![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularTEVHİD VE MARİFETLE İLGİLİ KONULAR TEVHİD (YÜCE ALLAH'IN BİRLİĞİ) Tevhid, ezelî olanı hadis (sonradan yaratılan varlıktan) ayrı tutmak; yaratılandan yüz çevirip ezelî olana yönelmektir ![]() ![]() Eğer kul, yüce Allah'ı birleme halinde, kendi nefsini veya başkasını görürse, yüce Allah'ı ezelî zâtı ve sırf kendisine hâs sıfatlarıyla birlemiş olmaz, aksine O'nun-la birlikte ikinci bir varlık kabul etmiş olur ![]() Sonradan yaratılan varlıklar şu sıfatlara sahiptirler: Birbirine benzerlik, denklik, birbiriyle bitişik veya ayrı olmak, birbirine yakınlık, karışıklık, girme, çıkma, değişme, yok olma, bir başka şekle dönme, bir yerden başka bir yere intikal ![]() ![]() ![]() Yüce Allah bütün bunlardan uzak ve yücedir ![]() ![]() cemâl sıfatlarıyla tektir; hiçbir varlıkta O'nun bu sıfatları yoktur ![]() ![]() ![]() Kelime ve ifadeler O'nun zâtını ve sıfatlarını anlatmaktan âciz kalır ![]() ![]() O, his ve hayal ile idrak edilmekten ve başka varlıklara kıyas edilerek bilinmekten uzaktır ![]() Onun azamet nurlarını görmeye kimsenin gözü güç yetiremez ![]() Eğer, "O nerede?" dersen; sana, "Mekan O'nun ya-ratmasıyla var olmuştur" denir ![]() Şayet, "O, ne zaman var oldu?" dersen; sana, "Zaman O'nun icadıdır/zamanı O yaratıp ortaya koymuştur" denir ![]() Eğer, "O, nasıldır?" diye sorarsan; sana, "Birbirine benzeyen ve nasıl olduğu bilinen bütün varlıklar O'nun işidir" denir ![]() Şayet, O'nun miktarının ne kadar olduğunu sorarsan; sana, "Miktarı ve ölçüsü olan bütün varlıkları O ortaya koymuştur" denir ![]() Ezel ve ebedi bilen, hepsini ihata eden (ilmi ile kuşatan) O'dur ![]() Bütün kâinat ve varlıklar O'nun elinde ve hükmündedir ![]() Allahu Teâlâ'nın zâtı, akledilen, anlayışla bilinen, hissedilen ve kıyas ile tanınan bütün varlıklardan yücedir ![]() ![]() Yüce Allah'ın varlığını bilmek ve O'nu müşahede etmek için en güzel yol, kulun bundan âciz olduğunu bil-mesidir ![]() ![]() Her şeyi ile tekten olan bir zâtı ancak kendisi tanır ![]() ![]() Yüce Allah, kullar tarafından hakikatiyle bilinmekten yücedir, uludur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularTEVHİD NEDİR? Kulun ilk halinde elde edeceği tevhid, tefrikayı (varlıklarda görülen farklılığı) gözünden silmek ve hepsinin tek kaynaktan geldiğini görüp cem halinde yani birlik üzere kalmaktır ![]() Nihayette (seyrü sülûkün sonunda) ise, tevhid ehlinin tefrika (varlıkları görme) halinde de aynu'l-cem (sadece varlığın sahibini görme) hali içinde kaybolması mümkündür ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Gerçek tevhid ehli, tevhid nurları kendisini sardığı zaman, varlık ve vücuda ait bütün şekillerin üzerindeki zulmet (karanlık, sis) perdesi ortadan kalkar, dağılır gider ![]() ![]() ![]() ![]() Bu makamda muvahhidin (tevhide ulaşan kulun vücudu, aynü'l-cem (sadece varlığın sahibini görme) hali içinde tek olan yüce zâtın cemâlini müşahedesine dalar ![]() ![]() Cüneyd-i Bağdadî (k ![]() ![]() Şöyle denilmiştir: "Kim, tevhid denizine düşerse, onun sürekli susuzluğu artar (müşahede ettikleri onun hayretini artırır) ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularTEVHİD ÇEŞİTLERİ Bil