye utanç duyar Bilir ki, her şey vaktine göre olmuş ve yapıcı işini bitirip çe­kilmiş, artık ne dilesin? Bu durumda, sadece dilini boş sözden alır, ibadet yolunu tutar O zatın kısmeti başkasına gitmez, İşte bunu bil­diği için sessizliğe gömülür ve şükür yolunu tutar İyi edep sahibi­dir; itiraz etmez Başına bir darlık gelirse kullara şikâyetçi olmaz Ne az için, ne de çok için! Kalbini sıkıntıya sokmaz Dili ile kimse­ye darlık vermediği gibi kalbi ile de vermez Kalpten duyulan sıkın­tı ile dilden duyulan sıkıntının bir farkı yoktur Dilden çıkması ayıp olan hata, kalpten de çıkmamalıdır Bana göre, hakikatte dille kal­bin, bir farkı yoktur
Ayıptır, yalnız Allah'tan dile Başkasından bir talepte bulunmak­la utanç duymaz mısın? Neden O'ndan dilemezsin; hâlbuki O, sana kullardan daha yakın Bari istediğin şeylere tam ihtiyacın olsa, ney­se?
Hazinelerini gizli tutmaktasın Fakirlere bir habbecik bile ver­meye elin varmıyor; hâlin ne olacak? Yakında öleceksin Malın pay edilecek Her gün hakkında kötü söylenecek Sakladığın malın sor­gusuna nasıl cevap vereceksin? Sana lanet gelecek Eğer aklın ol­saydı iman kazanırdın Dünyalığın çokluğu imansıza ne sağlar ki?
Aklın başında olsaydı, Allah'ın sâlih kullarına gider, onlarla soh­bet eder, sözleri ve işleri ile terbiye alırdın Her vesile ile Hak Teâlâ seni felâket çukuruna düşmekten korurdu Yarın O'nun katına ak yüzle varırdın Kalp yönünden edebin tamam olurdu kurtulurdun Fakat hiç birini yapmadın Yaramaz işler peşinde koştun
Ey riya putlarını kalbinde taşıyan, bu hâlinle, Hak yakınlığı ko­kusunu almak sana nasip olmayacak Ve ey kullara dönen, onları bırak Yaratılmış fâni şeylerin elinde zarar ve fayda imkânı yok­tur Bunu bilmiş ol Onlar ne dünyada ne de öbür âlemde bir iş ya­pabilirler Kalbini onlara verme Yaptığın bu işlere şirk derler Bu şirkte iken tevhid âlemine ermen kabil olmaz, öbür âleme geçtiğin zaman da elin boş olur

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.