Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -23- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -23- Meclis




23 MECLİS


Bu konuşma Cuma sabahı medresede yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 12 Zilhicce 545, Milâdî 1150


Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdu: “Şu kalpler, paslanır Onların cilâsı, Kur'an okumak, ölümü düşünmek ve zikir meclisinde hazır bulunmaktır
Kalp pas tutunca, sahibi anlar, gidermeye çalışırsa, pekâlâ Aksi hâlde fena kararır Peygamber (sav) Efendimiz’in emrettiği şekle geçilmediği takdirde, kalp fena hâlde paslanır ve bu pasın giderilmesi imkânsız olur Kalbin kararmasına sebep olacak çok şeyler vardır İman nurundan uzak kalındığı için kararır Dünyayı sevdiği için ka­rarır Sakınmadan dünyaya abanan kimse, kalbini mutlaka karartır
Bir kimse, kendisini dünyaya kaptırırsa kalbi kararır Sakınma duygusu da ölür Haram demez, helâl demez, mal toplamaya başlar Mal toplarken helâl veya haram olduğuna önem vermeyince utan­ma duygusu da ölür Ve murakabe hâlinden mahrum olur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -23- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -23- Meclis




Ey cemaat! Peygamber’inizi dinleyiniz Onun kelâmı ile kalbinize cila vurunuz Kalbinizin cila ilâcını size o haber verdi Sizden biri hasta olsa, doktoru ilâç tavsiye etse, kullanmadan şifa bulabilir mi? Bulamaz İlâcı kullanmadığı süre, hastalığı eksilmez, belki artar
Gizli ve açıkta Allah'ı kendinize yakın biliniz O'nu, gözünüzün hedefi olarak tutunuz O'nu görür gibi olunuz Siz O'nu görmeseniz bile, O sizi görür Asıl Allah'ı zikir kalple olur Kalbi ile Allah'ı zikre­den, Allah'ı zikretmiş olur Kalbi bırakıp yalnız dille Allah'ı zikre­den, Allah'ı zikretmiş sayılmaz Dil kalbin yavrusudur; yavru, ana­ya uyar
Öğüt verilen yerlere devam et Kalp, öğüt dinlemeyi bırakınca körelir Tevbenin hakikî mânası Hakk'ı üstün görmek ve saygı duy­maktır Bu sebeple bazı büyükler, şöyle der: “Hayır, iki kelime üzerinde toplanmıştır: Allah'ın emrini yüce bilmek ve kullarına şefkat göstermek
Allah'ın emrini yüce bilmeyen yaratılmışlara şefkat duyamaz Allah'a yakın olamaz; rahmetinden nasip alamaz
Allah Teâlâ, Musa (as) Peygamber’e şöyle vahyetti: “Yâ Musa, şefkat duygusu besle ki, Ben de sana rahmet na­zarımla bakayım Şefkat duygusuna sahip olana rahmetimi yağdırırım Cennetime koyarım Kalbinde merhamet duygusu taşıyana saadetler olsun
Bütün ömrünüz çürüdü “Yediler, yedik; giydiler, giydik; biz top­ladık, onlar topladı” gibi laflarla ömrünüzü bitirdiniz
Kurtuluş yolunu arayan, nefsini haram olan şeylerden alsın Şüpheli şeyleri bıraksın Şehvet duygularını kalbinde taşımasın Al­lah'ın emrini yerine getirmek için nefsini sabırlı kılsın Yasaklardan uzak dursun Kader işlerine boyun eğsin
Allah yolunun sadık yolcuları, Allah'a sabra alıştılar O'ndan ay­rı kalmaya dayanamazlar O'nun için ve O'nun varlığında sabretti­ler O'nunla olabilmek için her çeşit güçlüğe karşı durdular O'na ya­kın olmayı arzuladılar Nefislerinin barınağını bıraktılar Hevâ ve tabiî isteklerini bir yana attılar Onlar İslâm dinine sahip olurlar; Mevlâ'ya O'nunla varırlar Yollarında önlerine âfet, belâ, musibet, gam, keder, açlık, susuzluk, çıplaklık ve her türlü sefalet çıkar Fa­kat onlar hiç birine önem vermeden yürür giderler Yollarından dön­meleri imkânsızdır Bulundukları hâli değiştiremezler Onlar öncü­dür Yolları kesik değildir Kalbin ve kalıbın selâmetini buluncaya kadar hâlleri yolculuktur, giderler, giderler
Ey cemaat! Hak Teâlâ ile karşılaşacağınızı biliniz; işlerinizi ona göre yapınız O'nun karşısına çıkmadan önce haya duygusuna sahip olunuz İman sahibi önce Allah'tan utanır, sonra da kullardan Ak­si hâlde dine girmiş sayılmaz, imam tam olmaz İman ölçülerini aş­mış olur İman sahibine utanmaz olmak yaraşmaz Hem utanmak, hem de dinin esaslarını yerine getirmek icap eder O'nun esaslarını esirgemek her imanlıya düşen bir vazifedir Her emir yerine getiril­melidir Allah yolundan sizi, şefkat duygunuz alıkoymasın