ki, tevhidin asılları içinde şu beş hususu kabul ve onlara iman etmek bütün mükelleflere gereklidir: 1- Allahu Teâlâ mevcuttur ![]() ![]() 2- Allahu Teâlâ birdir ![]() ![]() 3- Allahu Teâlâ, cevher ve araz değildir; cevher ve arazın lâzımı olan hallerden de uzaktır ![]() ![]() 4- Allahu Teâlâ, kendi zâtından başka bütün varlıkları kendi kudret ve dilemesi ile yoktan var etmiştir ![]() ![]() 5- Allahu Teâlâ, yoktan var ettiği bütün varlıkları, kendisi sevk ve idare eder ![]() ![]() Kısaca kulun "lâ ilahe iilallah (Allah'tan başka ilah yoktur)" sözü, bu beş şeyi içine almaktadır ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularTEVHİD KONUSUNDAKİ FARKLI GÖRÜŞLER Müslümanlar Allahu Teâlâ'nın bütün kemâl sıfatlara sahip ve bütün noksan sıfatlardan uzak olduğunda görüş birliği içindedir; fakat onlar bazı sıfatlarda farklı görüşlere sahiptirler ![]() Bir kısmı bu sıfatların kemâl olduğuna inanıp onları Allah'a ait olarak saymış; diğer bir grup da bu sıfatların noksanlık ifade ettiğine inanıp onları yüce Allah'tan uzak tutmuştu ![]() ![]() Birinci örnek: Mu'tezile şöyle demektedir: "İnsan, fiillerini kendisi yaratır ![]() ![]() Bir işi Allah yapıp sonra o iş yüzünden başkasını ayıplayarak, "Bunu nasıl ve niçin yaptın?" demesi uygun mudur? Bu konuda Ehl-i sünnet şöyle demektedir: "Allahu Teâlâ her şeyde tek olmasıyla kemâl sahibidir; O'nda her şeyde hükmü geçerli olan kudret sıfatının bulunmadığını söylemek bir kusur ve noksanlıktır ![]() ![]() ![]() eder ![]() ![]() Hüsün ve kubuh (güzel ve çirkin) konusunda söylenen sözler de boştur ![]() ![]() ![]() ![]() İkinci misal: Mücessime (Allah'ın cismi olduğunu söyleyenler) ile münezzihe (Allah'ın vücudu olmadığını) söyleyenler arasındaki ihtilâf da konumuza bir misaldir ![]() Mücessime grubu şöyle demektedir: "Eğer Allah'ın cismi olmasaydı, yok olurdu; yok olmaktan daha büyük bir kusur yoktur; onun için Allah'ın cismi vardır ![]() ![]() ![]() Buna mukabil münezzihe de şöyle demektedir: "Eğer Allah cisim olsaydı, sonradan yaratılmış olurdu; bu durumda ezelî olma sıfatını kaybederdi ![]() ![]() ![]() Üçüncü misal: Mu'tezile mezhebi, "İtaat sahiplerine sevap vermesi yüce Allah'a vaciptir; çünkü böyle olmaz ise zulüm olur; zulüm ise bir noksanlıktır" der ![]() imam Eş'arî'nin bu konudaki görüşü şöyledir: yüce Allah'ın itaat sahiplerine azap etmesi zulüm değildir; çünkü yüce Allah'ın üzerinde kimsenin bir hakkı yoktur ![]() ![]() Dördüncü misal: Mu'tezile şöyle demektedir: "Allahu Teâlâ taat olan layırlı işleri irade eder; yapılmasa da ilâhî irade onu is- ter ![]() tir) ![]() )nlar yapılsa da Allah istemez; çünkü kötülükleri irade îtmek bir noksanlıktır ![]() Bu konuda İmam Eş'arî'nin görüşü şöyledir: "Allahu feâlâ'nın meydana gelmeyen bir şeyi irade etmesi, iradesinde bir noksanlık olur ![]() ![]() ![]() ![]() Beşinci misal: Mu'tezile der ki: "Allahu Teâlâ'nın, kullarının iyiliğine olan şeyi yaratması vaciptir; çünkü iyi ve faydalı olanı terketmek bir noksanlıktır ![]() Bu konuda Eş'arilerin görüşü şöyledir: "Kulları için en faydalı olanı yaratmak yüce Allah'a vacip değildir; çünkü O'nu bir şeyi yapmaya mecbur etmek bir noksanlıktır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularİRADE VE AMEL KONUSUNDAKİ GÖRÜŞLER Şunu bilki: Kim, bir işi müstakil olarak kendisinin irade ettiğini ve yaptığını söylüyorsa, o Kaderî'dir (yüce Allah'ın ezeldeki takdir ve iradesini inkâr etmektedir) ![]() Kim, yaptığı işte kendisine ait hiçbir irade ve kesbin (güç, etki ve kazancın) olmadığını söylüyorsa, o, Ceb-rî'dir (kendisine verilen irade, güç ve sorumluluğu inkâr etmektedir) ![]() Kim, yaptığı işi yüce Allah'ın irade ettiğini ve kendisinin fiile döktüğünü söylerse, o, sünnet üzere doğru yolda giden bir mümindir ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularBOZUK GÖRÜŞ VE FIRKALAR Bil ki, farklı görüşlere sahip bozuk fırkalar altı tanedir ![]() ![]() ![]() ![]() Müşebbihe ile Muattıla, birbirine zıt iki gruptur ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Müşebbihe grubu, Allahu Teâlâ'nın sıfatlarını ispat J ve kabulde haddi aşıp çok ileri gittiler; öyle ki, Allahu Te-âlâ'yı varlıklara benzettiler, Allahu Teâlâ'nın bir yerden bir yere intikalini, bedenlere girmesini, bir yerde yerleşmesini, oturmasını ve benzeri durumları caiz gördüler ![]() Buna mukabil Muattıla (ilâhî sıfatları inkâr eden grup), Allah'ın sıfatlarını yok saymada haddi aştılar ve O'nu inkâra düştüler ![]() Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat ise bu konuda orta yolu tuttu; hiçbir varlığın sıfatlarına benzetmeden ve inkâr da etmeden yüce Allah'ın sıfatlarının bulunduğunu kabul etti ![]() ![]() Cebriyye ve Kaderiyye gruplarına gelince, onlar da hak yoldan sapmış gruplardır ![]() Kim, yaptığı işlerde kendisinin hiçbir irade ve kesbi-nin/müdahale ve sorumluluğunun olmadığını söylerse, o kimse, Cebrî'dir ![]() Kim, irade ve fiilin kendisine ait olduğunu/kulun fiilini Allah'ın değil kendisinin yarattığını söylerse, o kimse, Kaderî'dir yani kaderi inkâr eden birisidir ![]() Kim, yaptığı işi yüce Allah'ın ezelde irade ettiğini ve kendisinin de bunu fiile döküp yaptığını söylerse, o, sünnet üzere giden bir kimsedir ![]() Râfizî ile Nasb görüşüne sahip gruplar da hak yoldan sapmışlardır ![]() Râfizî, Ehl-i Beyt'i çok sevdiğini iddia edip haddi aşmış, sahâbe-i kirama dil uzatıp düşmanlık yapmıştır ![]() İmametin tayin yoluyla belirleneceğini iddia eden grup da, sahabe adına aşırı bir taassuba düşüp Ehl-i beyte düşman kesilmiş, Hz ![]() ![]() ![]() Ehl-i sünnet ise bu konuda da orta yolu tutmuş; bütün Sahabeyi sevdiği gibi Ehl-i beyti de sevmiştir ![]() ![]() Bizleri Ehl-i sünnet yolunda bulunduran yüce mevla-ya sonsuz hamd ve sena olsun ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularKAZA VE KADER Kader, Allahu Teâlâ'nın ezelde olmasını takdir ettiği şeye denir; kaza ise onun yaratılmasıdır ![]() Kader, daha umumi bir mâna içerir; kaza ise daha özel bir alanda kullanılır ![]() ![]() Şu halde, bir şeyin ilk olarak belirlenmesi kader, Dnun icra edilmesi ve işin bitirilmesi ise kazadır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularKAZÂ-KADER MESELESİ Bazan kaza denince, kesin emir ve hüküm kastedilir ![]() "Allah bir şeyin olmasına hüküm verdiği (kaza ettiği) zaman, ona 'olI'der; o da (ilâhîemre uygun) oluverir ![]() Bazen kaza, Allahu Teâlâ'nın bir hükmü vacip kıldığını