Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Yazılar & Hikayeler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
armağan, ilahi, meclis

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




17 MECLİS


Bu konuşma Cuma sabahı medresede yapıldı
Konuşma tarihi: Hicrî 14 Zilkade 545, Milâdî 1150


Rızkın için üzüntüye düşme O seni arar; öyle arar ki, sen onun kadar arayamazsın Bugünkü geçimin tamam olunca ötesini bırak; yarını arama Geçen günü aramadığın gibi onu da arama Yarına ereceğin belli değil Ya sabahlarsın veya sabahı bulamazsın Hazır­la uğraş Bugününü düşün Eğer Hak irfanına erseydin; O'nunla olur­dun O'na inanır, rızık peşine düşmezdin; O'nunla meşgul olurdun O'nun heybeti seni geçim işlerinden çekerdi Allah'ı bilen, bir şey di­leyemez hâle gelir
İrfan sahibi, Hak tecellisi önünde dilsizdir Tâ, insanlara gönderilinceye kadar böyle, insanlara gönderildiği zaman dili açılır Dilin­deki tutukluk kaybolur
Musa (as) Peygamber, koyun yayarken dilinde tutukluk vardı Acele konuşurdu; tutulur, kalırdı Allah Teâlâ, onu Firavun'a gön­derdiği zaman dilini açtı Bunun için Musa Peygamber şu dilekte bu­lunmuştu: “Dilimdeki bağı çöz ki, sözümü anlasınlar (Tâhâ, 20/28) Bu duanın derin özünde şu mânalar saklıdır: “Ben bir zamanlar çobandım Hayvan yaymakla meşguldüm Dilimin açılmasına lüzum yoktu Ama şimdi öyle değil, insanlar arasına karışacağım Senin varlığını onlara anlatacağım Bu sebeple di­limdeki tutuk hâlin geçmesini talep ediyorum Onu gider
Musa Peygamber’in dilinin tutukluğuna dair şu hikâye vardır ki, bundan başkası da anlatılır: “Musa (as) Peygamber, çocuktu Firavun ile hanımının ya­nında idi O zaman konuşacak durumu yoktu; fakat birden doksan kelime konuştu Başkası o yaşta konuşamazdı Bu hâl az devam etti Bir kaza oldu Sebebi bilinmeyen bir hâlle ağzına ateş koymuştu Bu ateş onun diline tesir etmişti Dilinde bu yüzden tutukluk olmuştu Bu işi yaptıran Allah Teâlâ Hazretleridir