Peygamber'e (sav) uyan, zırhını giyer, bütün güzelliğini alır Gümüş bileziğini koluna takar Kılıcını da alır Bir yandan sertlik, bir yandan da mülâyemet duygusu besler Her çeşit güzelliğini Pey­gamber’in (sav) âdetinden alır Onun güzel huyları ile bezenir Bun­ları yapmakla ruhunda şenlik duyar Bu hâlleri ruhunda bulan, Pey­gamber’in tam ümmetinden olur Onun vekili olur Hak kapısına da­vet eder Zaman gelir, ölürse yerine başkası gelir Bu cins ümmet çok azdır Binde bir çıkar Kulları Hakk'a çağırmak ve onların cefa­sına tahammül etmek kolay değildir Bu kolay olmayanı, o büyük­ler yapar Kullardan gelen her çeşit ezâ ve cefaya dayanırlar On­lar, münafıkları yola getirmek için dıştan yüzlerine gülerler Fâsık kişiler onlara güler, oyun eder, kandırır
Kullar onlara ne yaparsa yapsın, tahammül ederler Bütün ga­yeleri onları Hak kapısına götürmekten ibarettir Büyüklerin dediği gibi içi bozuklara, yalnız Allah yolcuları güler yüz gösterir İrfan sa­hibi, fâsık kişiye güler Fâsık adam, içini bilen yok sanır Halbuki arif olan, onun içindeki karanlığı bilir Kalp gözünün karardığını ve hileli işlerinin çokluğunu anlar Münafık ve fâsıklar, işlerinin gizli kaldığını sanır, yanılırlar Sanki kendilerinin bozukluğunu sezen yok­tur Bu hâlleri onları çok yanıltır Onların erenlere karşı saklı hâlleri yoktur Fâsık ve münafık olanı, her hâli gösterir Elleri, tenleri ve bakışları belli eder İçte ve dışta, duruşlarında ve hareketlerinde on­ların ne olduğu kolay sezilir
Yazıklar olsun size, Allah yolcularından saklı iş tutacağınızı sa­nıyorsunuz Ne zamana kadar ömrünüzü boş yere harcayacaksınız? Sizi, öbür âlemin iyilik kapılarına iletecek birini arayınız Ey öbür âlemden gafil kişiler, kendinize geliniz Allah, en büyüktür Onun büyüklüğünü biliniz, işlerinizi ona göre yürütünüz
Ey kalpleri ölü olanlar Ve ey sebepleri ilâh olarak kabul eden­ler ve ey etrafında toplanan kullara ve kuvvet sahiplerine tapan­lar, siz ne hâl olacaksınız? Ağalara ve bölge sultanlarına ibadet eden­ler, sonunuzu düşününüz Onlar hiç bir yönü bilmezler; onları bıra­kın Allah'a dönün Kârı ve zararı Allah'tan bilmeyen O'na kulluk edemez Herhangi bir şeyi kimden görmekte isen onun kulusun Al­lah'tan görürsen O'nun kulu olursun
İmansız, bugün sıkıntı ve darlık ateşi içindedir Yarın cehen­nem azabına girecektir Cehennem azabından ancak ittika ve ihlâs sahibi muvahhidler kurtulur Tevbe edenler selâmete ererler Tevbeyi önce kalbinizle yapınız, sonra dilinizle
Tevbe bir kuvvettir O her iyiliğin kalbi sayılır Kendine göre kuvveti vardır Tevbe yapıldığı zaman nefsin, şeytanın, kötü arka­daşların saltanatı yıkılır; onlara harcanan kuvvet gözüne ve kalbine gelir Tevbe ile varlığın kuvvet bulur İç âlemin temizlenir İçtiğin su helâl olur Yediğin yemek pâk olur Şüphe ve haram kokusundan uzak işler tutarsın İşlerini ayık yaparsın Alışını verişini doğru kılarsın; lütuf, kerem ve sevgi eli sana iştiyakla uzanır Bu, büyük mertebe-larsın Bütün gayretini Mevlâ'ya yöneltirsin Âdet olan şeyler gider; yerine Allah kulluğu gelir Masiyet kalkar, yerine itaat girer Sonra her şeyin hakikatini anlamaya koyulursun İslâm dininin icaplarını yerine getirirsin Her amelini dinin şehadetiyle yaparsın Din emri­nin hazır olmadığı yerde zındıklık başlar İyi hâli bulursan, fenâ de­recesini bulursun Fenâ, Hak varlığında yok olmaktır Yok olunca kötü huylar gider, halkı görmez olursun Dışın mahfuz olur Kötü­lük görünmez İç âlemin Hak ile meşgul olur
Kalbini düzelt Dünya bütün varlığı ile sana gelir Sen onda hoş kalırsın Halk tümü ile sana uyar Gelmiş ve gelecek hiç bir şey sa­na zararlı olamaz Mevlâ'nın kapısından seni alamaz Çünkü sen, O'nunlasın Yalnız O'na dönmüş ve O'nun emirlerini gözetiyorsun O'nun Cemâl ve Celâl sıfatının tecellisini seyretmektesin Celâl te­cellisini gördüğün zaman dağınık hâle gelirsin Cemâl tecellisine ka­vuşunca dağınık hâllerin toplanır Celâl sıfatı sezilince korkulur Bu korku başka bir korkuya benzemez Cemâl sıfatının tecellisini görün­ce de bir şeyler ümit etmeye koyulursun Celâl sıfatının büyük tecellisi seni yokluğa götürür Cemâl sıfatı tecelli edince yerinde sabit du­rur bir yere gitmek istemezsin
Bu anlatılanları tadanlara ne mutlu!


Allah'ım bize yakınlık taamını tattır, ülfet şarabını içir “Dünyada iyilik ver Âhirette iyilik ver Bizi ateş azabından koru (el-Bakara, 2/201) Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.