bildirmek için kullanılır ![]() "Rabbin, sadece kendisine ibadet etmenizi hükmetti ![]() Bu âyetteki kaza (hükmetme), bildirme, haber verme mânasında alınmalıdır; çünkü, bunu kesin emir ve değişmez ilâhî hüküm mânasına aldığımızda; kâinatta Allahu Teâlâ'dan başka hiç kimseye ibadet edilmemesi gerekirdi ![]() ![]() 20 el-Mü'min 40/68 ![]() 21 el-İsrâ 17/23 ![]() haber verme mânasına aldığımızda durum anlaşılır ![]() ![]() "Ben, cinleri ve insanları, ancak bana ibadet etsinler diye yarattım ![]() Bundan maksat da durumu ilân etmek ve haber vermektir ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularFİİLDE KULUN ETKİSİ Şunu bil ki; Allahu Teâlâ, ezelde verdiği bazı hükümleri kula bağlı olarak vermiş; sonucu kulun fiillerine ve sözlerine bağlı olarak takdir buyurmuştur ![]() ![]() ![]() ![]() Allahu Teâlâ, neyin olmasını hükmetmişse, o bir hikmetten kaynaklanır; onda bir değişme olmaz ![]() Yüce Allah, bazı işlerde kulun fiilini o işin sebebini hükme bağlamıştır; ekin ekmek, nesil yetiştirmek gibi ![]() ![]() Bazı işler kulun fiiline bağlı olarak hükme bağlanmıştır; jua ve istiğfar gibi ![]() Bil ki; Allahu Teâlâ, bazı âyetlerde fiili bizzat kula nis-Det etmiş, onun yaptığını belirtmiştir ![]() "Bu onların yaptıklarına karşılık olarak verilir ![]() ![]() Allahu Teâlâ bazı âyetlerde de, kulun yaptığı bütün eri onun değil yüce zâtının yaptığını bildirmektedir ![]() "Onları siz öldürmediniz; fakat Allah öldürdü ![]() ![]() Bundaki hikmet şudur: Allahu Teâlâ olan bütün işle-yaratıcısı ve takdir edenidir ![]() ![]() ![]() ![]() Bundan ortaya çıkan şudur: Kul, âbid (ibadet eden) j/e kâsib (iş yapıp sonucunu elde eden) kimsedir; Alla-ıu Teâlâ da mâbud ve yaratıcıdır ![]() 23 el-Vâkıa 56/24 ![]() 24 et-Tevbe 9/5 ![]() 25 el-Enfâl 8/17 ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularYAPILAN İŞLERİN KISIMLARI Bil ki, yapılan işler iki kısımdır: Birincisi, kuldan meydana gelen işlerdir; buna kesb (kulun kazancı) denir; kula aittir ![]() ![]() ![]() İkincisi, yaptıklarının bir karşılığı olarak kulun başına gelen mükâfat veya ceza türü işlerdir ![]() ![]() ![]() "Başınıza gelen bütün musibetler, yaptığınız işlerin karşılığıdır; halbuki Allah çoğunu da affetmektedir ![]() Bu mânada başka âyetler de mevcuttur ![]() ![]() Bunun bir misali; cellâdın hırsızın elini kesmesidir ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() 26 eş-Şûrâ 42/30 ![]() Bu durumda, elin kesilmesi yaratılma yönüyle yüce Allah'a aittir; işlediği hırsızlığın bir karşılığı olarak da kula aittir ![]() ![]() ![]() Kim, bu sözü gerçek manasıyla anlarsa, sadece nefsinden korkar ve ancak yüce Allah'ın rahmetine ümit bağlar ![]() İbnu Abdullah şöyle demiştir: "Hepimiz Allahu Teâlâ'nın zâtı hakkında, ahmağız (fazla bir şey bilmiyoruz) ![]() Burada anlatılmak istenen şudur: Allahu Teâlâ'nın kazasına (ilâhî takdire) baktığımızda, kulun yaptığı bütün işlerde mazur olduğunu (onları yapmaya mecbur kaldığını) düşünebiliriz ![]() ![]() Bu konuda doğru olan düşünce şudur: Kul bütün işlerinde, sözlerinde ve hallerinde Allahu Teâlâ'ya muhtaçtır; O'nsuz hiçbir fiil olmaz ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularİNSANA VERİLEN KUDRETİN YERİ Şöyle denebilir: Eğer insana verilen kudretin, Allah tarafından olması takdir edilen işlerde bir etkisi olsa, bu gizli şirk olur; şayet yapılan işlerde kulun hiçbir etkisi olmasa, bu da cebr (zorla yaptırma) olur ![]() Bu söze cevap olarak şöyle denir: Eğer kulun kudretinin, yapılan fiili yaratmada bir etkisi olursa, şirk olur; halbuki kulun kudreti yaratmada değil, fiili yapmada ve sorumluğuna girmede bir etkisi vardır ![]() ![]() Bir de şu var: Eğer Allah tarafından yapılması takdir edilen işlerde kulun hiçbir etkisi olmasaydı, kudretin varlığı ile yokluğu bir olması gerekirdi ![]() ![]() Şunu bilki: Kim, Allahu Teâlâ'nın hiçbir kudreti ve tercihi olmayan bir kula kitap indirdiğini, peygamber gönderdiğini, ona bazı işleri emrettiğini, bazı işleri yasakladığını, kendisine öğüt verdiğini ve azapla tehdit ettiğini düşünürse, o dengesini yitirmiş fıtratı bozuk biridir; onun tedaviye ihtiyacı vardır ![]() İnsanlar, Kur'an'ı anlamadan önce, ondan delil çıkarma konusunda ihtilâf ettikleri için cebr ve kaderi inkâr hatalarına düştüler; çünkü onlar, ezelî sıfatlara sahip yüce yaratıcının kudreti ile sonradan yaratılmış kulun kudretinin arasını ayıramadılar (farkı farkedemediler) ![]() İki kudret arasındaki fark şudur: Ailahu Teâlâ'nın ezelî kudreti, bir şeyi yaratmada müstakildir, fakat kulun kesbine (bir işi yapıp sorumluğunu üstlenmesine) etkisi yoktur ![]() ![]() Zulüm, yaratıklar için söz konusudur; ezelî ve ebedî olan yüce Allah zulümden uzak ve yücedir ![]() "Şüphesiz Allah insanlara asla zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#12 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularİLİM VE MARİFET ARASINDAKİ FARK Marifet, yüce Allah'a yakınlıktan ibarettir ![]() ![]() İlimle marifet arasındaki farkı bir misalle anlatacak olursak; ilim ateşi görmektir; marifet ise ateşle ısınmaktır ![]() Lugatta marifet, şek kabul etmeyen/içinde şüphe bulunmayan ilimdir ![]() ![]() Sûfîlere göre marifet, Allahu Teâlâ'nın zâtı ve sıfatları hakkında içinde hiçbir şüphe bulunmayan ilimdir ![]() "Allahu Teâlâ'nın zâtının ve sıfatlarının tanınması nedir?" diye sorulursa, kısaca şu cevap verilir: 27 Yûnus 10/44 ![]() Allahu Teâlâ'nın zâtını tanımak, O'nun mevcut, tek, bir, zâtı bulunan, sonsuz derecede büyük olan, varlığı kendinden olup hiç kimseye muhtaç olmayan ve hiçbir şeyin kendisine benzemediği bir zât olduğunu bilmektir ![]() Allahu Teâlâ'nın sıfatlarını tanımak ise, O'nun hayat sahibi, her şeyi bilen, her şeye kudreti yeten, işiten, gören ve kendisine has diğer sıfatlara sahip olduğunu bilmektir ![]() "Marifetin sırrı nedir?" diye sorulursa, onun sırrı ve ruhu tevhiddir, yani yüce Mevlâ'yı birlemektir ![]() ![]() ![]() "Marifetin alâmeti nedir?" denirse, kalbin Allah Teala ile hayat bulmasıdır ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hangi makamda hakiki marifet sahih olarak elde edilir? diye sorulursa, cevabı şudur: Kalbin sırrı ile ilâhî tecellileri görüp müşahede etme makamında gerçek marifet elde edilir ![]() ![]() ![]() ![]() cellilerini gören kimsenin yanmaması için bütün perdeleri kaldırmaz ![]() Eğer perdesiz zuhur etseydin; ölürdü bütün halk; Lâkin arada ince perde var da, âşıkların