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey evlat! İrfanın az Seni öyle görüyorum Peygamber’e karşı da aynı hâldesin Onu tam anlamıyorsun Allah'ın sevgili kullarına da irfan duygusu taşımıyorsun Onun, Peygamberler makamında olan ebdalleri vardır Yeryüzünde O’nun halifeleri bulunur Bunların ne gibi alâmeti olduğunu anla Neden bunların hâlinden boş bulunuyor­sun?
Sen, içinde kuş bulunmayan bir kafes gibisin Boş bir eve benziyorsun; yıkık, virane hâlin var Bir ağaçsın ki, kurumuş, yaprakları dökülmüş
Kulun kalbi, İslâm’la mamur olur Sonra onun hakikatine tam ermekle düzelir Buna da: “Teslim olmak; O'na candan teslim olmak” denir
Cümle varlığını Aziz ve Celil olan Allah'a ver O'na teslim olur­san, nefsine sahip olman kabil olur Kalbini alır, bir hoş hâlde ge­zersin; benliğini yitirirsin Halkı da bırakır, Hak önünde durursun Bu anda halk yoktur; senliğin yoktur Mevlâ dilerse seni halka ka­tar, elbise giydirir, düzenli bir hâlde kullara gönderir, emrini onlara tebliğ ettirir Hem kendi özünde, hem de halk arasında ilâhî emirle­rin mümessili olursun Bu işte Peygamber’in rızası da seninle olur Halka gönderilince kendiliğinden iş yapmaya kalkmazsın Beklersin, O’nun sana vermiş olduğu cümle hükümleri kabullenirsin
Hak Teâlâ'ya yönelen herkes Musa Peygamber’in şu sözünü der: “Razı olasın diye, sana acele geldim (Tâhâ, 20/84)
İman sahibi bu gidişi kalp adımıyla yapar Hak’tan gayri var­lıklardan soyunduktan sonra O'nun önünde el bağlar, durur Kalp hâliyle bunu yapar Hâl lisanı ile Musa Peygamber’in konuştuğunu ko­nuşmaya koyulur: “Dünyayı bıraktım, âhiretten vazgeçtim, cümle halkı bir yana attım Sebepler bana yakın olamaz Sen'den başka yaratıcı tanımıyorum Hemen Sana koştum; beni bağışlayasın ve razı olasın diye geldim Şimdiye kadar onlarla oluşumu yüzüme vurma, Allah’ım!”
Ey cahil! Sana n'oldu? Söylediklerimden sana nasip yok Bu nasipsizlik seni nefse kapattı Dünyaya ve tabiî olan kötü arzulara itti Kulların kulusun Onları Hakk'a ortak yapmaktasın Onların yarar ve zararını beklemektesin Cennete köle oldun Ona girmekten baş­ka emel beslemiyorsun Ateşten korkar oldun Sanki ona tapmaktasın Siz neredesiniz? Hepiniz, kalplerin sahibi olanın elinde bulun­maktasınız Basiretlerinizi o evirir, çevirir O söz sahibidir Bir şeye “ol” der, olur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey evlat! Taatine aldanma Onunla öğünüyorsun, hâlin bu Subhan olan Hak Teâlâ'dan makbul olmasını dile Tâat hâlinden başka hâle çevrilmekten hazer et Bir gün iç temizliğin için “Kararsın!”, tâatin için de “Masiyet olsun!” emri verilince ne yaparsın? Elinden ne gelir? Bu durumda sana ben ne yapabilirim?
İrfan sahibinin yanında yabancı kalamaz Onu aldatacak olmaz O aynı zamanda kendinden emin de olamaz Dünyadan çıkıncaya ka­dar bu durumu devam eder Mevlâ’sı ile arasındaki mevcut emaneti yerine getirir Tâ o emanet yerine teslim edilinceye kadar

