08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Sabreden Derviş Muradına Ermiş
Kasım 2010 62 SAYI
M Saki EROL kaleme aldı, BAŞYAZI bölümünde yayınlandı
Allah Teala’nın hiçbir işi tesadüfi değildir, gözümüzün gördüğü ve görmediği, aklımızın erdiği ve ermediği her şey bir hesap ve düzen üzerinedir O nedenle insan bu hayatta her şeye hazırlıklı olmalıdır, kainata hep ibret nazarıyla bakmalıdır İyi-kötü Allah’ın dünyada yarattığı her şey bir şeyin vesilesi durumundadır zira Biz kullar Rabbimiz’in önümüze çıkardığı vesileleri anlayıp hazırlıklı davrandığımızda rızaya uygun hareket etmiş oluruz; Allah Teala’nın sevgisini kazanan kulları arasında yerimizi alırız Peki nedir o vesileler ve onlara nasıl hazırlıklı olunur?
Önümüze çıkan vesileler kimi zaman musibetler ve sıkıntılardır kimi zaman da bolluk ve refahtır İnsan kötü şeyler kadar güzel şeylerle de sınava tabi tutulur Kul önüne çıkan vesileleri en güzel şekilde değerlendirdiğinde yani zorluklara sabredip, nimetlere şükrettiğinde Rabbi’nin rızasını kazananlar arasında yer alır
Peygamber Efendimiz (s a v) bu hususta “Müminin durumu gıpta etmeye, hayran olmaya değer Çünkü her hali kendisi için bir hayır sebebidir Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa şükreder; bu onun için bir hayır olur Başına bir zarar gelecek olsa sabreder; bu da onun için bir hayır olur” (Müslim) diyerek ümmetini müjdelemiştir
HİZMETTE SABIR
Allah rızası için mümin kardeşinin ve insanlığın hayrına çalışmak, ihtiyaçlarını karşılamak için koşturma anlamına gelen hizmetin tek amacı bu değildir Hizmet kendisine gönül verenlerin terbiye olunduğu bir atmosferdir aynı zamanda Bunun için çıkar gözetmeden sırf Allah rızası için bir araya gelen ehli tasavvuf insanlar arasında dahi anlaşmazlıklar olabilir Bu normaldir de Zira insanın olduğu yerde insana dair her şeye hazırlıklı olmak gerekir Ancak bu duruma normal dememiz ona doğru dediğimiz anlamına gelmez
Anlaşmazlıklar, çekememezlikler, kıskançlıklar, geçimsizlikler böylesi ortamlarda hep olmuştur, olacaktır da Bunlar kulların birbirleriyle imtihanıdır O nedenle hizmette böylesi sıkıntılarla karşılaştığında şaşırmamalı, yadırgamamalıdır Aksine bu durumlarda sabredip, fitneye sebep olmadan, kalp kırmadan ve hizmete zarar vermeden meseleyi nasıl usulüne uygun halledeceğini düşünmelidir
KARDEŞİNİZE HEM SABREDİN HEM DUA EDİN
Hizmetteki büyük sabır imtihanlarından biri alt-üst ilişkisinde yaşanmaktadır Yüce Rabbimiz Kur’an-ı Kerimde “O, sizi yeryüzünde halifeler (oraya hakim kimseler) yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır  ” (Enam, 165) buyurmaktadır Hizmette amirine itaat etmeyen, baştaki kişiyi kendince o makama layık görmeyen, amiri tarafından kendisine verilen görevi küçümseyen görevliler çoğu zaman başlarındaki kişi için ıstıraba dönüşebiliyor
Yine sorumluluğu altındakilere büyüklük taslayıp türlü sıkıntılar çektiren amirler de görevlilerini hem hizmetten soğutuyor, hem de onların hizmetlerine mani oluyor Bu gibi durumlarla karşılaşan (başta-yahut sonda) her kim var ise hizmetle nefislerinin terbiye olduğunu unutmayarak sıkıntılara sabretmeli ve kendisine eza çektiren kardeşinin ahlakının düzelmesi için dua etmelidir Tasavvuf ve hizmet ehli olup Rabbi’ne yakınlaşmak isteyenlere yakışan davranış da budur Nitekim yüce kitabımızda “Ey iman edenler! Sabır göstererek ve namazı vesile kılarak Allah’tan yardım dileyin Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir ” (Bakara, 153) buyrulmaktadır
O’NA SEVİMLİ GELEN, BANA DA SEVİMLİ GELİR
Sahabeden İmran b Hüsayn (r a) hastalığı sebebiyle otuz yıl boyunca sırt üstü yatmak zorunda kalmıştı Hiçbir şekilde kalkamadığından yatağa bağlı yaşıyordu adeta Öyle ki yatağının altına açılan bir boşluktan tuvalet ihtiyacını gideriyordu Kendisini ziyarete gelenlerden biri onun bu halini görünce ağlamaya başladı İmran, “Niçin ağlıyorsun?” diye sordu O da, “Seni bu sıkıntılı durumda gördüğüm için” dedi İmran (r a), “Ağlama, Allah Teala’ya sevimli gelen, bana da sevimli gelir” dedi ve ardından şunu ekledi: “Sana bir şey söyleyeyim; belki Allah Teala onunla seni faydalandırır Ancak onu ben ölünceye kadar gizle, kimseye söyleme Melekler, beni ziyaret ediyorlar, onlarla sohbet ve muhabbet ediyorum, bana selam veriyorlar, selamlarını işitiyorum ”
Hz İmran (r a) bu sözüyle, başındaki bu musibetin bir ceza olmadığını bildirmek istiyordu O, yüce Rabbi’nden gelene sabır ve rıza gösteriyor, o halde kulluğa devam ediyordu Onun bu edebine karşı Allah Teala meleklerini gönderip kendisine özel ikramlarda bulunuyor, sabrının mükafatını veriyordu
|
|
|