kalbi onunla tayat bulur ![]() Bil ki; yüce Allah bir kalbe azametiyle tecelli ederse, bu tecelli kalpte korku ve heybet oluşturur ![]() ![]() ![]() ![]() Ariflerden biri demiştir ki: "Vallahi, kul dünyadan bir şey elde eder de onunla yetinirse, Allah onun kalbini kör sder, dünya muhabbeti ile yapılan ameli boşa çıkarır ![]() [ışık yapmıştır ![]() ![]() fhabbeti gelince, ondan marifetin nurunu giderir ![]() Denilir ki: Marifetin hakikati müminin kalbine atılan lilâhî bir nurdur; kalp hazinesinde marifetten daha kıy- fmetli bir şey yoktur ![]() Ariflerden biri demiştir ki: "Arifin kalbindeki marifet güneşi, dünyayı aydınlatan güneşten daha parlaktır; gökteki güneş bazan tutulur ışığı perdelenir; kalplerdeki marifet güneşi ise hiç perdelenmez ![]() ![]() Bu konuda bazıları şu şiiri okur: Gündüzün güneşi, gece kaybolur; Kalplerin güneşi ise hep aydınlık durur ![]() Kim severse dostu uçar kalbi O'na; İştiyakla yanar, ta kavuşma anına ![]() Zünnûn el-Mısrî (k ![]() ![]() Bu konuda şu mânadaki şiir söylenir: Ariflerin öyle kalpleri vardır ki, onunla perdeler içinde sırrın sırrında tecelli eden yüce ilâhın nurunu tanırlar ![]() ![]() Ariflerden birine: "Kul gerçek marifete ulaştığını nasıl bilir?" diye sorulunca; şu cevabı vermiştir: "Kalbinde rabbinden başkasına ayıracak bir yer bulamadığı zaman ![]() Ariflerden biri şöyle der: "Marifetin hakikati, herhangi bir vasıta olmaksızın, nasıl olduğu bilinmeksizin ve hiçbir şeye benzetmeksizin Yüce Hakk'ı müşahede etmektir ![]() Müminlerin emîri Hz ![]() ![]() ![]() ![]() gördüğüm rabbime ibadet ediyorum, fakat bu görme başın görmesi değil kalbin görmesidir" demiştir ![]() Ca'fer es-Sâdık'a (r ![]() ![]() ![]() ![]() Ariflerden birine marifetin hakikati sorulunca şöyle demiştir: "Gerçek marifet, sırrı bütün istek ve arzulardan boşaltmak, âdet olan şeyleri terketmek, hiçbir alaka düşünmeksizin kalbin Allahu Teâlâ ile sükûn ve huzur bulması, O'ndan başka her şeyden gönlü çekip bütün düşünceyi yüce Mevlâ'yı da toplamaktır ![]() Aslında, O'nun zâtının ve sıfatlarının hakikatini bilmek mümkün değildir; yüce Allah'ı gerçek mânada ancak kendisi tanır ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Tevhid Ve Marifetle İlgili Konular |
![]() |
![]() |
#13 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Tevhid Ve Marifetle İlgili KonularBASİRET, MÜKAŞEFE, MÜŞAHEDE, MUAYENE Bunlar, aynı mânaya gelen farklı lafızlardır ![]() ![]() Basîretin akıldaki yeri, göz için görmeyi sağlayan gözün nuru durumundadır ![]() nuru için güneşin ışığı gibidir ![]() ![]() Kalbin hayatına gelince o, gerçek tevhide ulaşmaktır ![]() "Olu iken (tevhidle kalbini) dirilttiğimiz kimse gibi midir?" YAKÎN Bil ki, doğru itikad ve ilim kalbi sarınca, orada kendilerine ters ve karşı bir şey yoksa, kalpte marifet meydana getirirler ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() FİRÂSET Firâset, yüce Allah'tan gelen bir alâmetle, işin için yü-Izünü bilmektir ![]() ![]() ![]() ![]() Firâset, umumi ve hususi olmak üzere iki kısımdır ![]() ![]() İLHAM İlham, herhangi bir sebep ve çalışma olmadan kalpte bu marifetin oluşmasıdır ![]() ![]() ![]() el-En'âm 6/122 ![]() İmam Gazali ![]() |
![]() |
![]() |
|