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey cemaat! Size kalp işleri düşer Size asıl o gerek Onda, tam ihlâsa sahip olmak icap eder Kalbi olgun ihlâs hâline getirmek için, Allah Teâlâ'dan başka bütün varlığı silmek gerek İhlâsta ve diğer hâllerde marifet asıldır Öbürleri ona eklenir
Sizleri yalancı ve sahtekâr görüyorum Sözlerinizde ve işleriniz­de hep böylesiniz Gizli yaptığınız işlerde yine öylesiniz Açık yaptı­ğınız işlerde yine aynı yolu takip etmektesiniz
Sebatlı hâliniz yok Söze gelince bol! Fakat işleriniz sebatsız ve devamsız Her zaman sözleriniz yalnız kalmakta Buna iş eklense bi­le ihlâs olmadığı için bir şeye yaramıyor Hele tevhid hâline hiç ya­naştığınız yok Bunları anlamak bana güç değil Mihenk taşı elimde Seni sevindirecek şey de bende var
Hak Teâlâ'dan kabul istemek ve kabul olması için gerekenleri yapmamak sana ne sağlayabilir? O'nun rızası kuru kuruya istenirse ne iyilik getirebilir? Erimek için kaba konduğun zaman her şeyin meydana çıkar Ateş yanar, erirsin; arkasından ferman gelir: “İşte şu siyahtır, şu da beyazdır!”
Ayrıca şüpheli olanlar da meydana çıkar Her biri için ayrı ayrı kıymet biçilir O gün bütün saklılar meydana çıkınca şöyle bir hitap gelebilir: “Bütün işlerinize nifak karışmış olduğundan, hiç biri kabul edilmeyecektir!”
İşte işler böyle Her ne ki, Hak’tan gayri için yapılıyor, o boş­tur, hebadır Yapınız, seviniz, sohbet ediniz; fakat kimin için? Yer­yüzünde benzeri olmayan, her zaman gören ve işiten için olsun Elinizdekini atınız, sonra yerinizde durunuz O'na lâyık olmayan hiç bir şey sizde kalmasın Daha sonra O'na ne lâyıksa onu getiriniz Nefyiniz ve ispatınız O'nun için olsun Bunu Hak Teâlâ sever O'nun sevgi­li Peygamberi ise, O sevdiği için sever Onların sevdiğini yapmak si­ze düşer Bunları yapabilirsiniz Yapılamayacak şey zaten söylenmez Başardığınız takdirde şüpheli şeyler kalbinizden çıkar İçinizdeki tembellik hâli kaybolur
Allah ve O'nun Peygamberi ile manen sohbet ediniz İyi kişilerin meclisinde bulununuz Bunların karşısında çok edepli olunuz Onla­ra hürmeti elden bırakmayınız Onların üstünlüğünü hemen kabul ediniz
Kurtulmak ümidi besliyorsanız, yanımda edepli oturunuz Ede­bini bilmeyen bana uzak dursun Boş ve fuzulî şeyleri yığmakta de­vam ediyorsunuz Hiç olmazsa benim yanımda bulunduğunuz zaman onları bırakınız Gününün çoğunu boş şeyle telef eden zat nasıl O'na yakınlık ümidi besleyebilir? Ve basit şeyleri derleyen O’na karşı na­sıl iyi edep iddiasında bulunabilir? Bunların mümkün olmayacağını biliyorum Fırıncı ekmek işini bilir Aşçı yemekten anlar Her sanatkâr kendi işini öğrenmiştir Davetle görevli olanlar, kimi çağıracağı­nı ve nereye götüreceğini bilir Karşısında hazır olanların hepsinin kabiliyetini bilir, ona göre konuşur
Dünyanız kalbinizi körletti Bu yüzden iyi şeyleri görmekten mahrumsunuz Dünyanın kötü varlığına katıldınız Onun içine düş­tünüz, ezildiniz Sizleri, haber vermeden yavaş yavaş perişan etti Ve nihayet sizi boğazladı Onun acı şarabını içtiniz Sarhoş oldunuz Bu arada elinizi kesti, çolak etti Gözlerinize mil çekti, kör oldunuz Ayak­larınızı da kesti, yürüyemez hâle geldiniz Bunlar yapılırken siz, hiç bir olanın farkında olmadınız; çünkü sarhoş olmuştunuz Ancak ayıldığınız zaman anladınız Ama, o zaman iş işten geçmiş oldu Size yapılanı yapıldıktan sonra anlamak neye yarar ki?
İşte dünya sevgisi ve sonu… O bir defa sevilmeye görsün, ötesini yapar Her belâ ondan gelir Mal toplamak hırsı, elem ve kaygılar, onun peşinden ilerler Dünyanın işleri böyledir Ondan çok sakınınız

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #5
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey evlat! Sana kurtuluş yoktur İç hâlin dünya sevgisi ile dolu oldukça kurtulma ümidin boşunadır Ey Hak sevgisi iddiasında bu­lunan, iddian boştur Dünya sevgisi içini kaplamış, önce onu içinden at Bu hâlinle iyileri de görmen kabil olmaz Ayrıca âhiret sevgisini de kalbinden atman gerek Dünya ve âhiret sevgisini içinden çıkarıp Mevlâ sevgisi ile dolu olduğun zaman kurtulabilirsin Mevlâ'ya ermek için baş şart bunlardır
Hak’tan gayri bilcümle şeyleri bırakmak insanı kurtarabilir Al­lah sevgisi ile olan irfan sahibi, ne şunu, ne bunu sevebilir Hak’tan ayrı bildiği her şeyi bir yana bırakır ve onlara ilgi duymaz Ermek arzusunda olan böyle yapar
Zaman gelir, sevgi hâli tamam olur ve bu hâlde doğruluğa erilirse, dünyalık kısmetler kendiliğinden gelir O gelen yeter Sahibini yormaz Huzuru bozmaz Öbür âleme geçtiği zaman, üzülerek bura­dan ayrılmaz Terk ettiği birçok şeylerin daha iyisini orada bulur Yaptıkları onu Hak kapısında beklerler Yaptığı iyi şeylerin kaybol­madığını orada görür Kaybolmalarına imkân yoktu Çünkü hepsi Hakk'a terkedilmişti O'nun rızası için onlara ilgi duyulmamıştı Dün­yada basit görünen ve bu yüzden ilgi duyulmayan şeyler o âlemde, insana neler kazandırmaz ki? Burada az şey orada çok büyük ve hayırlı olur Yeter ki, yapılanlar Hakk'ın rızası için olsun
Allah Teâlâ, sevdiği kullara istediğini verir Onlara istemese dahi eksiksiz ve bol gönderir Hepsinin nasibi ve kısmeti önceden ayrılmıştır
Kalbin arzuları iç âlemden gelir, ötelerden coşar, yerini bulunca durur! Nefsin kötü arzuları ise dış âlemden koparak gelir ve sahibini azdırır Bunların ikisinin tatmini bir arada olamaz Birinin tatmin olması, öbürünün yıkılmasını doğurur Kalbin nasibi için nefsin arzusunu kırmak icap eder Nefsin arzusu kırılınca, kalbin haz yolları açılır Kalp doyduktan sonra, nefsin kısmeti de açılır Tatmin edil­miş kalbin sahibi olan nefse iyilik emrolunur O hâlde nefis mut­maindir Hak ve hakikat karşısında boynu eğik olur; dik kafalı ol­mayı bırakır

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Sana dünyalığın kötü yönlerini sevdirmek isteyenlerle oturma Onun kötülüklerinden kim sakındırıyorsa onu bul Her şey cinsini çeker Her şeyin parçası kendi aslını arar Seven sevgilisini arar Ta onu buluncaya kadar aramaya devam eder Allah için sevişenler, O'nun uğruna sevgi gösterisi yaparlar Bundan sonradır ki, Allah on­ları sever Birinin sevgisini öbürüne kenetler Kuvvetlerini bu sevgi ile verir
Allah Teâlâ'dan bu yardımı aldıktan sonra kulları O’na çağırır­lar Bu uğurda birbirlerine yardımcı olurlar Kulları kötü şeylere ça­ğırmazlar İmana, tevhide çağırırlar
Acıma duygusu ile kulların elinden tutar, hak yola apanırlar O yüce kapıya kadar getirir, durdururlar Ondan ötesi kulun elinde de­ğildir Ev sahibi dilerse içeri alır
Hizmet edene hizmet edilir İyilik yapan iyilik bulur Verene ve­rilir Bugün yaptığın işler, ateşe götürecek şeyler olursa, yarın gide­ceğin yer orasıdır Hangi yolu tutuyorsan ondan başka yola gidemez­sin Nasıl olursanız idareciniz ona göre olur Karşınıza çıkan işler, hep yaptığınızın karşılığıdır Cehennem ehlinin işini görürken Cen­net ümidin boştur Cennete girecekler gibi iş tutmadıktan sonra, na­sıl oraya girmeyi istersin?
Dünyada hakikî kalp sahipleri tanınır Onlar kalbe önem verir­ler Dış duygular onlara göre sonradan gelir Kalbi bırakıp yalnız ka­lıpla olmazlar Bunu yetersiz görürler Kalbin haberi olmadan tutu­lan iş neye yarar? Riyakâr, dışından amel eder İhlâs sahibi, kalbini hak yola koyar Allah için iş tutan, önce kalbini, sonra dış varlığını yola getirir İman sahibi, yaptığı iyi işlerle diridir İçi bozuk adamı yaptığı işler perişan eder, öldürür İman sahibi, yalnız Allah için iş yapar; dirilir İçinde bozukluk besleyen, halkı görür, onlara göre amel eder, kalbini öldürür Halktan övülme ve fayda beklemek mü­nafık için ölümdür
İman sahibi gizlide, aşikârede, darlıkta, genişlikte, içinde ve dı­şında aynı hareketleri yapar İki türlü iş görmez Münafık ise, yalnız halk yanında iyi iş tutar Sonrası yok Genişlik geldiği zaman iyi, sonrası boş Herhangi bir darlığa girdiği zaman sanki dili ile imana girdiğini, Allah'a, peygamberlere ve meleklere iman ettiğini kimse­ye söylememişe benzer Kıyamet gününü ve öldükten sonra dirilme­yi hiç duymamış gibi olur Sanki hesap verecek kimse kendisi değil­dir Onun zaten İslâmiyet’i kabulü sadece kelleyi kurtarmak ve Müslüman cemaati arasında rahat dolaşmak içindir İlâhî azap ve ateş­te yanma korkusundan Müslüman olmaz Çünkü o bunlara inanmaz Oruç tutar Namaz kılar, dinî bilgileri öğrenir Ama bunların hepsi Müslümanların yanında Onlardan ayrı kaldığı an, küfre, kötülük yollarına koyulur
Allah’ım, bu kötü hâllerden sana sığınırız Şu anda dünyadayız Bizi o kötü insanlardan kurtar Yarın öbür âleme geçtiğimiz zaman, yine bizi onların arasına katılmaktan koru Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #7
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey evlat! İşlerde sana gereken dürüst olmaktır Gözünü, yaptı­ğın işlere dikme Onlardan gelecek yararı bekleme Bir şey yaparken, halktan ne bir şey um, ne de yüce Yaratıcı'dan ısrarla karşılık iste Kulsun, efendinin rızasını gözet O'nun hazinesindeki güzel şeyleri umma Yalnız O'nu dileyenlerden ol O'nun özünü dile ki, istediğini versin O seni sevdikten sonra, her şeyi senin olur Dünya ve âhirette O'nun cennetine girersin Dünyadaki cennet O'nun yakınlığıdır Âhiretteki asıl cennet ise O'nun varlığına nazardır O'nun yapmış ol­duğu vaatler, yaptığın işlere yeter, hem de artar Korkma, vermezlik etmez

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #8
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey evlat! Malını ve nefsini O'nun kader eline teslim et Varlığı­nı O'nun hükmü önüne ser Satılacak şeyleri alana bırak Bırak al­sın, parayı bugün ödemezse yarın öder ve kıymetinden daha fazlası­nı verir
Ey Allah'ın kulları, nefsinizi O'na teslim ediniz Parayı ve para edecek şeyleri düşünmeden O'na bırakınız Söyleyiniz: “Nefis, mal, cennet senin olsun Zat’ından gayri şeyler de senin olsun; bize Zât’ını ver Başkasını istemiyoruz Bize ev verirsin, içinde Sen olmayınca neyleriz? Yola çıktığımızda, yol arkadaşımız Sen olmadıktan sonra yol­culuğu ne yaparız?”
Ey cenneti isteyen, onu almak ve güzelleştirmek bugün olmalı­dır, yarın olmaz Bugün onun sularını akıt, ırmaklarını çoğalt Yarın yapamazsın Hakk'ı bulursan hepsi kolay olur

Alıntı Yaparak Cevapla

İlahi Armağan -17- Meclis

Eski 08-02-2012   #9
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -17- Meclis




Ey cemaat! Kıyamet günü kalpler karışık olur Gözler döner Ayaklar yerinden kayar O gün her iman sahibi, iman kuvvetine gö­re ayakta durur Kötü şeyleri bıraktığı miktar tutunabilir Dünyada iman üzerine ne kadar sebat etmişse orada da o kadar dayanması kabil olur
O gün zalimler, O'na teslimdir; nasıl zulüm ettiklerini görürler Fesatçılar, O'nun eline geçmiştir O gün yaptıkları fesadın hesabını nasıl verirler, görürsün O gün, iyilik kabul etmeyenler, ıslah olma­yanlar, huzura alınmışlardır, efendiden kaçmanın, iyilik kabul etmemenin ne demek olduğunu anlarlar
Ey evlat! Sonu bekle Şu anda yaptıkların iyi olabilir Fakat so­nu? İşte onu düşünmen gerek Bu yüzden daima Hakk'ı iste Sonun iyi geçmesini dile Hak Teâlâ'dan bunu iste O'na hangi iş sevgili ise, onun üzerine ruhunun alınmasını dile
Sakın, yine sakın, tevbe edip tevbeni bozmayasın Kötü şeyi bı­raktıktan sonra ona dönmekten çok kork Herhangi birinin sözüyle tevbeni bozma Nefsine, şahsî arzularına ve kötü şeylere uyma Mevlâ’na muhalif olmaktan kork İşte böyle, bugün isyan edersen, yarın Mevlâ seni perişan eder Sana yardım elini uzatmaz


Allah’ım, bizi tâatında kullan; yardım et İsyan ettirip rezil et­me Ve “Dünyada iyilik ver Âhirette iyilik ver Ateşte yanmaktan bizi koru (el-Bakara, 2/201) Âmin!

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.